05 Ağu 2018
Otuzbeşlik

Oğuzhan Zeytinoğlu'nun Tasarımlarının Her Biri Şarkıların Görsel Dünyaya Aktarılmış Hali

Oğuzhan Zeytinoğlu ürettiği görsellerinin çok büyük bir kısmını sadece şarkılardan ilham alarak yapmaya başlıyor. Bir başka deyişle, aslında sunduğu çalışmalarının her biri, birer şarkının görsel dünyaya aktarılmış hali. 5-7 Ağustos'da ise Philia Cafe'de sergisi var ve serginin tüm geliri Hipder'e bağışlanacak. Böyle örnek tasarımcıları görmek duygulandırıyor bizi. Gelin Oğuzhan Zeytinoğlu'nu daha yakından tanıyalım.
 
 

Oğuzhan Zeytinoğlu’nu yakından tanımak isteriz. Kendinizden ve eğitim hayatından bahsedebilir misiniz?

1992’de Eskişehir’de doğdum. Üniversite için 2010 yılında İzmir’e yerleştim. O zamandan beri buradayım. Karşıyaka’da yaşıyorum, neredeyse 3 senedir çalıştığım ofisimiz de burada.

 

Mesleğin aslında mimarlık. Tasarım ile buluşma hikayeni bizimle paylaşabilir misin?

Resim yapmaya ne zaman başladığımı hatırlamıyorum. Yani hayatımın belirli bir noktasında resme ve dolayısıyla tasarıma giriş yapmış değilim. Çok küçük yaşlarımdan beri üretmek ile iç içe oldum, uzun yıllar boyunca amatör olarak. Ek olarak lise hayatımda graffiti yaparak (belki de yapmaya çalışarak) çok zaman geçirdim. Doğal bir sonuç olarak, bunu akademik düzeye taşımak istedim ve mimarlık bölümünü seçtim.

 

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde öncelikle temel tasarım ve sonra mimari tasarım eğitimi aldıkça hem mesleğime hem de içinde bulunduğum görsel dünyaya çok daha ait hissetmeye başladım. Eş zamanlı olarak profesyonel resim dersleri de aldım. Mimari eğitim sürecinde öğretilen temel kavramları yaptığım resimlerin kurgusunu oluştururken kullanmaya çalıştım. Böylece aslında resim yapmanın sadece görüleni çizmek değil; öncelikle bir duygu, düşünce, fikir veya olgu gibi soyut kavramların ifade ediliş biçimi olduğunu kendim için keşfetmiş oldum. O zamanlardan beri sanatsal çalışmalarımı daima bir altyapı üzerine kurmaya çalıştım. Benim hikayemde yol gösteren en önemli faktör her zaman müzik oldu. Herhangi bir müziksel icraatta bulunmasam da, -pek çok kişi gibi- hayatımı şekillendirirken müziğin önden yürümesine izin verdim hep. Üretmeye devam ettiğim görsellerimin çok büyük bir kısmını sadece şarkılardan ilham alarak yapmaya çalıştım. Bir başka deyişle, aslında sunduğum çalışmalarımın her biri, birer şarkının görsel dünyaya aktarılmış hali. Bunun için de hatırı sayılır ölçülerde zihin yoruyorum diyebilirim.

 

 

Yaşamda sizi güçlü hissettiren şey-ler ne(ler)dir?
Motivasyonumu sürekli bulabiliyor olmak ve bunun beni sürekli olmak istediğim yolda tutması. Ben bu uçsuz bucaksız görsel dünyada yer aldığım, ona katkı sağlamaya çalıştığım için güçlü hissediyorum. Bunu deniyor olmak bile yeterli.

 

 

Herhangi birini seçebilecek olsanız, akıl hocanız olarak kimi seçerdiniz?   

Matt Bellamy. Muse şarkılarının sözlerinde ve alt metinlerinde aktarılanları keşfetmek, her seferinde kendimden parçalar bulmak heyecan verici.

 

Uzun süredir hayalini kurduğun bir şey var mı? Neden yapmadın/yapamadın?

Yine Muse başta olmak üzere performanslarını canlı görmek istediğim pek çok grup var, upuzun bir listede. Liste kısaldığından daha hızlı bir şekilde uzuyor.

 

 

Sanat senin için neyi ifade ediyor?

Kendini ifade etme, var olduğunu hissetme aracı.

 

Sence teknoloji, tasarımı ne yönde etkiliyor?

Teknoloji sayesinde tasarım hızlanıyor gibi görünse de tasarım ürününden tatmin olma eşiği yükseldiği için tasarımcı daima daha iyisini yapmaya şevk ediliyor. Sonuç olarak, teknolojinin sağladığı imkanlar çoğaldıkça tasarım içeriği ve niteliği de aynı oranda yükseliyor.

 

 

 

 

Hayali bir kahraman olsanız, kim olmak isterdiniz?

Özellikle Lord of the Rings ve Star Wars evrenleri ilgi alanımın odağında. Benimsediğim pek çok kahramana ev sahipliği yapıyorlar, ama o kahramanlardan biri olmaktansa onların yaşantısına konukluk eden, yeni bir kahraman olmak isterdim.

 

İlk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Bizimle paylaşabilir misiniz?

Net olarak hatırladığım en eski çizimim, Buz Devri animasyon serisinden Sid’e ait bir portreydi. Yanılmıyorsam henüz 4. sınıftaydım, resmim özel bir dergide yayımlanmıştı. Ne yazık ki şu an ne o resme ne de derginin ilgili sayısına ulaşabiliyorum.

 

 

 

Bir film yapmaya karar versen adı ve konusu ne olurdu? 

Rastlantısal bir olay döngüsünün beklenmedik bir şekilde düğümlenmesini görmek isterdim. Adını seçmek çok zor olur, büyük ihtimalle böyle bir film yapabildikten sonra bile.

 

İlham perisine inanır mısın?

Hislere inanırım. Hislerle şekillenen ruh hallerinin insan hayatında karar verme mekanizmasını etkilediği gibi, üretim sürecini de hızlandırıp yavaşlatabiliyor, verimli ya da verimsiz süreçlere sürükleyebiliyor. İlham perisi? İlham perisi insanın kendisi.

 

 

 

 

 

Bir tasarımının süreci nasıl gelişiyor?

Sanatsal bir üretimin süreci, benim için ancak hayatımda yer ettiğini düşündüğüm ve bazen birisi, bir olay veya içinde bulunduğum bir dönem/durumla özdeşleştirebildiğim şarkılarla başlıyor. Kavramsal boyuta çok önem verdiğim için önce aklıma estiği gibi karalama veya kolaj hazırlayıp, oradan zorlama bir tasarım çıkarmayı (ve aslında bu tasarımı sonradan bir şarkı anlatısı ile eşleştirmeye çalışmayı) doğru bulmuyorum. Bundan ziyade, şarkının bana anlattığı, çoğu zaman hissettirdiği şeyleri kağıt üzerinde hayal edebiliyorsam, gerçekten üretime geçmeyi deniyorum. Tahmin edilebileceği gibi başarısızlıkla sonuçlanan girişimlerimin çok sayıda olmasının yanı sıra nihayet bitirebildiğim çalışmalarım için de çok zaman sarfetmiş hatta çoğu kez yaptığımı defalarca değiştirmiş oluyorum.