'Başka Bir Okul Mümkün' Diyorsanız Buyurun Yazıya
Alışılagelmiş eğitim sistemine karşı beslediğin duygular pozitif değilse bir şeylerin değişmesini istiyorsan ve umuyorsan bu yazı tam sana göre!
“Başka Bir Okul Mümkün” ezbere eğitim sisteminin olmadığı özelleştirilmiş bir eğitim sistemi. Bu eğitim sistemini diğerlerinden ayıran en büyük özelliklerinden birkaçı ise; demokratik bir yapıya sahip olan okulda öğrencilerin de söz hakkı var. Bilinmesi gereken tüm bilgileri; çocuklar çocukluklarını bilerek, koşarak, terleyerek, zıplayarak seve seve öğreniyorlar. Sınıfta kara delikler hakkında mı konuşuyorlar, diğer bir gün hooop Uzay Kampı'ndalar! Doğa dostu
Başka Bir Okul Mümkün (BBOM) İzmir Eğitim Kooperatifi üyesi Yasin Sancak ile sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. BBOM'un hikayesi, dünü, bugünü için sizleri röportajın devamına davet ediyorum.
'Başka Bir Okul Mümkün' (BBOM) nedir?
Bu okulda ezbere eğitim yok. Sizce de çok şahane değil mi?
Başka Bir Okul Mümkün'de çocuklar hangi alanda daha yetenekliyseler o alana yönlendiriliyor.
Buradaki eğitimin yetersiz olabileceği ile ilgili aklınızda hiçbir şüphe uyanmasın! Dersler, MEB'in kazanımları paralelinde ilerliyor. Normal okulda öğrenmeniz gereken tüm bilgiler burada öğretiliyor ama “başka” şekilde. Dersler; tahtada “2+2 kaç eder?” mantığından uzak belki bahçede belki başka yerde “2 elmam var ama 4 kişiyiz kaç elmaya daha ihtiyacım var.” şeklinde öğretiliyor.
Öncelikle Yasin Sancak'ın BBOM ile tanışması nasıl oldu?
16 yıldır kamuda öğretmenlik yapıyorum. 2005 yılında İstanbul'da “Alternatif Eğitim Sempozyumu” düzenlendi. O sempozyum Türkiye'deki başlangıcı temsil ediyor aslında. Alternatif eğitim ile ilgili bir sürü insan bir araya geldi ve düzenli olarak toplanmaya başladı. O sempozyuma İngiltere'den, Kanada'dan, Fransa'dan ve Amerika'dan farklı alternatif yaklaşımları temsil eden okullardan eğitimciler, araştırmacılar gelmişti sonrasında “Türkiye'de neler yapabiliriz” diye düzenli toplanmaya başladık. Sempozyumdan 2 yıl sonra Alternatif Eğitim Derneği'ni kurduk. Benim merakım o zamandan başlıyor. Dernek kurulduktan sonra ben İzmir'e taşındım.
Kamusal eğitim ve özel eğitim dışına nasıl çıkıldı?
Eğitim kamusal eğitim ve özel eğitim arasında sıkışmış durumda. Kamusal kurumlarda kaynaklar sınırlı ve yetersiz kullanılıyor, özel eğitim kurumları da ticari amaçlı oldukları için çocuk odaklı değil ailenin talebini karşılama odaklı bir “başarı” sistemi söz konusu. “Bu ikisinin dışında çözüm üretemez miyiz?” sorusuyla yola çıktık. Başka Bir Okul Mümkün: Çocuklarımız için farklı okullar kuramaz mıyız? sorusuna aranan bir cevap. Herkes aynı dertten muzdarip olunca talep çok oldu ve bunun üzerine 2010 yılında BBOM dernekleşti. Peki biz nasıl bir okul açabiliriz sorusu gündeme geldi. Bu yaklaşık 3-4 yıl süren bir çalışma oldu. Onun cevabı da ¨Biz nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?¨ sorusuna bizi yöneltti. O da 'Başka bir dünya mümkün' sloganından 'Başka bir okul mümkün' sloganına dönüştü.
İzmir’de ise 2013 Mart’ta ilk toplantıyı yaptık. O günden beri süregelen bir macera şimdi 2 okulu olan BBOM İzmir Kooperatifine dönüştü.
Bu okullar nerede? Kaç öğrenciniz var? Dersler nasıl işliyor? (Gülüşmeler) Meraktan tüm sorularımın hepsini aynı anda sormaya çalışıyorum farkındayım.
(Gülüşmeler) Sorun değil. Süreçten bahsedeyim önce. 2014 kooperatif kuruldu. 2015'de Bornova Yakaköy'de anaokulumuz kuruldu. Yakaköy'de hemen ormanın yanında konumlandık ve çocuklarla haftada iki gün bütün günümüzü ormanda geçirmeye başladık. Bu süreçte tabii daha iyi eğitim verebilmek adına öğretmenlerimiz de eğitimler aldı. İlk başladığımızda 12 çocuk vardı. Şimdi ise toplamda 90 çocuğumuz var.
Kaç eğitmen var?
Şu anda 16 eğitmenimiz var.
Her sınıfta kaç eğitmen bulunuyor?
Anaokulunda her sınıfta ikişer eğitmen bulunuyor. İlkokulda ise 1.
Eğitimcileri nasıl seçiyorsunuz?
Eğitimde çıkabileceğiniz en üst nokta öğretmenin seviyesi diyebiliriz. O yüzden öğretmen seçimi çok önemli. BBOM'un düşünce yapısına uygun, demokratik kişilik özelliğine sahip, dolayısıyla çocuklara alan açabilecek öğretmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz.
Eğitim süreleri nasıl oluyor?
Okul saatleri maalesef iş piyasası saatlerine göre düzenleniyor, çocuğun eğitimine göre düzenlenmiyor. Yoksa 3 yaşındaki bir çocuğun sabah 8’de evden çıkıp akşam 5’te eve dönmesi oldukça saçma bir durum. Okulumuz uzak olduğu için yarım gün uygulamamız yok. Dersler 9 gibi başlıyor, akşam 16:30'da bitiyor.
Öğrenci yaş aralığı nedir?
Anaokulu 36 aydan başlıyor ve ilkokul ile eğitime devam edebiliyorlar.
TEMELİMİZDE, ÇOCUĞUN MERAKINI TAKİBE DAYALI BİR ÖĞRENME SİSTEMİMİZ VAR
Ders içerikleri nasıl oluyor onları nasıl belirliyorsunuz?
Biz Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel bir okuluz. Doğrudan MEB'e bağlıyız ve MEB'in kazanımlarını uyguluyoruz. MEB'in kazanımları üzerinden gidiyoruz ama bunu yapış tarzımız biraz farklı örneğin temel kazanım matematik dersinde sayıları toplamayı örenmekse siz bunu tahtada da yapabilirsiniz doğa yürüyüşünde öğretebilirsiniz. Neden sınıfta tahtanın karşısında armutları topluyoruz ki onun yerine biz çocuklara gerçek armutları toplattırıyoruz. Temelimizde çocuğun merakını takibe dayalı bir öğrenme sistemimiz var. Çocuklar doğal öğreniciler zaten. Öğrenmenin temelinde merak yatıyor eğer biz dışarıdan bir şey öğretmeye çalışmaz sadece çocukların merakını desteklersek o zaman öğrenmeler daha verimli oluyor.
Öğrenmeyi çocukların gözünde neye benzetirsiniz?
Öğrenme sarmal bir şey spagetti gibi.
Normal okullarda; zil çaldı matematik, zil çaldı Türkçe... Çocukların zihinleri bölünüyor ama çocuklar tam öğrenme aşamasına geldiklerinde derse olan ilgileri kesilmemeli ve devam etmeli. Biz bu ilgiyi çocukların merakına göre şekillendirip derslere yansıtıyoruz.
Sanat, okulun merkezinde diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Benimsediğimiz eğitim anlayışında sanat çocuğun kendini idafe araçlarından biri olarak oldukça önemli. Okullarımızda her zaman bir sanatçı oluyor. Bahsettiğimiz kişi sanat öğretmeni ya da resim öğretmeni değil. Resim öğretmeninin formasyonu ister istemez bir şey öğretmek üzerine oluyor. Burada bir heykeltraş ya da müzisyenle çalışmayı tercih ediyoruz çünkü çocukların bakış açısı sanatçıların bakış açısına çok yakın. Çocuklar sanatla temas etsin, sanatın farklı dilleriyle kendisini ifade etme becerisini geliştirsin istiyoruz.
Öğrenmeyi kolaylaştıran nokta sizce nedir?
Çocuk zaten dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Bizim merak ettiğimiz, yönelmek istediğimiz alan çocuğun merakı. Merak edilen şey daha kolay öğreniliyor.
Ailelerin yaklaşımı ne yönde oldu?
“Ekolojik okul Türkiye’de olmaz.” gibi bir yaklaşım vardı. Birçok aile istese de çekingen kaldılar sonra bu işin yapılabildiğini görünce onlar da umutlandılar. Kayıtlarımız bir yıl önceden genellikle doluyor.
Veliler öğrencilerin ders işleyişlerini görmek için derslere katılabiliyorlar mı?
En değerli varlığınızı okula teslim ediyorsunuz ve bir yandan da okulun sahibi sizsiniz. Bu durumun olumlu ve olumsuz yanları var. Velilerin okula doğrudan müdahale etmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Veliler tabii okul ziyaretleri yapıyorlar ama bu bir derse girip gözlem yapmak gibi olmuyor.
Birazda riskli oyun kavramından bahsedelim mi...
Tabii. Araştırmacılar diyorlar ki: “Belli ölçüde risk alınarak oynanan yapılandırılmamış oyunlar çok kıymetli”. Bu şekilde, ilerdeki yaşantımızda almak zorunda olduğumuz zor kararların ve stres altındaki durumlarınızı önceden tecrübe ediyoruz ve onlarla nasıl baş edeceğimizi öğreniyoruz. Örneğin inmekten çok korktuğunuz bir ağaca tırmandığınızda ciddi beceriler geliştiriyorsunuz. Bu tarz oyunlar çocukların kendilerine olan özgüvenlerini çok arttırıyor ve sosyal iletişimlerini güçlü kılıyor.
Örtük müfradat nedir?
Örtük müfredatta anlattığınız bir şey var bir de anlattığınız şeyin arkasında bir dünya var. Örneğin havuz problemi yerine yağmur suyu toplayan çatı problemi çözdüğünüzde ve okulunuzun çatısı gerçekten yağmur suyu topluyorsa, bu çocukların bizlerin yaşına geldiğinde yapabileceklerini hayal bile edemeyebiliriz. Bizim yapamadığımız dünyanın restorasyonunu, büyük ihtimalle çok daha iyi şekilde yapıyor olacaklar.
Teknolojinin çocukları nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Bu çok tartışmalı bir konu. Yaklaşımlardan bir tanesi 7 yaşından önce kesinlikle çocuklarla teknolojiyi buluşturmamak gerektiğini savunurken diğer bir görüş çocukların teknoloji ile büyümesi gerektiğini savunabiliyor.
Sizin bu noktadaki tutumunuz nedir?
Çok katı bir tutumumuz yok ama erken çocuklukta çok teknolojiden yana olmadığımızı söyleyebilirim. Çocuğun kendisini ve doğayı dokunarak, oynayarak keşfetmesini gerektiğine inanıyoruz. Teknolojinin kendisinden ziyade nasıl kullanıldığı üzerine kafa yoruyoruz diye özetleyebilirim.
DEMOKRASİ AYAĞI BBOM'UN EN ÖNEMLİ AYAĞI.
Okulla ilgili temel kararların alındığı bir meclisiniz varmış. Biraz bu demokratik yapıdan bahsedebilir misiniz?
Çocuklar çok sağduyulular, bizlerden daha iyi dinleyiciler ve kendi bildiklerini kabul ettirmek için değil anlamak için tartışıyorlar. Bu mecliste mesela bizden bir atölye isteyebilirler ve oylayarak bu atölyeyi hayata geçirebiliriz. Oyun alanı ya da ders saatlerinin değişmesini isteyebiliyorlar ve biz onların eğitim yaşantılarını yönetmelerine izin veriyoruz. Temelde “Ben değerli bir bireyim, benim söylediklerim önemli ve dinleniyor” olgusu gelişiyor ki bu istediğimiz bir durum. Ayrıca çocuk kendi eğitim yaşantısını sahipleniyor. Demokrasi ayağı belki de bizim en önemli ayağımız.