18 Şub 2020
Kardelen Uysal

Birleşmiş Eller: Dert ve ihtiyacın önemini belirleyen dert sahibine verdiğiniz değerdir

Birleşmiş Eller, duyduğu, gördüğü her yere yardım eli uzatmaya çabalayan bir oluşum. Ayrımların sosyal adaletsizliği körüklediği bir düzende yaşamanın sonuçlarını telafi etmeye uğraşıyor Birleşmiş Eller. Yeri geliyor insanlara iş buluyorlar, yeri geliyor köy okullarındaki çocuklara mont, bot ulaştırıyorlar, yeri geliyor bir kızın lise mezuniyetine katılabilmesini sağlıyorlar. Dünyayı daha adil ve güvenli bir yer haline getirmeye çalışan Birleşmiş Eller ile yaptıkları çalışmaları, iyilik duygusunu, ayırt etmeden herkesi, her canlıyı nasıl kucakladıklarını konuştuk.

Birleşmiş Eller’i kurduktan sonra neler yaşandı? Yardım ağınızda nasıl çeşitlilikler yaşandı?

Derneğin kurucu üyesi çoğu arkadaşımızın bu oluşuma katıldıktan sonra yardım etmek hayatlarının bir parçası oldu. Zamanla fark ettik ki yardım yaparken sadece maddi anlamda değil, kattığınız ve ortaya koyduğunuz yardımın manevi boyutuyla da karşınızdaki insanın ya da hayvanın hayatında önemli bir fark yaratıyorsunuz. Yardım etmek incelikli bir iştir. Kişinin bir ihtiyacını karşılamaktan bile daha önemli olan unsur ona umut aşılıyor, yalnız olmadığını hissettiriyor olmanız. Asıl değerli olan şey de bu.

 

Birleşmiş Eller öncesinde yaptığımız bireysel yardımlar, dernekleşme ile birlikte arttı. Bir elin nesi var iki elin sesi var deyip ellerimizi birleştirerek gönüllü bir ekibimizin olması hem yardım projelerini oluştururken kaynak bulmada hem de yardımları doğru noktalara doğru biçimde aktarmada çok daha verimli olmamızı sağladı. Bağışçılarımız ve gönüllü ekibimiz sayesinde bir sene içinde beş binden fazla çocuğa kırtasiye, oyuncak, kıyafet yardımı yapabildik. Kanserle savaşan bireylere yardım edebildik. Yoksullukla mücadele için yirmiden fazla ihtiyaç sahibi ailenin kötü durumda olan evlerinde tadilat ve eşya desteği, çok daha fazlasına aylık erzak yardımı yaptık. Ameliyat olma şansı yakalayamamış bebeklerimizi, yaşlılarımızı hem konularında en iyi doktoru araştırarak hem de maddi kaynak sağlayarak ameliyat ettirdik. Özellikle bu tip yardımlarda gönüllülerimizin doğru doktorlara ve tedavilere ulaşmak için harcadıkları çaba en az bağışçılarımızın yaptıkları paha biçilmez maddi yardımlar kadar gurur verici. Buradan hem bağışçılarımıza hem de gönüllülerimize bir kere daha teşekkür ediyorum.

Birleşmiş Eller gönüllüleri ellerini havaya kaldırmış, çocuklarla poz vermiş. Mutlu bir hava hakim. Gönüllülerin üzerinde mor yelekler var.

Yardımlaşma duygusunu ortaya çıkaracak hatırlatmalara ihtiyaç var. Nedir o hatırlatıcılar? Görmek, duymak, bilmek neden yeterli olmuyor sizce?

Yardımlaşma duygusunu tetikleyen şey empati hissi ve farkındalık bana göre. Bazen bu aile içinde öğrenilir bazen de karşımıza çıkan biri vasıtasıyla… Kimi zaman da bir olayla karşılaşınca üçüncü gözümüzün açılması gibi aydınlanırız. Çevremizde bizim ferah, rahat alanımız dışında kalan acı deneyimleri ve olayları fark etmeye başlarız. Yardım etme üç aşamalı bir süreçtir. İlk adımı sorunu, acıyı, yardıma ihtiyaç duyan bireyi ya da durumu fark etmektir ama bu tek başına yeterli değildir. Keşke yeterli olsaydı bugün herkesin bildiği pek çok acı yaşanmayabilirdi. Örneğin herkes, özellikle refah toplumlar Afrika’da ve başka bölgelerde açlıktan çocukların öldüğünü ya da Suriyeli mültecilerin ve benzerlerinin yaşam koşullarını biliyor ancak bu yardım etmek için yeterli motivasyonu sağlamıyor. İkinci adım için bir başka vesile ya da farkındalık durumu gerekir.  İkinci adım; bu durumdan, haksızlıktan, adaletsizlikten rahatsız olmak veya kısmen kendini sorumlu hissetmektir. Üçüncü ve son adım ve en önemli aşama rahatsız olduğumuz durumu düzeltmeye, ortadan kaldırmaya yönelik harekete geçmektir. “Ben değilse kim?” demektir. Her bir aşama için ayrı bir kişisel gelişim evresi, farkındalık ya da bir vesile gerekir.

İlk projeniz ‘Senin kullanmadığına ihtiyacı olan var’ projesi nasıl oldu da bir sürü proje doğurdu?

Bu proje ile insanlar samimiyetimizi ve yaptığımız yardımları takip ederek, yardımları iletmekte ne kadar hassas ve güvenilir olduğumuzu gördüler. Bununla beraber bu proje sayesinde çok insana ulaştık çünkü herkesin evinde aslında onların işine yaramayan ama bir başkasına çare olacak bir ya da birkaç eşya vardır. Asıl olan yaptığınız yardımın maddi büyüklüğü değildir. İhtiyaç duyduğu anda bir insanın sırtını sıvazlamak bile bazen en büyük yardımdır. Mesela erzak yardımı için gittiğimiz bir evde maddi durumu kötü olan bir ailenin çok başarılı kızlarının imkansızlıkları yüzünden okul mezuniyetine katılamadığını öğrenen arkadaşlarımız, mezuniyet gününde evlerine giderek kızımızı kendi dolaplarından verdikleri yeni kıyafetlerle giydirip, saçını ve makyajını yapıp, özel araçla okula götürüp, mezuniyet sonrası evine bıraktılar. Bu yapılanın maddi hiçbir harcaması olmadı. Ama bir genç kızımıza ömür boyu unutamayacağı bir mutluluk yaşatıldı. Bazı şeylerin maddi değeri yoktur ama insanlık değerleri çok büyüktür. Evinizde eski diye bir kenarda duran bir battaniyenin değerini bankta geceyi geçirecek evsiz bir kişi ya da bakımevinde soğuktan üşüyen yaralı bir canlı bilir. Evinizde yatak altına kaldırılmış bir oyuncağın değerini hiç oyuncak bebeği olmamış bir çocuk bilir. Dolayısıyla bu ilk projemiz çok insanla gönül bağı kurmamıza ve buradan hareketle pek çok projeyi hayata geçirebilmemize vesile oldu.

Birleşmiş Eller gönüllüsü yaşlı bir kadınla sarılıyor. Gönüllüler erzak yardımında bulunmuş.

Din, dil, ırk ayrımı yapmadan yardım eli uzatıyorsunuz. Bununla ilgili olumlu ve olumsuz tepkiler aldığınız oluyor mu?

Yaptığımız işleri duyurma sebeplerimizin birincisi daha fazla kaynak yaratabilmek, diğeri ise örnek olabilmek. Bizler eski usul  "Bir elin yaptığını diğer elinden sakla" mantığı yerine “Yaptıkların ile herkese örnek ol çünkü tek bir insanın bile içindeki yardım etme duygusunu filizlendirebilirsen yardım etmekten çok daha fazlasını yapmış olacaksın” fikrine inanan bir grubuz. Çünkü dünya değişti. Geçmişte yardım etmek bir meziyet değil insanlık görevimizdi. Oysa şimdi meziyet sayılıyor. İşte bu sebepten yardım bizce göz önünde olmalı.

 

Aldığımız olumlu tepkiler motivasyonumuzu elbette artırıyor ancak bununla beraber maalesef çok acımasız, olumsuz tepkiler de alabiliyoruz. Üzülüyoruz ancak durmaya vaktimiz yok çünkü daha yardım edilecek çok insan ve canlı var. Eleştiri özenle ve incelikle yapılması gereken bir şeydir. Doğru yapabilmek de hem zeka hem de bilgi gerektirir diye kendimizi geliştirebileceğimiz eleştirileri canı gönülden dinliyor ancak hakaret içerenleri görmezden gelmeye çalışıyoruz.

Yardım ettiğiniz kişileri nasıl buluyorsunuz?

Nasıl bulduğumuzdan çok, bulduktan sonra ne yaptığımız önemli aslında ama kısaca söylemek gerekirse bazen karşımıza çıkıyor bazen eş dost vasıtasıyla bazen bir gazete haberi ile duyuyoruz bazen de kendileri bize ulaşıyor. Dileyen herkes bize kendi yardım projesi ile gelmekte de serbest. Her fikri dinliyor ve yönetim kurulumuzda oyluyoruz. Kurulduğumuz günden beri özel bir yardım konusu olmadan herkese ve her şeye yardım etmeyi hedefledik. Karşımıza gelen ihtiyaca göre yapabileceğimiz imkanlarla yardım ediyoruz.

 

Yardım edilecek olan bir kişi, okul, aile vb. ise önce araştırma ve saha çalışması yapılıyor. Yardım ihtiyacının doğruluğu ve derecesi belirleniyor. Ondan sonra biz ne yapabileceğimize bakıyoruz ve proje gibi planlıyoruz yardımı. Ekipler bölünüyor ve herkes kendi üstüne düşen görevi gerçekleştiriyor.

Üç kareden oluşan bir kolaj. Birinde genç bir kadın kucağındaki bebeğe sevgiyle bakıyor. Diğerinde bir gönüllü palyaço kılığına girmiş bir çocuğu mutlu ediyor. Sağdaki sonuncu fotoğrafta ise bir gönüllü ile bir kız çocuğu birbirine sarılmışlar.

Sokak çocukları ve sokak hayvanları, çevre, engelliler, eğitim, ceza evleri… Herkese yardım etmek istiyorsunuz bütüncül bir yaklaşımla. Herkesi kucaklamak nasıl mümkün oldu?

Biz ayrımların sosyal adaletsizliği körüklediği bir düzende yaşamanın sonuçlarını telafi etmeye uğraşıyoruz. Herkesin önceliği kendi deneyimlerine, kültürüne, çevresine kısacası kendine göre değişkenlik gösterir. Kimi sokak hayvanları için çaba sarf ederken kimi de eşit eğitim hakkına sahip olamayanlar için mücadele etmek ister. Biz bu çeşitlilikten güç alıyoruz. Zaten farklılığımız da buradan kaynaklanıyor. Bazen çok problemli bir iş gününün ardından ya da çok yoksul bir semtte yaptığımız gıda yardımının ardından eve gittiğimde 10 yaşındaki kızımın derdinin ne olduğunu da dinliyorum. Nitelik olarak farklılık gösterse de dert ve ihtiyacın önemini belirleyen şey miktarı, büyüklüğü değildir, dert sahibine verdiğiniz değerdir. Biz Birleşmiş Eller olarak insana, doğaya ve canlıya değer veriyoruz.

Gönüllülerin neler yapabileceği web sitenizde zaten yazıyor. Yardıma ihtiyacı olan birini bulmak, yardımsever bulmak, aktif katılımcı ya da sponsor olmak gibi pek çok seçenek var. Peki sizin en çok hangisine ihtiyacınız var?

Sponsor ve aktif katılımcı yani iş gücü, en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Bunlar sonsuz bir kaynak gerektiriyor. Yani ne kadar gelse o kadar daha fazlasına yer var.

Haytap ile yardım projesi yaptınız. Başka sivil toplum kuruluşları ile neler yapmak istersiniz?

Başka derneklerle de çalıştık ve çalışmaya da devam ediyoruz. Haytap, Akut gibi ve diğerleri ile mümkün olduğunca ortak projeler gerçekleştiriyoruz çünkü birlikten güç doğuyor.

Birleşmiş Eller gönüllüleri bir sokak köpeğine yardım ediyor. İki fotoğrafta köpekle ilgileniyorlar. Bir fotoğrafta ise bir araya gelmişler, ellerini gökyüzüne doğru kaldırmış mutlu bir biçimde poz vermişler.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Evet. Son olarak şunları söylemek isterim. Yardım etmenin sadece başımın gözümün sadakası olsun, bende şu kadar para vereyim demek olmadığını; bazen size hizmet eden birine gülümseyerek teşekkür etmek bazen birinin derdini sadece dinlemek bazen birinin bir hayalini yerine getirmek olduğunu lütfen unutmayalım. Dünya istediği her şeye kavuşmuş fakat kimseye faydası olmadan ölüp gitmiş milyonlarca insana ev sahipliği yaptı. Bir şeylere sahip olmak onları paylaşmayı gerektirir. Bu bilgi de şefkat de maddiyat da olabilir. İnsan olmanın birinci şartıdır bu. Biz Türk insanı evinde kap kap yoğurt olduğu ve yoğurda ihtiyacı olmadığı halde, sadece satan kişinin ihtiyacı olduğunu bildiğinden soğuk havada yoğurt satmaya çalışan kişiden tekrar yoğurt alan bir ırkın torunlarıyız. Tarihimiz bu örneklerle dolu.

Birleşmiş Eller'in web sitesini ziyaret edebilir, onları Facebook, Twitter, Instagram üzerinden takip edebilirsiniz. Bu topluluğun parçası olmak isterseniz Ben Ne Yapabilirim köşesini inceleyebilirsiniz.

Not: Fotoğraflar görme engelli okuyucularımız için betimlenmiştir. Görsellerin altında bulunan yazılar bu amaca hizmet etmektedir.