27 Haz 2018
Gülay Güler

Fidan Tonza - Dip Dibe Sergisi

Fidan Tonza'nın "Dip Dibe" sergisi 23 Haziran'da Urla Kuşçular'daki Atölye Kırmızı'da açıldı. Sergiyi 16 Temmuz'a kadar ziyaret edebilirsiniz. Giderek dar alanlara sıkışan ve özel alanı işgal edilmiş yeni modern insanın yaşam evreninin küçük bir prototipi olan enstalasyon, kentsel mekân - davranış biçimi odağında ele alınmış. Otuzbeslik.com olarak Fidan Tonza ile sergi ve seramik sanatı üzerine keyifli bir sohbetimiz oldu. Tüm sanatseverler Atölye Kırmızı'ya bekleniyorsunuz.  

 

 

 

Seramik Bölümü mezunusunuz? Seramik ile nasıl yollarınız kesişti?  

Sanat dışında farklı bir alanda eğitim hayatıma devam ederken, Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı ve çağdaş seramiğin öncüsü Füreya Koral’ın hikâyesinin anlatıldığı Ayşe Kulin'in ‘Füreya’ adlı kitabının hayatımın yönünü değiştirmesinde katkısı çok büyük.  Biyografi okumayı çok seviyor olmam ve kitapta Füreya'nın seramiğe olan tutkusu beni çok etkilemişti. Seramik malzemeye bu şekilde ilgi duymaya başladım ve akabinde seramik kursuna başladım. Kısa bir süre sonra seramik malzemeyi tanıma noktasında kurs sürecinin benim için yeterli olmadığının farkına vardım. Çizim yeteneğimi de göz önünde bulundurarak, bir arkadaşımın sanatsal eğitim almam konusunda cesaretlendirmesiyle Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü'nde eğitim hayatıma başladım. Yüksek lisansımı ve sanatta yeterliliğimi de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde tamamladım. 2011 yılında Urla'nın Kocadere Köyü'nde atölyemi açtım. Sanatsal çalışmalarıma altı yıl orada devam ettim. Sanatta yeterlilik bitince Samsun'da bulunan On Dokuz Mayıs Üniversitesi'nde Dr. öğretim üyesi olarak akademik hayata başladım. Yaklaşık bir yıldır akademik çalışmalarımın yanı sıra sanatsal çalışmalarıma devam ediyorum.

  

Teknoloji seramik sanatını etkiliyor mu?  

Elbette, seramik teknolojiyi içeren bir alan. Endüstriyel anlamda üretim şeklinin yanı sıra sanatsal anlamda da teknoloji ile iç içe olan seramik malzeme bu anlamda ayrı düşünülemez. Yenilikleri takip etmek, denemek ve atölye olanaklarını değişen, gelişen sisteme uyarlamak çok önemli.

  

Hangi teknikleri kullanıyorsunuz?  

Teknikler konusunda kendimi geliştirmeye ve birçok tekniği sanatsal ifademi destekleme noktasında kullanmaya çalışıyorum. Ayrıca eğitmen olarak da donanımlı olmak öğrencilerimizin gelişimi içinde özellikle önemsediğim bir konu. Kendini sürekli güncelleyen ve geliştiren bir eğitmen olmalıyız sanatsal yanımızın dışında. Seramik- Cam şekillendirme tekniklerini yapacağım form ve anlatım gücüne göre biçimlendiriyorum. Alternatif pişirim teknikleri de sıklıkla kullandığım bir yöntem. ‘Dipdibe’ adlı enstalasyon çalışmamda öğrenciler hem farklı tekniklerini öğrendiler hem de   projeye destek verdiler.  

 

  

Sergideki fotoğraflar yakın çevreniz mi? Atölye Kırmızı'nın sahibi Arzu Pakdemir'i de aralarında gördüm.  

Evet, yakın çevremdeki insanlar da bulunuyor ama iletişim halinde olduğum kişilerinde WhatsApp profil fotoğraflarını da çaldım (Gülüşmeler). Birkaç öğrencim de özellikle portre fotoğraf çekimi konusunda projeye destek verdiler. Projenin kavramsal yapısını desteklemek için yaklaşık 1300’ün üzerinde fotoğraf kullanılarak farklı yüzler ve farklı hayatlara örnekler oluşturuldu.

  

Müzik gerçekten çok etkileyiciydi.  

Doğal ortamda kaydedilmiş kalabalık sesini ortam müziği olarak kullandık. Bu enstalasyon için 1008 adet seramik küp kullanıldı.  İki sütun içine yerleştirilmiş ses sistemi ile kalabalık bir ortam ve konuşma seslerinin bir uğultuya dönüşmesi, bir arada ama birbirini anlayamayan insanları, yan yana ya da altlı üstlü birbirine değen kentsel yaşam mimarisi paradoksu üzerine kavramsal bir çalışmada öne çıkarma gayreti taşıyor.

  

Neden iki sütun kullanmayı tercih ettiniz?  

Amaç aralarında gezinmekti çünkü kentsel mimariye baktığımızda sıkışmışlık hissini hissediyoruz. Betonlaşma sebebiyle manzaralarımız başka bir betonarme bina olarak karşımıza çıkıyor. Pencerelerinden dışarı bakan insanları bu sefer biz dışarıdan içeriye doğru bakarak gözetliyoruz. Yan yana, altlı üstlü birbirine yakın duran insan portreleri... bu yan yana olma durumu nedeniyle sergi "Dipdibe" olarak isimlendirildi.  Yalnızlaşma ve yabancılaşma duygularının dolaylı olarak varlığını da bu serginin anlatımsal öğelerinden biri olarak ortaya koymaktı hedefim.  Bu duygular sadece mimari ile ilgili değil ama mimarinin büyük bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. İnsanların birbirinin gözünün içine bakmadığı ve dinlemediği yapay temasların yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu sergide, o yönde bir sorunsalı gündeme getirmeyi amaçlayan ve içselleşmiş bir mevzunun prototipini izlemektesiniz.  

  

Ben apartman dairelerinin pencerelerinden bakan, sıkışmış, dip dibe insanlar olarak algıladım.  

Evet, doğru. Pencereden bakan kişiler fakat bu sefer biz onları izliyoruz. Tezat bir durum söz konusu. Belki onların hayatlarına dair küçük ipuçları yakalayabiliyoruz bu da merak duygusunu uyandırıyor. Küp zaten hapishanenin, sıkışmışlığın sembolüdür. Bu kavramları birleştirmek istedim. Temelinde bu iş zaten kavramsal bir iş.  

  

Sergi alanı olarak şehir merkezi değil de kısmen kırsalda olan Atölye Kırmızı'yı seçtiniz?  

Burayı seçmemin sebebi Urla ile alakalıydı. Atölyem Urla'daydı. Bu bağlamda bir gönül bağım kuşkusuz ortada olan bir şey. Bunun yanında köyde kavramsal bir sanat anlayışını ortaya koymak ve bienallerde görülmeye alışkın enstalasyon çalışmaları sergilemek bence çok keyifli. Evet, burası bir köy ama şehirden insanların kaçıp geldiği bir yer aynı zamanda köyde de metropolü görebilecekleri bir sergi. Belki de biraz yüzleşmek ve sorgulamak için bir farkındalık ortaya koymak… tabi ki bu algıya müdahele etmek değil ama sadece işaret etmek…Ayrıca Galeri Kırmızı’nın sanatı metropolden uzak küçük bir köy ile buluşturması, aktif bir şekilde çalışmalar gerçekleştirmesi ve sanat için çabasına alkış tutmak istiyorum.

 

  

 

Enstalasyon için nasıl bir teknik kullandınız?  

Kalıp sistemiyle modüler birimleri çoğaltma tekniğiyle seramik malzeme kullanıldı.  Bisküvi pişirimi, sıraltı tekniği, sırlama ve transfer baskı teknikleri ile seramik küpler oluşturuldu ve son olarak alternatif pişirim tekniği kullanıldı.

  

Proje ne kadar zamanda tamamlandı?  

Yaklaşık iki yıldır bu projenin üzerinde çalışıyorum. İki yıl içinde yavaş yavaş şekillendi. Üretim aşaması ise yaklaşık altı ayımı aldı.  

   

Sergi başka galerilerde de sergilenecek mi?  

Şu aşamada planlanmış bir sergi olmamakla birlikte çalışmamın daha büyük kitlelere ulaşmasını oldukça önemsiyorum.

 

Hangi seramik sanatçısıyla tanışmak isterdiniz?  

Son dönemlerde popüler olan seramik sanatçısı Ai Weiwei ile tanışmak isterdim. Politik temalı işler yapıyor. Onun o direnişçi ve vazgeçmeyen yanı beni çok etkiliyor. İstanbul'da sergisini gezme fırsatım oldu ama kendisiyle tanışmak başka olurdu.  

  

Sizin politik bir tavrınız var mı?  

Vatandaş olarak çok fazla hassasiyetimin olduğunu düşünüyorum. Akademisyen ve sanatçı olarak galiba bu hassasiyetler daha da belirginleşebiliyor. İşçi, çevre problemlerinden tutun insana ve yaşama dair birçok toplumsal konu çalışmalarıma da yansımakta. Seramik işçi baretlerim ve seramik çekiçlerim galiba bunlara örnek oluşturabilir. Aslında her zaman eserlerimde enstalasyon ya da toplumsal bir konu kapsamında bir yansıma göremezsiniz. Çoğu zaman hazır nesnenin sahip olduğu anlam üzerinden gerçekleştirdiğim seramik çalışmalar, ironik yaklaşım sergileyen sürrealist etkilere sahip olabiliyor. Çağrışımlarla veya kurduğum malzeme diyalogları ile realistik söylemin dışına çıkabiliyorum.   

 

Nasıl bir tarzınızın olduğunu düşünüyorsunuz?  

Toplumsal sorunların altını çizmek genelde sanatsal bakış açımda çok hakim. Toplumsal sorunları sanatla görünür kılmaya çalışıyorum.  

 

Sanat eserinde malzemenin önemi nedir?  

Bence sanatta malzeme çok önemli değil. Teknik ve fikir önemli. Her türlü malzeme kullanılabilir ama ben seramiğin sahip olduğu plastisitesini seviyorum. Her türlü yoğrulabiliyor ve sınırı yok. Malzeme olarak geleneksel bir malzeme, yüz yıllardır kullanılıyor ve onu modern biçimde şekillendirmek ise çok keyifli. Malzemeyle sanatçının uyumu önemli.    

    

Herkes seramik yapabilir mi?  

Herkes seramik yapabilir. Seramiğin bir diğer güzelliği de bu. Hepimizin ilk oyuncağı aslında çamurdur. Psikolojik ve el becerisi açısından birçok pozitif katkısı oluyor.  

    

Seramiğin negatif enerji aldığı doğru mu?  

Evet, kesinlikle doğru. Siz onu yoğururken o da sizin şekillenmenizi sağlıyor. Daha sabırlı ve sakin kılıyor, ancak çok gergin ve sinirli olduğunuzda rötuş aşamasında bu sefer seramiği kırabiliyorsunuz. Bu karşılıklı bir durum. Tabii ki bunlar benim tecrübelerim.  

  

Son olarak neler söylemek istersiniz?  

Sergiyi görüp gezmeniz benim için çok anlamlıydı. Çok teşekkür ederim.

Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim.   

 

 

Galeri sahibi Arzu Pakdemir'i de yakalamışken sergi hakkında düşüncelerini sormadan olmazdı.  

Sergi hakkında neler düşünüyorsunuz Arzu Hanım?   

Fidan Tonza çalışmalarını beğenip takip ettiğim, dostluk kurduğum bir sanatçıdır. En son çalışması sanatsal değeri çok yüksek, bienallere yakışan bir çalışma olmuş. Bizim galerimiz için de değişik bir sergi oldu. Sanatseverlerin bu çalışmayı görmelerini çok arzu ediyoruz. 16 Temmuz'a kadar bekliyoruz. Onun kariyerine küçücük bir katkımız olursa çok mutlu olacağız.

Not: Fidan Tonza'nın işlerini Facebook sayfasından takip edebilirsiniz.