27 Şub 2019
Zeynep Öztürk

Çocuk Gibi Bak - Göçmen Çocukların Hayatta Kalmak Gibi Bir Derdi Var

 

 

İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde okuyan bir grup genç ders kapsamında bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor. Bu sosyal sorumluluk projesinde amaç; göçmen çocuklara çocukluklarını hatırlatmak ve onlara yöneltilen nefret söylemlerini azaltmak. Proje o kadar başarılı oluyor ki ana haber bültenlerine çıkıyor hatta Amerika'dan birincilik ödülü bile alıyor. Projeyi başarılı kılan etkenleri, proje kapsamında neler gerçekleştiğini ve bizleri neler beklediğini konuştuk. 

Projenin gerçekleşmesinde bu dönem 17 genç görev alıyor. Tahmin edersiniz ki hepsiyle tek tek proje hakkında konuşamadım. O yüzden grup sözcüleri olarak Elif Tanınmış, Furkan Güneri ve Melis Nur Demirkol ile sohbet gerçekleştirdim, keyifli okumalar. 

Kaynak: Çocuk Gibi Bak

Görselde karikatürize edilmiş 5 adet çocuk kafası bulunmakta. Görselin ortasında da "Çocuk Gibi Bak" yazmaktadır. Görseli tasarlayan kişi ünlü karikatürist Yiğit Özgür'dür.

  

Söyleşimize başlamadan önce ekip arkadaşlarınızın isimlerini paylaşmanızı isterim.

Elif: Tabii seve seve. Ayrıca belirtmek isterim ki şu an bu röportajı üç kişi gerçekleştiriyor olabiliriz ama arkamızda kocaman bir ekip var. Bu ekip arkadaşlarımız ise; Aslı Dinmez, Burcu Durmaz, Bülent Kalaycı, Cem İpek, Ceren Çağıral, Ece Lara Alanyalı, Elif Altıntaş, Erdem Ünal, Ezgi Keskin, Süleyman Görkem Güllü, Gözde Şenol, Serra Evci, Sinem Güdücü, Umutcan Öztürk ve Volga Ayasku.

 

Sizlerin projeye başlamanız nasıl oldu?

Elif: İçimden bir his başka hayatlara dokunacak olmanın mutluluğunu tatmam gerektiğini söylüyordu. Okulumuzda da sosyal sorumluluk dersi kapsamında bu isteğimi yerine getirebileceğimi düşündüm ve projeden sorumlu hocamız ile görüştüm. Projeye başladığım ilk zamanlar ön yargılarım vardı diyebilirim. Tahmin edersiniz ki bu ön yargılarımı kırmam çok uzun sürmedi. Çocuklar kendilerine örnek alacak birilerini arıyorlar ve biz elimizden geldiğince çalışma gerçekleştirdiğimiz çocuklara örnek olmaya çalışıyoruz. Benim projeye inancım, çocukların gözlerinde gördüğüm sevinç ve hüzün ile başladı. Hem sevinç hem hüzün aynı gözlerde olabiliyormuş bunu öğrendim.

Furkan: Bugüne kadar yapılan işleri fikren destekliyordum fakat bir süre sonra aktif olarak projelerin içinde yer almak istediğimi fark ettim. Eşit bir dünya istiyorum ve kendimce ne yapabilirim diye düşündüğümde bir adım atarak kendimi bu projenin içinde buldum. Hani derler ya "insanlık için küçük ama benim için büyük bir adım" diye, aynen öyle. Göçmen meselesi Türkiye'nin sorunlarından ve bu soruna kendimizce ucundan kenarından bir çözüm ürettik. Göçmenler de bir toplum, biz de bir toplumuz. Bu iki toplumun birbirine entegre olmadan aynı ülkede yaşamaya çalışması çok zor. 

Melis: Beni bu projeye Selin Hocam yönlendirdi. Göçmenlere karşı ön yargılarım çok fazlaydı. Haberlerde ya da çevremde gördüğüm kadarıyla nefret söylemlerinin çokluğu ister istemez beni de etkiliyordu fakat bu projenin içerisinde yer aldıktan sonra aslında çoğu insan gibi olayların iç yüzünü bilmediğimi fark ettim. Proje; göçmen çocuklarına yönelik bir proje olmasına rağmen ben genel olarak göçmen ailelere karşı nefret söylemlerini azaltabildiğimizi düşünüyorum. 

 

'Proje sürecinde kendi çocukluklarınızla ile göçmen çocuklarının çocukluklarını karşılaştırdınız mı?' soruma ise hep bir ağızdan 'Evet, her gün' cevabını alıyorum ve sohbetimiz devam ediyor. 

 

 

Görselde bir afiş bulunmaktadır. Afişin bir yanında Furkan Güneri ve Elif Tanınmış diğer yanında ise Melis Nur Demirkol ve Zeynep Öztürk bulunmaktadır.

 

GÖÇMEN ÇOCUKLARIN HAYATTA KALMAK GİBİ BİR DERDİ VAR!

 

Eşit bir dünya bilincini çocuklara hangi yollarla aşılıyorsunuz?

Elif: Yaptığımız etkinliklerin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde çocuklar kendi yeteneklerini keşfetmeye, kendilerini ve yapabileceklerini görmeye başladılar. Tiyatro oynadılar, kurabiye yaptılar, fotoğraf çektiler vb. etkinliklere katıldılar. Ailelerimiz bizleri iyi olduğumuz alanlara yönlendirmeye çalıştı fakat göçmen çocuklar bizler kadar şanslı değiller ve biz bu şansı onlara vermek istedik. Göçmen çocukların hayatta kalmak gibi bir dertleri var ve bu durum çocukluklarını yaşamalarına engel oluyor. 

 

Etkinliklerde çocukları kendi dünyalarından alıp başka bir dünya içerisine sokuyorsunuz ve etkinlik bitiminde kendi gerçek dünyalarına geri dönüyorlar. Bir ışık gösterip o ışığı onlardan almak gibi olmuyor mu biraz... Bu durum onlarda bir kızgınlık yaratmıyor mu?

Elif: Haklısın. Bu bizlerin de düşündüğü bir sorun. Etkinliklerde onları kendi dünyalarından alıp başka bir dünya içerisine sokuyoruz ve ne yazık ki etkinlik bitiminde kendi gerçek dünyalarına geri dönüyorlar. En büyük amaçlarımızdan biri projenin sürdürülebilirliğini sağlamak. Proje sürdürülebilirliği bu problemi ortadan kaldıracaktır.

Melis: Çoğunun avantajı okula gidiyor olmaları. Bizim sunduğumuz fırsatları devam ettirme şansları olacak çünkü eğitim alıyorlar. 

 

Peki, sizlerin göçmenlerle birebir yaşadığınız sorunlar oldu mu hiç?

Elif: Benim kişisel olarak bir sorunum olmadı. Çevreden duyduklarım yüzünden ön yargılar ağırlıklıydı. 

Furkan: Benim yaşadığım bir sorun yok. Toplum düzenini bozacak hiçbir davranışlarını görmedim aksine gözlemlediğim bir konuyu paylaşmak isterim. Bizim kendi mahalle çocuklarımız bile sokağa çok çıkmazken göçmen çocuklar sokaklarda çocukluklarını doyasıya yaşıyorlar. Göçmen çocukların da çocukluklarını yaşadığını görebilmek beni mutlu ediyor. 

Melis: Kişisel olarak hiçbir sorun yaşamadım sadece bir dönem medyada yer alan olumsuz haberlerden dolayı ön yargım vardı. Ön yargımı bu proje kapsamında kendi içimde çözdüm.

 

GÖÇMENLER POTANSİYEL SUÇLULAR!

 

Göçmenlerle ilgili en çok ne tür söylemlerle karşılaştınız?

Melis: Sosyal medya hesaplarımızda bu dönem çok aktiftik. Yaptığımız paylaşımlara gelen kötü yorumları silmemeye ve hepsine açıklayıcı nazik bir dille cevap vermeye çalıştık. Bu gelen olumsuz yorumlarda en çok dile gelen ¨Önce kendi çocuklarımıza yardım edin ondan sonra mültecilere yardım edersiniz.¨ oldu.

Furkan: Göçmen aileleri kabullenememişlik söz konusuydu. ¨Ne zaman gidecekler? Bizim yaralanamadığımız imkanlardan neden yararlanıyorlar? Nereye gitsem göçmen!¨ gibi söylemleri yaptığım sosyal medya araştırmalarında sıklıkla gördüm. Çocukları sorduğumda ise 'Onlar daha çocuk, bir suçları yok.' söylemi yaygındı ki bu bizi çok mutlu etti.

Elif: Maalesef çocuk göçmenlere potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor.

 

Görselde grafik çalışması bulunmaktadır.

 

Potansiyel suçlu söylemeni azaltmak için yaptığınız bir çalışma var mı?

Melis: "Sanat her zaman iyileştirir" mottosuyla ilerledik. Sanatla çocukları bir araya getirerek onların masumluklarını ve toplum için ne kadar iyi bireyler olabileceklerini göstermeye çalıştık.

 

YAŞAM KOŞULLARI SANILDIĞI GİBİ GÜZEL DEĞİL! HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERİYORLAR

 

Yaptığınız araştırmalar sonucu ortaya çıkan göçmenlerle ilgili doğru bilinen yanlışları bizimle paylaşabilir misiniz?

Elif: Doğru bilinen yanlışları geçen dönemki arkadaşlarımız hazırlamışlardı. Tabii ki en bilinenleri maaş almaları, üniversite sınavları ve kimlik. Gerçek bir kimlikleri yok bir kartları var ve o kartı gittikleri illerde çıkartabiliyorlar. Aylık belirli bir ücret alabilmeleri için bir sürü şartlar, prosedürler var. Dışarıdan görüldüğü gibi havadan aldıkları bir şey yok.

Melis: Yaşadıkları yerleri görebilseler zaten böyle düşünmeyecekler. Yaşam koşulları sanıldığı gibi güzel değil! Hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. 

 

Görselde çocukken yaptığımız cam bir kap içinde pamukta filizlenmiş fasulye bulunmaktadır.

 

Biraz da proje kapsamında sosyal medyanın yönetimi hakkında bilgi almak istiyorum çünkü aktif olarak kullandığınızı ve sosyal medyanın proje için önemli bir ayak olduğunu söylediniz.

Furkan: Yaptığımız her çalışmayı sosyal medya hesaplarımızda paylaşmaya özen gösteriyoruz. Ayrıca bağ kurmak adına bizim çocukluklarımıza dair paylaşımlarda bulunup ¨Yorumlarda buluşalım.¨ diyoruz. Projenin amaçları doğrultusunda herkese çocukluğunu hatırlatmak istedik.

Elif: Çok hızlı ilerleyen bir proje olduğundan dolayı son dakika ¨Bu da çok güzelmiş, bunu da ekleyelim.¨ dediğimiz birçok paylaşım oluyor. 

Melis: Tabii dönem başında belirli gün ve haftaları çıkartıp onların çalışmalarını önceden hazırlıyoruz. 

 

 

Görselde fotoğraf sergisi yer almaktadır.

 

Bu dönem proje kapsamında bizleri hangi etkinlikler bekliyor?

Elif: Erasmus+ Yapılandırılmış Diyalog açık ara önde diyebiliriz. (Gülüşmeler) Portekiz, Yunanistan ve İspanya'dan misafir öğrencilerimiz gelecek. Onların da yürüttükleri sosyal sorumluluk projeleri var ve yaşadığımız sorunlarla ilgili bir çözüm bulup bunu karar vericilere rapor şeklinde sunacağız. Ayrıca Sokak Oyunları Şenliğimiz var. Çocukları okulumuza davet ediyoruz. Üniversitemizde bir etkinlik alanımız var, o alanda hep birlikte sokak oyunları oynuyoruz; seksek, yakar top, ip atlamak, saklambaç gibi... Tabii bu oyunlara göçmen çocukların oyunları da ekleniyor. Bu etkinliğimiz ise nisan sonu gibi olacak, herkesi bekleriz.

Furkan: Fotoğraf sergimiz de olacak. İki yıldır süregelen fotoğraf sergimiz de bizlerin gözünden göçmen çocukların dünyası yer alırken bu yılki fotoğraf sergimizde göçmen çocukların gözünden dünya yer alacak. 

Melis: Farklı üniversitelere gidip oradaki öğrencilere projemizi anlatıyoruz ve fazlasıyla destek alıyoruz. Geçen yıl 29 üniversite projeden haberdardı, 5 üniversiteyi ziyaret ettik, 300'den fazla da insana ulaştık. 

 

Görselde Amerika'da kazandıkları ödül, ekip ve juri üyeleri yer almaktadır. Bu bir toplu çekilmiş fotoğraftır.

 

53 projenin katıldığı P2P: Facebook Global Üniversiteler Dijital İletişim Yarışması'nda "Çocuk Gibi Bak" projesi birinci oldu. Bu çok zor ve çok güzel bir başarı, sizlerle gurur duymamak elde değil doğrusu. Benim bu noktada öğrenmek istediğim 17 kişilik ekipten 5 kişi Amerika'ya gidip sunum yaptı. Amerika'ya gidecek kişileri nasıl belirlediniz?

Melis: Adil bir seçim olması için herkes beş kişinin adını yazdı ve Amerika'ya gidecek kişileri öyle belirledik.

 

Projeye daha önce başvuru yapmış mıydınız?

Elif: Evet, her yıl başvuru yapıyorduk. Bu yıl şans bizden yanaydı.

 

Bu sizin başarınız, şans demek hafif kalır! Peki, sunuma hazırlanma ve sunum anını bizlerle paylaşır mısınız?

Elif: Amerika'ya gitmeden 10 gün hatta daha da önce biz deli gibi çalışmaya başlamıştık. Amerika'ya gittik ve otele ilk girdiğimiz andan itibaren çalışmaya devam ettik. O kadar çalışmıştık ki heyecanlanmaya vaktimiz kalmadı çalışmaktan diyebilirim. Sunum saatlerine yakın çalışmayı bir kenara bıraktığımızdan dolayı hepimize birden heyecan bastı. İnanılmaz bir deneyimdi, nasıl kelimelere dökebilirim inanın bilmiyorum.

Melis: Biz oraya beş kişi olarak gittik ama hem geçen dönemi hem de bu dönemi temsilen birçok kişi adına oradaydık. Oraya birbirini tanımayan beş insan olarak gittik ve oradan birbirini en iyi tanıyan beş insan olarak döndük. Sunum sabahı son çalışmamızı yaparken sanki bilgileri birbirimizin beyinlerine koymuş ve kapatmış gibiydik. Ekip arkadaşlarımıza ne kadar teşekkür etsek az.

 

Son olarak ekibin mesajını da şuraya iliştiriyorum:

Sunuma gitmeden önce bizi birebir çalıştıran Aytül Özkan hocamıza ve tabii ki her zaman yanımızda olan başta Selin, Sema ve Ebru hocalarımız olmak üzere desteklerini esirgemeyen bütün hocalarımıza teşekkür ediyoruz.