Gülşah Elikbank - "İhtimal" Bir İhtimalsizlik Romanı

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Kaynak: Gülşah Elikbank
 
Şiir gibi romanların sahibi Gülşah Elikbank, İstanbul doğumlu. İlkokulu bitirdiği son yıl annesi ve babasının ayrılması üzerine babasız yıllar başlamış onun için ve belki de bu eksikliği onun en güçlü yanı olmuş. 11 yaşından 21 yaşına kadar babasını hiç görmemiş bir kız çocuğu büyümüş, aşk için ailesini terk eden babasını yazarak affetmiş. ‘İhtimal’ kitabında da dediği gibi ‘İnsan yaralarını yazar’ cümlesinin doğruluğu biraz içimi burksa da, acıyı böyle güzel anlatan insanları tanımak yalnız olmadığımı hissettiriyor.
 
Kim bilir kaç farklı hayat, kaç farklı kişi okudu onun şiirimsi romanlarını, ama ben de dahil hepimiz bir parça yer bulabildik kendimize onun cümlelerinde. Bulmayıp da ne yapacaktık ki? Böyle gerçeklikten kim kaçabilir. Gülşah Hanım dürüstçe korkmadan yazıyor her cümlesini, lakin nasıl yazabiliyor anlayamıyorum. Özeniyorum, imreniyorum ve daha fazlasını öğrenmek istiyorum.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Gülşah Elikbank
 
Bir firmada üst düzey yöneticilik yaparken bir anda her şeyi bırakmak nasıl bir cesaret?
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okurken maddi zorluklardan 3. sınıfta iken çalışmaya başladım. Benim için bir avantajdı. Üniversiteden mezun olur olmaz çalıştığım şirkette üst düzey yönetici olarak çalışma hayatıma devam ettim. Yeni başlangıcın tek koşulu eskiyi yıkıp geri dönülemez hale getirmekti. Bu sebepten dolayı istifa ettim. Cesaret mi denir buna bilmiyorum ama atmam gereken bir adımdı. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Martidergisi
 
Çalışma hayatınızın yazarlığınıza nasıl bir katkısı oldu?
Yalancılar ve Sevgililer romanımı Romanya’da firma aracılığı ile gittiğim iş seyahatinde yazmaya karar vermiştim. Tabii o zamanlar bir yazar değildim, gözlemciydim. Aşkın diğer ülkelerdeki yaşanış biçimlerini görme şansını yakalamıştım. Aşkı iyi yazdığımı biliyorum (gülüşmeler). Tüm romanlarımda zaten aşk baş roldedir. Bunun sebebi çok fazla aşık insanla tanışıp benim de sağlam bir aşık olmam zannedersem.
 
Mesleğim bir şekilde dönüp dolaşıp sonunda yazarlığa geldi. Hayalim hiçbir zaman yazar olmak değildi; çünkü bir yazarla tanışmamıştım ve yazarlığın bir meslek olabileceğini bilmiyordum.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Csbookshelf
 
 
Peki yazarlığa ilk adım nasıl gerçekleşti?
2009’da ağır depresyon tedavisi gördüm. Bir yıl boyunca tedavi hiçbir işe yaramayınca, psikoloğun karşısına geçip şu cümleyi kurmuştum ‘Gülşah sen bu adamdan daha zekisin, sen kendi sorununu kendin çözebilirsin.’ Sonra gittim Yönetim Psikolojisi Yüksek Lisansı’na yazıldım ve oturdum Siyah Nefes romanını yazmaya başladım. Yüksek lisansın bitmesine yakın Siyah Nefes, Mavi Dağ, Kızıl Ölüm üçlemesi ile benim depresyonum da bitmişti. Kendimi yazarak tedavi ettim.
 
İhtimal kitabınızda; Yeşim karakteri kendisini yazarak anlatıyordu. O zaman siz bu romanın içinde varsınız.
Aslında ben daha çok Siyah Nefes’te varım. İhtimal de benim toplumda itiraz ettiğim bir davranış biçimi var, yani yalancılık, sahte ilişkiler, aşka sahip çıkamamak… O eleştirilerin hepsinde ben varım. Genellikle Yeşim'i bana yakıştırıyorlar ama Yeşim ben değilim. Zaten 8. roman, artık bir karakter olabilecek halim kalmadı. (Gülüşmeler.) Kendini yazamazsın, kendini yazarsan objektif olamazsın.
 
Kitapta objektif olmak önemli mi?
Bence evrensel kitaplar, objektif kitaplardır. Kitapta kriterim, kitabın 50 yıl sonra da aynı zevkle okunuyor olunabilmesi.
 
Kitabı yazdıktan sonra okuyor musunuz? 
Çok, 50 kere okumuşumdur. İlk okuyuşumda düzeltmeler için okuyorum sonra ise aynı tadı aynı merakı alabilecek miyim diye okuyorum. Kendimi de değerlendiriyorum. 
 
İlham periniz var mı?
İlham dediğimiz şey hayatta gördüğüm şahit olduklarım. 
 
 

 

Kaynak: Mehtapvekitap
 
Şahit olduklarınızın kitaplarınızda yeri neresidir?
Aşkın Gölgesi diye bir romanım var, Arapça'ya ve İtalyanca'ya çevrildi. Konusu, 13 yaşında ananemin kürtajına şahit oluşum üzerinedir. Bir kadının çaresizce kendi kendini şişle kürtaj yapmaya çalışması, buna şahit olduğumda 13 yaşındaydım ve bu kitabı yazdığımda 32. Hiç unutmadım o hikayeyi. Zihnimde o kadının çaresizliği benimle birlikte yaşıyor ve bu duyguları kalemimle birlikte içimden atabiliyorum. O yüzden ilham perim sanırım şahit olduğum acılar.
 
Her kitapta sizden bir parça görmek mümkün. Peki kendinizden en çok kattığınız şey ne?
Babasızlık, çünkü o duygu ne kadar yazarsam yazayım geçmeyen bir boşluk. Diğer romanlarıma nazaran İhtimal’de daha az baba karakteri var çünkü babama ithaf ettim. İhtimal’i yazdıktan sonra babamı affetmememin nedeni ise babam bizi aşk için terk etmişti, başka bir kadına aşık olduğu için gitmişti ve bu kitabı yazdıktan sonra babamı anladım.
 
Sizin paylaştığınız her cümle insanların söyleyemedikleri var sanki. 
Edebiyatın en güçlü yanının "Yalnız değilsin." cümlesi olduğuna inanıyorum. Mesela ben İhtimal’i yazdıktan sonra çok fazla Yeşim ve çok fazla Mahir bana ulaştı. "Ben yazsam da böyle yazardım ancak." diyen bir çok okurum oldu ve bu çok hoşuma giden bir cümle.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: Doğan Kitapevi
 
Birbirlerinin tek ihtimalleri oldukları için mi kitabın adı ihtimal?
Aslında İhtimal bir ihtimalsizlik romanı. Kitabı okurken Yeşim’in Mahir’le olan ihtimaline odaklanıyorsun ama kitabı bitirdiğinde aslında Mahir’in Yeşim'den başka ihtimali olmadığını görüyorsun çünkü onu iyileştirecek tek kadın Yeşim. 
 
Ne yazık ki çok heba edilmiş aşk var toplumumuzda. Aşkın özel olduğunu vaktinde fark etmek çok önemli.
 
Anlatamadıklarınızı mı anlatıyorsunuz yoksa sahip olmak istediklerinizi mi anlatıyorsunuz?
İkisi de var ama sanırım yaşayamadıklarımı anlatıyorum ve anlatılması gerekenleri… Kendimi kadın hakları savunucusu olarak görüyorum. Duygu Asena’ya ve İnci Aral’a hayranım. Kendimi de onların bir parçası ya da devamı olarak bu hakları savunacak romanlar yazma yolunda görüyorum.
 
Peki ya kitaptaki erkek gözünden olan cümleler… Nasıl bir erkek gözünden yazabildiniz? Yardım aldınız mı?
İki yazar arkadaşıma o bölümü okuttum. Onlar da, "Aşktan korkan bir adam böyle yazar." dediler ve o kısmı doğru cümleler ile anlattığımı anladım.
 
Yazarlara verilen değer sizce ne ölçüde? 
Yayıncılık camiyası olarak çok parlak değil durum. Makedonca'ya çevrilen bir çocuk romanım var. İstanbul Kitap Fuarı’nı gezerken Makedon yayıncının standını gördüm ve "Bakın bu romanın yazarı benim." diye yanına gittim. Bir ayağı fırladı adam inanamadım heyecanına. Maalesef bu durumu Türk yayıncılarda göremezsiniz. Bazı yayıncılar için sen kutsalsın lakin Türkiye’de "Aman yazıyorlar işte canım." şeklindesin. 
 
Bu cümleleri yazabilmek, araştırmak, emek vermek nasıl hissettiriyor size?
İnsanın yalnız bir varlık olduğuna inanıyorum. Doğumla ölüm arasındaki o arada bir şeyler yapmak için burdayız, öylesine gelmiş olabileceğimize asla inanmıyorum. Hepimize düşen belli paydalar var. Hayat böyledir, seni sen yapar. Bu olduğum halimle, kendi acımla birine gerçekten dokunabildiğimi biliyorum ama bunun için ben gerçekten acı çektim, bedelini ödedim. Her okurumla sohbet etmeye özen gösteriyorum. Kötü de düşünebilirler, o da bir geri dönüş.
 
Bir insan neden mutlu olduğunda yazamıyor da acı çektiğinde yazabiliyor?

Mutluluğu bilmezsen eksikliğinin bu kadar acı olduğunu bilmezsin zaten. Mutluyken yazmak aklımıza gelmiyor; çünkü anın içinde yaşıyoruz. Mutsuzken dipten çıkman lazım, onun için de bir şeye tutunman lazım. Benim için tutunacak dal yazı, başkası için resim, bir başkası için müzik… Tutunduğumuz dallar değişiyor ama bir dala tutunma isteği değişmiyor.

Bir kitabı yazmadan önce kitabın içeriğine nasıl karar veriyorsunuz?
İçimden geldiği gibi yazıyorum. Bir anda kitabın 8. bölümünü daha sonra 2. bölümünü yazabiliyorum. Yapboz gibi oluyor. Ayrıca karakterleri o kadar iyi biliyorum ki en başından sonunu bilerek yazıyorum.
 
Bugüne kadar okuduğunuz en değer verdiğiniz kitaplar nelerdir? 

Nietzsche Ağladığında ve istifa etmeme neden olan Tanrılar Okulu kitapları benim için çok değerliler.

 
Peki siz, bir kez mi aşık oldunuz? Daha doğrusu insan bir kaç kez aşık olabilir mi?
Benim sorunum şu (Gülüyor.) bir ilişkiyi yaşarken onun aşk olduğuna inanıyorum. İlişki bittiği zaman bir başkasına aşık olunca ‘Aaa o aşk değilmiş.’ diyorum. her aşkı ilk ve o en özelmiş gibi yaşıyorum. Bir çok kez aşık oldum ama hepsini ilk kez aşık oluyormuşum gibi yaşadım.