Beden Perküsyonu

#Atölye #Müzik

BEDEN PERKÜSYONU Yürütücü: Muratcan Akçay İnsanoğlunun ilk enstrümanıydı beden. İlk insanlar belki daha konuşmayı bile tam olarak keşfetmemişken bedenlerini kullanarak, ellerini göğüslerine çarparak, ayaklarını yere vurarak, duygularını ve düşüncelerini anlatmaya çalışıyorlardı. Zaman içerisinde ‘teknoloji’ geliştikçe taşları veya odun parçalarını birbirine çarparak ses çıkarmaya, iletişim kurmaya devam ettiler. Bunu hayvan derileri kullanarak oluşturdukları davullar ve en nihayetinde telli ve nefesli melodik enstrümanlar izledi. Günümüzde ise müzik yapmak için kullandığımız çeşit çeşit akustik ve elektronik enstrüman var. Tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen ilk insanların kullandığı, bedene vurarak sesler çıkarmaktan ibaret olan bu ilkel iletişim yöntemini aslında hiçbir zaman bırakmadık. Örneğin alkışlamak günümüzde en sık kullandığımız bedensel iletişim biçimlerinden biri değil midir? İşte beden perküsyonu bir alkış kadar basittir aslında. İki elin birbirine çarpmasıyla çıkan ses belli bir düzene sokulduğunda bir “ritm“ oluşturur. Ve müziğin en temel öğelerinden birisidir ritm. Daha anne karnındayken annemizin kalp atışlarını dinleyerek başlayan “ritm” serüvenimiz hayat boyu sürer – farkında olmasak da. Dalgaların, mevsimlerin hatta kahkahaların bile bir ritmi vardır. Hayatın ve evrenin bir ritmi vardır. Bu çalışmada evrenin en temel olgularından olan “ritm” konusunu insanın en ilkel iletişim biçimlerinden olan “beden perküsyonu” aracılığı ile deneyimliyoruz. Ritm kulağı veya müzik kulağı denen illüzyondan sıyrılıp aslında hepimizin içgüdüsel ve çok doğal bir biçimde ifade edebileceğimiz, genlerimizde var olan bir dili yeniden keşfediyoruz. Bir yandan bedenimizle yeniden tanışırken bir yandan “ritm” olgusunu araştırıyoruz. Kah alkışlarla, kah ayaklarımızı yere vurarak, kah dizlerimizi döverek, yani bedenimizi vurmalı bir çalgı olarak kullanarak ses çıkartıyor, aynı anda hem müzik yapıyor hem dans ediyor, ama en önemlisi iletişim kuruyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz; olağan hayatımıza bir mola verip stresimizi dışarıda bırakıyor, hafifliyoruz. Her hafta öğrendiklerimizi değişen müzikal formlarda tekrar ederek bir enstrümanda (bedenimiz) hakimiyet kazanmayı deneyimlerken, zamanla nasıl ustalaştığınızı göreceksiniz. Beden farkındalığınız ve hakimiyetiniz arttıkça ilk başta karmaşık ve zor görünen ritm kalıplarını nasıl rahat ve doğal bir şekilde sergileyebildiğinize şaşıracaksınız. Müzik/ritm kulağınızın geliştiğine, günlük yaşamınızda müziği ve hayatın ritmini algılayış şeklinizin değiştiğine tanık olacaksınız. Ve bütün bunların yanı sıra bedeninizi ve zihninizi “rahat“ bırakmayı öğrenecek, stres ve olumsuz hayat koşullarının bedeninize yüklediği kasılmaların, tutulmaların çözülmeye başladığını hissedeceksiniz. Müziğin ve dansın bir araya geldiği beden perküsyonu size hayata yepyeni bir pencereden bakma imkanı veriyor. Mart Ayı Programı 7-14-21-28 Mart, 18.00-20.00 Günlük Katılım: 75 TL Aylık Katılım: 300 TL Kapasitemiz sınırlı olduğundan katılımcıların haftaiçi çalışmaları için bir gün önce, haftasonu atölyeleri için iki gün önce saat 18.00'e kadar e-posta yoluyla rezervasyon yapmasını rica ederiz. Rezervasyon için: [email protected] Her etkinliğin detaylı bilgisine web sitemizden ve facebook sayfamızdan ulaşılabilir. www.acikstudyo.com www.facebook.com/acikstudyo * Çalışmamız hareketli bir çalışma olacağından rahat kıyafetlerle ve spor ayakkabılarla gelmeniz önerilmektedir. Muratcan Akçay Muratcan Akçay daha doğmadan önce başlayan müzik yolcuğunu derinleştirerek bir yaşam biçimi haline getirmeyi seçti ve seçtiği enstrümanı davul ile 1999 yılında profesyonel olarak sahne almaya başlayarak 20 sene boyunca çeşitli sanatçılarla ve gruplarla rock'tan pop'a, türkü'den heavy metal'e kadar çok çeşitli tarzlarda müzik icra etti. 2012'de Kiraz Mevsimi ve Kiralık Aşk gibi dizilerin müziklerinden tanıdığımız sevilen sanatçı Aydilge'nin ekibine dahil oldu ve 2016'da Aydilge ile birlikte Türkiye’nin her köşesinde toplamda 150'nin üzerinde konser vererek "Bitmeyen Turne"de yer aldı. 2008 senesinde tanıştığı “beden perküsyonu“nun ise müzikle en temel seviyede, yani sadece dinleyici olarak temas eden insanlar üzerindeki dönüştürücü etkisini, bu insanların müzik ve ritm algısını nasıl değiştirdiğini gözlemleme fırsatı buldu. “Bende müzik kulağı yok, ben beceremem” diyen insanların beden perküsyonuyla tanıştıklarında bu yanlış algıdan nasıl da sıyrılıp birer “müzisyene” dönüştüğünü gördü. Sizi de bu eğlenceli dönüşüme bir şans vermeye ve içinizdeki gizli müzisyenle tanışmaya davet ediyor.