Bolluk Bereket Festivali'nde Oğulcan Aksoy Dersleri
BİRartıİKİ Kişisel Yaratıcılık Atölyesi’nin düzenlediği 6. Bolluk Bereket Festivali, bu sene 2-3-4 Kasım tarihleri arasında Güzelbahçe Acedemico’da gerçekleşecek. Hayata Kucak Aç temasıyla ziyaretçilerini ağırlayacak festivalde farkındalık odaklı interaktif çalışmalar, sağlık- integratif tıp alanındaki gelişmeler, beden-zihin-ruh sağlığını bütünleyen keyifli sohbetler, başarı-yaşam hikayeleri, yoga, dans, tai chi, nefes, kahkaha yogası, ritim-müzik-renk-yazı-sanat terapi, farkındalık oyunları gibi birçok etkinliğe katılma fırsatı sunuyor.
Oğulcan Aksoy da eşi Helin Aksoy ile festivalde gamma dance, meditasyon ve tantra ile ilgili dersler verecek. Gözlerinden şefkat akan Oğulcan ile eğitimlerin içeriğini, içimizdeki sesleri, eril-dişil enerjileri ve daha pek çok konuyu konuştuk.
Kendi bunalımlarından çıkmanı sağlayan bütünsel sağlık yaklaşımlarıyla ilk tanışman nasıl oldu? Sana nasıl destek sağladı?
Kendi bunalımlarımdan çıkmama yardımcı olan bütünsel yaklaşımlarımdan ilki regresyon denilen bilinçaltında çocukluk anılarına, geçmiş yaşamlara gidilen teknikti. 2010 yılında ilk kez bu teknikle karşılaştım ve o zamanlar şu anımı etkileyen en büyük problemlerden birinin çok küçük yaşlardan itibaren tekrar eden bir döngü olduğuna uyanınca şu anın içinde o problemle ilgilenmek çok kolaylaştı. Mühendislik geçmişim olduğu için de bir mantık çalıştı. Madem geçmişin içindeki bir problem şu anı bu kadar kolay etkiliyor acaba başka hangi problemlerimin kökeninde hangi kaynaklar var diye araştırma isteği oluştu içimde. Ondan sonra da bir yandan regresyona devam ederken bir yandan da başka birçok şifalanma tekniği ile ilgili eğitimler almaya, kurslarına gitmeye başladım.
Eril ve dişil enerjilerle ilgili neler yapıyorsun? Bu enerjinin dengelenmesi neden önemli?
Aslında bütün çalışmaların odağı bu çünkü farkında olmaksızın yaklaşık 16 sene boyunca üniversite yıllarında dans eğitmenliği yaparken de hep kadın ve erkek arasındaki uyumdan bahsettim. Bununla beraber hep dışarıdaki kadın ve erkek formlarının kendi arasındaki uyumuyla ilgili çalışırken, bunun içeride bizim kendi karşılığımızda olan içimizdeki eril ve dişil enerjilerle ilgili kısmını atlamıştım. Yaptığım bütünsel sağlık çalışmalarının ardından öğrendiğim ve fark ettiğim en önemli şey şu oldu: Dışarıdaki denge kadar içerideki denge de çok kıymetli. Buradaki denge açıkçası sabit bir denge değil. Yüzde elli, yüzde elli gibi bir denge değil. Hangisine daha çok ihtiyacımız varsa onu kullanmayı becerebilmek, o enerjiyi hemen o an çağırabilmek ve o enerjinin farklı görünümlerine açık olabilmek adına önemli. Farklı görünümlerine açık olmak neden önemli? Mesele dişil enerjinin fırtına, kasırga gibi olan bir tarafı da var, göl gibi sükunetle, sakinlikle bekleyen bir tarafı da var. Eril enerjinin bitirme tarafı da mevcut, başlatma tarafı da… O yüzden bunlar sadece basit iki kelime değil. İçlerinde çok fazla gün içerisinde kullandığımız tüm enerjileri tanımlayan alt kategorileri olan enerjiler bunlar. Bunları dengelemek, daha doğrusu bunların aktif ve dinamik dengelerini öğrenmek yaşamın içerisinde karşılaştığımız şeylerle kolaylıkla dans etmemizi, bizi yoran şeylerden geri çekilmemizi ya da ilerleyip yoran şeyi alt etmemiz gerektiğinde içimizdeki gücü ortaya çıkarmamızı sağlayan temel şeyler. Benim kendi deneyimimde eril ve dişil enerjilerin doğasını anlamak yaşam kalitemi baştan aşağı değiştirdi.
Yoga, reiki, insan tasarımı (human design), theta healing, regresyon, meditasyon... Sadece bunlarla sorunları aşmak mümkün mü? Bu tip uygulamalar insanlara nasıl destek sağlıyor?
Birçok eğitim konusu, birçok kadim öğretinin yeniden uyandığı, yepyeni isimlerle yeni farkındalıklarla dünyaya döndüğü haller var. Bunların bir tanesi de yeterli olabilir teknik olarak kişinin kendine yaklaşması için veya hepsinden biraz kullanılabilir. Sorunları aşmak mümkün mü bilmiyorum, sorun algısını aşmak mümkün. Sorun algısı değiştiğinde sorun denen şeyin matematiği, dinamiği yeniden algılandığında orada sorunun doğal olarak aşıldığı bir hal geliyor. Her defasında bir duvar çıkıyor ve duvarın üzerinden atlıyorsun gibi bir halden kurtulmayı sağlıyor çünkü birçok psikolojik, felsefik öğretide sürekli olarak o sorunu tarif eden ve o sorunu nasıl aşacağımızı anlatan önermeler var ama bu hala sorun ,algımızı değiştirmiyor. Benim gördüğüm ve kendi çalışmalarımda ve kendim için kullandığım şey sorunu yaratan algıya bakmak. Orayı aştığımızda da sorunun çözümle kol kola geldiğini gördüm. Bu bağlamda bu tip uygulamaların insanlara sağlayacağı en büyük destek algılarındaki derinliğe açılmaları. Konuya, olaya, duruma farklı yerlerden yaklaşıp bakış açılarını değiştirerek, enerjisel hallerini değiştirerek sorunla çözümün birarada olduğuna uyanmalarını sağlıyor olması. Sorunla çözümün birarada olduğunu bilen her zaman çözüm odaklı olur ve bu tavırsal değil doğal bir hale dönüşür.
İnsan kendine uygun olan yaklaşımı nasıl bulur?
Açıkçası, herkesin tasarımı biraz farklıdır. Bazıları sezgisel olarak nelerin ona iyi geleceğini bilir, bazısı onlarca kere yanılmadan hangisinin doğru olduğunu bulamaz, onun deneme yanılma yöntemine ihtiyacı vardır. Bazısı girer, sürece başlar, süreci koklar ve ondan sonra geri çekilir. Benim önerim basit bir şeye bile başlarken bunu nasıl seçtiğini, hangi yöntemi kullandığında ne zaman iyi sonuçlar aldığına bakıp şifalanma süreçlerinde de aynısını yapması. Sistemimiz bakımından gittiğin bir dil kursuyla bir reiki kursu arasında, gittiğin bir restoranla katıldığın bir inziva arasında bir fark yok. Hepsine aynı şekilde yaklaşıp bir seçim yapıyor. Kişi önce kendi seçim yapma kapasitesini anlayabilirse o zaman kendine uygun olan yaklaşımı çok daha kolay bulur. Yaklaşımların hepsi aslında herkese uygun ama kişinin kendi kendine olan uygunluğunu keşfetmesi yaklaşımları çok daha kolay deşifre etmesini sağlıyor. Çocukluğumdan beri nelerin bana iyi geleceğini kendiliğinden bilen bir yanım vardı. Gidip hep bana harika sonuçlar getiren eğitimleri buldum. Dostlarım arasında ise kötü deneyimlerin ardından nelerin onlar için iyi olduğunu bulan ve bir süre sonra "Oh, iyi ki o kötü deneyimi yaşadım.” diyenler de mevcut. O yüzden biraz herkesin kendi seçim kapasitesini, mekanizmasını araştırmasında fayda var.
Bu kadar dış etkenin olduğu bir dünyada kendimize, iç sesimize nasıl yer açarız?
Yer açmak konusu çok güzel bir konu, sorunun oradan gelmesi çok anlamlı. Zaten orada o ses hep var. Oradaki o ilham, yönlendirme, destek, yön veren ses her zaman var fakat ona açılan yer, verilen alan, ona ayrılan zaman ve onunla olan samimiyet azaldıkça o sesin yankısı veya gelişi azalmaya başlıyor. İçimizde ebeveynlerimizin sesleri, toplumun sesleri, mecburiyet algımızın sesleri, kendi kendimize koyduğumuz ama başarmak istemediğimiz hedeflere dair kendimizi eleştiren sesler… İçeride bir gürültü, bir karmaşa yaratan bu tip sesleri önce kısmak, sistemden dışarlamak, kendiliğinden orada olan sesin daha kolay duyulmasını sağlar. Çünkü o sesi duymak için bir şey yapmaya, kovalamaya aslında gerek yok. Sadece o sesin daha net ve berrak gelmesini sağlayacak alanı açmaya ihtiyaç var. Bunun için benim en büyük önerilerimden biri meditasyon deneyiminde derinleşmek. Beden içindeki sislere, seslere ve bulanıklık yaratan bu seslere açık ve farkında olup bir bakmak. İçeride kimler konuşuyor, gündemleri ne bu seslerin, bu sesler bana hangi gündemi yaptırtmaya çalıştığı için sürekli sohbet halinde? Bunlara bakmak ve uygun olmayanları farklı yöntemlerle sistemden atmak. Bazıları için sadece meditasyon yapmak ve farkında olmak yeterlidir, bazıları için dans edip o içindeki öfkenin sesini, gümbürtüsünü boşaltmak iyidir.
Dış etkenin bu kadar çok olduğu dünyada kısmına gelirsek. Bunun ne kadar zor olduğu aslında bir önerme ama ben zor olmadığını deneyimledim. İçerisi, aslında dışarıda çok ses de olsa gürültü de olsa her zaman sükunetle durabilen bir yapıya sahip. Bunu çocuklardan biliriz. Dışarıda araba sesleri de olsa, içeride ailesinin yanında güvenle uykuya dalmış bir çocuk, tamamen içeride dingindir. Bunun gibi bizim iç yapımız içeride bir birlik kurulduğunda dışarıda isterse bir trilyon uyaran olsun hala içeride dingin kalabilen bir yapı. O nedenle dışarısını bükmeye, manipüle etmeye, dejenere etmeye çalışmaktan daha pratik, daha verimli ve sonuçları daha doğal olan şey içerisinin seslerini ayrıştırmak.
6. Bolluk Bereket Festivali'nde 3 tane workshop vereceksin; tantra, meditasyon, Gamma dance. Eğitimlerin içeriğinden biraz bahseder misin?
Buradan sevgili BİRartıİKİ Kişisel Yaratıcılık Atölyesi’ne de sevgili Ayten Aydın ve Didem Ayas’a da teşekkür ederim. Bu sene eğitimleri sevgili eşim Helin Aksoy’la yapıyoruz. Tantrada cinsel enerjinin bilgeliğine uyanış başlığıyla çalışma yapacağız.Kök merkezimizden, bacaklarımızın arasından yükselen ve bizim de hayata gelmemizin merkezi olan –hem cinsel eylemle hem oradan başlayan hareketle hem de sonrasında doğum sırasında yine annemizin kökünden çıkarak hayata gelişimizin metaforu olan- yaşamın başlangıcı olan kök merkezimize odaklanarak oradaki enerji bedende yükseldiğinde nasıl ilhama dönüşüyor, nasıl şifaya, iyileşmeye, rejenerasyona, dinçliğe, eminliğe dönüşüyor sevgili katılımcılara bunun hem bilimsel kısmını anlatacağız hem de nefes egzersizleri ve ikili çalışmalarla cinsel enerjilerini kendi hakimiyetleri ile yükselttiklerinde seks deneyimi dışında da cinsel enerjinin birçok hizmeti olduğunu, birçok deneyim alanı olduğunu görmelerini sağlayacağız. Ne zaman ki seksüel eylemin cinsel enerjinin kısımlarından sadece biri olduğuna kişi uyanıyor o zaman her an enerjisini yüksek ve ilham halinde gün içerisinde kendini canlı hisseder bir hale getirebiliyor.Tantranın önerdiği çok kolay teknikler var, o nedenle tantra kısmında bunlara çalışacağız.
Meditasyon dersinde kesintisiz farkındalık sanatı ile ilgili çalışacağız. Meditasyonda amaç zihnin sustulması değil ya da odaklanıp hayaller kurup güzel vizyonlamalar yapmak da değil. Odaklanma ve odaklanmama becerisini öğrenirken bedenimizin içini araştırmayı, hem burada hem burada olmayan her yerde olma becerisini kendiliğinden ortaya çıkarmaya çalışırız. Gözlerimizi kapatarak yaptığımız meditasyon egzersizleri aslında birer basit egzersizdir. Gün içinde gözümüzü açtıktan sonra yaşamın içinde deneyimlediğimiz her şeyin benimle, niyetlerimle ve diğer her şeyle olan bağlantısını doğal olarak idrak etmeye devam ettiğim bir haldir meditasyon. Hep gözlerimizi kapattığımız zaman yapılan bir çalışma zannedilir oysa ki gözlerimizi kapatarak yaptığımız şey sadece küçük mikro beden aleminde bu egzersizin kapasitesini artırmak, bu egzersizin kalitesini çoğaltmaktır. Aslında meditasyon yaşamın içindeyken her anlamda, her hücremde dışarıda gördüğüm her bir kişide, olayda nelerin neden nasıl çalıştığını çabayla değil doğal olarak biliyor olma halidir. Buraya giden yolu araştırmak için –çünkü bu yol herkes için eşsizdir- herkesin kendi yolunu yürümesi gerekir. Bu yolu araştırabilmeleri için neler yapmaları gerektiğinden bahsedip kısa da bir meditasyon egzersizi yapacağız çalışmanın içerisinde.
Gamma dance iki sene önce dans eğitmenliği, dansçılık ve şifacılık hallerimin kendiliğinden belirginleşerek ortaya doğurduğu, çıkardığı bir hareket ile bütünsel bir sağaltım ve yaratım metodudur. Sağaltım, bedenimizde ve sistemimizde olan ama artık bize hizmet etmeyen şeylerin dışlanması, dışarlanması, sistemden uzaklaştırılması anlamına gelir. Teknoloji diliyle söylemek gerekirse programı kaldır demektir. Yaratım ise sistemize ve yaşamımıza istediğimiz şeylerin gelmesini sağlayacak bir dizi hareketi, dinamiği başlatabilmek demektir. Yine teknoloji diliyle söylemek gerekirse programı yükle demektir. İki yıllık çalışmaların sonucunda Gamma dance’in geldiği nokta tam olarak bu. Gözlerimiz kapalı olarak benim hazırladığım müziklerle, grubun sinerjsine ve ihtiyacına göre onların belli bir tempoda dans etmelerini sağlayarak beyin dalgalarının yavaş yavaş Gama frekansına çıkmalarını sağlıyorum ve bu aşamaya geldiklerinde zaten farkındalık her şeye yönelik olarak açılıyor. Orada o gün çözmek istedikleri soruna dair her şeyi net olarak görüyorlar. Gözleri kapalı olsa da iç gözleriyle görüyorlar; fark ediyorlar, hissediyorlar ya da idrak ediyorlar. Şu ana kadar çalışmaya gelip herhangi bir biçimde faydalanmadan, deneyimlemeden çıkan kimse olmadı. Bu söylediğim şey iddialı olmak adına söylediğim bir şey değil. Gama frekansının ve insan bedeninin ne kadar harika olduğunu anlatmak için söylüyorum. İnsan bedenine yeterli alan, şefkat ve kararlılık verildiğinde o sistemden atılması gerekenin ne olduğunu size sesle, görüntüyle, bir hatırayla, bir kokuyla, bir idrakla her zaman hatırlatır ve sizin de onayınızı alarak sisteminizden, bedeninizden kalıcı olarak uzaklaştırır ve iyileşmenizi sağlar. O yüzden Gamma dance hareket ile bedene bütünsel bir sağlık getirmenin en pratik, sağlıklı, neşeli ve uygulanabilir yöntemlerinden biri.