31 Eki 2018
Otuzbeşlik

Veysel Sami Berikan Bolluk Bereket Festivali'nde

 

Eğitmen Veysel Sami Berikan, 6. Bolluk Bereket Festivali'nde Didem Ayas'la katılımcılara interaktif bir oyun oynatacak. Oyunun teması ise ön yargı. Kendisiyle oyunu, beden dilini, eğitimleri konuştuk. Keyifli okumalar. 

 

İçimizdeki Dedektif- Bir'Şey adlı interaktif bir farkındalık oyunu oynatacaksınız festivalde. Bu oyundan biraz bahsedebilir misiniz?

Ön yargı. İletişime ilişkin her sorunun anahtar kelimelerinden birisi. En temel çözüm yolu olarak kabul görmekte hatta ön yargısızlık bir erdem, bir hedef olarak ele alınmakta.

Ben ve Didem, bu konuda farkındalığımıza katkı sağlayacak bir dizi uygulama tasarladık. Beynimizin bir köşesinde sürekli olarak, her şeyi, herkesi takip eden ve değerlendiren bu dedektif ile ilgili hem temel bilgiler hem de yaklaşımlar üzerinde durduk. İnteraktif bir dedektif oyunu ile ön yargı kavramı üzerinde sohbet etmeyi hedefliyoruz.

 

BİRartıİKİ'de Ayna adlı bir farkındalık atölyesi düzenliyorsunuz. Biraz bu atölyeden bahseder misiniz?

Ben insanların kapasitesine inanırım. Gerçekten de bu kapasitesini keşfetmek isteyenlerin, özellikle ifade becerilerini geliştirme konusunda büyük ilerleme kaydettiklerini görüyorum. Ancak belirtmeliyim ki  ‘bu yaştan sonra olmaz’, ‘ben böyleyim’, beğenen beğenmiş’, ‘eski köye yeni adet’ gibi yaklaşımları benimseyenler için  bu atölye uygun değil. Ben değişim ve gelişime kendisinden başlayacak cesareti olanlar için bunu keşfedecekleri alanlar açıyorum.

 

Beden dili eğitimi veriyorsunuz. Bu eğitim kişilere günlük hayatta nasıl avantajlar sağlıyor?

İnsanlar, duygu ve düşüncelerini sözlü ve sözsüz iletişim kanallarının birlikte kullanımı ile karşısındakilere aktarıyor. İçeriğe bağlı olarak, bunların etki oranları değişiyor. Beden dili, sözsüz iletişim kanallarının belki de en başta geleni. Kimi zaman, müdahale etmemizin çok zor, kimi zamansa imkansız olduğu bir kanal üstelik. Durum böyle olunca, konuya ilişkin farkındalığımız artması, hem kendimizi daha iyi ifade etmek hem de karşımızdakini daha iyi anlamak için büyük fayda sağlamakta.

 

 

 

 Beden dili hakkında bilgi sahibi olan kişilerin mimiklerini ve hareketlerini bu doğrultuda kontrol edip karşılarındaki insanı yanıltabilir mi? 

Beden dilinin bir bölümü var ki kontrol edilebilir. Bu anlamda da  istendiği gibi kullanılabilir. Bir diğer bölümünün ise kontrolü çok zor çünkü burası, beynimizin limbik sistemi ile hareket ediyor. Karşılaştığı bir duruma temel iki tepki veriyor: Saldır veya kaç. İşte bu tepkiler de vücudumuza yansıyor. Üçüncü alan ise yüzümüdeki ifadeler. Burada durum daha da ilginç çünkü yedi temel duygu, dünyanın her yerindeki insanlarda aynı şekilde yansıyor yüze. Bu yedi temel duygu: Mutluluk, üzüntü, şaşırma, tiksinme, aşağılama, kızgınlık, korku. Üstelik bu duyguların gizlenmesi çok güç. Ancak fark edilmeleri de aynı oranda güç çünkü yaklaşık bir göz kırpımı sürede kendilerini gösteriyorlar.

 

Pek çok alanda eğitim almışsınız ve eğitimler veriyorsunuz. Her biri birbirini nasıl besliyor? 

Günümüzde yaşam çok hızlı. Değişim ise kaçınılmaz. Öyle olunca da eğitmen, sürekli eğitim verenden önce, düzenli eğitim alan kişi olmak zorunda. Sadece verdiği eğitimin içeriğini değil, şeklini de güncellemeli. Üstelik her farklı eğitim, karşılaşılan eğitmenden farklı eğitmen tavırları görmek için de bulunmaz nimet oluyor.

Bir eğitmen olmanın ötesinde, bence her insan kapasitesinin farkına varmak ve geliştirmek için olduğu kadar, yaratıcılığını da geliştirmek için hayatında daima eğitime yer vermeli. Bu birey kalitesinin artmasına da katkı sağlayacaktır.

 

Kişiler hangi alanlarda eğitime ihtiyaç duyduklarını nasıl anlayabilirler? Sizin yönteminiz nedir?

İlk soru belki de şu olmalı bireyler için: ‘Daha iyi olmak istiyor muyum?’ Buna yürekten, içten ve inanarak evet deniyorsa, sırada ikici soru var. İkinci soruya gelince: ‘Hangi alanda daha iyi olmak istiyorum?’ İşte bu soru zinciri varsa ihtiyaç duyulan eğitimler de keşfedilmeye başlayacaktır. Alınan her eğitim, bu soruları güncelleme ihtiyacı doğuracaktır zaten ancak bu  noktada eğitim sarhoşluğuna kapılmamak lazım. Alınan eğitimlerin sindirilmesi, uygulanması, düşünülmesi için de zaman ayırmak gerektiği de göz ardı edilmemelidir.

 

Diksiyon eğitimi eğitmenlere ve diğer kişilere nasıl avantajlar sağlar? 

Sözlü iletişim, sesin ve sözün uyumlu birlikteliği ile gerçekleşmektedir. Bu birlikteliği, daha etkin hale getirmek ise diksiyon eğitimi ile mümkün. Fiziksel olarak konuşma becerisini gerçekleştirmekte sorunu olmayan ve iletişim kalitesine önem veren herkesin bu eğitimi alması fayda sağlayacaktır. Bununla beraber diksiyon eğitimi, ikna etme konusunda da önemli bir temel teşkil etmektedir. Unutmamak gerekir ki kelimelerimiz kadar düşünür kelimelerimiz gibi yaşarız.