24 Şub 2017
Gülay Güler

Gülce İbanoğlu - Gezi Masraflarını Rasta Yaparak Karşılıyor

Geçimini ve gezi masraflarını rasta ve oyun ablalığı yaparak sağlayan Gülce İbanoğlu paraya pek değer vermeyenlerden. Gülce kendi tabiriyle bakkala gitmeye üşenen, üşengeçlikte “master” yapmış biri ama bu dünyayı gezmesine engel olmuyor. Bizi de seyahat etmemiz için cesaretlendiren Gülce nasıl geziyor neler yapıyor Otuzbeslik.com'a anlatıyor.
 
 

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 

Merhaba. Ben Ege Üniversitesi'nde Okul Öncesi Öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. Tabii yıllarca ana okulu öğretmeni olmanın hayalini kurmadım ama bölüme başladıktan sonra doğru bir karar verdiğimi anladım. Çocuk ruhlu insanlardanım ben de. Onlarla birlikte üretmeyi, yaratmayı seviyorum. 4 yıl boyunca farklı işlerde çalıştım. Şimdi 3 yıldır oyun ablalığı yaptığım bir öğrencim var. İsmi Umay. Şu an 6 yaşında ve Umay'dan öğrendiğim çok şey oldu. Bunun yanında yazdan beri rasta yaparak para biriktiriyorum. Ve bu iki işimden sağladığım parayla farklı ülkelere yola çıkıyorum.

Hayatınızın önceliği nelerdir? 

Önceliklerimden biri özgürlüğüm. Kısıtlanmayı, durduğum yerde durmayı sevmiyorum. Hiç bilmediğim bir yerlere giderken heyecan, mutluluk, korku, sabırsızlık, özlem gibi pek çok duyguyu bir arada yaşıyorum. Ve bu duygular beni yaşatan asıl, gerçek şeyler. Hislerim benim en büyük önceliğim diyebilirim.

Rasta yapmaya ne zaman başladınız? 

Rasta yapmaya 1.5 yıl önce kendi rastamı yaparken başladım. O sırada öğrendim ve rastalarımı 3 kişi birlikte yaptık. Zaten bildiğiniz gibi çok zaman alıyor. Rasta yaptırmadan önce param olmadığı için uzun süre yaptıramamıştım. Hatta rastanın parayla yapılmasını da yadırgıyordum. Fakat işin içine girdikten sonra anladım ki çok fazla emek istiyor. Saatlerinizi alıyor, bazen eliniz yara oluyor. Sabırlı olmanız gerek vs. O yüzden şimdi stüdyo fiyatlarının çok daha altında fiyatlara yapıyorum. İsteyen herkes rastalanabilir.


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Size gezgin diyebiliriz aslında, yaşamınızı ve gezi kaynağınızı nasıl sağlıyorsunuz?


İzmir'de olduğum zamanlarda ailem destek oluyor. Fakat gezi masraflarım için ailemden para almıyorum. Ama vermedikleri için değil, ben zaten beni idare edecek parayı biriktirebiliyorum. ''Baba ben şuraya gitmek istiyorum bana para verir misin?'' asla demeyeceğim bir şey. Demin söylediğim gibi oyun ablalığı yaptığım bir öğrencim var. Artık öğrenciden öte kardeşim oldu. Bir de bunun yanında rastayla para biriktiriyorum. Ki yaşamda her zaman para da gerekmiyor. Birine gülümsüyorsunuz ve o sizinle yemeğini paylaşıyor. Veya tam tersi. Bir kere Sırbistan'da sabahtan beri yoldayken ve yanımda hiç para ve yiyecek yokken hiç tanımadığım bir çocuk gelip bana bir kutu bisküvi vermişti. Tipimin kaymasından anladı herhalde. Benim için unutulmazdı. O ana kadar tek bir kelime bile konuşmamıştık, sadece bir kere göz göze gelmiştik. Paranın gerekmediği yerler de var.(Gülüşmeler)

Yerleşik bir düzene karşı olduğunuzu anladım bize biraz felsefenizi anlatır
mısınız?

Aslında tam olarak öyle değilim. Yani tamamen karşı değilim. İzmir'de içini birileriyle takas ederek aldığım ve
ya bit pazarından bulduğum eşyalarla doldurduğum bir odam var. Her yoldan sonra odama dönüp odamın ruhuyla bütünleşmeyi seviyorum. Ama odamın,
şehrimin hatta ülkemin sınırlarının dışına çıkmak benim için apayrı bir zevk. Ülkelerin sınırlarına inanmıyorum. Var olan bir şeyi reddetme gibi bir şansım yok ama benden kilometrelerce uzakta yaşayan bir insan bana evini, zihnini, kalbini açıyor ve ben de ona aynısını yapıyorum. Bu sayede ırkların, dilin, cinsiyetin öneminin kalmadığı anlar yaşıyorum. Çoğu benim için unutulmaz oluyor. Üsküp'te mendil satmak için yaklaşan iki güzel küçük çocukla karşılaştım. Ben mendil almadım. Onlar da alın diye ısrar etmedi. Ve ikisiyle de dakikalarca hiç konuşmadan birbirimize bakıp sarıldık. O an benim için dünyanın en güzel yerini görmekten veya en güzel yemeğini yemekten çok daha anlamlıydı.

Eminiz sizin gibi yaşamak isteyip buna cesaret edemeyenler vardır. Onlara önerileriniz neler? 

Ben daha yolun başında sayılırım. Örnek alabilecekleri ve benim de örnek aldığım, bilgilerinden yararlandığım çokça gezgin var. Fakat özellikle kadın arkadaşlarım, tek başıma ne yaparım ne ederim diye düşünmesinler. Param yok veya ben İngilizce bilmiyorum demesinler. Sanıyor musunuz ki ben takır takır İngilizce konuşuyorum veya cebimde bir ton parayla yola çıkıyorum. Yola çıktıktan sonra bir şekilde devamı geliyor. 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

''Ben bakkala gitmeye üşenen, üşengeçlikte “master” yapan bir insanım ama şimdi babamı arayıp "Baba ben Prag'a gidiyorum." diyorum. Yaşam yatarak geçmiyor dostlar. Dışarıda tanımanız gereken pek çok insan, tatmanız gereken pek çok tat, görmeniz gereken pek çok yer var.''


Nereleri gezdiniz? Aklınızda kalan bir daha gitmek istediğiniz yerler var mı?

Şimdiye kadar Makedonya, Sırbistan, Macaristan, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Almanya'ya gittim. Aslında balkanlara gitmemdeki amaç farklı ülkelerin çingene müziklerini, dansını, kültürünü yaşamaktı. Fakat bu kısa süreli bir yolculuk olduğu için pek denk gelemedim. Bir dahakine düğün mevsimine denk getirip balkanları tekrar ve daha çok hissederek, sindirerek gezmek istiyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir sonraki rotanız neresi? 

5 Şubat'ta Yunanistan'a gideceğim. Uçakla Atina'ya gidip otostopla İstanbul'a geçeceğim. Biraz oralarda rasta yapacağım. Bu kısa bir yolculuk olacak. Yazın, otostopla İspanya'ya gitmek istiyorum. Normalde tek başıma gezmeyi seviyorum ama bu yolculuk uzun olacağı için bir yol arkadaşı arıyorum.


Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? 

Güzel bir kadın, bir gün bana dedi ki ''Her nereye gideceksen bir an önce varmaya değil, yolun kendisini mutluluğa dönüştürmeye çalış.'' Ben de öyle yapıyorum. Teşekkür ederim anne.