Aşılamayacak Engel Yok Şu Dünyada

Aşılamayacak engel yok şu dünyada!

Türkiye'de ilk kez yapılan braille tiyatrosunun imzasını Ebru Sağay, Mavibahçe ile attı. 1 ay süren eğitim sonunda ¨Antigone¨ temsilini sahneleyen görme engelliler, büyük alkış topladı. İlk derslerine İzmir Devlet Tiyatrosu Sanatçısı, Çevirmen ve Konuşma Sanatı Eğitmeni Zeynep Nutku konuk olmuştu.

Buradan da diğer oyunun müjdesini vermiş olalım. Birçoğu öğretmen olan oyuncu adayları, ilk oyunla bu maceraya doyamayıp ikinci oyun için kolları sıvadılar. Yeni oyunları ¨Timsah¨ temsiliyle daha çok alkış toplayacaklara benziyorlar. Yaşanan sürece ve gelecek oyuna dair Ebru Hanım ile sıcak bir sohbet gerçekleştirdik, keyifli okumalar.

  

Kaynak: Ebru Sağay

 

Ebru Hanım, sizi son zamanlarda daha çok sosyal sorumluluk projelerine ağırlık verirken görüyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı?

Çevremdeki insanları çok umutsuz görüyorum. Birliğe daha çok ihtiyacımız olan bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum.

 

Oyun olarak neden Antigone'yi seçtiniz?

Antik Yunan zamanında herkes kendi sorumluluğunu alıyormuş. Vicdan herkesin kendininmiş ama zaman ilerledikçe hayat modernleştikçe yargılama, sorgulama gibi görevleri hep kurumlara vermişiz. Sanki biz eyleme geçemiyoruz. Nasılsa devlet yapacak diye bekliyoruz. Bir beklenti içindeyiz. Bu sebepten ötürüdür ki örgütlenmek zorlaştı, kişisel eylemler zorlaştı ve hayali kalmaya başladı. Ben de böyle umutsuz zamanlarda daha çok birlikte olmayı birlikte bir şeyler üretmeyi çok seviyorum çünkü arkası geliyor.

 

Bu kişileri bir araya toplamak, proje süresince onların ruhsal değişimlerini gözlemlemek sizin için nasıldı?

İçtenlikle şunu söyleyebilirim ki çevremdeki birçok insan nasıl güçlü durabildiğimi sordu. Her hafta onlarlaydım, onlarla çalışıyordum. Her şeyi birlikte yapıyorduk. Kollarımda ikişer üçer arkadaşımla, kardeşlerimle yürüyordum. ¨Elin ayağına karışmıyor mu, senin bilmediğin, anlamadığın bir konu, hiç üzülmüyor musun¨ diye birçok soruya maruz kaldım bu süreç boyunca. İnanın hayatım onlarla tanıştıktan sonra olumlu yönde çok değişti. Devamlı gülüyoruz, devamlı alay ediyorlar hayatla. Hayata bağlı insanlarla bir arada olduğun zaman üretmemek mümkün değil. Ben onlardan çok şey öğrendim. Duygusal zekaları çok gelişmiş. Onlardan sonra gözümle gördüğüm şeylere değil, gönlümden gördüğüm şeylere inanmaya başladım. Kulağım keskinleşti. Daha çok anlatır ve akıcı konuşur oldum. Ben de onlarla geliştim.

 

Gönlüyle görebilir insan sözü bana hemen Küçük Prens'i hatırlattı. Ne demişti Küçük Prens?

 

 

 

Kaynak: munganartdesign

 

Konumuza geri dönelim. Nerede kalmıştık?

 

Bu süreçte pozitif ayrımcılık ile karşı karşıya kaldığınız durumlar oldu mu?

Maalesef sıkça. İnsanların onlara acımasından çok rahatsızlar. ¨Bizim ne farkımız var¨ diye düşünüyorlar ve ¨Bize yapılan pozitif ayrımcılık hoşumuza gitmiyor¨ diye de ekliyorlar. Öyle şahane insanlar ki seni görmüyorlar ama senin her şeyini bilebilirler. İleride okumadan da sahnede tiyatro yapabiliriz. Çok yetenekliler.  

 

 

Kaynak: Ebru Sağay 

 

Tiyatronuzu kuralı 9 yıl oldu, tek başınıza bunca iş zor olmuyor mu?

Öncelikle belirtmem gerekir ki şahane bir asistanım var, İlker Şahin. Bunun yanı sıra en çok karşılaştığım soru bu diyebilirim. Bir eylemde bulunduğunuzda çevrenize dalga dalga yayılıyor ve büyüyorsunuz. Ben kadınların özgürlüğü için bu tiyatroyu kurdum. Kurarken en başta şunu söyledim ¨Bir kadın daha özgür olacaksa ben bu işte varım çünkü biliyorum ki o bir kadının yaptığı şey dalgalar gibi büyüyüp yüz yıllara gidecek¨. Hayatta güzel olan şeyler maalesef kolay olmuyor ama en son dönüp baktığınızda yaptığınız işe bütün zorlukların ödülünü alıyorsunuz. Yenileri bulmalıyız yeniyi yaratmalıyız. Artık inovasyon çağındayız. Daha birçok yeniliğe adım atmak istiyorum. Mavibahçe'de yaptığım Braille alfabeli tiyatro benim yeni bir miladımın başlangıcı oldu.

 

Proje sürecinde TÜRGÖK ile çalışmalarınız nasıldı? 

TÜRGÖK, İzmir'de çok büyük bir değer bence. Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK), Türkiye'nin her yerine ücretsiz Braille alfabeyle basılmış sesli kitaplar ve dergiler gönderiyorlar. Ayrıca ünlü yazarlarla çalışıp, güzel bir kütüphane yapmışlar kendilerine. Yurt dışına bile kitaplar yolluyorlar. 

 

¨TÜRGÖK, görme engelli ve kısmi görebilen bireylerin eğitim kalitesi ve kültür seviyelerini arttırarak öncelikle hayata tutunmalarına yardımcı olmak diğer yandan da eğitim düzeylerini kabul edilebilir oranda arttırarak istihdam edilebilirliklerini desteklemektir". Sesli ve yabancı yayınlarında bulunan Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı'na mutlaka bir göz atın deriz. İhtiyaç listelerinin linkini de buraya bırakıyoruz eğer bakmak ve destek olmak isterseniz ne mutlu bize.

 

 

Antigone süresince Mavibahçe'nin destekleri ne yönde oldu?

Mavibahçe bu süreçte bizi her konuda fazlasıyla destekledi. Hep ¨Ne yapabiliriz¨ ile geldiler. Buradan da diğer bir müjdeyi daha vermiş olalım, Mavibahçe'de restoranlara ve kafelere braille alfabeli menüler gelecek. Ayrıca Turkcell'in bir uygulamasını daha kurulurken almışlar. Uygulamanın adı ¨Hayal Arkadaşım¨. Bir görme engelli eğer o uygulama telefonunda yüklüyse Mavibahçe'yi sesli betimlemelerle komple gezebiliyor.

 

İyilik dolu, engelsiz farklı yeni projeler söz konusu diyebilir miyiz?

Mustafa Gençyılmaz ile engelsiz orkestra kurmak istiyorum. Bu orkestrayı kurabilmek ve çalışmaları yapabilmek için yer arıyorum.

 

¨Bazı şeyler İzmir'de mümkün, bu kadar sanatçının İzmir'den çıkması tesadüf değil¨

 

Engelsiz bir İzmir diyorsunuz...

Gerçekten engelsiz bir İzmir olacak. Bazı şeyler İzmir'de mümkün. Bu kadar sanatçının İzmir'den çıkması tesadüf değil.

 

 

Kaynak: Ebru Sağay

 

 

Mavibahçe'de yeni bir oluşum olan Açık Stüdyo açılıyor. Sizin de orada bir gösteriniz olacak değil mi?

Evet, The Last Thirty ile 10 Mart'ta Açık Stüdyo'da olacağım. İzlemek isteyen herkesi beklerim. 

 

The Last Thirty'de bizleri neler bekliyor?

2010 yılından beri oynadığım heykeltraş Camille Claudel'in ölmeden önceki son 30 yılını iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir performans oldu. Ekibimiz aynı, sahnede yine ben varım ancak trajik bir aşkın, toplumun evcilleştiremediği kadına kestiği cezanın ve yalnızlığın en yakınında durma deneyimine hazır olarak gelmeniz gerekiyor. 

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Körlük basit bir fiziksel sorundur. Onlara yeterli vakit ve fırsat tanıyarak, engelleri aşıyoruz. Tiyatro bizi birleştiren bir köprü oldu. Yolculuk yeni başlıyor.

 

 

Sizlere son olarak İzmir Devlet Tiyatrosu'nun "Sandalım Kıyıya Bağlı" oyunundan bahsetmek istiyorum.  Hemen anlatayım.

İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Levent Ulukut, Antigone'nin görme engelli oyuncularını sahnede ağırladı. Tiyatro öncesi oyuncularla söyleşi gerçekleşti. Otuzbeşlik ailesi olarak biz de oradaydık. İzmir, sanatı ve sanatçıyı destekleme konusunda deniz kadar güzel bir şehir. Siz yeter ki yapmak isteyin ve Ebru Hanım'ın dediği gibi eylemde bulunun. Güzelliklerle dolu bir adımın devamı muhakkak gelir. Hemen şuraya da sahne öncesi yapılan söyleşiden bir fotoğraf bırakıyorum, sevgiyle kalın.

 

 

Kaynak: Ebru Sağay