07 Ara 2016
Seçil Şeker

Tuncay Yılmaz - Kemanım Benim Ruh İkizim

Kaynak: uludagsozluk.com


İzmirli olmanın dışında kimdir Tuncay Yılmaz?
 
İzmirli olmak, bir sahil şehrinde doğmuş olmak, ileri görüşlü ve medeni bir şehrin çocuğu olarak büyümüş olmak... Tüm bunların kişiliğimin oluşumunda etkisi olduğu aşikar. Belki de daha romantik, daha iyimser ve iyi niyetli olmamın bir sebebi de budur.Ne de olsa Ege dünya medeniyetlerinin beşiği. Haklı olarak bir nebze farklı ve şanslı hissediyor olmam olağan diye düşünüyorum.
Kendimi hep kendim olarak hissettim ve ifade ettim. Müzik ve kemanım benim yaşam kaynağım. Yaşadığım hayat hedeflerimle örtüştü her zaman. Bu yönde empoze edilmedim, çünkü ailemdeki ilk müzisyenim. Bu yüzden bugüne dek yapmak istediklerimi gerçekleştirebilmiş olmayı büyük bir şans olarak görüyorum. 
Fransız Nice Matin Gazetesi’nin 'Kemanın Genç Prensi' diye bahsettiği Tuncay Yılmaz...
Keman eğitimime İzmir Devlet Konservatuvarı’nda başladım. İlk hocam Candan Nicolai beni anne şefkati ile eğitti. Daha sonrasında da Prof. Engin Eralp beni Ankara'ya götürdü. Onlarla birlikte çalışmak benim için büyük bir şanstı. Üstün yetenekli çocuklar kategorisinde 20 yaşımda Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nı keman dalında birincilikle bitirdim. Aynı yıl keman dalında ben, piyano dalında Fazıl Say Alman devlet bursu DAAD'yi kazandık. Almanya'da 7 yıl süreyle meşakkatli bir eğitim sürecini başarıyla tamamladım. 'Sanatta Yeterlilik' ve 'Solist' ünvanı taşıyan diplomalarıma Almanya’da sahip oldum. Sonrasında 2 yılsüreyle New York' ta yaşayarak freelance konser kemancısı olarak çalışmalarıma aralıksız devam ettim. Amerikalı bir menajerim oldu. Sevgili Joseph Conlin sayesinde oradaki sanat çevresince tanındım. Carnegie Hall' da önemli bir resital ve West Virginia Senfoni Orkestrası eşliğinde Wieniawski'nin konçertosunu başarıyla icra ettim. Bu sırada en büyük hayalim Türkiye'de devlet solist kadrosunda yer almaktı. 1996' da 'Devlet Solist Sanatçısı' ünvanını da aldım. O günden bu yana konser kariyerime aktifolarak devam ediyorum. 
Oda müziği nedir? Onu bu kadar özel kılan unsurlar neler sizce?
Oda müziği tüm dünyada oldukça yaygın. Klasik müzik segmentinde yapılabildiği için ayrı bir kalite içeriyor. Oda müziği globaldir, diyologtur, kendi icinde evrensel bir anlatımdır, müziğin özü olan ailedir oda müziği... Dünyanın her yerinde bu ruha sahip olarak herkese en üst düzeyde seslenebilirsiniz notalarınızladokunabilirsiniz duygulara ve düsüncelere... Müzikseverlere en yakın ve en kuvvetli bağın kurulduğu bir paylaşımdır “Oda Müziği”
"Çok iyi keman çalabilirsiniz ama kemanınızın ruh ikiziniz olması lazım. Benim konser kemanım bir bankada saklı..."
 
Kaynak: 1000kitap.com

Solist bir kemancının iyi bir enstrümana sahip olması şart. Genelde konser kemanları İtalyan veya Fransız oluyor. En iyileri ve güzelleri bu ülkelerde üretiliyor. Çok iyi keman çalabilirsiniz ama kemanınızın sizin ruh eşiniz olması lazım. Sevmelisiniz birbirinizi, tanımalısınız, alışmalısınız ve itina göstermelisiniz. Mesela nem dengesi ayarlı özel bir keman kutum var. Çünkü nemi ayarlanmazsa keman hasta olur; "Ben bugün çalmayacağım!" diyebilir. Benim esas kemanım bir bankanın koruması altında. 1731 yılında Venedik’te yapılmış, ustası Pietro Paulo Devitor... Çok özel bir kemandır. Konser günlerimde elime alıyor, konser sonrası tekrar bankada muhafaza ediyorum.
 
Biraz da albümlerden bahsedelim...
 
Albümlerim genellikle canlı konser kayıtları oluyor. Bireysel albüm çalışmalarım da piyasalarda mevcut. Ancak kayıt ve albüm işleri bambaşka bir sektör ve sanayidir. Sanatsal açıdan bu olgunluğa yeni yeni eriştiğimi düşünüyorum. Müzik firmalarının bu anlamda sanatçıya destek vermeleri ve ürün olarak onu doğru değerlendirmesi de oldukça önemlidir. Bu konuda ülkemizde de uluslararası şirketlerin bakış açılarına ve geniş vizyonuna sahip olunmasını diliyorum.Bu arada Arkas Trio olarak ilk stüdyo kaydımızı yaptığımızın ve albümümüzün yakında raflardaki yerini alacağının müjdesini de ilk kez buradan vermek istiyorum.
 
Birlikte çalmak istediğiniz kişiler kimler?
 
Belki Martha Algerich... Ama birlikte çalmaktan en keyif aldıklarımın başında; Arkas Trio ailem, dünya çapında en iyi sanatçıların başında gelen çello sanatçısı Gustav Rivinius ve değerli piyano sanatçımız Emre Elivar gelir.
 
Peki Arkas Trio nasıl başladı? Nasıl bir araya geldiniz?
 
Bu aslında uzun soluklu bir 21. yy projesidir. Yaşlarımıza, evrensel değerlerimize, isimlerimize ve kariyerlerimize bakıldığında son derece değerli bir oluşumun hikayesidir Arkas Trio... Tam bir klasik müzik sever ve ileri bir vizyona sahip olmanın yanında; topluma faydalı olmayı misyon edinmiş Sayın Lucien Arkas’ın fikir babası olmasıyla, klasik müziğe olan ilgiyi artırmaya yönelik bir proje olarak doğdu Arkas Trio. Keman sanatçısı olarak ben, çello sanatçısı Gustav Rivinius ve piyano sanatçısı Emre Elivar’dan oluşan Arkas Trio 2011 yılında kuruldu ve Türkiye’deki 'ilk kurumsal trio' olma özelliğini de taşıyor. Türkiye'deki tüm uluslararası müzik festivallerinde konserler verdik. Altıncı yılımıza girerken ciddi bir repertuvarımız oluştu. Farklı ve tematik konserlerin içinde yer almanın yanı sıra, sosyal  sorumluluk misyonuyla da pek çok konser gerçekleştiriyoruz. Arkas ismi ve klasik müzik kalitesinin birleşmesi ile uluslararası platformda da sesimizi daha fazla duyurmaya devam edeceğiz.  

 

Kaynak: egetelgraf.com

 

Biraz da yazarlığınızdan bahsedersek...

Yazmak benim hobisel tutkularımdan biri. Haber Türk Gazetesi’nde şahsım adına kıymetli bir köşe açıldı. 4 yıl boyunca keyifle yazdım ve çok fazla okuyucuya ulaşabildim. Sonra tüm yazılarım Destek Yayınları tarafından bir kitap haline getirildi ve “Tek Başına” adlı kitap ortaya çıktı. Tamamen arşivsel ve sanatsal bir eser. Yazmaya devam etmeyi istiyorum ama bir şeyi yapacaksam en iyi şekilde yapmak isterim. Bu aralar konser çalışmalarım ve konser kariyerime odaklanmış olmamdan dolayı, yazmaya yeterince zaman ayıramadığımdan yeni kitabım için zamana ihtiyacım var. Doğru zamanda yeni kitabımla karşınızda olacağım. 
 
Türkiye'de klasik müziğin popüler olması için neler yapılmalı?

Türkiye'de klasik batı müziği popüler olmak zorunda değil. Dünyanın hiçbir yerinde popüler olma zorunluluğu yok. Bizler için sadece kalitesi ve bu bağlamda daha fazla kitleye hitap edebilmesi önemli. Çünkü klasik müzik sanatı müziğin en yüce ve çok önemli bir dalıdır, temelidir, gerçek bir tapınaktır.
 
"Çalışmak en büyük yetenek."

Müzik alanında kendini yetiştirmek isteyenler için en önemli nokta müziği sevmeleri ve çok dinlemeleridir. Müzisyen olsun veya olmasın, bu işi meslek olarak yapsın veya yapmasın, sevmek ve çok zaman ayırmak, çaba sarf etmek çok önemlidir. Her çeşit müziği dinlemek, ama iyi ve kaliteli olanlara yoğunlaşmak gerekir. Yetenek elbette önemli ama çalışmak çok önemlidir. Sanatın her dalında iyi bir eğitimle ve çok çalışarak başarıya ulaşılabilir.
 
 Bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz?
 

Olgunluk dönemim yeni yeni başlıyor. Klasik ve değerli bir repertuvarın yanında, özellikle Türk keman konçertolarını büyük dünya ülkeleri standartlarında işlemek ve onlara yoğunlaşmak istiyorum. Arkas Trio'muz ile ilgili olarak ise global düzeyde çalışmalarımız devam ediyor. Dünya seviyesinde olmak, uluslararası alanda daha çok tanınmak ve kariyer yapmaya yönelik adımlar atıyoruz.

Etkinlik takvimimizi web sitemizden ve facebook sayfamızdan takip edebilirsiniz.
www.arkastrio.com
https://www.facebook.com/arkastrio/