10 May 2017
Otuzbeşlik

Düşünbil Dergisi - Özgürlük Düşünmektir!

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portal. Düşünbil genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamakta. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmekte. Olcay Yılmaz otuzbeslik.com'a Düşünbil'i anlatıyor. 
 
Kaynak: Düşünbil Dergisi
 

Düşünbil Dergisi nedir?
Düşünbil’in öyküsü, benim üniversite yıllarında girdiğim kültür sanat topluluğuna kadar uzanır. 2003 yılında topluluk dergisi ile başlayan dergi serüvenim, ‘Düşünsel’ adlı fanzin ile devam etti. 2007’de de Düşünbil çıkmaya başladı. Üniversitede okurken bir anda kendimi felsefi bir ortamın içinde buldum. Düşünbil bu felsefi ortamın bir ürünü olarak ortaya çıktı. Parkta, bahçede, yolda, sokakta bilim/ felsefe konuşur ve türlü tartışmalar yapardık. Bu tartışmalar bizi yazmaya teşvik etti ve düşündüklerimizi insanlarla paylaşmak için bir dergiye ihtiyacımız vardı. Dergi faaliyetini mezun olup askere gidip geldikten sonra da sürdürdüm. Elbette zor bir işti ve bu işi çok zor koşullarda devam ettirmeye çalıştım. Düşünbil Dergisi zor koşullar altında kendini devam ettirmeyi başaran bir dergi oldu. O bir Sisifos’tu.

Böyle bir portal oluşturma fikri nasıl ortaya çıktı? 
Dergi satışlarımız yıllar içerisinde arttı. Ama yedi yılı (2014) doldurmasına rağmen dergi hala kendi matbaa giderini karşılayamıyordu. Düşünbil adına yaptığımız ücretsiz etkinlikleri ücretli etkinliğe çevirmeye başlayınca dergi bir anda matbaa giderini karşılamaya başladı. Böyle olunca biz de “derginin matbaa giderini nereden çıkaralım” diye kara kara düşünmeyi bırakıp “başka neler yapabiliriz” diye düşünmeye başladık. Bir nevi yeni projeler üretmeye başladık. Maddi kaynak olmayınca insan kendini köşeye sıkışmış hissediyor. Biz o sıkışıklıktan bir şekilde kurtulmayı başardık. (Biz diyorum; çünkü benimle birlikte yıllar içerisinde onlarca arkadaş dergi çalışmalarına gönüllü olarak destek verdi.) Aslında portal fikri hep aklımızdaydı. Çünkü dergi ile kısıtlı insana ulaşabiliyorduk. Portal sayesinde düşünceyi insanlara ulaştırmamız daha kolay olabilirdi, öyle de oldu. Bu süreçte sosyal medya paylaşımları, özellikle de Facebook, çok etkili oldu. Portal'ın okurlarına ulaşması Facebook sayesinde oldu, diyebiliriz. Portal’da 100’e yakın gönüllü çevirmen arkadaşımız ve iki editörümüz çalışmalarını sürdürüyor. Portal benden çok onların emekleri ile ayakta duruyor. Bir nevi kolektif bir eylem! Portal sevildi mi, sevildi. Facebook takipçimiz 250.000’e yaklaştı ve bu sayı hızla artmaya devam ediyor.
http://dusunbil.com/

Kaynak: Düşünbil Dergisi
 

Libido Dergi ve Godfather Dergi hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Düşünbil ilk çıktığında “felsefe ve “edebiyat” dergisi olarak adını duyurdu. Benim şiire olan merakımdı edebiyatı dergiye sokan. Ama sonradan, Darwin’in 150. doğum gününe özel çıkardığımız 7. sayı ile birlikte dergi “felsefe ve bilim” dergisi oldu. Ancak sonraları bazı özel nedenlerden dolayı sadece bir alana yönelmemiz gerektiğini hissettik. Böylece Düşünbil sadece felsefe dergisi olarak çıkmaya başladı. Elbette psikanalize olan ilgimiz de vardı. Psikanaliz, Düşünbil ağacının bir dalından çıktı ve Libido Dergisi olarak ayrıldı. Libido ilk çıktığında teoloji konularını ele alıyordu, daha çok Freud’un uygarlık kuramını içeriğine taşımaya çalışıyor ve katı bir Freudyen dergi olma iddiasını taşıyordu. Sonraları benim Lacan ile tanışmam nedeni ile dergi Psikanaliz dergisine dönüştü. Godfather Dergisi de Düşünbil’in sinema kolundan ortaya çıktı. Sinema ve felsefe Düşünbil için önemliydi ve biz bu önemi Godfather ile bir adım öteye taşımaya çalıştık.

Kaynak: Düşünbil Dergisi
 

Düşünbil Dergisiyle kimlere ulaşmak istediniz?
Başta da söylediğim gibi öncelikli amacımız düşüncelerimizi insanlara ulaştırmak. Çünkü felsefi ortamımızın temel özellikleri okumak, düşünmek ve paylaşmaktı. Dergi bu düşüncelerimizin paylaşım ayağını oluşturmuştu. Sonraları dergi takipçilerinin daha çok üniversite öğrencileri tarafından takip edildiğini gördük. Elbette bu duruma şaşırmamıştık; çünkü ben de bu konularla üniversitede tanışmıştım. Benim gibi kırsaldan veya varoştan gelen biri için üniversitede felsefe veya bilimle tanışmak güzel bir olaydı. Ülkemizde maalesef felsefi yayınlar yok denecek kadar az. Olanlar ise çok kısır ve yüzeysel. Biz “bu kısır ve yüzeysel şeyleri nasıl aşabiliriz” diye kafa yürütüyorduk. Bunu dergide uyguladık ve insanlar da ilgi gösterdi.

Büyük çoğunlukla popüler kültür kitaplarının okunduğu bir dönemde bilim, felsefe, sosyoloji, tarih kitaplarına rağbet oluyor mu?
İnsanlar bilmiyorlar! Neyi diye sorarsanız ‘düşünmeyi’; düşünmeyi henüz keşfetmemişler. Düşünmeyi keşfetmeleri için düşünce içeren yayınlara ulaşmaları gerekiyor. Eğer siz bu yayınların varlığından haberdar olamıyorsanız düşünme eylemine de geçemezsiniz; ben bunu bizzat yaşadım. İnsanların düşünmemesi için ülke olarak birlik olmuş gibiyiz. Anne-babalar çocuklarının düşünmemesi için elinden geleni yapıyorlar. Aileler maalesef çocuklarının kendi arzu dünyalarının dışına çıkmasını istemiyorlar. Öğretmenler kendi anlattıklarının dışında öğrencinin bir şey öğrenmesini istemiyorlar. Kısacası ‘icat çıkarmayın’ diyorlar. Ama bize televizyonlarda, okullarda, sokakta yabancı ülkelerin bilim insanlarının ve felsefecilerinin büyüklüğünden bahsediyorlar. Peki, bizde neden dünya çapında bir insan çıkmıyor? Anne ya da baba “o lamba neden açık” dediğinde zaten ülkenin ve düşünme yetisine sahip çocukların tüm umutları sönüyor. Maalesef çocukları kendi ellerimizle öldürüyoruz. Onlar anne babalarını taklit eden klonlara dönüşüyor ve biz bu klonları uyandırmak istiyoruz. Çünkü uyuyan insanlarla yaşamak istemiyoruz.

Kürk Mantolu Madonna gafı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Halkımız cahil bırakıldı; şehirde, kasabada, köyde. Aileler cahil bırakıldı; varoşta/kırsalda ve sokakta. Çocuklar icat çıkarmadı ve herkes mutlu oldu. Keşke bu gaflar çoğalsa! En azından insanlar bu şekilde bir şeyler duymaya başlar. Gafa bile tahammül edemez durumdayız. Yaşadığımız bu cahillikte edilen gaf, Yunan filozoflarının düşüncelerinden de üstündür. En azından doğruyu olmasa da yanlışın ne olduğunu bu şekilde öğrenebiliriz.

Düşünbil Dergisi'yle gerçekleştirmek istediğiniz gelecek planlarınız neler? 
Gelecek planımız imkânla ilgili bir durum! Bizim felsefemiz düşünmek ve gerçekleştirmek. Hayal veya umut pek sevdiğimiz şeyler değil. Aynı zamanda bunların hepsi bir süreç! Önce insanlar bize güvenmeli diye düşünüyoruz. Çünkü ülkede güvenecek maalesef pek bir şey kalmadı. Biz bu güveni veremezsek yaptığımız hiçbir şeyin değeri kalmayacağını biliyoruz Bu işi ciddiyetle sürdürmek ve bundan keyif almak istiyoruz. Gerisi zaten gelecektir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Boşlukta dönen bir gezegende yaşıyoruz ve yanı başımızda devasa bir ateş topu, Güneş var. Oysa biz komşumuzdan korkuyor, yolda yürümenin tedirginliklerinden söz ediyoruz. Eğer evrene, yaşama, doğaya ve zihne dair bir şeyler öğrenmiyorsak kendi küçük ve yapay dünyalarımızda çarpışıp dururuz. Yaşama ve ölüme dair konuştuklarımız oranında yapay dünyalarımızdan sıyrılıp birbirimizi anlayabiliriz. Küçük arzular uğruna yok eden bir makineye dönüşüyorsak bu sadece kendi iç dünyamızı tanımamakla değil, evren hakkında da bilgilerimizin ve düşüncelerimizin eksik olmasındandır. Düşünmeli, üretmeli, sevmeli ve paylaşmalıyız; bunu dışında güzel bir dünya aramak bir hayal olur. Bu güzel söyleşi için teşekkürler.