Halil Bekar - Türkiye'yi Bir De Onun Gözünden Görün

Video ve fotoğraf işlerine gönül vermiş, yetenekli ve özgüvenli Halil Bekar ile samimi bir röportaj gerçekleştirdim. Onun çalışmalarını farklı kılan ne? Benim gökyüzümde gördüklerim daha realistken onun gökyüzünde nasıl bu kadar çok yıldız var? Halil, dil eğitimi aldı, yüksek lisansını dış ticaret alanında gerçekleştirdi daha sonra bakanlık ile iş birliği yapıp onların fotoğraf ve video çekimlerini yapmaya başladı. Peki, bu nasıl gerçekleşti? Daldan dala gibi gözüken bu süreç hayallerinden vazgeçmeyen idealist ve bir o kadar da hayattan zevk alan birisinin hikayesi; bu Halil Bekar'ın hikayesi. Gelin kendisini yakından tanıyalım. 

 

 Görselde ağaç, araba ve bir erkek var.

 

Eğitim için geldiğin İzmir’de kalmaya nasıl karar verdin?

Kardeşim (Ömer Bekar) hala İzmir'de okuyordu. En azından kardeşim okulu bitirene kadar onunla İzmir'de olup daha sonrası için plan yapmaya karar vermiştim. Ömer yeni mezun oldu, ben de İzmir'deki hayatıma alıştım. İzmir'de yaşamak ayrı bir güzel ve ben bunu çok seviyorum. 

 

Yani uzun yıllar seni İzmir'de göreceğiz öyle mi?

Açıkçası bilmiyorum bunu zaman gösterecek.

 

 

Görselde dağ, deniz, yeşillik ve bir erkek var. 

 

Hem dil bölümü hem dış ticaret mezunusun. Ne oldu da fotoğrafçılığa geçtin?

Aslında bakarsan her şeyden önce video vardı diyebilirim ama bayağı uzun bir hikaye dinlemeye hazır mısın? 

 

Hazırım merakla bekliyorum. (Gülüşmeler)

Lisede derslerim aşırı kötüydü. Derslerde uyurdum ve ilgisizdim. O kadar ilgisizdim ki 9. sınıfta bazı öğretmenlerim benim zihinsel sorunum olduğunu düşünürlerdi. Hatta bir öğretmenim anneme "Bu çocuk burada okuyamaz bunu alın meslek lisesine verin en azından meslek öğrenir." demiş. 'Bu çocuktan olmaz.' diye bir tabir vardır ya, işte o benim için kullanılıyordu. Bunun üzerine annem çözümü internetimi kapatmakta buldu ve sanırım en doğru karar buydu. Daha çok ders çalışmaya başladım ve bütün derslerimi düzelttim. Çocukluk arkadaşım (Özer Aşan) Avusturalya'dan gelmişti ve onunla çok vakit geçirdiğim için dile ilgim katlanmıştı. Böylece lisede dil bölümünde okudum. Üniversite için İzmir'e geldiğimde yan alan olarak dış ticareti seçtim ve bunu üniversite bittikten sonra yüksek lisans ile tamamladım. Tabii sen şimdi bunların arasında nerede fotoğraf ve video diyorsun hemen söyleyeyim.

Lisede resim çizer, After Effects programında video efektleri ile uğraşırdım. Kameram olmadığı için web kamerası ile çektiklerim yetersiz oluyordu ve bir türlü ilerleyemiyordum. 

 

 

 

Sonrasında kameram olmadığı için oyunları yüksek çözünürlükte kaydedip, kaydettiğim videolar üzerinde düzenlemeler yapmaya başladım. En azından bu şekilde düzenleyebileceğim yüksek kalitede videolar oluyordu elimde. Bunu değiştirmek için üniversitenin ilk yılı para biriktirip yeni bir kamera aldım. Hatta ilk yılın yaz tatilinde mahalledeki çocukları ve arkadaşları toplayıp bir bilim kurgu filmi çekmeye çalıştım. Mahalle seferber olmuştu, bakkal amca, bakkal deposunu stüdyo yapalım diye vermişti, Terzi yeşil perde sponsorumuz olmuştu. Elektrikçi ışıklarımızı vermişti. Her şey güzeldi ta ki benim düzenlemeleri yaptığım laptopum çekimde düşüp kırılana kadar. Yaptırmam 1 ayımı almıştı ve herkes dağılmıştı. Bu da benim hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığıydı.2013 yılında Erasmus ile Almanya'ya gidene kadar fotoğraf ve video işine bir çocuk gibi küstüm. Orada seyehat ederken fotoğraf çekmenin beni ne kadar mutlu ettiğinin tekrar farkına vardım ama Türkiye'ye dönünce aynı hikaye başa sardı çünkü ekipmanlarım yeterli değildi ve istediklerimi alamıyordum.

 

Görselde birkaç kişinin set arası çekildiği fotoğraflardan oluşan bir kolaj mevcut.  

 

Fotoğrafçılık ve video işleriyle ile inişli çıkışlı bir ilişkin olmuş yani. (Gülüşmeler)

Aynen öyle de diyebiliriz. Aslında yüksek lisansa başlamadan önce iki yıl çalışıp kendime güzel bir kamera alabilmiştim ve kendimce çekimlere başlamıştım. Bir yaz boyunca çekim yapmıştım. Bu çalışmalarımı bakanlığa attım ve bakanlık için bir proje ürettim. Projenin oturması ve çalışmaya başlamam 5-6 ay sürmüştü ama sonunda başarmıştım. İstediğim şeyi yapıyordum artık! İtiraf etmeliyim ki zorlu bir süreçti. İşte bu süreç benim fotoğrafçılık ve video ile barışma sürecimdi. 

 

Bir yıldır bakanlık için çalışıyorsun, yani bir yılda mı geldin bu noktaya?

Evet, inan ben de şaşırıyorum. (Gülüşmeler)

 

 

Görselde Kapadokya manzara fotoğrafı var.

 

Videolarının ve fotoğraflarının kurgulama ve hikayeleştirme süreci nasıl gerçekleşiyor?

Videoda en önemli nokta planlama. Çekim yapmadan önce en azından müziğimi ya da geçiş sahnelerimi aklımda kurarak çekime başlıyorum. Bu benim işimi her zaman daha kolaylaştırıyor fakat bu demek değil ki bulunduğum ortamda doğaçlama işler çıkmıyor. Tabii ki çıkıyor. Şunu da belirtmeliyim bir senaryo kurup gitmiyorum. Yaşadıklarımı sadece daha sinematik bir dilde anlatmaya çalışıyorum. 

 

 

 Görselde Kapadokya manzara fotoğrafı var.

 

Photoshop’a karşı olan bir kitle var. Fotoğrafların gerçeği yansıtması gerektiğini düşünüyorlar. Senin bu konu hakkındaki görüşlerin nelerdir?

Picasso bir insan portresini olduğu gibi çizseydi bugün ki Picasso olamazdı. Ama kübizm akımı altında yaptığı sıradışı çizimler onu farklı kıldı. Çizdiği şey yine bir insan portresiydi fakat farklı bir işleyiş biçimiyle. Fotoğrafçılık da aynı bu şekilde, photoshop fotoğrafçının attığı imzası aslında. Herkesin kendi tarzı var ve bu tarzlar zamanla o kişinin imzası haline geliyor. Fotoğrafları da birbirinden ayıran özelliklerden birisi budur. Sonuçta herkesin gökyüzünde gördüğü yıldızları aynı değildir.

 

 Görselde deniz, gökyüzü ve fener tutan bir erkek var. 

 

Türkiye’yi senin gözünden görmenin artıları neler sence?

Birincisi videolarımı sıkıcı belgesel formatından çıkartıp akıcı hale getiriyorum. Bence işlerimi farklı kılan bu. Yanlış anlaşılmasın belgeselleri de çok seviyorum ama günümüz popüler kültür ağırlıklı olduğu için hap videolar daha etkili oluyor. Çok fazla yeri nokta atışı görsellerle gösterip insanları görsel bir yolculuğa sokmaya çalışıyorum. Birçok yerden, sınırlı sayıda kaliteli görselin, insanları o bölge hakkında daha meraklı bıraktığını farkettim.

 

 

 Görselde deniz, kumsal, bir erkek ve bir de köpek var.

 

Tercümanlık mezunuyum demiştin, hangi dilleri biliyorsun ve bu dilleri bilmenin bu işe katkıları ne yönde oluyor?

İngilizce, Almanca ve İspanyolca biliyorum. Diller yaptığım işleri uluslararası bir boyuta taşımamda bana yardımcı oluyor. Türkiye'yi dünyaya tanıtma hedefimde, benim en büyük yardımcım; diller diyebilirim. 

 

 

 Görselde göl, dağ, yeşillik ve bir erkek var.

 

Bugüne kadar kaç ülke gezdin?

20.

 

 Görselde Halil Bekar'ın yurt dışında çektiği birkaç fotoğrafın kolajı yer almakta.

 

Vov ne kadar çok ne kadar normal bir şeymiş gibi söylüyorsun.

Gezerken anlamıyor insan, şu an ben de bir düşündüm de evet, sanki biraz olmuş. (Gülüşmeler)

 

Gezdiğin ülkeler arasında en ilgini çeken neresi oldu? Neden?

İsviçre bugüne kadar gezdiğim ülkeler arasında en ilgilimi çekendi. Çok temiz, doğası muazzam, insanları çok yardımsever ve saygılı. Ayrıca yükseklik korkumu yenip bungee jumping yaptığım yerdi. 

 

 Görselde Halil Bekar bungee jumping yapıyor. 

 

Videoların da kardeşini ve arkadaşlarını görmek mümkün. Sevgi bağlarına önem veriyor olmalısın?

Evet, önem veriyorum.

 

 

 Görselde Halil Bekar'ın arkadaşları ile olan fotoğraflarından kolaj var.

 

Mesela baban ne iş yapıyor, annenden de bahsetsene biraz. Seni yetiştiren aileyi de tanımak isteriz.

Babam marangoz ve benim sanata başlamamda en büyük etken. Çocukken o bir ürün ortaya çıkarttığında arta kalan malzemelerden ben de kendimce bir şeyler üretmeye çalışıyordum. Her seferinde elimde olanla bir şeyler üretmek zorundaydım, bu da benim hayal gücümü fazlasıyla geliştirdi. Bir nevi videoya benziyor. Çekim yaparım, gelirim ve çektiklerimle bir şey üretmek zorundayım. 

Annem ev hanımı. Hırsımı annemden aldığımı düşünüyorum. Annem, hayatta çok zorluk yaşamış buna rağmen hep güçlü kalabilmiş, tanıdığım en güçlü kadındır.

Öyle kuralcı bir aile de büyümedim. Ailem bana hep destek oldu, Ne yaparsam yapayım, başaracağımı düşünürler bana inanırlardı. Gerek ailem gerek çevremdeki dostlar her zaman en büyük destekçim oldular.  

 

Bunca koşuşturmanın arasında sporu ihmal etmediğini görüyorum. Bu kadar enerjik olmanın sırrını bizimle de paylaşsana.

Çoğu videoda kendimi model olarak kullandığım için formumu korumam gerektiğini düşünüyorum ve yakın çevremdeki herkes, spor delisi denilecek kadar sporu seviyor. Onlarla olup spor yapmamak da pek mümkün olmuyor açıkçası.

 

Görselde Halil Bekar var. 

 

Nasıl tepkiler alıyorsun?

Genellikle olumlu geri dönütler alıyorum. Aldığım olumlu tepkiler işimi yapmamda beni motive ediyor. İnsanların doğup büyüdüğü yerleri güzel bir şekilde tüm dünyaya göstermek insanları mutlu ediyor ve onların mutluluğu beni mutlu ediyor. Hatta yaptığım Batı Karadeniz videosunda Batı Karadeniz bölgesinden çok güzel geri dönütler aldım. Aldığım güzel geri dönüşler, beni bir sonraki projelerim için heveslendiriyor. 

 

 

Neye asla “Hayır” diyemezsin?

Anneme asla hayır diyemem.

 

Hayal kurar mısın?

Tabii kurarım hem de çok.

 

Mesela bir hayalinden bize bahseder misin?

Video ve fotoğraf işinde kendimi daha da geliştirmek ve kendi ekibimi kurmak istiyorum. Ayrıca ekibimle beraber kendisini bu alanda geliştirmek isteyen herkesin faydalanabileceği, yol olabilecek bir akademi kurmak ve Türkiye'de çekilecek daha güzel işlere imza atmak istiyorum.  

 

 

 Görselde manzara resmi var.

 

Halil Bekar'ın bazı çalışmalarını aşağıya ekliyorum.