Atlıkarınca Hikayeleri
Konusu; Kısa süreli bir dizi aşk karşılaşmalarının anlatıldığı oyunda; bireysel ve toplumsal ahlak, yerleşik değer yargıları; aşk ve cinsellik ikilemi üzerinden toplumun en alt katmanından en üst katmanına kadar geniş bir sınıf yelpazesi içinde sorgulanmaktadır. Oldukça cesur, kışkırtıcı, cüretkar, çarpıcı ve Freudyen bir bakış açısına sahip olan oyun 1890’ların Viyana’sında geçmektedir. Oyun bir döngü halinde her bireyin kendisinden bir üst tabakadaki kişiye gözünü diktiği bir döngüyle ilerler ve finalde en üst ve en alt tabakadaki kişilerin birlikte olmasıyla çember kapanır. İnsanın aşk ve seksle imtihanında ne denli trajik ve gülünç hale geldiği apaçık göz önüne seriliyor oyunda. İnsanoğlunun önüne geçilemez hayvani / içgüdüsel arzuları ve buna direnmeye çalışan akıl, vicdan, kültür gibi üst yapılanmalar arasındaki büyük bir savaşa şahitlik ediyoruz aslında. Kadın ve erkek; doğanın en büyük iki çatışması. Oyunda bu savaş; biraz da kadından yana tavır alan bir bakış açısıyla işlenmektedir. Kahramanımız belki metalaştığı, belki “erkeğe hizmet eden” olarak görüldüğü, belki tüm toplumsal baskılar altında yok olduğu için delirmiş bir kadındır. Beş bölümden oluşan oyunda on karşılaşmayla içinde beş ayrı kadın hali, durumu yaşanmaktadır.