12 Nis 2017
Otuzbeşlik

Ebru Atilla Sagay - Tiyatro Nienor

Kurumsal hayata dur deyip, hayallerinin peşinden giden Tiyatro Nienor'un sahibi Ebru Atilla Sagay ile harika bir sohbet gerçekleştirdik. Tiyatro Nienor topluluğunun amacı başta kadın sorunlarına eğilmek ve yapıcı bir yol izleyerek topluma güzel sanatları sevdirmek. Bu doğrultuda 2010 yılında hazırladıkları ilk oyun "Camille" amacına ulaşmış hala da beğeniyle izlenmekte.

 "Camille", Fransız Heykeltraş Camille Claudel’in akıl hastanesinde geçen yıllarını ve trajik hayat hikayesini konu alıyor. Ebru Atilla Sagay, ilk göz ağrısı Camille'i 14 Nisan akşamı tekrar seyircisiyle buluşturuyor. Ebru hikayesini ve tiyatrosunu otuzbeslik.com'a anlatıyor. Keyifli okumalar.
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Ebru Atilla Sagay

 
Bize biraz tiyatrocu ve mühendis kimliklerinizden bahseder misiniz?
Gıda teknolojileri hakkında eğitim aldım ama hayatımın hiç bir yerinde kullanma ihtiyacı duymadığım için mühendis kimliğim var diyemem. Hatta termodinamik, akışkanlar mekaniği, gıda biyokimyası gibi dersleri yıllarca tekrar tekrar alarak geçebildim. Genelde sınıfta edebi kitaplar okur, imzamı attırabildiğim ders saatlerinde de film izlemeye giderdim. 4 yaşımdayken bale ile tanışarak, sahnenin büyüsüne kapıldığımı söyleyebilirim. 18 yaşıma kadar devam eden bale eğitimimden sonra, diplomamı alır almaz çeşitli okullarda ve belediyelerde ders vermeye başladım. Ancak aklım fikrim hep işin sahneleme kısmındaydı. Hayat şartları, Türkiye'deki sanat politikaları beni yıldırmaya yetmemiş ki, 32 yaşımda özel sektördeki satış işimden istifa edip, gerçekten istediğim işi yapmaya başladım. Bir çok kurs ve atölye çalışmasına katıldığım halde en geçerli eğitimi sahnede edindim. İlk profesyonel oyunculuk yaptığım 'Domuz Ahırı' oyunu bana her anlamda yol açıcı ve öğretici oldu. Kendi tiyatromu kurmam için epey cesaret verdiğini de söyleyebilirim.
 
"Tiyatro ile Yaşamak" adında bir program hazırlıyorsunuz, peki sizin için "Tiyatro ile Yaşamak" nedir?
Radyo programı yapmamı teklif ettiklerinde bu ismi uygun gördüm çünkü, tiyatro yapılmaz, yaşanır. Zaten gelen tüm konuklarımın becerileri birbirinden farklı olmasına rağmen hepsinin işi gücü, aklı fikri oyunlardaydı. Tiyatro emekçileri olarak gece uykuya dalmadan önce de, sabah uyanırken de oyunlar ve hikayeler düşünen insanlarız. Oynamadığımız akşam ya prova yaparız ya da oyun izleriz. İşimizden daha önemli bir şey olamıyor. Zaten günün belli saatlerinde çalışsak bile, geri kalan zamanda yine ruhen işte oluyoruz.


Kaynak: Ebru Atilla Sagay
 
Sanata gerekilen değerin verilmesi için sizce neler değişmeli?
Sanatı benimsemiş bir topluma sahip olabilmemiz gerekiyor. Algılama ve yorumlama için gereken alt yapı, gündelik hayatlara yenilmiş ne yazık ki... Kendi alanımdan örnek verirsem, dünyada antik yunandan beri yapılan tiyatronun, bize ancak Tanzimat zamanlarında gelmiş olması bile geriden gelişimizi izah edecektir.
 
Benimsediğiniz bir tiyatro akımı var mı? Hangi kültürün oyunlarını oynamaktan zevk alıyorsunuz?
Gerçekçi akımlar kadar epik tiyatrodan da keyif almaktayım. Aslında yeni metotlar bulmak ve olabildiğimce deneysel ilerlemek için elimden geleni yapıyorum. Son yıllarda seyirci-oyuncu ayrımını kaldırdığım performanslarım da oldu ama bir akıma dahil olma amacıyla gerçekleştirmedim. Vücudumu çok fazla kullandığım için fiziksel tiyatro yaptığımı düşünenler de çıkıyor ama kurallarına uymuyorum. İşin özeti, ezber bozmanın gerekliliğine inanmaktayım.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Ebru Atilla Sagay
 
Türkiye'de psikodrama, drama gibi oyunların izlenmeyip komedi oyunlarının talep görmesinin nedeni sizce nedir?
Biraz kolaycılık var ama sanırım toplumsal bunalımlarını gülerek atlatıyor insanlar... Zaten her günü gergin geçirdiği için bari bir kaç saatini vereceği oyunda gülerek rahatlayacağını düşünerek komediyi tercih ediyorlar. Gerginliğinin çözümünü bulabileceği oyunları pas geçtiğinin farkında olan insan sayısı az. Mizah zeka işi ama son dönemde abartılı işler çıkarıp kaliteyi iyice düşürdüler. Seyirci buna tepki vermezse, gerçek komedi de kalmayacak!
 
İngiltere'de turne yapmak büyük bir başarı. Dekorunuzu orada bırakmak zorunda olmak işinize olan inancınızı etkiledi mi?
İngiltere'de başarılı bir turne yaptım. Sonra oyunlar izlemek ve birikim yapabilmek için de gezerek zaman harcadım. Sonraki oyunlarım için materyaller toplarken fark ettim ki, elimdeki para ile ya mevcut dekorumu ya da yeni aldığım kaynakları kolileyip Türkiye'ye getirecektim. Elbette geleceği ve yeniliği tercih ettim. Çöpün yanında bıraktığım heykeller, aksesuarlar için pişman değilim. 7 yıl sonra ısrar üzerine oyunu tekrar çalışıyoruz. Sahnemizi yeniden yapıyoruz. Daha iyisini yapacağız gibi görünüyor.

Kaynak: Ebru Atilla Sagay
 
Sizce ego nedir? Tiyatro oyuncusunda ego olmalı mı?
Kadınlarda cesareti, erkeklerde dürüstlüğü önemserim.
 
Tiyatro konusunda kendini geliştirmek veya sizin gibi bu yolda yürümek isteyenlere vereceğiniz tavsiyeler neler?
'Ego' isimli oyunum devam ediyor. Hatta revize edip Almanya'ya da götüreceğim. Bu arada bir kaç yeni projemi de hayata geçirmek için vakit yaratmaya çalışıyorum. Tek başıma oyun hazırlamak ve sonra çıkıp oynamak epey meşakkatli tahmin edersiniz... Didem Madak ve dünya tarihindeki kadın şairlerle ilgili uyarlamalar hazırladım. Kendimden başka oyuncularında bana katılacağı bu projeler için heyecanlı bir dönem geçiriyorum. Yaşasın! Yakında "Tante Rosa" ve "3.Türle Aşırı Yakın İlişkiler" performanslarımı yeniden sahneleyeceğim. Açıkçası zaman zaman eski oyunlarıma gösterilen ilgi ve talep beni memnun ediyor. İlk prodüksiyonum olan 'Camille' i tekrar ayağa kaldırıyoruz. Yıllar sonra, 9 Mart akşamı Bergama Kültür Merkezinde kadınlar için perde açtığım bu oyun benim miladım olarak kabul edilebilir.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Ebru Atilla Sagay
 
 
Repertuvar oyunlar mı sergiliyorsunuz? Şu an gösterimde olan oyununuz nedir?
Tüm oyunlarımda kadınların sorunlarına ve görünürlüklerini arttırmaya dikkat çekmeyi hedefliyorum. Zorlukla kazanılmış kadın haklarının, kolayca geri alınmaya çalışıldığı bu dönemde, cesaret verici işler üretmekten başka çarem yok. Hasır altı edilmiş kadın sanatçıları konu alan prodüksiyonlara devam edeceğimi söyleyebilirim.
 
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

İlginiz için teşekkür ederim. Herkesi oyunlarla direnmeye ve güzel anılar biriktirmeye davet ediyorum. 

 
 
Kaynak: Ebru Atilla Sagay


"Kadın ve erkek birlikte sadece çocuklar üretiyor. Yüz yıllar sonrasına kalacak heykeller daha az değerli, öyle mi?"
                                                                                                                                         Camille Claudel