06 Oca 2018
Seçil Şeker

Kızlarağası Hanı'nın TRT Sanatçısı Bayram Bağdatlı

Kemeraltı gezilerimiz sırasında Bayram Bağdatlı'nın ismini çok duymuştuk. Açıkcası hayli de merak etmiştik. Bir kaç yıl önceye kadar saz çalmayı öğrenmek isteyen kişilere ücretsiz ders bile veriyormuş. Eski TRT Radyo sanatçısı olan Bayram Bey harika bir koleksiyoner. Edison'un ilk yaptığı müzik çalardan binlerce plağa kadar dopdolu bir müzik cennetine düştük. Müzik olur da keyif olmaz mı? Misli misli olur. Umarız siz de video'muzdan ve röportajımızdan aynı keyfi alırsınız.

 

 

Bayram bey, sizi yakından tanımak isteriz. Bize biraz kendinizi anlatır mısınız?   

Aslen Bodrumluyum. 7 yaşımda müzik tutkum başladı. Tahtalara teller takar ses çıkarırdım. İlkokuldan sonra Milas'a taşındık ve yaz tatilinde mobilyacılık sanatı üzerine çalışmaya başladım. Okulu değil işi sevince okumadım.    
  

Mobilyadan müziğe uzanan ve küçük yaşlarda başlayan bir serüven yani hayatınız...   

İlk dükkanımı açtım 16 yaşımda. Müziğe de ilgim devam ediyordu. Gezici aşıklar vardı eskiden yeni nesil bilmez. Elinde sazı köy köy dolaşırlardı. Elime alıp bakamadım karşıdan gördüm sazı. Hemen yaptım kendime bir tane. Sonra biri parasını verdi, aldı sazı. Yenisini yaptım kendime. Böyle böyle işi saz yapmaya döndürdüm. 
  

 

Hikayeniz ne zaman İzmir'e taşındı?   

Bunlar olurken daha küçüğüm tabii. Geçimimi sağlıyordum ama. Askerliğimi yaptıktan sonra İzmir'e taşındık. O zaman saz yapma konusunda baya ismi bilinir biri olmuştum.    

 

TRT Radyo'ya girdiniz. Nasıl gelişti bu süreç?   

Evet, radyoya girdim. 25 sene radyoda çalıştım. Müzik eğitimim alaylı olarak var. Kendi kendimi geliştirdim. Askerden sonra kabak kemane ile tanıştım. O zamanlar çok bilinmiyordu. Uğraştım, öğrendim, çaldım. Talip Özkan, Nihat Kaya gibi duayen hocalardan nota dersleri aldım. 1980 senesinde de kabak kemane çalarak TRT Radyo'nun kadrosuna alındım. 
  

Buradaki plakları toplamaya ne zaman başladınız? 3-5 yıllık bir koleksiyon olamaz bu.    

Babamın kahvesi vardı. Radyomuz vardı insanlar haber dinlemek için kilometrelerce mesafelerden gelirdi. Bir de gramofonumuz vardı. O bende yer etmiş olacak ki İzmir'e gelince kendime bir gramofon aldım. Sonrasında da bit pazarlarından plak toplamaya başladım. Yurtdışına gittikçe plak topladım. Özel seriler getirttim. Bir tutku oldu bende koleksiyonerlik. 
  

Burası adeta plak cenneti. Kaç plak var?   

Şu an beş bin civarı taş plak var. Müzik mecmualarını da topladım. Sanatçılar nasıl sanatçı olmuş, Atatürk'ten ne gibi takdirler almış, hepsini kitaplardan okuyoruz burada. Gençlerin okuması lazım. Aşık Veysel Sivas'tan Ankara'ya yürüyerek gitmiş. Şimdi her yere uçakla gidiliyor. 

 

  

 

Kızlar Ağası Han'ın adı nereden geliyor?   

 Osmanlı Dönemi'nde Beşir Ağa yaptırıyor bu hanı. Deniz kenarında liman olan bir han. Alt katında hayvanlar dinleniyor. Üst katta insanlar kalıp eğleniyormuş. Beşir Ağa İzmirli kızların elinden iş geldiğini görüyor ama kızların bunları pazarlayabileceği yeri yokmuş. Beşir Ağa haftanın belli bir günü hanın ortasına bir pazar kurduruyormuş. Kızlar gelip ürünlerini satıyor, burada tüccarların mallarıyla takas ediyor geçimini sağlıyorlarmış. Kızlara ağalık eden Beşir Ağa'nın da adı Kızlar Ağası olmuş. Han'ın adı da Kızlar Ağası Han'ı.  
  

Çok keyifli bir sohbet oldu teşekkür ederiz...   

Ben teşekkür ederim.