11 Eki 2019
Kardelen Uysal

Burak Özbaykuş: Seyirciyi, seyirci-oyuncu olarak görüyoruz

Oyun Hamuru Tiyatrosu sahne üzerinde doğaçlama performans yapan, seyirciyi de seyirci-oyuncu olarak oyuna interaktif bir biçimde dahil eden bir grup. On senedir varlığını sürdüren Oyun Hamuru Tiyatrosu kurucularından Burak Özbaykuş’la tiyatronun kuruluş hikayesini, doğaçlama performansın olmaz olmaz unsurlarını, klasik tiyatrodan ayrıldığı noktaları ve İzmir Doğaçlama Tiyatro Festivali’ni konuştuk. Keyifli okumalar. 

Kendini tanıtır mısın?

1985’te Sivas’ta doğdum, lise zamanlarında tiyatroya başladım ve bir daha da bırakmadım. Kısa süreliğine İstanbul’a gittim, orada tutunamadım ve güvenlikli alanıma İzmir’e geri döndüm. Devlet Tiyatroları da dahil olmak üzere pek çok yerde çalıştım, oyunlar yönettim. Çağdaş Drama Derneği’nden drama eğitimi aldım. İzmir’de Martı, Kör Padişah gibi oyunlar yönettim. Eğitimlerde de yönetmen yardımcılığı yaptım. Hülya Savaş’ın yönetmen yardımcılığını yaptım, oldukça geliştirici bir süreçti. 

 

Şu anda aktif olarak Tiyatro Kalemi’nde çalışıyorum, kendi kurduğumuz Oyun Hamuru Tiyatrosu’nda yer alıyorum. Bir yandan Mozart Akademi’de çalışıyorum, bu sene Annie müzikalini yönetiyorum. İlk defa bir müzikal yöneteceğim için çok heyecanlıyım. Yenilip döndüğüm İstanbul’da, bu işi yapacağım için de ayrıca mutluyum.

Oyun Hamuru Tiyatrosu nasıl kuruldu?

Oyun Hamuru Tiyatrosu’nu 2009 yılında dört arkadaş olarak kurduk. Aslında eğlenelim diye kurduğumuz bir tiyatroydu. Kendi eğlencemizi neden sahneye taşımayalım diye düşündük. Bu işin bir eğitimi olmalıydı. Kanada’da yaşayan Keith Johnstone hem doğaçlama tiyatronun kuramcısı hem de doğaçlama tiyatronun dünyaya yayılması, bir enstitü haline gelmesi için uğraşmış bir kişi. Johnstone’a ulaştığımızda iş işten geçmişti; çok yaşlıydı, bize eğitim verebilecek durumda değildi. Bize Shawn Kinley adlı bir asistanını yönlendirdi, onunla iletişime geçtik. Onunla 3 günlük bir workshop yaptık. Hem kendi gelişimimize yardım etti hem de İzmir’deki insanlara bunu nasıl aktarabileceğimizin bir formalizasyonunu verdi. Biz de buradan yola çıkarak bunun sadece sahnedeki bir şakadan ibaret olmadığını göstermeye başladık. İşin doğaçlama kısmı tamamdı ama tiyatro kısmı eksikti. Bunu da tamamlayınca sahnede seyir zevki olan bir şeye dönüştü.

Doğaçlama tiyatronun klasik tiyatrodan ayrıldığı noktaları, verdiği özgürlük alanlarını anlatır mısın?

Klasik tiyatroda elinizde bir metin vardır. Bu metnin sizi yönlendirdiği noktalar ve bir de yönetmenin yorumu vardır. Yazar ve yönetmen arasında sıkışıp kalmış oyuncunun, verilen metin üzerindeki rolü kavrayabilmesine bağlı olan bir türdür. Sahnede çok özgür değilsinizdir.

 

Doğaçlamada yine bir karakter yaratıyorsunuz ama bunu çok hızlı yaratıyorsunuz, seyirciden yönelim alıyorsunuz. Yarattığınız karakterin nerede konumlanacağını hızlıca belirliyorsunuz. Doğaçlama tiyatroda oyuncu da yönetmen de yazar da kendinizsiniz. Romeo ve Juliet nasıl baştan sona bir hikaye anlatıyorsa siz de doğaçlama performansta bir hikaye anlatmalısınız. Bu bir yanıyla zor; tek başınızasınız. Siz kolektif bir şeyi tek bir ağızdan söylemek zorundasınız. Bunu bir de ortak sesle yapmak zorundasınız. Bu yüzden ekibin de birbirini çok iyi tanıyor olması, birbirinin dilinden anlıyor olması gerek.

Doğaçlama tiyatronun klişelerle beslenmesi gerektiğini, öte yandan klişeleri yıkması gerektiğini söylemiştin.  

Sahne üzerinde metinli bir oyuna gittiğinizde o metin size ütopyayı anlatıyor olabilir. Bunun için gerekli olan ışık, dekor, kostüm, sahneleme biçimi zaten kırk beş günlük prova döneminde hazırlanmıştır. Oraya girdiğinizde sizi atmosferin içine alacak her şey hazırdır. 

 

Doğaçlama performansta ise sahne bomboştur, oyuncuların aksesuarları yoktur, kendilerini tanımlayabilecekleri başka gösterenleri yoktur. O ütopyayı, o dünyayı tasvir etmek için çok zaman harcarsınız. O ütopik dünyayı anlatabilirsiniz, oynayabilirsiniz ancak o dünyayı yaratamazsınız; zorlanırsınız. Ancak tasvir edebilirsiniz. Tasvir ettiğiniz ise ancak izleyicinin algıladığı kadardır. Bir gösteren yoktur ortada, tasvir vardır. Klişelerden beslenir dediğim nokta bu. 

 

Peki doğaçlama performans klişeleri nasıl kırar?

Diyelim ki izleyiciden bir yönelim aldım. İzleyiciye “Oyuncularımız nerede olsun?” sorusunu sorup lunaparkta olduğumuz cevabını aldım. Lunaparktalar dediğimizde seyircinin kafasında bir lunapark imgesi oluşuyor. Seyirci oyuncuların çarpışan araba ya da dönme dolap içerisinde olmasını bekliyor ama oyuncular bunu korku tünelindeki korkutma amaçlı duran iki figür olarak sergiliyor. 

Oyun Hamuru Tiyatrosu oyuncuları sahnede.

Doğaçlama performansın provaları nasıl ilerliyor? Üretim pratikleri neler? 

Genelde beyin jimnastiği üzerinden prova yapıyoruz. Bunun için de belli antrenmanlarımız var. Sırayla kolektif bir biçimde hikaye yazıyoruz. Bir başka pratikte birimiz bir kelime, diğerimiz bir başka kelime söylüyor. Tüm bu sözcükleri aklımızda tutarak yeni bir hikaye ortaya koyuyoruz.

Doğaçlama performansın başarılı olması için gerekli unsurlar nelerdir? Olmazsa olmazları neler?

Doğaçlama performansın başlangıcının, gelişme bölümünün ve sonucunun olması gerekiyor. Sahnedeyken bir kapıyı açıp geçtiğinizi düşünelim. Seyirci bunu neden izlesin? O kapının ardına örneğin on tane azgın köpek koyarsanız, seyirci “Eyvah o kapıdan nasıl geçecek?” sorusunu soruyor ve sizi izlemeye devam ediyor. İzlenebilirlik yaratmanız gerekiyor. 

Olmazsa olmazlarından biri ise çatışma. Örneğin seyirci sizin gece kalkıp buzdolabından bir şey almanızı istiyor. Siz kalkıp sadece dolaptan bir şey alırsanız seyircide “Bunu ben de oynarım” düşüncesi oluşuyor. Oyuncu, buzdolabını açtığında beklenmeyen bir şey yaparak hikayeyi başlatmalı. Dümdüz bir çizgiyi bir noktada kırmanız gerekiyor. Sahne sanatlarında bu vardır: Mutlaka bir kırılma olmalıdır. Hayatlarımız da öyle. Dümdüz doğup, büyüyüp, bir şey yapmadan ölmüyoruz. Mümkün değil. 

 

Ayrıca oyuncunun sahne üzerinde kendi kimliğiyle var olması seyirciyi yine tiyatrodan uzaklaştırabilir. Bir duruma kişinin kendi kimliğiyle vereceği tepkiler başka, rol kişisinin vereceği tepkiler başkadır. Dolayısıyla doğaçlamada rol kavramı da önemlidir.

Oyun Hamuru Tiyatrosu oyuncuları kameraya bakarak poz vermişler. Arkalarında kostümler görünüyor.

Doğaçlama tiyatro kimlere uygun? Kimler ilgilenmeli?

Doğaçlama kısmı öğretilebilir bir şey ancak tiyatro gerçekten eğitiminin alınması gereken bir bölüm. Tiyatro eğitimi almış herkes ilgilenebilir. Sahne üzerinde yaptığımız şey tiyatrodan çok bağımsız bir şey değil. Sahne üzerinde sadece konuşan, şaka, espiri yapan insanlar görmek istemiyoruz. Tiyatro kısmını kaçırmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu işin A B C’sini bilen insanlarla yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Doğaçlama performanslara interaktif bir şekilde seyirci de katılıyor. Bunun avantajları ve riskleri neler?

Eskiden oyunlarımızı barlarda oynuyorduk. İnsanlar içip içip izledikleri için saçmalayabiliyorlardı ve sahnedeki oyuncuyu taciz edebiliyorlardı. Seyirci, moderatörün izin verdiği ölçüde oyuna dahil oluyor. Seyirciyi, seyirci-oyuncu olarak görüyoruz. 

Dokuz senedir devam eden İzmir Doğaçlama Tiyatro Festivali’nden bahseder misin?

Oyun Hamuru Tiyatrosu kurulalı 10 sene oldu. İlk senemizde sadece barlarda oynuyorduk. Ardından bunu sahne gösterisine dönüştürmeye karar verdik. Sahne için ise başka unsurlara ihtiyacımız olduğunu gördük. Sahne seyircisi ise tiyatro bekliyor. Başka insanların neler yaptığını merak ederek onlarla buluşmaya karar verdik.

Kocaeli’nde Oyun İstasyonu adlı ekip bizi buluşmaya davet etti. Başka insanlarla buluşup doğaçladığımızda ayrı bir haz aldığımızı fark ettik. İzmir’e döndüğümüzde bir şey yapmamız gerektiğini düşünerek İzmir Doğaçlama Tiyatro Festivali’nin ilk adımlarını atmış olduk. İlk sene Ege Üniversitesi sponsorluğunda Türkiye’den yaklaşık on grup çağırdık. İlk iki sene boyunca yurt dışından gelen misafirlerimiz de vardı. Ancak daha sonra gelen insanların masraflarını karşılayamamaya başladık. Gruplar yine de kendi masraflarını karşılayarak gelmeye devam ettiler. Kimi zaman destek bulduk kimi zaman bulamadık. 

Festivallerimiz sahne önünde sadece bir oyun değil, bir temayı oynamamız açısından da önemli. Bir sene barış, bir sene orta oyun, bir sene dans, geçen sene masal teması kullandık. Festival bu sene aralık ayının ilk hafta sonunda gerçekleşecek. Tüm doğaçlama severlere duyurulur.

 

Oyun Hamuru’nu Instagram’dan ve Facebook üzerinden takip edebilirsiniz. Burak Özbaykuş’u ise şu adresten takip edebilirsiniz. 

 

Oyun Hamuru Tiyatrosu'nun  2019/2020 programı şöyle:

 

11 Ekim 2019 Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Saat: 20.00
8 Kasım 2019 Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Saat: 20.00
10 Ocak 2020 Nazım Hikmet Kültür Merkezi,  Saat: 20.00
13 Mart 2020 Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Saat: 20.00
3 Nisan 2020 Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Saat: 20.00
15 Mayıs 2020 Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Saat: 20.00

Doğaçlama Tiyatro Festivali ise 6 - 7 Aralık tarihlerinde Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde.