05 Eki 2019
Gülay Güler

Atölyemiz Canımız’da mutluluk üretiliyor!

İzmir'in en çok sevilen atölyesi Atölyemiz Canımız'da sadece birbirinden güzel takılar ve seramikten objeler üretilmiyor, burada en çok mutluluk üretiliyor! Atölyemiz Canımız bir atölyeden çok daha fazlası; sanki bir terapi alanı. Atölyemiz Canımız’da sizi dostluk, keyif, terapi, meditasyon ve mutluluk bekliyor. Burada şehir yokmuş gibi, sınırlar yokmuş gibi özgür olacaksınız. En önemlisi de kendiniz için bir şey yapmış olacaksınız. Atölyemiz Canımız'ın tasarımcısı ve kurucusu Işıltan Irmak ile Atölyemiz Canımız'ın neden bu kadar sevildiğini, atölye katılımcılarını nasıl bir deneyim beklediğini, Wabi Sabi (Kusurlu Güzellik) kavramını, Tasarım Fabrikası ve İzmir Blogger projelerini konuştuk.

Atölyemiz Canımız’ın hikayesini yaratıcısından dinlemek çok isteriz.

Atölyemiz Canımız’da pozitif ayrımcılık vardır. Uzun dönem atölyelerimizde kadınlara yönelik hizmet veren bir markayız. Tek günlük atölyelerimizde kadın, erkek fark etmiyor.   

Neden böyle ayrıştırıyorsunuz diye eleştirenler de oluyor. Kuyum, kadına hizmet etmesine rağmen üretimde kadının çok olmadığı bir sektör. Yaklaşık dokuz yıl önce bunu modern, çağdaş bir şekilde kırmak istedim. Birkaç kadın katılımcımızla bu akımı başlattık. Bu tuttu ki kar topu gibi büyümeye başladı ve büyüme şubeleşmeyi doğurdu. Bundan dolayı çok gurur duyuyoruz. İzmir’de bildiğim kadarıyla şubeleşen tek atölye biziz. Şubelerimiz ve katılım oranlarımız insanlara ne demek istediğimizi anlatabildiğimizi gösteriyor.

 

Şunu da eklemek isterim ki Atölyemiz Canımız’da mutlaka doğadan bir pay vardır. Deniz, yeşil… Hayatta zaman zaman mutluluktan, paylaşmaktan, dostluktan uzaklaşıyoruz. Biz bu duyguları hatırlatmayı görev edindik. Sanırım bu yüzden başarılı olduk. Bizde ego yok. Burada samimiyet bizi birbirimize bağlıyor.

Urla şubeniz ne zaman açıldı? İkinci şube olarak neden Urla’yı seçtiniz?

 

Urla’daki şubemizi açalı bir buçuk yıl oldu. Bostanlı’daki şubemize Urla’dan çok katılım oluyordu. Hem onlara kolaylık olması adına hem şubeyi rahatlatmak adına ikinci şubeyi Bostanlı’dan uzak bir konumda olan Urla’da açtık.

Atölye demek terapi, meditasyon, konsantrasyon demek. Konsantrasyonu da burada yakalayabileceğimizi düşündük ve yakaladık da.

Atölye katılımcıları burada nasıl bir deneyim yaşıyor?

Öncelikle burada istedikleri şeyleri yapabilme özgürlüğü yaşıyorlar. Kendilerini iyi ifade edebilme deneyimi yaşamış oluyorlar. Hayatta bu bazen engelleniyor. Yeni bir sanatla tanışmış oluyorlar. Bir şeyi başarma duygusunu da yaşamış oluyorlar. Bunları harmanlayınca ortaya mutlu bir deneyim çıkıyor.

İzmir’de en çok katılım oranı yüksek atölye sizinki diye biliyorum. Urla’da katılım ne düzeyde?    

Aslında katılım oranlarını biz parmak hesabı yapmıyoruz. Biz enerjiye ve çoğunluğa bakıyoruz. Mutluluğa bakıyoruz. Herkes mutluysa gerçekten kalabalığız demektir.

Urla tahminimden daha hızlı duyuldu. Bunda da 14 yıllık tecrübenin detayları gizli diye düşünüyorum.

Bir de Alsancak’ta bir şube açacakmışsınız, onunla ilgili bilgi alabilir miyiz?

Evet, Alsancak’ta yeni şube açıyoruz. Aslında maksadımız üçgeni tamamlamaktı. Biz Bornova olarak planlarken şartlar bizi Alsancak’a itti. 1 Kasım itibariyle orada da hizmet vermeye başlayacağız.

Atölye kapsamınızda takı tasarımı ve seramik olduğunu biliyorum. Farklı alanlar eklenecek mi?   

Belli olmuyor. Biz metalle devam ederken sadece metal atölyesi yapmayı planlıyorduk. Ama yeni atölyeleri programa dahil ediyoruz. Çünkü talepleri değerlendirmemiz gerekiyor. Fakat bunu yaparken konuya çok hassas yaklaşıyoruz. 9 yıldır metal atölyesi yaparken 3 yıldır seramik atölyesini planlıyorduk. Üç yılın sonunda çalışmalarımızı tamamlayıp 2019 Eylül ayında seramik atölyesini başlattık. Yeni açılacak atölyeler olur mu sorusunun cevabını ise zaman gösterecek.

Tek günlük atölyeler de düzenliyorsunuz. Duyduğum kadarıyla astroloji atölyesi çok ilgi görüyormuş.

Çok ama çok. Aslında Atölyemiz Canımız’ın mantığında uzun dönemli teknik atölyeler var, bizde teorik atölye pek yok. Fakat talep bu doğrultuda olunca bir de başarabileceğimiz mesajını takipçilerimizden alınca yoga, astroloji, tarot gibi terapik atölyeleri de deneme maksatlı tek gün olarak programa dahil ettik ve son derece başarılı oldu ama sürekli kılmadık. Enerjiyi tekrar yakaladığımızda yine bu tip etkniiklere devam edeceğimizi düşünüyorum.

Atölyemiz Canımız sadece bir atölye yeri değil kişisel gelişim alanı diyebilir miyiz?  

Tabii ki. Burada hem kişisel hem mesleki gelişim yaşanıyor. Bir bütün diyebiliriz. Buraya gelenler çok iyi bir meditasyon deneyimi yaşadıkları için bu durum aile, aşk, iş ilişkilerine çok olumlu yansıyor. Aslında tüm atölyelerde insanlar meditasyon durumu yakalıyor, kişisel gelişimi bireysel hayatlarına aktarıyorlar.

Atölyemiz Canımız sitesinin blog bölümünde Wabi Sabi - Kusurlu Güzellik kavramından bahsetmişsiniz? Bu düşünce tasarımlarınıza yansıyor mu?

Şehirdeki mekanlara gidiyorsunuz ve her mekan mükemmel artık. Bu bir eleştiri değil sadece olanı söylüyorum. Her mekan katalogtan çıkmış gibi sıfır hatalı ve simetrik. Bence eserde mutlaka bir kusur bakılmalı. Bu el işinin, sınırlı üretimin güzelliğidir; fabrikasyondan uzaklaştırır. İlkel, kaba, beğendirme kaygısı olmayan şeyler kusurlu ve muhteşem güzelliklerdir. Buna ilkel tasarım da denir. Benimle çalışanlar, benden özellikle bu tarzı öğrenmek istiyorlar. Atölye çalışanlarına da bunun mantığını kavratmaya çalışıyorum. Mantığını kavrayan öğrencilerim bunu hayatlarına entegre edebiliyorlar.

Atölye katılımcıları tasarımlarında özgürler mi?

Tabii ki. Bizde müfredat tamamen kişisel. Temel eğitim standart daha sonra herkes ne yapmak istiyorsa onu yapıyor. Özgürlük alanını biz sağlıyoruz. Şartlar, şehir kovalamacası insanı zaten sınırlıyor. Burada şehir yokmuş gibi, sınırlar yokmuş gibi özgürler. Herhalde o yüzden bu kadar seviliyoruz.

Öğrencileriniz çok mutlu görünüyorlar.

İnsanlar bize ilk geldiklerinde "Fotoğraftaki kadar burada mutluluk varmış” derler. Çektirdiğimiz öz çekimler gerçek. Sadece öğrenciler değil geçerken “Bir uğramak istedim, bir tanışmak istedim" diyenlere de bizim kapımız açık. Sadece öğrencilerle sınırlamayalım, çat kapı gelenler dahi burada özgür ve mutlu hissediyorlar.

Profesyonel Meslek Eğitimi programınızdan bahsedebilir misiniz?

Burada özgürlük var mı, var. Öğrencilerimize farklı formatlarda sunum yapıyoruz. Bunların arasında da Profesyonel Mesleki Eğitim programı "Ben bunu meslek haline getirmek istiyorum" diyenlere sunduğumuz bir eğitim formatı. Biraz uzun ve yoğun bir eğitim programı. Bu eğitim programına katılan öğrenci yaklaşık 10 ay sonra sıkıştırılmış bir formatta neredeyse bütün eğitimleri almış oluyor. Peki bunlar nelerdir? Metal, tasarım, çizim, sosyal medya, PR, tanıtım, halkla ilişkiler, satış, satış sonrası hizmet, fotoğrafçılık, biraz psikoloji, biraz sosyoloji gibi alanları paket program şeklinde, bilgimiz dahilinde öğrencilerimize aktarıyoruz. Firma kurumu, vergi gibi meşakkatli işleri de eğitime dahil ediyoruz. Bu eğitimi alan öğrenci kendi markasını kurup üretim yapacak kıvama geliyor. Markasını kurduktan sonra da onları desteklemeye devam ediyoruz.

Öğrencilerinizin yarattığı gurur duyduğunuz markalar var?

Var hatta çok var. Ben bundan çok gurur duyuyorum. Markasını kurup geçimini sağlayan bir o kadar da mutlu olan çok öğrencim var.

B.I.D Business Innitiative Direction’dan Altın Plaket ödülü aldınız. Neler demek istersiniz?

B.I.D uluslararası camiada verilen bir ödül. Biz inovasyon alanında altın madalya ödülünü aldık. Ödülü atölyemizin inovatif ve fütüristik yaklaşımından dolayı aldık. Gurur duyduk. Çok yakın tarihte de Houston’da gerçekleşen Business Excellence Award, THE BIZZ’dan En İyi Girişimcilik ödülünü aldık. Bu ödüller için biz başvuruda bulunmadık, onlar bizi buluyor. Umarım kendi ülkemizden de ödül çıkar. O zaman daha çok onur duyarız.

Tasarımcı olarak İzmir’in sizi tatmin etmediği noktalar var mı?

Çok büyük boşluklar var ama boşlukların çözümlenerek doldurulabileceğine inanıyorum. Nitekim bunun için iyi adımlar atılıyor. Üniversiteler çok geniş ve çok farlı bölümler var. Vizyon sahibi çok genç var. Dönem dönem kariyer günlerinde onlarla buluşuyorum. Burada markalar, firmalar biraz taşın altına ellerini koymalılar. Tasarım sektörü geliştirilebilir bir alan. Tasarımı yapanın da yatırımı yapanın da maddi ve manevi açıdan mutlu olacaklarını düşünüyorum. Atölyemiz Canımız olarak biz buna çok açığız. Her türlü projede mutlaka yer almak isteriz. Biz de proje yaratabiliriz. Bu boşluğu bu şekilde doldurabileceğimizi düşünüyorum. Yatırımcılar bununla ilgili yatırım yapmaya başladılar. Duyumlarımız bu yönde. Yeni akım “Kendin yap”a doğru evriliyor. "Kendin yap”ın da mutfağı atölyeler. İnsanların buluştuğu atölyeleri organize edip daha büyük alana taşırsak sektördeki tasarım açığını çok ciddi bir şekilde kapatmış oluruz. Bu fabrikadan da tasarımcılar yetişir. İzmir marka kent olma yolunda ilerliyorsa atölyelerin çok büyük katkısı olacağına inanıyorum. Atölyemiz Canımız olarak tasarım fabrikası kurmayı hayal ediyoruz. Bunun için de yatırımlara ve desteklere açığız.

Atölyemiz Canımız tasarım fabrikasına doğru evrilecek diyebilir miyiz?

Evrilmesi gerekiyor çünkü biz şubeleşme yoluna giriyoruz. Şimdi üç sonra dört şube olacak. Daha büyük bir konsept neden olmasın. Akademiler çok ütopik, marjinal şeyler değil. Almanya’da kurulmuş Bauhaus Tasarım Okulu vardır. Bu mantıkta İzmir’de böyle bir akademi kurulabilir. İçerisinde bir çok alt benliği barındırabiliriz. İnsanların geldiği bir yaşam merkezi ortaya çıkarabiliriz. Kafesiyle, restoranlarıyla, atölyeleriyle, satış alanlarıyla insanların orada olmaktan mutlu olduğu, paylaşımların olduğu bir alan yaratabiliriz. İnsanlar bunları istiyor artık. Lokasyon nerede olursa olsun insanlar mutlaka oraya giderler.

İzmir Blogger projeniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Editörlüğünü yapmış olduğum mimarlık, tasarım ve sanat dergisi Dekor 35; üç yıl boyunca devam etmiş başarılı bir projeydi. Decor 35 hayatına İzmir Blogger olarak devam ediyor. İzmir Blogger şu an sessizce bekleyen sonrasında patlama yaratacak proje.

İçeriği hakkında tüyo alabilir miyiz?

İçerikte paranın konuşulmadığı, unutulmuş değerleri hatırlayacağımız, arkadaşlık, dostluk, paylaşma gibi duyguları yaşayacağımız bir platform. Bu platformun içerisinde toplantılara, söyleşilere, etkinliklere yer vereceğiz. Bunun gibi platformlar İzmir’de var ama Atölyemiz Canımız'daki gibi aidiyet ve dostluk kavramlarını içinde bulundurmuyorlar. İzmir Blogger bu duyguları samimiyetle yaşayacağımız bir sosyal medya platformu. Bu platform içinde konuşulacak konular ise tasarım, sanat, kitap, şehir, seyahat, müzik.

İzmir Blogger için bir ekip kurulacak değil mi?

İzmir Blogger gönüllük esasıyla devam edecek bir proje. "Ben sosyal medyasını yönetebilirim", “Ben kitap konusunda iyiyim", “Ben bir toplantıda müzik yapabilirim” diyen her kişiye, her projeye açığız.

Bu bir açık çağrı mı?

Evet, bu tip konularda destek görmek beni çok mutlu eder.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Atölyemiz Canımız’da katılımcılar dostluk, mutluluk, keyif, terapi meditasyon gibi ihtiyaçlarının bütününü karşılayacaklar. Biz de onlar sayesinde Atölyemiz Canımız’ı devam ettirebileceğiz. Atölyelerin varlığı onların varlığıyla devam edecek. İyi ki atölyeler var! İyi ki atölyelere gelen insanlar var!  

Atölyemiz Canımız'ı web sitesinden ve Instagram hesaplarından takip edebilirsiniz!

Atölyemiz Canımız Urla

Atölyemiz Canımız Bostanlı

Atölyemiz Canımız Alsancak

Atölyemiz Canımız Bormova