25 Ağu 2016
Kokla Dünyayı
Adana'yı Seviyoruz
Türkiye'nin belki de en lezzetli şehri Adana'ya geçtiğimiz sonbaharda kısa bir gezi gerçekleştirdik. Ne zamandır gitmek istediğimiz bu şehre, uygun uçak bileti bulunca, bir de Erasmus'ta tanıştığımız Adanalı arkadaşımız Sabri bize kendi şehrini gezdirince tam anlamıyla tadından yenmez bir gezi oldu. Yemyeşil parkları, muhteşem kebapları ve Seyhan Nehri ile unutulmayacaklar listemizde yerini aldı.
Adana'da Gezilecek Görülecek Yerler
İzmir - Adana direk uçuşuyla sabah erken şehre vardıktan sonra Sabri ile buluşup arabayı park etmek için direk Adana merkez tren garına geldik ve tren garının o eski Türk filmlerinden kalma halini görünce bayıldık.
Çok sıcak olduğu gibi çok da nemli bir şehir olan Adana inanılmaz yeşil bir yer. Neredeyse tüm caddeler yeşillendirilmiş, peyzaj için çaba sarf edilmiş ve adım başı kocaman parklar var. Caddeler de oldukça düzenli. Tabii nemin etkisiyle, Adana parklarında tropik diyebileceğimiz türde bitkiler kolayca yetişebiliyor. Bir de her yerde portakal ağaçları var, farmville gibi görünüyor ortalık.
Yeşil parklarda bolca yürüdükten sonra o meşhur Kazım Büfe'de muzlu süt ve kaşarlı tost için durduk. Galiba Adana’nın en iyi muzlu sütünü nerede bulurum diye sorsanız, herkes Kazım Büfe'yi söyler. Alışık olmadığımız bir tercih ama havalar çılgın sıcakken çok iyi gidecek bu içecek tatlı sevenler için biçilmiş kaftan.
Daha sonra ağır ağır Seyhan Nehri'nin kenarına uzandık. Adana'ya gelip de Taş Köprü'yü görmeyen yoktur. Şehrin sembolü olan bu köprü Yüreğir ilçesiyle Seyhan ilçesini birbirine bağlayan ve Roma döneminden kalan bir yapı. Olanca heybetiyle hala ayakta olan köprü 310 Metre uzunluğundaymış.
Rengi maviden yeşile çalan Seyhan Nehri'nin hemen yanına, söğüt ağaçlarının altına birkaç tabure atan bir çaycıya oturduk ve yorgunluk çaylarımızı içtik.
Daha sonra nehir boyunca yemyeşil yollar arasından yürümeye devam edip Adana Merkez Park'a ulaştık. Türkiye'nin de en büyük parkı olan Merkez Park, Sabancı Merkez Camii'ni de içinde barındırıyor. Sabancı Merkez Camii Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun en büyük camisiymiş.
Sabancı Camii
Biz bu hacimde bir yeşilliğe şehrimizden pek alışık değiliz, o nedenle büyülenmiş gibi masmavi Seyhan Nehri'ne, Sinanpaşa Asma Köprüsü'ne ve türlü türlü bitkilere hayran kaldık. Park 33 hektarlık bir alan kapsıyormuş ve içindeki heykeller Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından yapılmış.
Adana'da gezilecek müzeler ise genel olarak dip dibe bulunuyorlar. Adana Büyükşehir Belediyesi'nin eski tip Adana evlerini restore ederek hizmete açtığı Sinema Müzesi ve Atatürk Müzesi, Arkeoloji Müzesi'ne sadece 150 m mesafede bulunuyorlar. Sinema müzesinde sinemaya gönül veren ve emeği geçen Adanalılar'ın film afişlerinden kişisel eşyalarına kadar birçok şey sergileniyor. Adana Atatürk Müzesi ise Atatürk'ün 1923 yılında Adana'ya yaptığı seyahatte kaldığı Suphi Paşa Konağı'nın restore edilerek halka açılması ile oluşmuş.
Atatürk Müzesi
Adana’da görülecek tarihi yerlerin başında, Kazancılar Çarşısı ve Büyük Saat geliyor. Kazancılar Çarşısı tipik bir Kapalıçarşı.
Kazancılar Çarşısı
Büyük Saat ise 1882'de hizmete giren 32 metre boyunda bir saat kulesi ve aynı zamanda Türkiye'nin en büyük saati. Çarşıyı yürürken yüzlerce yıllık ticaret geleneğini bozmayan ama modern hayata da ayak uyduran esnafın mini mini dükkanlarına bakıp nasıl bir mirasın hala ayakta durduğuna şahit olduk.
Özellikle de renk renk tesbihler ve muhteşem kokular yayan kebapçılar ilgimizi çekti. Diğer bir önemli tarihi yapı da, Ramazanoğulları Beyliği’nden kalan Adana Ulu Camii. Aslında Ramazanoğlu Külliyesi'nin bir parçası. Günümüzde ise Adana'nın tam merkezi.
Kazancılar Çarşısı’nın oraya kadar gelmişken, Arzu Şalgam’da Adana'nın bir başka spesiyalitesi olan şalgam suyunu denemeden geçmedik. Tamamen doğal fermentasyon ile yapılıyormuş. İsterseniz havuçlu olarak da sunulan şalgam suyu mor havuç, şalgam turbu ve mayalanmış bulgurun fermente edilmesi sonucu oluşan kırmızı ve ekşi bir içecek. Bu arada bu tip büfeler sokakta mahallenin barları gibi hizmet veriyorlar. Geçerken duruyor, sipariş edip, orada ayakta diğer insanlarla sosyalleşirken tüketiyorsunuz.
Böyle yoğun bir günden sonra, akşam üstüne doğru günbatımını izlemek için gittiğimiz Çukurova Üniversitesi'nin kantini, Seyhan Baraj Gölü'ne bakıyordu ve herhalde bugüne kadar bir okul kantininde gördüğümüz en muazzam manzaraydı. Bu manzaraya rağmen buradan mezun olabilen arkadaşları can-ı gönülden tebrik ediyoruz.
Baraj Gölü
Artık yavaş yavaş hava karardığına göre sıra heyecanla beklediğimiz Adana kebap, yerlilerin deyimiyle kıyma yemeye geldi. Bunun için, Turgut Özal Caddesi üzerinde bulunan Dede Kebap’ı tercih ettik. Yemekten once, Adana'dan beklenmeyecek bir sürprizle köri soslu makarna geliyor. Devamında ise envai çeşit meze ile masayı donatıyorlar.
Kebapçıda ne makarnası demeyin, çok lezzetli. Bir de közlenmiş mantarlarını hala unutamıyoruz. Ardından fındık lahmacun ve adana kebaplar geliyor. Bizce, muhteşem lezzetliler. Yani en azından bugüne kadar yediğimiz adana kebaplar bunun yanında biraz zavallı kalıyor.
Bu kısa Adana gezimizin kapanışı olarak, altın vuruşu döneceğimiz günün sabahı, kahvaltıda ciğer yiyerek yaptık. Çok ağır olmalı diye düşünüyorduk ama herkesten duyduklarımıza bakılırsa, Adana’da ciğer yemeden dönmek ayıp olacaktı. Sonuç olarak Birbiçer Kebap'ta bu lezzeti tatmaya gittik. Yine masaya gelen domates, çoban salatası, maydanoz, soğan gibi ikramlardan başımız dönmüşken, ocak başından alınır alınmaz getirilen ciğer şişler bizi çok mutlu etti. Gerçekten kahvaltıda yenecek kadar varmış, insan bunun hayaliyle erken uyanabilir.
Sonbaharın bile sonlarına yaklaşırken sokaklarında güneşe ve lezzete doyduğumuz Adana’yı siz de ister kışın, ister baharda mutlaka görün, bir de Aralık ayındaki Kebap ve Şalgam Festivali'ne (Eski Rakı Festivali) denk getirirseniz ne ala.