14 Şub 2018
Gülay Güler

"Vatanım Sensin" Dizisinin Veronika'sı Senan Kara Gerçek Hayatta Nasıl Biri?

"Vatanım Sensin" dizisinde Yunan komutan Vasilis'in eşi Veronika'yı canlandıran Senan Kara, başarılı performansı ile birçok izleyicinin ilgisini çekmeyi başardı. 1978, İzmir doğumlu oyuncu; 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunu. Üniversite yıllarında birçok oyunda rol almaya başlayan başarılı oyuncu Senan Kara, Şehir Tiyatroları'nda kadrolu oyunculuk yapmakta ve başarılı televizyon projelerinde yer almakta. Peki, başarılı oyuncu gerçek hayatta nasıl biri, şimdi neler yapmakta hepsi röportajımızda...

 

 

Kaynak: Ajans Konya

 

Merhabalar sizi "Vatanım Sensin" dizisinin Veronikası olarak tanıdık. Peki gerçek hayatta Senan Kara nasıl biridir? 

Mutlu, huzurlu, erdemli, ahlaklı yaşamaya çalışan, paylaşmayı, öğrenmeyi, eğlenmeyi, gülmeyi seven herkes gibi biriyim.

 

Dizide evladını kaybetmiş Yunan bir anneyi canlandırıyordunuz. Aksanınız çok gerçekçiydi. Bunun için özel bir çalışmanız olmuş muydu? 

Set öncesi kısa bir süre okuma provaları yaptık, ardından Yunan dili edebiyatı öğretim görevlisi Ayşe Gülsevin Tamer ile birebir alıştırmalar yaptık. Sette çekim sürecinde Ayşe Hanım ile sık sık bir araya geldik. 

 

İzmirli biri olarak İstanbul'da çalışmanın zorlukları var mıydı? Nasıl bir set ortamınız vardı? 

İzmir İstanbul’a göre rahat bir şehir, trafik sorunu yok, sakin, iklimi güzel... Tüm bunların insanın yapısında ister istemez bir etkisi var. İzmirliler daha pozitif daha güler yüzlü daha sıcak daha sakindirler... Uzun zamandır İstanbul'dayım ve bu ritme alıştım diyebilirim. Belli bir disiplinde kalırsanız nerede olursak olalım iş kolaylaşıyor. "Vatanım Sensin" seti Yağmur -Durul Taylan, Burak Arlıel gibi yönetmenler ve profesyonel oyuncular sayesinde her sahnesi titizlikle çalışılan, güzel, eğlenceli zamanlar geçirdiğim bir setti.
 

 

"Vatanım Sensin" dizi kadrosuna seçilme hikayenizi bizlerle paylaşabilir misiniz? 

Dizinin kostüm tasarımcısı Gamze Kuş, çok sevdiğim bir sınıf arkadaşımdır onun sayesinde bilgim oldu. Veronika karakteri için odisyon verdim. Sevgili Nermin Eroğlu'nun çok desteğini gördüm, odisyon beğenildi ve başladık.

 

Dizilerdeki çalışma koşullarının çok zor olduğunu biliyoruz. Çalışma koşullarını iyileştirmek adına sizce neler yapılmalı? 

Dizi süreleri fazlasıyla uzun bu da çalışma koşullarını zorluyor, işin niteliğini de etkiliyor. Yapımcılara ve tabii bu işten büyük paralar kazanan oyunculara fazlasıyla iş düşüyor. Herkes elini taşın altına koymalı daha makul kazançlar hedeflenmeli aksi halde dizi süreleri uzasın diye uzun bakışları, tutarsız hikayeleri izlemeye devam ederiz. Öte yandan set işçisinin durumu herkesten kötü. Bu onların uykusuz, izinsiz, reposuz çalışması anlamına geliyor. Bence bu daha ağır bir sonuç.

 

 

Kaynak: dizioyuncularikimdir.com

 

Şehir Tiyatroları oyuncusu olarak İzmir'de tiyatroya olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz? 

İzmir seyircisi aydındır, tiyatroya meraklıdır, turne tiyatroları İzmir turnelerinden güzel anılarla ayrılır. Kentin devlet tiyatrosu dışında köklü bir tiyatrosunun olmayışının çeşitli sebepleri var tabii ama eskiye oranla alternatif tiyatrolar da artış olduğunu söyleyebiliriz ki yeni bir sahne açıldı mesela "Sahne Modda". Destekler, sponsorlar arttıkça daha çok tiyatro topluluklarının ismini duyacağız bence.

 

Oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz? 

Oyuncu olmasaydım doktor olmayı isterdim, çok havalı bir meslek. (Gülüşmeler) Bizim ülkemizde çok havalı durmuyor. Koşulları zor, abim doktor ama mutsuz. Ben iyiyim böyle. (Gülüşmeler)

 

Gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı? 

 En büyük hayalim vicdanlı, ahlaklı, mutlu, özgür ve yaşamayı çok seven bir evlat yetiştirmek ve tabii mutlu anılar biriktirmek.

 

Yeni projeleriniz var mı?  

Yeni iş şu an için yok. Geçen sezon şehir tiyatrosunda oynadığım Serdar Biliş'in yönettiği "On ikinci Gece" oyunu da bitti.

 

 

Kaynak: Radikal- On ikinci Gece

 

Oyuncu olmak isteyenlere birkaç tavsiye verebilir misiniz?

Oyunculuğun nasıl bir şey olduğunu tam anlamıyla çözememiş biri olarak, heyecanımın ve merakımın her geçen gün arttığı meslek yaşamımda, oyunculuğu hedefleyen arkadaşlarıma, kendilerini daha fazla tanımaları için çabalamalarını, doğadan kopmamalarını, yaşadığı ülkeyi, ülke insanını tanımalarını ve tabii bıkmadan okumalarını, bol bol dizi, film, oyun izlemelerini öneririm. Oyunculuğu merak edenlerin Stanislavski başucu kitabı olmalı ayrıca Eric Morris de önemli bir kaynaktır ama yöntemler eğitimci eşliğinde denenmeli bence.

Oyuncu Serhat Tutumluer ile mutlu bir evliliğiniz ve bir çocuğunuz var. Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz? 

Prova ya da oyun yoksa sabah 7'de Deniz'e kahvaltı hazırlar, okula bırakırım. Durumuma göre planlarım değişir, hava soğuk ise sezonluk dizilerim vardır, onları bitiririm. Biriken filmler vs... Hava iyi ise genelde Moda'ya inerim arkadaşlarımla olurum. Saat 4 gibi oğlan gelir, ödevini yaparız. 6'da yemeğe oturulur mutlaka onun saati genelde şaşmaz. Akşam yemeğinde illaki birlikte olunur. 8:30'da Deniz uyur, ben de genelde erken yatarım. Bence hem sağlıklı hem de daha planlı olunuyor erken yatıp erken kalkınca. Prova ya da set olunca durum bambaşka tabii...

 

İzmir'de en çok nerede olmaktan keyif alıyorsunuz? 

Anneannemin yanında yanı Karşıyaka'da olmaktan keyif alıyorum. Bostanlı çok özlediğim bir yer. Alsancak'ta stadın yanındaki yıkılan okulumuzun her yerini çok özlüyorum. Bahçesini, koridorunun kokusunu... Arka tarafta tır parkı vardı. Tır parkındaki köftecide geçirdiğim her anı özlüyorum. 

 

İzmir'de en son hangi etkinliğe gittiniz? 

İzmir’de gittiğim en son etkinliği gerçekten hatırlamıyorum ama unutamadığım etkinlikler var. 27 Mart haftası okul etkinliklerimizi, okulun fuayesindeki prömiyer kutlamamızı, canlı müzik eşliğinde tüm okulun coşkuyla eğlenmesini, Barış Erdenk'in mezun ettiği ilk sınıfızdır mesela. Barış Erdenk etkinlikleri diye bir olgu var bizim okulda... Bence ayrı uzun bir sohbet konusudur. Çok seviyorum hocalarımı, çok özlüyorum izmir’deki öğrencilik yıllarımı. Konu o yüzden döndü yine öğrenciliğe geldi. Mezun olmayın arkadaşlar! Hayat öğrenciyken daha güzelmiş şimdi de güzel de o zaman bi başka güzelmiş (Gülüşmeler)

En sevdiğiniz kitabı sorsak...

Vedat Türkali'nin iki ciltlik eseri "Güven".

 

En sevdiğiniz filmler hangileri?

 "Blue Jasmine" ve "Film Manchester By The Sea".

 

Ne tarz müzik dinlemeyi seviyorsunuz?

Nick Cave'den "Red Right Hand" çok bilindik ama eğlenceli "Hard to Handle". Radiohead genelde tüm parçaları. Kalben'in "Saçlar" şarkısını çok severim. Selda Bağcan müthiştir. Evrencan Gündüz, Deniz Tekin... Müzik hep açıktır evde, yolda, çalışırken...

 

İzmirli sevenlerinize ne demek istersiniz? 

Havası, doğası, insanı ile İzmir çok özel bir şehir. Yaşadıkları kentin dokusuna sahip çıktıkları için, sosyal demokrat bir anlayışa sahip oldukları için, yüler yüzlü ve pozitif olmaktan her şeye rağmen taviz vermedikleri için onlara şükran ve minnet duyuyorum.