12 Şub 2020
Gülay Güler

Ortaya Restoran: Ortaya söylenen yemekler, sofradaki insanları yakınlaştırıyor

Ortaya, geleneksel Ege mutfağını, Akdeniz ve dünya lezzetleriyle harmanlayarak bize füzyon mutfak deneyimi sunuyor. Ortaya söylenen yemeklerin, insanları yakınlaştırdığını, ortak bir dil konuşmalarını sağladığını fark eden Ortaya'nın sahipleri, konseptlerini bunun üzerine kurup ortaya paylaşımlı ürünler tasarlıyorlar. Ortaya'nın otantik atmosferinde, fonda Üçüncü Yeniler çalarken sevgilinizle ateş başında şarap içebileceğiniz gibi dostlarınızla keyifli rakı sohbetleri de gerçekleştirebilirsiniz. 

 

Ortaya'nın hem kurucu ortağı hem şefi Burakhan Akçe ile restoranın konseptini, menüsünde öne çıkan lezzetleri, misafirlerini nasıl bir deneyim beklediğini, işletmeci olmanın keyifli yönlerini konuştuk.

Fotoğraflar: Burçin Esin

Öncelikle sizin hikayenizi sonrasında Ortaya'nın hikayesini dinlemek isteriz.  

Ben Burakhan Akçe, Ortaya'nın hem şefiyim hem kurucu ortağıyım. İşin mutfağından geliyorum, alaylıyım diyebilirim. Liseden sonra Ukrayna'ya gittim. Burada beş sene inşaat mühendisliği okudum. Ukrayna'da damak zevkime uygun yemek bulamadığım için evde yemek yapmaya başladım. Yemek yapma konusundaki yeteneğimi orada keşfettim diyebilirim. Babamdan yemek tarifleri alıp oradaki arkadaşlarıma yemekler yaparak bu işe yatkınlığımı fark ettim 

 

Ortağımla gittiğimiz ve beğendiğimiz restoranlarda ortaya söylenen yemeklerin, masanın etrafında birleşen insanları yakınlaştırdığını, ortak bir dil konuşmalarını sağladıklarını gözlemledik. Buradan yola çıkarak adımızı Ortaya koyduk. Sıcak ve paylaşımı hatırlatan bir isim oldu. Akdeniz mutfağını ve İspanya esintisini, Ege mutfağına uyarlayıp ortaya paylaşımlı ürünler tasarlıyoruz. 

Ortaya’ya gelen misafirleri nasıl bir deneyim bekliyor? 

Ortaya’da sakin ve huzurlu bir ortam var. Müşterilerimiz kendi aralarında konuştuklarını rahatça duyabiliyorlar. Türkçe müzik çalıyoruz. Üçüncü Yeniler diye bilinen Birsen Tezer, Karsu, Deniz Tekin, Sena Şener gibi sanatçıların yer aldığı bir müzik listemiz var. Alaçatı’dan geldiğimiz için taş bir bina tercih ettik. Buranın taş bina olmaktan kaynaklı otantik bir atmosferi var. Gelen misafirlerimiz, ateş başında romantik dakikalar geçirebildiği gibi dostlarıyla keyifli rakı sohbetleri edebilirler.

Fotoğraflar: Burçin Esin

Menüyü kendiniz mi geliştirdiniz? Menünün öne çıkan lezzetleri neler? 

Evet, menüyü kendim geliştirdim. Menüyü geliştirmek için çok gezmek ve üzerinde kafa yormak gerektiğini düşünüyorum. Okuduğum tarifleri Ege mutfağına entegre etmeye çalışıyorum. Bir şeyler ekleyerek, çıkararak, kendimden bir şeyler ortaya koyarak orijinal tarifler çıkarıyorum. 

 

Ortaya mezeleriyle ön planda olan bir restoran. Tepsi menüsü Ortaya’nın simgesi diyebilirim. Tepside altı çeşit meze sunuyoruz. Mezelerimiz mevsimsel olarak değişiyor. Şu an ayvalı kereviz, pancarlı kısır, fesleğenli Girit mezesi, Çerkez tavuğu, isli kuru cacık, balkabaklı humusumuz var. 

 

Menümüz et ağırlıklı. Şaşlık, dana yanağı, kokorecimiz çok beğeniliyor. Menümüz hem rakıya hem şaraba uygun. Şarap müşterimiz daha fazla diyebilirim. Urla Bağyolu’ndaki tüm markalarla çalışıyoruz ayrıca Ege bölgesinden de çalıştığımız markalar var. 

 Mutfağınızda da yerel üreticileri destekliyor musunuz? 

Tabii ki. Taze, kaliteli ürüne ulaşmanın yolu yerel üreticiyi desteklemekten geçiyor. Urla butik bir şekilde ilerliyor; yereli destekleyip buranın dokusunu bozmamak gerektiğine inanıyorum. 

Mutfakta nasıl bir ekibiniz var? 

Bir bay, bir bayan arkadaşım, bir de ben varız mutfakta. Genç, dinamik bir ekip ile çalışıyorum. Mutfaktaki uyumumuz lezzetlerimize yansıyor. 

İşletmeci olmanın keyifli yanları neler? 

Sosyal bir insanım, gezmeyi ve yeni lezzetler keşfetmeyi seviyorum. Bu işe sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Masa başı bir olmaması, sosyal olabilmem beni çok tatmin ediyor. Hem mutfakta hem salondayım. Bu aktiflik ve sosyallik benim hoşuma gidiyor

Burada etkinlikler düzenleyecek misiniz? 

Rakı, şarap üzerine tadım ve yemek eşleştirmeleri yapmak istiyoruz.