Can Gürgül Sanatı Bedenlere İşliyor

Fotoğrafta Can Gürgül röportajı gerçekleştiren kişinin koluna dövme yapıyor.

 

Daha önce yaptığım röportajlarda en fazla üşümüşümdür, sıcaktan bayılmışımdır, susamışımdır, acıkmışımdır, en olmadı heyecanlanmışımdır. Bu defa fiziki bir acı hissederek yaptım röportajımı. Evrende bir gedik açıldı ve üç kişi de kendi işini yaparken ortaya bu röportajı çıkardı. Ben sordum, Can Gürgül yanıtladı, Onur Pullukçu fotoğrafladı.

Can Gürgül dövme yapmayı kendi kendine öğrenmiş. "Alaylı mı, mektepli mi?" tartışmalarının bazı alanlarda geçersiz olduğunun ispatı niteliğinde adeta. Nitelikli bir müzisyen, yetenekli bir yazar ya da usta bir dövme sanatçısı olabilmek için eğitim gerekli midir yoksa salt yetenek yeterli midir? Bazen bu sorunun cevabı geçersizdir. Yetenek her şeydir ama azmin gücü yadsınamaz.

Can Gürgül, yaklaşık 11 yıldır İzmir'de yüzlerce bedene kabiliyetini aktarırken aynı zamanda kalıcı olma mottosuyla hareket ediyor. Alsancak'taki home office Bear Boss Tattoo'da onlarca farklı insanın hikayesini bedenlerine işlemeye devam ediyor.

Dövme sanatının sırrı da şu cümlede gizli değil mi zaten?

"We all do have scars, telling different stories."

Dövme makinasının cızırtıları kulağınızda olsun bu röportajı okurken. Bizim için öyleydi en azından. Can Gürgül'ü Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.

 

Çok uçuk dövme istekleriyle gelenler oluyor mu sana?

Kafasına dövme yaptırmak isteyenler bile çıkıyor. Her yere dövme yapmam ama.

 

Kendine göre kıstasların mı var?

Evet. Bazı yerler doku olarak bazı yerlerden mürekkebi tutma konusunda daha başarısız. Daha pütürlü yüzeyler var. Mesela arka kol gibi ya da daha zor iyileşen yerler var. Ayak üstü ve ayak bileği bunlardan bazıları. Bunlar da tasarımın ne olduğuna göre bakmak gerekiyor. Her dövme her yerde yapıldığı gibi kalamaz.

 

 

 

Senin bir dövme sanatçısı olarak "Her dövmeyi yapmam" gibi bir kriterin var mı? "Bana da hitap etmeli, dövmeyi yaptıracak kişi nasıl beni tercih ettiyse ben de dövmeyi seçmeliyim" diyor musun?

Kesinlikle öyle. başka türlü ortaya özgür ve özel bir şey çıkma ihtimali çok düşük. Ne kadar diretirse dövme yaptıracak kişi sonuç o kadar olumsuz olabilir. Mesela Google'dan bir görsel buluyor, aynısı olsun diye geliyor, aynısı olur ama ne kadar özgür bırakırsa o kadar iyi olur çünkü Google'da gördüğü görsel zihni kısıtlayan bir faktör. Yapılmış olan bir dövmeyi görüyor ve onun aynısını isterse hata payının azaldığını düşünüyor. Ama burada esas hikâye dövmeyi yaptıracağın sanatçıyı iyi araştırmış olman. Ancak öyle güvenebilirsin.

 

"Her dövme sanatçısı her dövmeyi yapamaz." diyorsun.

Benim için de aynısı geçerli. Mesela geometrik dövmeler yapmayı pek sevmiyorum. Alanıma girmiyor.

 

Gustave Dore tarzı çalışmalar mı yapıyorsun?

Ben estetiği kanıtlanmış şeyleri seviyorum. Sanat eserleri röprodüksiyonları yapmayı seviyorum. Bir heykeli heykel fotoğrafındaki gibi yapmak çok kolay bir şey değil. Bir şey ne kadar zorsa ben onu tercih ediyorum. Bu demek değil ki geometrik dövmeler kolay olduğu için yapmıyorum. O iş ayrı zor ama her iş kendi pratiğini ve tecrübesini istiyor. Yapmadığım bir şeyi yapmak her zaman yaptığım bir tarzı yapmaktan daha zor tabii. Genel itibariyle estetiği kanıtlanmış şeylerin havasını yansıtmak da kolay değil.

 

 Can Gürgül'ün yaptığı dövmelerden biri yer alıyor görselde. Bu bir geyik dövmesi.

 

Daha girift, daha karmaşık işleri mi seviyorsun?

Bazı işler sadeliği gösterir ama sadeliği yansıtmak da zordur. İçeriğine göre değişir. Ben kusursuz bir işçilik yapmaya çalışıyorum. Yıldız dövmesi yaparken alacağım zevk yok ama heykel ya da başka bir sanat eserinin röprodroksiyonunu yaparken daha çok zevk alıyorum.

 

Beş yıl sonra da o dövmeye baktığı zaman aynı hazzı duyabilmeli mi insan? Motton kalıcı olmak mı?

Onun için rötuş yapıyoruz, onun için ekstra vakit harcıyoruz. Dövmeyi sadece yapıp bırakmak değil mesele. Yıldız yaparsın sonra onun rötuşunu yapsan ne olur yapmasan ne olur? Bu işlerde gölgeyle birlikte realistik gölge ve ışık kullanımı da önemli. Haliyle katman sayısını ne kadar artırırsan o kadar sağlam ve kalıcı duruyor. Ben de o kısmına üşenmiyorum. Kimsenin uğraştığı bir şey değil genelde bu kısım. Dövmenin yapıldığı gibi kalması taraftarıyım. Dövmeyi yapıp fotoğrafını çektikten sonra photoshop yapıyorlar üstüne sonra paylaşıyorlar ama millet nereden bilsin nasıl kalacağını?

 

Türkiye'de son yıllarda dövmeci sayısında artış oldu. Senin de dikkatini çekiyordur sosyal medyada. Eskiye nazaran bu iyiye işaret mi? Türkiye'de dövme kültürüne bakış değişti mi?

Tabii ki kötü değil. Rekabet ortamı kızışıyor. Bu da haliyle sanatın daha da çeşitlenmesi anlamına geliyor. İnsanların bakışı değişiyor. Pozitif anlamda yansıması olabilir dövmeci sayısının artmasının. Bunun dışında bu işe sadece gelir gözüyle bakmakla ve sanat gözüyle bakıp yapmak arasında fark var. O da tamamen dövme yaptıracak kişinin sahip olması gereken bir vizyon. Haliyle kim reklam yaparsa o kadar iş alabilir. Kimisi daha underground takılır, kendini göstermeyi sevmez. Düzgün bir şekilde sanatını icra eder. Bu tamamen müşterinin keşfedip karar vermesi gereken bir şey. Ömür boyu kalacak bir şey yaptırırken de birazcık aklı başında tercihler yapmak lazım.

 

Gürgül'ün yaptığı bir Red Kit dövmesi.

 

Hiç beklemediğin, farklı mesleklerden, farklı alanlardan insanlar gelip sana dövme yaptırıyor mu?

Eskiye göre hikaye değişti. Teknoloji de gelişiyor haliyle. Bundan 10 sene önce yapabileceklerinizin sınırıyla şimdi yapabileceklerinizin sınırı aynı değil. İşin sanatsal yönünü takdir etme becerisine sahip insanlar da var. Bu insanlar bundan 10 sene önce dövme yaptırmayı hiçbir şekilde tercih etmek istemeyecek insanlardı belki. Toplumun okumuş sınıfı çok da yanaşmak istemiyordu çünkü yapılan işleri görüyorlardı. Yapılabileceklerin sınırından haberdarlardı artık işler çok değişti. Yapılabileceklerin limiti arttı. Böyle olunca kitle kendi vücuduna saygı duyan bir kitleye dönüştü. Daha önce benim de renkli dövmeler yaptığım yıllarda (renkli dövmeye bir şey dediğimden değil) o zamanki en iyi dövme yapan adamın bile yaptığı şey aşağı yukarı belliydi. O zaman bu işe yanaşmayanlar şu an diledikleri şeyin gerçek olabileceğini bilerek bu işe sarılıyorlar. Yaş sınırının arttığını söyleyebilirim bilhassa benim müşteri portföyümde. Orta yaş ve daha üstü gelip dövme yaptırıyor.

 

Geri dönüşü olmayan bir şey. Geri dönüşü var ama daha da uğraştırıcı, Bu kadar kalıcı bir şey yapmak bir nevi canlı yayın yapmak gibi değil mi? Hata payı sıfıra yakın...

İnsanlar genelde ekonomik sebeplerden ya da sabırsızlık gibi faktörlerden elinin daha kolay ulaşabildiği dövme sanatçılarından medet umuyor. Bu da araştırmadan gerçekleşince dövme yaptırmaya giderken en iyisini dileyerek gidiyor. Ne kadar kötü olabilir diye düşünüyor. İşin realistik kısmı şu ki bu ömür boyu kalan bir şey. Kalemi bile saplasam koluna, -ki ilkokuldan kalem izi bile kalabilir kolunda- izi kalabilir. Ve üstelik bunu makinayla, boyayla yapıyorsun. Tasarım yaptırıyorsun. Bu yüzden belli niteliklere sahip olması gerekiyor. Belli bir kalitede olmasını dileyerek giriyorsun kapıdan içeri. Ama çoğu zaman bu hikaye başka türlü sonlanabiliyor. Bu tamamen yaptıranın sorumluluğunda. Belki daha çok araştırsaydı daha farklı olurdu. Sonra çok daha masraflı bir şeye dönüşüyor pişman olununca. Kapatmasıyla, lazeriyle. Bunlar az kalemler değil.

 

Astarı yüzünden pahalıya geliyor yani?

Bir an gaza geliyorsun, sonra gidip dövme yaptırıyorsun. Ömür boyu kalıyor ve iyileşince daha kötü oluyor. Sonra ne olacak bu dövme diyorsun. Arıyorsun adamı, adam sana diyor ki "Gel rötuş yapalım."Gider üstünden geçersin, sonra kapatılmayacak noktaya getirir, koyulaştırırsın dövmeyi. Bu sefer artık tamamen geri dönüşü olmayan bir senaryo ortaya çıkıyor.

 

Bu dövmede dağ ve çevresinde gezegenler bulunuyor.

 

Burada sanatçı faktörü de önemli tabii. İyi bir dövme sanatçısı iyi bir ressam mı olmalı?

Teknik bir bilgiye sahip olman gerekiyor. Kullanacağın dövmenin tarzına ve dokusuna göre malzeme seçimini bilmen gerekiyor. Teknik kullanım becerisini bilmen gerekiyor. Bunları tecrübe ederek öğreniyorsun. Birine dövme yapmadan öğrenemiyorsun. Ben de öyle öğrendim.

 

O yol ayrımı nasıl oldu? Çocukluktan beri var mıydı böyle bir isteğin? Bir anda mı karar verdin?

Bu tamamen vakit ayırmakla alakalı. 11-12 senedir her gün bu işi yapıyorum. Tutup da ressam olduğun zaman bu dövme yapabileceğin anlamına gelmez. Buradaki olay tamamen tecrübe, tasarım, teknik ve malzeme bilgisi. Yatkınlık ve el becerisi de lazım. Desen bilginin olması gerekir. Bunu okuldan da kazanabilirsin, kendi başına da... O yüzden yeni başlayan birini töhmet altında bırakmak istemem ama yaptıran kişinin de bunun bilincinde olması gerekir. Ben de kimsenin canını rastgele tasarım ve dövmelerle yakmak istemem. Sırf pratik olsun diye dövme yapmam kimseye. Bu saatten sonra benim kitlem vücudunda bir sanat eseri taşımak bilinciyle dövme sanatçısı araştırma işine girmiş ve beni bulmuş insanlar olmalı.

 

Bu işe başlamadan önce işin bu noktaya geleceğini tahmin ediyor muydun?

Hayalim gerçek olmadı henüz. Her zaman daha büyük hayaller ve istekler oluyor insanın hayatında. Ama hayalini kurduğum tarzda dövmeler yapıyorum şu an. Bunun ne kadar pratik gerektirdiğini söylemeye gerek yok. Gökten düşmüyor hiçbir şey. Uğruna çalışmak, denemek ve yanılmak zorundasın. Her dövmede öğrenmeye devam ediyorum.

 

Yurt dışıyla kıyaslandığında Türkiye'deki dövme sanatını nasıl görüyorsun?

Türkiye'deki dövme sanatı şu an gayet iyi. Pik noktasını yaşıyor. Benim bir sürü meslektaşım ABD'de, başka ülkelerde, dünyanın en iyi dükkanlarında çalışabilecek konumda. Çalışanları da var, çalışma seviyesinde olan insanlar da var. Fark şu olabilir: Yurt dışındaki insan ne yaptığını daha iyi biliyor. Orada bir çıraklık ustalık sistemi var. Ona uymak zorundasın. Gidip belgesiz bir dövme yapamıyorsun. Buna başvurabilmenin tek yolu da bir dövme dükkanında çalışmak oluyor. Yurt dışındaki fark bu. Burada binlerce takipçisi olan birçok dövmeci Almanya'da, İngiltere'de stajyer bile olamaz.

Sosyal medya mı şişiriyor bunu?

Sosyal medya birçok şeyin dengesini bozmuş durumda. Dövmecilik de bunlardan biri. İki çizgi atsan onun adı dövme oluyor. Tarz sahibi olmadan, çizgin oturmadan örneğin İngiltere'de bir dükkanda, kendisine dövme sanatçısı denilecek seviyeye getirmezler kolay kolay.

Sosyal medyaya bakışın ne bu anlamda? Her şeyi biraz daha mı kötüleştirdi yoksa avantajı daha mı büyük?

Sosyal medyayı sürekli kötüleyen yaşlı dövmecilerden gibi görüneceğim ama ben onlardan biriyim. Instagram'ın varlığının tartışmaya açık bir yanı yok. Bizim işimizde bilhassa kullanımı gerekli. Şahsım adına diğer insanların nasıl bu kadar vakit bulabildiğine de şaşırıyorum Instragram kullanmak için.

 

Dövmede en önemli faktör hijyen. Her operasyonda değiştirmek zorundasın iğneyi. Merdivenaltı yerlerde insanların enfeksiyon, hastalık kapma ihtimali de artıyor. Dövmeyi seçmek ayrı iş, dövmeciyi seçmek ayrı iş. Bu işin adım adım pratiği nasıl olmalı?

Biraz kıl olmakta fayda var. Kullandığı iğneler sorulabilir, yüzeyi nasıl dezenfekte ettiği sorulabilir. Ben bunların eğitimini Almanya'da aldım. Ayrıca kendim de takıntılı bir adam olduğum için her şeyi titiz bir şekilde yapmaya çalışıyorum. Bunu dövme yaptırmaya gelen insanın takip edebilmesi kolay değil. İstemeyen onu göstermez. Başka birine aynı iğneyi kullanmak zaten adilikten başka bir şey değil. Ama bunu bile yapan çaktırmadan yapar. Türkiye'de Emrah'tan başka kimseye dövme yaptırmadım ama şimdi yaptıracak olsam kılı kırk yarardım. Hepatit-C vazelinin içinde altı aya kadar yaşayabilen bir virüs. Kanla iş yapıyorsun. Benim kullandığım iğneler Almanya'dan (cheyenne ve kwadron) geliyor, tek kullanımlık ve sonra atılıyor. Bunun bir de Çin versiyonu var.

 

Bu işin de mi Çin ayağı çıktı?

Çin çok büyük bir endüstri bu işte. Sürekli alıcısı var, malzemeleri daha ucuz. İğne senin işinin kalitesini en çok etileyen faktör. Bunu da Çin'den alıyor. Adamın derdi para kazanmak. Yapıştırıyor Çin malı iğneyi, Çin malı boyayı, dövme yaptıran sanki bu işin peşine düşmeyecek gibi.

 

Bu işte çok ucuza kaçmamak lazım o zaman?

Bu demek değil ki her pahalı olan en iyisi olacak. ABD'deki adam da çin malı malzeme kullanıp dövme yapabilir sana. Yine araştırmanın önemi burada karşımıza çıkıyor.

Bu işin bir eğitimi ya da okulu olmalı mı?

Bu işin çıraklık ve ustalık sistemiyle olması gerektiğini düşünüyorum. Ama ben hiç çırak olmadım. Kendi kendime öğrendim. İlk başlarda ev arkadaşlarıma yaptım. İlla ki birilerinin canı yanıyor. Hele ki dövme gibi bir şeyi öğrenirken. Çıraklık-ustalık ilişkisi en uygun yöntem. Böyle bir işin okulunu kurandan şüphe ederim.

 

Dövme konusunda kırmızı çizgilerin var mı?

Ben daha çok siyah-gri ve figüratif şeyleri yapmayı seviyorum. Onun dışında pek bir şey yapmıyorum. Sulu boya tarzı dövmeler yapmıyorum mesela. Renk pigmetinin deride ne kadar kalmasını istiyorsan onun etrafını o kadar siyah örmen gerekir. Siyah renk dövmenin tuğlasıdır ve siyah her zaman en tutucu renktir. Dövmenin etrafında siyah bir renk yoksa o dövme erime eğiliminde oluyor. Hiçbir sulu boya dövmesinin yapıldığı gibi kaldığını görmedim. Renkli dövme tamamen yapılış şekline bağlı olarak dağılır ya da dağılmaz. Ama bunda deri tipinin de etkisi var. Güneşe çıkılıp çıkılmamasıyla da ilgili.

 

Gürgül'ün yaptığı bu dövmede bir erkek portesi var.

 

Dövme yaptırmanın belli bir mevsimi var mı?

İşi bilen insanlar  genelde bu işi kışın yapıyor. Yazın da yaptıranlar var. Tişört mevsimi geldi, dövme yaptırayım da göstereyim derdiyle dövme yaptıranlar da var. Kışın bunun bakımı yaza nazaran daha kolay. Ter ve sıcak gibi bir faktör yok. Sıcak hava iyileşmekte olan bir dövmede en çok isteyeceğimiz şey değil. Ne kadar serin bir ortamda bakımını yaparsan o kadar iyi olur. Yaz olmayan çoğu mevsim dövme yaptırmak için daha uygun.

 

Bu işin bir de güven boyutu var. Oturuyorsun koltuğa. Sen dövmeciyi ilk defa görüyorsun, dövmeci seni ilk defa görüyor ve iki taraf da birbirine güvenmek zorunda. Enerjinin tutmadığı insanlar oluyor mu?

Olmaz olur mu? "Ben seni başka birine yönlendireyim" dediğim insanlar da oluyor. Aşırı ısrarcı insanlar oluyor. Yaptırmak istediği şeyin olmayacak bir dövme olduğunu anlattığım halde ısrarla yaptırmak isteyenler çıkıyor mesela. Bazen saygısız insanlar da çıkabiliyor karşına. Evimde çalışıyorum ve buraya gelecek insanın nasıl biri olduğu önemli. O saatleri bir arada geçiremeyeceğim insanlar denk geldiği zaman "Sizinle çalışmaya ilgi duymadım" deyip başkalarına yönlendirmeye çalışıyorum.

 

Çok uzun sürede yapılan dövmeler de var. En uzun süren çalışmanı hatırlıyor musun?

Bazıları o kadar uzun sürüyor ki belli bir rakamı yok. 10 seans üstü gelenler de oluyor. Kapatma dövmeleri böyle oluyor. Önceki dövme ne kadar koyu ve kötüyse onu kapatmak da o kadar uzun sürüyor.

 

En zorlayan yer neresi?

Kaburga, karın, boyun,dirsek içi ve dışı... Dirsek göğüsten bile zor bir bölge ve kalıcı da sayılmaz, benim dirseğimde var mesela çoktan silinmiş durumda.

 

Çırak almayı düşünüyor musun kendine?

Şu an için öyle bir niyetim yok, belki yıllar sonra.

 

Gürgül, röportaj yapan kişinin koluna dövme yaparken.

 

Daha önce dövme yaparken hiç röportaj vermiş miydin?

Bu ilk oluyor. Sırtını bana doğru dön, arka koluna başlıyorum.

 

Dövme yapımı sırasında çekilen fotoğraf ve video Onur Pullukçu'ya aittir.