"Medea Belleği" isimli oyunun prömiyeri 10 Şubat'ta, gösterimi 11 ve 16 Şubat tarihlerinde saat 20.30'da Karşı Sanat Merkezi'nde yapılacak. Heiner Müller'in "Medea-Material" metninden hareketle oluşturulan "Medea Belleği" günümüzün kaos ortamını delilik kavramı üzerinden, fiziksel tiyatro yöntemiyle karşımıza çıkartıyor.
"Medea-Belleği" Türk, Yunan, Polonyalı ve Yeni Zelandalı sanatçıların bir araya gelmesiyle “Theatre Andra” ve “Vol.5 Tiyatro” iş birliği ile gerçekleşti.
Oyunun konusu ise şöyle: ''Doğduğu toprakları sevdiği adam için terk eden Medea, savaş ve iktidar hırsına kapılan kocası tarafından aldatılarak terk edilir. İki oğlu ile denizin sonsuzluğuna sürgün edilen Medea, kendisi ve çocuklarıyla beraber şehirde kalmak için bir gün ister... ''
"Medea Belleği"nin yönetmeni Alexandra Kazazou'yu yakından tanımak ve oyunu daha iyi anlamak adına keyifli bir röportaj yaptık.
Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
2000-2007 yılları arasında Yunanistan'ın Thessaloniki şehrindeki Aristoteles Üniversitesi'nde oyunculuk ve tiyatro eğitimi aldım. Kuzey Ulusal Tiyatrosu'nda oyuncu olarak çalıştım ve Atina merkezli bir tiyatro grubu olan "Asypka" ekibinin kurucu ortağıyım. "Asypka" Rusça bir kelime ve anlamı ''hata''.(Gülüyor.) Tabii ki bir hata değildi çok başarılı bir gruptu. Grup çalışmalara devam etmekte ama ben gruptan ayrıldım.
Polonya'nın Wroclaw şehrinde dünyaya geldim. Wroclaw, büyük tiyatrosu ile meşhurdur. Yarı Yunan, yarı Polonyalıyım. Grotowski, Polonya'nın en bilinen tiyatro yönetmeni ve teorisyenidir. Bu sebeplerden dolayı 2009 yılında, oyunculuk yüksek lisansımı, Polonya'nın Wroclaw şehrindeki Manchester Metropolitan Üniversitesi'nde yapmaya karar verdim. İki yıl süren program gerçekten muhteşemdi. Çünkü koordinasyon tekniğine dayanıyordu ve dünyanın her yerinden performans sanatçıları geliyordu.
Sonra tekrar Yunanistan'a dönmeye karar verdim. Ama Antik Yunan Drama Eğitimi vermem için Wroclow Üniversitesi'nden teklif geldi ve ders vermeye başladım. Daha sonra Grotowski Enstitüsü'ndeki Studio Matejka 'nın kurucusu Matej Matejka ben dahil 8 performans sanatçısını, oyuncuların fiziksel ifadelerini incelemek adına tiyatro laboratuvarına çağırdı. Hepimiz farklı disiplinlerdendik günde 12 saat, 4 sene boyunca kesintisiz çalıştık. Tabiri caizse deney fareleriydik. Bu tecrübe beni oyunculukta boyut atlattı. Matejka sayesinde kendi fiziksel metodumu buldum. Ve bu metotları dünyanın her yerinde öğretmeye başladık.
Kaynak: Facebook
Fiziksel Tiyatro nedir?
Fiziksel Tiyatro'da vücut dili kullanıyoruz. Vücut dili; yüzümüz, kafamız, kollarımız ve tüm vücudumuzla, duygu ve düşüncelerimizi göstermek için yaptığımız bir dizi hareket ve jesttir. Vücudumuzun her bir parçasının farklı bir hikayesi vardır. Fiziksel Tiyatro'da vücut dramatik anlatımda metin kadar ya da metinden daha fazla etkindir. Ama benim için sadece vücut dili yeterli değil metin de bir o kadar önemli.
Türkiye'de sanat yapmakla sizin ülkenizde sanat yapmanın arasındaki farklar neler?
Biz sadece Türkiye'de ya da Yunanistan'da sahne almıyoruz. Bütün dünya ülkelerine gidiyoruz ve bu beni çok mutlu ediyor. ABD'liler çok fazla çalışıp kendilerine zaman ayırmıyorlar ama kaçırdıkları bir nokta var o da duygu. Polonyalı sanatçılar spiritüel insanlar. Yunan sanatçılar aşırı yetenekliler ama biraz tembeller. (Gülüşmeler) Türk sanatçılarıyla da çok ilgiliyim. Türkiye'de daha fazla tiyatro açılması gerektiğini düşünüyorum. Workshoplarda gözlemlediğim kadarıyla kadın-erkek arasında tabular var. Birbirlerine dokunamıyorlar.
Hangi yönetmenlerden etkilenirsiniz? Sevdiğiniz, idol gördüğünüz yönetmenler kimler?
Bana göre şu an dünyadaki en iyi yönetmen Romeo Castellucci. Kendisi tiyatro formunun ötesinde. Ondan gördüğüm ve duyduğum her şey beni çok şaşırtıyor. Kendisiyle tanıştığım için çok şanslı hissediyorum. O muhteşem bir adam. Sahnede imgeleri kullanıyor. Ne vücut dilini ne de metni çok fazla kullanmıyor. Sahnede canlı belgesel izliyor hissi yaratıyor. Çok ilginç çok acayip yeni bir dil yaratmış. Hiçbir tekniğe bağlı değil tamamen kendine özgü bir bakış açısı var.
Turne yapmayı düşünüyor musunuz? İleri de neler yapmak istiyorsun?
Tabii ki ilk planım prömiyer yapmak.En az 10 kez daha İzmir'de performans sahnelemek istiyoruz. Sonra İstanbul'a geçeceğiz. Eylül'de Türkiye turu yapıp seneye Yunanistan'a geçeceğiz.
''Medea Belleği'' nasıl başladı? Hikayesi neydi?
Gizem Tataroğlu, Nilsen Arıbaş delilik kavramı üzerine çalışmak istediklerini bana yazdılar. Her zaman istediğim bir metin idi "Medea". (Oyun doğduğu toprakları sevdiği adam için terk eden Medea'nın başına gelenleri anlatıyor.) Bu materyali çıkış noktamız yaptık ve bu hikayeyi sürekli geliştirdik.
''Medea Belleği'' oyuncuları Gizem Tataroğlu, Nilsen Arıbaş da aramızda.
Alexandra Kazazou ile neden çalışmak istediniz?
Nilsen: Daha önce Alexandra'nın İstanbul'da Çıplak Ayaklar Kumpanyası'nda düzenlediği workshopa katılmıştım. Gizem'in de Alexandra ile daha önce çalışma fırsatı olmuştu. Genelden başlayıp metine doğru gitmesi ve hepsini birbirine senkronize etmesi ve hikayeyi ve oyuncuyu değişik açılımlara sürükleyebilmesi onu ayrıcalıklı kılıyor. Ve bu kadar hassas bir konuyu Alexandra'dan başkasıyla çalışmak istemezdim.
Alexandra ile çalışmak nasıl bir duygu?
Gizem: Benim için her anlamda etkileyici bir süreç oluyor. Provalar birbirinin tekrarı olmuyor, hep yeni şeyler katıyoruz. Hemen sabitlenmeyen çalışmalar olduğu için sürekli araştırmalar yapıyoruz. Sürecin kendisi oynanacağı kısmı kadar değerli oluyor benim için.
Tekrar Alexandra'ya dönüyoruz.
Türkiye'deki oyuncular Stanislavski ekolüyle yetiştiriliyor. Siz Grotowski ekolünden gelen bir okulda okumuşsunuz. Grotowski'yi Stanislavski'den ayıran öğeler neler?
Grotowski, Stanislavski’nin yöntemini aldı hatta geliştirilerek yeni bir boyut kazandırdı. Grotowski öldü. Bize yöntemler sundu ama artık 2017 yılındayız başka bir dil kullanıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Hayat yaşamak için, yollar seyahat için vardır.