19 Şub 2018
Sibel Demirçivi

Ahmet Akdeniz Mavi Sanat'ı Anlatıyor

İzmir'de sanat üretimi son dönemde ne durumda? Ayrıca sanat eğitimleri veren gerçekten iyi kurumlar var mı? Bu soruların cevabını Mavi Sanat'ın Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Akdeniz'den aldık. Kendisiyle tiyatrodan, sinemadan, yazarlıktan, kısacası sanattan konuştuk. Yakın zamanda gerçekleşecek olan projeleri "II. İzmir Çocuk Tiyatroları" ve "II. Tek Kişilik Oyunlar" festivallerine dair merak edilenleri bize anlattı.   
 

 

Mavi Sanatı konuşacağız ama ilk önce seni tanıyalım istiyorum.  Ahmet Akdeniz kimdir?  

Zor bir soru insanın kendini tanımlaması, Ahmet Akdeniz farklı kültür sanat etkinlikleri içinde kendini konumlandıran ve İzmir'in kültür sanat yaşamı içinde 13 yıldır üretimde bulunan, çeşitli pozisyonlarda; yazar, yönetmen, ışıkçı kostüm sorumlusu, bilet kontrolcüsü, mekan ayarlayan, dekor taşıyan, etkinlik organizasyonun bütününde bir şekilde var olan biri. Mersin, Anamur'da bir dağ köyünde 1984 yılında doğdum ben. Lise son itibariyle İzmir'deyim. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi Bölümü mezunuyum. Yüksek lisans eğitimim devam ediyor, tez aşamasındayım.  
 

Mavi Sanat'ta tiyatro adına neler yapıyorsunuz?  

Kurulduğumuz günden itibaren birçok sanat dalıyla ilgileniyoruz ama asıl branşımız tiyatro. Çocuk tiyatrosu yapıyoruz. Profesyonel kadroyla çocuk oyunları çıkaran bir ekibimiz var. Alanında uzman kişilerle çalışıyoruz eğitimini almış; yazardan, yönetmene, kostümcüsünden ve pedagoguna kadar. Bugüne kadar 20'nin üzerinde çocuk oyunu ürettik. Çoğunun metin yazarlığı ve yönetmenliğini ben yapıyorum. Bunun dışında tiyatro adına yenilikçi disiplinler arası işler yaptık. Senfoni orkestrası ile birlikte "Keloğlan Senfoni'de" "Karagöz Senfoni'de" isimli iki tane müzikal tiyatro projesini çıkardık. Uzun bir süre yetişkin oyunları düzenledik. Ayrıca Güzel Sanatlar sınavlarına hazırlık eğitimi veriyoruz. 

 

Çocuk tiyatrosu kolaymış gibi algılanır, oysaki çok zordur. Bu konuda ne düşünüyorsun peki?  

Kıyaslamayı çok doğru bulmamakla beraber, sanıldığından çok daha zor bir alan çocuk tiyatrosu. Tiyatro bölümü öğrencileri mezun olduktan sonra genelde ilk yaptıkları iş çocuk tiyatrosu ve drama alanında çalışmaktır. Söz konusu çocuklarsa bu çok doğru bir yönelim değil, pedagojik bilgi birikimine ihtiyaç var. Bu alanda tecrübeli ustaların yanında deneyim kazandıktan sonra üretim içinde olmalılar. Bizim avantajımız alaylı tiyatrodan geliyor olmamız. İzmir'den Van'a kadar birçok yerde turneler yaptık. Alaylı olarak tiyatro yaptıktan sonra akademik eğitim alıp kendi tiyatromuzu Alper Akdeniz'le birlikte kurduk. Çocukların zekasının küçümsendiği; çocuklara onaylatıp kafa sallattıran, didaktik, boğucu, büyük kostümler, bolca renk ve sadece biçimin ön planda olduğu tiyatrolar var. Buraya hiç girmedik çünkü ne yapmak istemediğimizi biliyorduk. Daha sonra kendi biçimimizi ve yöntemimizi aradık. Bugün de Mavi Sanat Tiyatrosu'nun iyi işler çıkardığını söyleyebiliyorum çok rahatlıkla, geri dönüşlerden de bunu anlayabiliyorum. Benim de bir kız çocuğum var, özellikle son dönemlerde provalarda en büyük yardımcım. Prova yaparken sıkılıp, başka bir şeyle ilgileniyorsa o kısım sıkıcıdır. Arkadaşlarımın çocukları da keza öyle, okuma provalarında onların düşüncelerini önemserim. Tek bazımız bu değil elbette ama önemli bir veri çocukların fikri.  

 

 

 

Çocuk Tiyatrosu Festivali düzenliyorsunuz bundan bahseder misiniz? 

Bizim için çok heyecanlı, 20-28 Şubat tarihleri arasında, İzmir Sanat Sahnesi'nde gerçekleşecek. Gündüz çocuk tiyatrosu festivali gerçekleşirken, akşamında da yetişkinlere yönelik yine bize ait proje "II. Tek Kişilik Oyunlar Festivali düzenlenecek. Çocuk Tiyatrosu Festivali ulusal çapta birçok farklı ekibin 5 günde 20 oyun gösteriminin olacağı bir etkinlik. Bağımsız bir festival. Alper Akdeniz'le çok uzun zamandır kurduğumuz hayaldi çocuk tiyatrosu festivali yapmak. İlk başta belki de korkularımızdan ödenekle, sponsorla, kurumlarla yapılabileceğine inanıyorduk. Çok uğraştık ama olmadıen son kendimiz yapmaya karar verdik. Geçen sene bu konuda ilk adımı attık. İlkinde üç gün 12 gösterim, bu yıl 5 gün 20 gösterim olarak devam ediyoruz. Git gide artacak belki bundan sonrasında söyleşiler, atölyeler, eğitimler, konuşmacı ve pedagogların olduğu daha kapsamlı bir hale dönüştürmeyi planlıyoruz. Belki 5 sene sonra daha nitelikli, içeriği daha dolu ve uluslararası boyutu olan bir festivale dönüşürüz. Bu günleri anar ilk röportajı beraber yapmıştık deriz. (Gülüşmeler)  

 

 

 

İzmir halkının tiyatroya ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?  

İzmir halkı genelde popüler olan tiyatro oyunlarına ilgi gösteriyor. Popüler olan her şey kıymetli! Sadece İzmir'in değil, Türkiye'nin, çağın sorunu bu belki de. İstanbul ve Ankara'da kemikleşmiş nitelikli oyunların peşinden giden ve salonları dolduran tiyatro izleyicisi var. İzmir'de ne yazık ki bunu çok zor elde ediyoruz. Sadece Mavi Sanat adına konuşmuyorum İzmir'de son dönemde çok iyi tiyatrolar var. Tiyatro 4, Tiyatro Terminal, Tiyatro Motto, /De Tiyatro, Tiyatro Salt, Han Tiyatrosu, Baraka 35, TiyatrohanePraxis Perform, Tiyatro Kalemi, Öteki Beriki Tiyatro Topluluğu, Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu (adını unuttuğum özel tiyatrolar beni bağışlasın) bunlar; bazen butik bazen salon oyunu üreten tiyatrolar ve bazıları kendi sahnelerini açtılar. Çoğunlukla salonlarını çok zor dolduruyorlar ve bunun nedeni asla kötü oyun yapmalarından kaynaklanmıyor. Bunu asla ajite bir yerden söylemiyorum. Bizim işimiz bu ve üretmeye devam edeceğiz. İzmir'de son yıllarda tiyatroda nitelikli bir artış var çünkü İzmirli sanatçılar artık İstanbul'da film ya da dizi sektörüne girmektense bu şehirde tiyatro üretimi yapıyorlar ama hala "ünlü kafası afişi" dediğimiz televizyon dünyası insanlarının kocaman fotoğraflarından oluşan afişlerin olduğu oyunlar 500-600 kişilik salonları yüksek bilet fiyatlarıyla çok rahat doldurabiliyor.  Geçen gün Tiyatro Terminal'in "Ferhat ile Şirin" oyununu izledim, gidip görsün insanlar. Pasaport'taki bir apartman dairesinin ikinci katında 70-80 kişilik bir sahne açtılar ve çok nitelikli işler yapıyorlar. Mutlaka izlenmesi gereken bir oyun. Bu gibi birçok oyun var İzmir'de. İzmir'de sanat üretimi yok diye bir söylenti de var. Aksine çok güzel şeyler üretiliyor, gidip izlemek gerekiyor, İzmir'in yerel değerlerine sahip çıkması gerekiyor...  

 

  

 

Mavi Sanat'ta tiyatro dışında vermiş olduğunuz eğitimler nelerdir?  

Ege Üniversitesi, Atatürk Kültür Merkezi'nde 11 yıldır eğitimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Drama, bale, sinema, dramatik yazarlık, oyunculuk, hareket tasarımı eğitimleri veriyoruz. Yakın zamanda çağdaş dans eğitimini de vereceğiz. Nitelikli bir sanat eğitimi veriyoruz atölye mantığında yürütülen. Doğru eğitmen, doğru kurum, doğru insanı buluşturmak gibi bir hedefimiz var.  Sadece hobi yahut kişisel gelişim adına değil aynı zamanda konservatuarlara daha donanımlı giren öğrenciler yetiştirmek istiyoruz. Bu konuda çok ciddi bir başarı oranımız var.  

 

Eğitim kadronuzdan bahseder misiniz?  

İzmir'de kendi branşında en iyi sanatçılarla çalışmaya gayret ediyoruz.  Dramada; Bilgi Özsarı'yla çalışıyoruz. Kendisi Drama Lideri ve ayrıca bir eğitimci. Balede Eylül Fırat, Hacettepe Üniversitesi klasik bale mezunu ve İzmir Opera Bale sanatçısı. Hareket Tasarımı; Serenay Oğuz Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Çağdaş Dans Ana Sanat Dalı’ndan mezun. Yazarlık eğitimlerini ben veriyorum. Sinema derslerini, Alper Akdeniz Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık mezunu. Çağdaş Dans; Cansu Ergin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanatları Anasanat Dalı Modern Dans Yüksek Lisans mezunu. Dönemsel bazlı eğitmenlerimiz değişiyor ancak nitelik hep ön planda tuttuğumuz bir konu. 

 

 

 

Kendi bünyenizde çektiğiniz  "Roya" kısa filmi ulusal ve uluslararası 26 ödül alırken beraberinde Cannes Film Festivali'nde gösterildi. Roya'dan bahsedelim mi biraz?  

Roya mülteci sorununu anlatan bir kısa film. Çok ses getiren bir film oldu. Filmin istemimiz dışında gelişen bir başarısı oldu. Şöyle ki "Roya" filmindeki bir sahne bir yıl sonra gerçek oldu! Bodrum'da cansız bedeni kıyıya vuran Aylan Kurdi olayından bahsediyorum. Uluslararası kamuoyunun gündeminde yer tutan o içimizi kahreden görüntü. Kıyıya vuran bir çocuk, başında jandarma, kıyafetleri, aynı kare, aynı açı, aynı şekilde yatıyor çocuk... Çok etkiledi bizi. Roya gerçek oldu diye haberleri çıktı. Bu sanatçının duru görüsü, bir başarı değil. Sanatçının olasılığı görüp haber vermesi. Yönetmenin yaşanan bu olayları kamuoyunun gündemine sokmaya çalışması ve bunu yaparken estetik kaygılarla anlatması. Aslında birbirini seven iki gencin aşk filmi "Ben seni başka bir ülkenin koynuna gömmek için yola çıkmadım "Roya" diyor. Cannes film festivalinde gösterime girip katalog filmler arasında yer aldı. Bazı festivallerde "Bu sahneyi kullanmanız hiç hoş değil, ajitasyon" dendi. Biz de "Bu sahneyi daha önce çektik" dedik, inanamadılar. Keşke hiç çekmeseydik de bunla konuşmasaydık. "Roya" kısa film olmasına rağmen tam bir profesyonel film ekibi ve setiyle İzmir'de çekildi. Alper Akdeniz gerçek bir set deneyimi yaşattı hepimize. "Roya" 2 Mart'ta Birikim Atolyesi ve Otuzbeşlik.com'un düzenlediği "Alternatif Kısa 5"te gösterilecek. Herkesi filmimizi izlemeye bekliyoruz. 
 

Mavi Sanat'ın bundan sonraki plan ve projeleri nelerdir?  

Mavi Sanat İzmir'de kalmayı hedefliyor. Ama buradan İstanbul'a, Ankara'ya sanat ihraç eden bir pozisyona gelmek istiyoruz. Burada ürettiğimiz kukla oyununu Viyana'ya, Almanya'ya, Fransa'ya götürmek istiyoruz. Sözsüz evrensel oyunlar yazıp bu işleri oralarda sergilemek istiyoruz. Hedeflerimizden bir diğeri İzmir'de nitelikli sanatçı kadroların tutunmasına yardımcı olmaya çalışmak da var. Uzun metrajlı film çekmek istiyoruz. Çocuk kitapları hazırlıyoruz şu anda, bir süre sonra kendi yayın evimizden basmak istiyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimiz devam ediyor.  Cezaevlerinde annesiyle kalan ve ıslah evlerinde kalan çocuklarla projeler yürütüyoruz. Çocuk esirgeme kurumu ve hastanelerin çocuk onkoloji servisindeki çocuklarla sanat etkinlikleri yapıyoruz.  

 

 

 

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? 

Biz birlikte güçlü ve nitelikli yol alabileceğimize inanıyoruz. Mavi Sanat yahut herhangi bir kurum fark etmiyor bizim için. Önemli olan kurumlardan ziyade insanlar ve hayaller. Hayalimizin kesiştiği herkese kapımız açık hatta bir kapımız bile yok. (Gülüşmeler) Bu şehirde her türlü nitelikli sanat üretiminin içinde yer almak, eşlik etmek ve bu eşlik sırasında bir şeyler öğrenmek niyetindeyiz. Hiç olmadığı kadar İzmir bu anlamda bize heyecan veriyor. Hem kurumsal anlamda sanat merkezleri hem bireysel anlamda sanatçılar güzel bir ivme yakaladılar. Biz de kendimizi bunun bir parçası olarak görüyoruz. Bu şehirde olan tüm sanatçılardan ve eserlerden kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bu bağlamda üstümüze düşeni yapmaya gayret ediyor, ulaşabildiğimiz tüm alanlara eşlik etmeye çalışıyoruz. Son olarak düzenlediğimiz iki festival için programı merak edenler Mavi Sanat'ın Facebook sayfasına bakabilirler. Bu güzel sohbet için teşekkür ediyorum.