26 Eki 2019
Gülay Güler

Efsaneler Yıldırım Kuşu: Bilinen Efsanelerin Bilinmeyen Hikayesi

Deniz Kuyumcu, 22 yaşında genç bir yazar. Kuyumcu, kitabı Efsaneler Yıldırım Kuşu’nda gerçek efsanelerle kurmacayı birleştiriyor. Herkül’den Kral Arthur’a, Merlin’den Ragnar’a, Yecüc ile Mecüc’den Spartalılara kadar bildiğimiz bütün mitolojik karakterler Kuyumcu’nun kitabında, nihai bir amaç uğruna, farklı bir gerçeklikte bir araya geliyor.

 

Okurken fantastik bir film izliyormuşsunuz hissine kapılacağınız kitabın yazarı Deniz Kuyumcu ile tanınmış karakterleri seçmesinin sebebini, yazarken nelerden etkinlendiğini, Türk ve Dünya fantastik edebiyatını, kitabı filme uyarlamak adına ne gibi çalışmalar yaptığını, yazar olmak isteyenlere vereceği tavsiyeleri konuştuk.

Biraz kendinden bahseder misin? Ne okuyorsun? Günlük hayatında neler yapıyorsun?

Adım Deniz Kuyumcu. 22 yaşındayım. Ekonomi Üniversitesi’nde Sinema ve Dijital Medya okuyorum. Efsaneler Yıldırım Kuşu adında fantastik türde bir kitap yazdım. Aynı zamanda kısa film çekiyorum, senaryo yazıyorum, tanıtım filmi çekiyorum ve sporla ilgileniyorum. 10 yıl boyunca yüzücülük yaptım. Şu an fitness ve lisanslı olarak kickbox yapıyorum. Günlerim bunları yaparak geçiyor.

Deniz Kuyumcu kameraya bakmış gülerek poz veriyor. Arkasında deniz var, sağ tarafında ise iskelenin ucu görünüyor.

Çok farklı dallarda birçok iş yapıyorsun. Bu kadar işe nasıl zamanın yetiyor?

Genelde arkadaşlarımın da çok sorduğu bir soru bu. Bunun planlama ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Nerede, ne zaman, ne yapacağınızı bilirseniz ve yapacaklarınızı ertelemezseniz her şeyi yapacak zamanı bulabilirsiniz.

Kitabını okumayanlar için kitabını anlatabilir misin?

Kitabım dünya mitoloji, din, tarih, efsaneleri kapsayan fantastik türde bir eser. Dini, tarihsel bazı olayları ve bazı mitolojik karakterleri kendi fantezi dünyamda bir araya getirip fantastik bir öykünün içine yerleştirdim. Tamamen kurgusal bir hikaye yarattım.

Tanınmış karakterleri seçmenin sebebi de kitabın evrensel olabilmesi için miydi?

Evet kitabımın evrensel olmasını istedim. Kitapta herkes tarafından bilinen Herkül, Arthur da yer almakta daha geri planda kalan, herkesin bilmediği Göbekli Tepe, Anunnakiler ve Oyuk Dünya da yer almakta.

Başrollerdeki Owen ve Z senin yarattığın karakterler mi?

Baş iyi ve baş kötü diye adlandırabileceğimiz karakterler tamamen benim kendi yarattığım karakterler.

Kitabı yazmadan önce karakterleri mi seçmiştin yoksa bir çatı belirleyip ona göre mi ilerledin?

Kafamda bazı karakterler ve hikaye belliydi. Şu karakterler şuraya gidecek diye planlamıştım. Onun dışındaki her şey kitabı yazarken kendi kendine gelişti.

Kitabı yazarken sinema filmlerinden etkilendiğin oldu mu?

Tabii, ben kitabı yazarken birçok şeyden etkilendim sinema filmleri de dahil. Yüzüklerin Efendisi’ndeki yolda olma durumu beni çok etkiledi. Ben de kitabımda yol temasını kullandım. Onun dışında fantastik ve bilim kurgu kitaplarından da çok etkilendim. Dizilerden hatta çocukluğumda izlediğim çizgi filmlerden, oynadığım bilgisayar oyunlarından da etkilendim.

Kitabın sonundan anladığıma göre kitabın devamı gelecek.

Kafamda beş kitap olarak kurguladım. Tabii ki bütün kitapları kurgulamadım ama her birinde ne olacağını planladım.

Gelecek kitaplarda neler olacağına dair küçük tüyolar verebilir misin?

Okuyucular ileride Türk, Japon, Çin, İran mitolojisinden karakterleri de hikaye örgüsünde görebilecekler.

"Farklı bir gerçeklikte yaşananlar tüm destansı kişilerin aynı zaman diliminde toplanmasına neden oldu” demişsin. Peki farklı gerçeklikte ne oldu?

Mesela kitabımda Arthur'un Excalibur’u kayadan çıkarma hikayesi yer alıyor. Bu gerçek mitolojik bir öykü. Ama mitolojinin orjinalinde Arthur, Herkül ile şeytana karşı mücadele etmez ama benim kitabımda ediyor. Bu da benim kurgusal evrenim. Kitapta karakterler nihai bir amaç için bir araya geliyorlar (şeytana karşı verilen savaş). Bu karakterlerin aynı zaman dilimde bir araya gelmesine sebep oluyor. Kont Drakula 1400’lü yıllarda yaşamıştır ama benim kitabımda Herkül ile aynı zaman diliminde var oluyor. Ben bu karakterleri bir araya getirerek okuyucuların hem bilinen hikayeleri ve karakterleri hatırlamalarını hem de kurguladığım büyük hikayede bu karakterleri bir arada görmelerini istedim.

Kitabın sinematografik çokça öğe barındırıyor. Kitabı okurken fantastik bir fim izliyormuşum hissine kapıldım. Sanırım o da senin sinema okumandan kaynaklanıyor. 

Doğrudur sinema okumam yazma şeklimi etkiledi. Zaten çok fazla fantastik kitap okurum. Rus bir yazar olan Dmitry Glukhovsky'nin Metro 2033, Metro 2034, Metro 2035 adlı kitap serisinden çok etkilenmiştim. Glukhovsky kitaplarında ortamı çok güzel betimler ve olaylar çok güzel bir şekilde kafanızda canlanır. Rusya’nın metrosunda sanki oradaymışsınız gibi hissedersiniz. Ben de böyle bir kitap yazmak istedim. Fantastik kitaplarda betimleme bence çok önemli bir unsurdur.

Kitabı sinema filmine uyarlamak istediğini biliyorum. Kitapta bir dönem olmasa da filmde bir dönem olması gerekiyor. Peki bu hangi dönem olurdu?

Evet, filme uyarlanmasını çok istiyorum. Aslında kitabı da orta çağ dönemini baz alarak yazdım. O dönemin özelliklerine yoğunlaştım. Filmin de o dönemde geçmesini isterdim.

Kitabi filme uyarlamak adına ne gibi çalışmalar yapacaksın?

Kitabın filme dönüşmesi Türkiye’de çok zor. Fantastik bir film çekebilmek için olanakların yerterli olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu tarz filmleri Hollywood dışında çekebilen başka bir ülke de yok. Sinemanın merkezi olduğu için Los Angeles’a gitmek istiyorum. Orada sinema konusunda yol almış bazı arkadaşlarım da var. Onlarla birlikte çalışmak istiyorum. Eğer bir fırsatım olursa kitabımı filme uyarlayıp dünyaya izletmek istiyorum. Sadece Türk mitolojisine bağlı kalmak istemememin, evrensel karakterleri kullanmamın nedeni de bu.

Türk ve dünya fantastik edebiyatını karşılaştırmanı istesem. Hangi edebiyatçıları okudun, hangilerinden etkilendin?

Türk fantastik edebiyatında Çağlayan Yılmaz’ın Börü serisi gibi fantastik kitaplarımız var ama kitap sayısı çok sınırlı. Aslında Dede korkut hikayeleri, Ergenekon destanı gibi sadece kendi kültürümüzü yansıtan eserlere sahibiz.

 

Dünya fantastik edebiyatında Rusların eserlerlerini daha çok beğeniyorum. Çok bilinen fantastik kitapların hemen hemen hepsini okudum diyebilirim. Ama yolculuk hikayeleri beni daha çok etkiliyor.

Örnek aldığın yazarlar var mı?

John Ronald Reuel Tolkien fantastik edebiyatın bana göre en iyileridir. Çünkü kendi dilini yaratmış, her karakteri kendi yaratmış, çok fazla hazırlık yapmış ve çok uzun süreçlerde de kitaplarını yazmıştır. J.K. Rowling’i de çok beğeniyorum. Yazarlık konusunda hiçbir deneyimi olmayan bir kadının hikaye anlatımındaki ustalığı bana çok ilham ve güç verdi.

Bu hayal gücüyle alakalı sanırım? Hepimiz sınırsız hayal gücüyle doğduk ama hayat şartları şarları çoğumuzu hayal kuramaz hale getirdi. Sen bu yetini nasıl korudun?

Çocukluğumdan beri film izlemeyi, kitap okumayı çok severim. Benim farkım izlediklerimden ve okuduklarımdan çok fazla etkilenmem. Ayrıca etkilendiğim hikayelerin nedenlerini merak eder ve araştırmalar yaparım.

İlham gerçekten anlık gelen bir şey mi? Gelsin diye bekliyor musun? Yoksa küçük küçük notlar alıp sonra mı yazıya döküyorsun?

Küçük küçük notlar kesinlikle alıyorum. Not almazsam aklımdan uçup gidiyor. Mesela metrodayım aklıma bir şey geliyor hemen telefonumun notlar kısımına yazıyorum. Gece yatağımdan kalkıp kağıda yazdığım da oluyor. İlham gerçekten gecenin bir yarısında da gelebiliyor. Ama hikaye, yazarken olay örgüsüne göre de şekillenebiliyor. İşin kilit noktası hikayenin olay örgüsünü oluşturmak, notlar almak ve boşlukları doldurmak diyebilirim.

Türkiye’de fantastik kitap yazarlarının kitaplarını yayımlatmakta çok zorluklar yaşadıklarını duyuyorum. Sen kitabını yayınlarken zorluklarla karşılaştın mı?

Bu tip duyumları ben de duydum ama ben bu tip zorluklarla karşılaşmadım. Kitabım Duvar Yayınları tarafından İzmir Kitap Fuarı zamanında yayımlandı. Yayınevi, fuarda bana hemen stant ayarladı. Fuar çok güzel geçti ve gurur vericiydi. Kitabevleri, internet siteleri için çoğu kitaba hemen yer veriyorlar ama raflara gelince yeni yazarlara yer vermek istemiyorlar. Yazarların raflarda yer alabilmesi için ya çok kitabı olması ya çok tanınması ya da popüler biri olması gerekiyor.

Fantastik kitaplar aslında gerçeğin bir yansımasıdır. Senin kitabın hayattaki hangi gerçeği yansıtıyor?

Kitabım gerçek hayatta da hiçbir zaman bitmeyen kötü ve iyi arasındaki mücadeleyi yansıtıyor. Ben kitabımda kötü neden kötülüğü seçiyor, iyi neden iyiliği tercih ediyor sebeplerini çok iyi anlattığımı düşünüyorum. Kitabın giriş kısmı olan Yaratılış bölümünde hiç diyalog yoktur. O bölüm karakterlerin neden öyle bir yol alacaklarına dair okuyuculara zemin hazırlamak için yazıldı.

Bu röportajı sen yapsaydın kendine ne sorardın?

Nasıl yazmaya başladığımı sorardım. Cevabı ise şu: Aklımda bir hikaye yazmak hep vardı. Hep bilinen karakterleri bir araya getirmenin çok ilgi çekeceğini düşünüyordum. Gerçi ben bu kitabı yazarken Marvel bunu yaptı. Avengers: Sonsuzluk Savaşı ben kitabı yazmaya başladıktan sonra çıktı.Yanlış anlaşılmasını istemem.

Kitabın kapağını kim tasarladı?

Kapağı kuzenim Çağdaş Gülöğüt tasarladı. Kendisi ressamdır. Başta başka bir kapak düşünmüştük.

Kapakta baş karakterler yerine yan karakterlerin kullanılmasının nedenini merak etmiştim doğrusu.

Kapakta mahşerin dört atlısı, kırmızı ay ve şeytanın serbest kaldığı manastır yer almakta. Şeytanın, mahşerin dört atlısı tarafından kurtarıldığı gün tasvir edilmekte. Tamamen kötülere yönelik bir kapak oldu. (Gülüyor) Tasarımcım bu sahneyi çok beğendiğini ve kapakta bunu canlandırmak istediğini söyledi. Ben de tasarımı ona bıraktım.

Kapak tasarımının satışları etkilediğini düşünüyor musun?

Tasarımın canlı ve renkli olmasını istemiştim keza öyle de oldu. Aslına bakarsanız iyi bir şey değil ama kapak tasarımının satışları etkilediği bir gerçek. Kapağa bakıp kitap almamak lazım. Maalesef sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kapağa ve özete bakıp insanlar kitap alabiliyorlar. Benim kitabım gençlere yönelik ve genç nesil kapak tasarımına önem veriyor.

Hedefte neler var?

İlk önce okulum bitene kadar üçüncü kitabımı bitirmek istiyorum. Bu sene ikinci kitabımı çıkarmak istiyorum. Kitabın ismi Oyuk Dünya olacak. Efsaneler beş kitap olacak. Seri bittikten sonra da kitabı filme çekmek istiyorum. Bu da benim en büyük hayalim.

Kariyer younda edebiyata mı, sinemaya mı ağırlı vereceksin?

İkisini de seviyorum. Sinemada ilerlemeyi düşünüyorum ama yazmayı hiçbir zaman bırakmayı düşünmüyorum. Tabii ki kendi yazdığım bir filmi çekmeyi tercih ederim.

Yazmak isteyen gençlere neler tavsiye edersin?

Kitabı yazmaya başladığımdan beri her gün en azından bir sayfa yazıyorum. Kalemi alıp yazmaktan çekinmesinler. Eski yazdıklarına bakıp, tekrar üzerinden geçip daha iyisini yazabilirler. Yazmak istedikleri alandaki tüm kitapları okusunlar. Yazmak istedikleri konular hakkında bilgi edinip not alsınlar. Ne yazmak istedikelerine karar verdiklerinde mutlaka yazmaya başlasınlar. Yazmayı ertelemesinler. Bir yerden başlamak lazım. Başlamazsanız sonunun gelmesini bekleyemezsiniz.