22 Şub 2019
Kardelen Uysal

İzmir'in Sıcacık Mekanı Cinatı'ndan Ahmet Yıldırım ile Konuştuk

 

Görselde Cinatı Bar &Cafe'nin dışını görüyoruz. Önünde bitkiler, bisikletler var. Dışı kırmızı olan mekanda o gün hangi grupların sahne alacağına dair minik bir siyah tahta bulunuyor. Ayrıca yuvarlak bir levhada mekanın adı yazıyor ve bir de bisiklet görseli bulunmakta. Mekanın önündeki kaldırımın taşları sarı, turuncu, mavi renklere boyanmış.

 

Cinatı sıcacık bir mekan. İki katlı mekanda haftanın pek çok günü kaliteli müzik dinlemek, dans etmek, bir şeyler yemek mümkün. Bana kalırsa İzmir'in en güzel grupları burada sahne alıyor. Dekoruyla, tasarımıyla insana ev gibi sıcacık bir yerde olduğunu hissettiriyor. Ayrıca Yüksekoda da bazı etkinliklerini artık burada gerçekleştiriyor. Cinatı bizim de röportaj yaptığımız pek çok insanın sesini izleyicilerle buluşturdu, bir kısmıyla hala buluşturuyor. Mario Çıkman bir zamanlar Cinatı'nda müzik yapıyordu. Akustik müzik yapan kardeşler GeeBees de öyle. Her cuma Seda Balcı'nın da aralarında olduğu Polu Polu sahneye çıkıyor mesela. Rock n roll, caz ve blues dinlemeyi seven insanların uğrak mekanı Cinatı. Ayrıca Cinatı 22 Şubat Günü saat 20.00'da EDM müziği ile dinleyicileri coşturacak Queer Elizabeth'i bizlerle buluşturacak.

Cinatı'na gidip Ahmet Yıldırım ile konuştuk. Mekan nasıl açıldı, Cinatı adı neden konuldu, kimler burada çalabilir gibi konuları konuştuk. Cinatı'nın kapıları herkese açık. Ahmet Bey de oldukça mütevazı, kibar bir insan. Yolunuz düşerse ki bence düşsün, mutlaka Cinatı'na uğrayın. Etkinlikleri Facebook ve Instagram sayfalarından takip edebilirsiniz.

 

 

 Görselde Ahmet Yıldırım gülümseyerek kameraya poz veriyor.

 

Cinatı nasıl açıldı? Yol kurulmadan önce mi kurulduktan sonra mı belli oldu?

Bir arkadaş grubunun "Bir yerimiz olsa nasıl olur, nasıl olamaz." diye sohbet etmesiyle başladı. Eski işim nedeniyle İzmir’den taşınmam gerekiyordu, ben de taşınmak istemiyordum. İstifa edip bir yer bakmaya başladık. 2012 yılının haziran ayında burayı tuttuk.

Cinatı’nın, bir sürü insanın gelip duvar kırıp boya yapmasıyla başlayan bir hikayesi var. Yavaş yavaş gelip birileri şarkı söylemeye başladı. Kendi kendine oluşan bir yer oldu. Hala da öyle; bir boya yapılacağı zaman arkadaşlarla toplanıyoruz, boya yapıyoruz çoğu şeyi kendimiz yaptığımız gibi.

 

Cinatı ismi nereden geliyor?

Felsefe öğretmeni Yılmaz arkadaşımızın annesi “cinatına binme oğlum düşersin” dermiş. Bisiklete direkt cinatı diyorlarmış. Bisiklete hala bazı yerlerde cinatı denir.

 

Görselde mekanın girişi bulunuyor. Üst katta mavi bir bisiklet, sağda bar var. Yine üst katta dikdörtgen biçiminde bir tahtaya Cemal Süreya'nın Gece Bitkilerinden adlı şiirinden şu bölüm yazılmış: "An ki fıskiyesi sonsuzluğun keşke yalnız bunun için sevseydim seni."

 

Bisiklete merakınız olduğunu ve Cinatı’nın da bisiklet dostu bir mekan olma özelliği taşıdığını biliyorum.

Bisiklet bir araç, ben hala evime giderken, işime gelirken bisiklet kullanıyorum. Başka bir aracım yok. Bir farkındalık da yaratsın, insanlar kas gücüyle seyahat etmenin ne demek olduğunu fark etsin, beş dakikalığına da olsa binip çocukluklarına dönsün, o çocuklukta nasıl hissediyormuş hatırlasın diye Cinatı ismini koyduk.

 

Bisiklet dostu bir mekan olarak neler yapıyorsunuz?

Mekanda çok fazla özellik yok. Çay, kahve ikramlarımız var. Fazladan kilit bulunduruyoruz, mutlaka yamamız, pompa setimiz bulunuyor. Yolda kalan bir insan gelip burada konaklayabiliyor. Burada konaklayamayacağını söyleyen insanlar için de evlerimizi açıyoruz. Bunları zaten yapıyorduk, bisiklet dostu mekan olmak için yaptığımız şeyler değil bunlar.

 

 

Cinatı'nın duvarına resmedilmiş Jim Morrison, Jimi Hendrix, Freddie Mercury gibi müzisyenler yer alıyor.

 

Cinatı kimler için? Kimler gelebilir, kimlerin hoşuna gider burası?

Arayan, isteyen herkes gelebilir buraya.

 

Gruplardan biraz bahseder misiniz?

Çok haddimiz değil ama işini aşkla yapan insanları gördüğümüzde bırakamıyoruz. Şu an burada çalan insanların çoğu da bu aşkı bize hissettiren insanlar. Bizim çok kötü bir ses sistemimiz var. Akustiği kötü, sahnede olan müzisyenler kendilerini çok zor duyuyorlar. İyileştirme yapmaya çalışıyoruz ama biz çok para kazanan bir mekan da değiliz. Bizimle birlikte olmaktan keyif alan ve bu keyfi bize de yansıtan her insanla birlikte olabiliriz. Zamanı paylaşmak da zaten böyle bir şeydir.

Çalan gruplar da aslında bizim sevip, dinlediğimiz gruplar. Bunu yansıtmaya çalıştık. Ağırlıklı olarak caz grupları çıkıyor ancak etnik caz daha ağır basmaya başladı. Hafta sonları da daha çok blues ve rock n roll grupları çıkıyor. Hareketli dans müzikleri çalıyor. Cumartesi günleri çalan kişiler 6 senedir burada çalıyorlar ve artık arkadaşlarımız oldular. Cuma günü iki grup çalıyor, biri de Polu Polu. Tayfun Bilgin zaten İzmir’in en önemli müzisyenlerinden biri, sahne almadığı yer yoktur. Biz çok şanslıyız. Hemen hemen her cuma ve cumartesi Tayfun’un müziğini dinleme şansımız oluyor.

 

Duvarda siyah bir zemin üzerine Oruç Aruoba'dan alıntı bulunuyor. Alıntıda şöyle yazıyor: 

"Yaşam, demek ki, kişinin başka kişilerle ilişki içindeyken bulunduğu eylemlerden; böylece de, başka kişilere yakınlaşmaları ve başka kişilerden uzaklaşmalarından oluşur – bunların (henüz bitmemiş) toplamıdır. Böylesine bitmemiş toplamlar; ya da, toplanmış bitmemişlikler, nasıl, toparlanıp bitirilebilir ya da bitirilip toparlanabilir – burada, bu, deneniyor...

 

Cinatı’nda sahne almak isteyen müzisyenler ne yapmalı?

Gelip bizimle konuşabilirler.

 

Bu ara başka etkinliklere de yer veriyorsunuz. Biraz bunlardan bahseder misiniz?

Biz Cinatı’nın mekan algısını farklı bir yerinden tutmak istiyoruz. Mekanlar çok yakın zamanda değişecek. Zaten sürekli el değiştiren farklı mekan anlayışı devam ediyor. Cinatı’nın da dört duvar arasına sıkışmış bir mekan olmasını istemiyoruz. Algısal bir boyuta taşınmasını istiyoruz. Nedir bu algısal dediğimiz şey? Sadece içki içip, dans edip, güzel müzik dinlenen bir yerden ziyade sohbet edilebilen, dil yoluyla da aktarım yapılabilen bir yer olsun istiyoruz. Bununla ilgili bazı çalışmalarımız var hatta mart ayında bir internet radyosu kuracağız. Müzik dışında programlar yapacağız. Burada da insanlar bir araya gelsinler, ikili ya da toplu diyaloglar kurulsun istiyoruz. Çok da bilerek yapmıyoruz, kendiliğinden olan bir şey bu. Konuştuğum insanlardan duyduklarımı aktarıyorum.

 

Görselde mekanın üst katında yer alan bir duvarın resmi var. Siyah bir zemin üzerine büyük beyaz harflerle Led Zeppelin yazılmış. Bu yazının etrafında da mavi, kırmızı, eflatun, sarı renklerle Led Zeppelin'in şarkı isimleri yazılmış.

 

Siz mutfakta da çalışıyorsunuz? Nereden bu merak?

Evet, çok keyifli. Çok büyük bir mutfağımız yok. Birinin yapması gerekiyordu…

 

Cinatı'nın açık havada bulunan arka bahçesi. Bar sandalyeleri, masaları ve tabureleri bulunuyor. Bir duvarda siyah rengin üzerine üstü çıplak, siyah saçlı bir kadın resmedilmiş.

 

Çok çeşitli grupların sahne almasına destek oluyorsunuz. Buna nasıl karar verdiniz?

Destek olmuyoruz aslında biz onların desteğini alıyoruz. Onlar burada oldukları sürece biz var olabiliriz. Yoksa olmayız. Onlar derken sadece müzisyenlerden bahsetmiyorum, buraya gelen herkesten bahsediyorum. Hepsi karşılıklı bir keyif, denge ve fedakarlık.

 

Müzik dışında gerçekleşen etkinliklerden bahseder misiniz?

Yüksek Oda adlı oluşumun etkinlikleri burada gerçekleşiyor. Daha önce etkinlik yaptıkları mekan yetmediği için etkinliklerini burada devam ettiriyorlar. Buraya da "Cinartı" demek istiyoruz artık. Burada kendi etkinliklerini kiracımızmış gibi yapıyorlar ve bunun için de bir ücret ödüyorlar.