Genco Gülan - 'Picasso'dan Sonra'
İzmir'de harika bir sergi başlıyor! Çağdaş sanatçı Genco Gülan'ın kişisel sergisi "Picasso’dan Sonra" (After Picasso) 02-16 Mayıs 2018 tarihinde İzmir Resim Heykel Müzesi – Kültür Park Sanat Galerisi'nde sergilenecek, açılış kokteyli 2 Mayıs 18:00-20:00 arasında gerçekleşecek. Sergide Gülan, Pablo Picasso referanslı resim, çizim, heykel ve seramik yapıtlarının tümünü bir yerleştirme olarak sergileyecek. Gülan üstadın oto portrelerini fotoğraf olarak yeniden yorumlarken usta çırak ilişkisinden öte, bir çeşit ‘Akdeniz hemşeriliği’ hissiyatı gelişiyor. Sanal yakınlık hissi, projenin arkasındaki itici gücü oluşturuyor. Gelin, Genco Gülan'ı yakından tanıyalım, keyifli okumalar.
Kaynak: Enkasanat
-Boğaziçi Üniversitesi’nde hem siyaset bilimi hem sanat okumak nasıldı?
Sanat yapmayı ben tercih etmedim, o beni tercih etti. Bir baktım ki resim yapıyorum, heykel yapıyorum… Boğaziçi Üniversitesinin özgürlükçü yapısı ile bunun kapısı açıldı.
-Yüksek Lisans için New York’u tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
New York bir sanatçı için mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Kendine has bir dinamiği var. Durmak mümkün değil.
Kaynak: Genco Gülan
-Daha sonrasında Türkiye’ye dönüşünüz ve Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmanız nasıl gerçekleşti?
New York’ta başladığım eğitmenlik hayatıma İstanbul’da Yeditepe ve onun yanısıra Boğaziçi ve Mimar Sinan Üniversitelerinde devam ettim. Yaklaşık 10 -15 sene ders vererek de beni yetiştiren hocalarıma olan borcumu ödediğimi düşünüyorum.
-Eşinizin de oyunculuk atölyesi varmış. Anneniz resim yaparmış, anneanneniz resim yaparmış… Ailece sanata düşkünsünüz sanırım…
Kültürsever bir aileden geliyorum çok şükür. Babam mimardı ve araba kullanırken yüksek sesle opera söylerdi. Anneannem ve annem boya yaparlardı. Karşıyaka’daki evin her yanı kitap ve resim doluydu. Nereye gidersek gidelim, koliler dolusu kitaplar hep bizimle seyahat ettiler. Eşim ile de çocukları müzelerde ve tiyatro kulislerinde büyüttük. Onlar için de sanat bir lüks değil yaşamın ta kendisi.
Kaynak: Genco Gülan
-Günümüzdeki yeni medya sanatının tükenmesini ve geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz?
Yeni medya teknolojileri hayatın içine fazlası ile girince medya sanatı eskidi, sihrini kaybetti. Büyük ekranlar ile hala göz boyanabiliyor ama artık yeni sanat akımlarına bakmak, yeni şarkılar yazmak lazım.
-Genco için su altı dünyasının gizemi ve önemini dinlemek isteriz.
Çocukluğum Çeşme kıyılarında kalamarların peşinde yüzerek geçti. Su altı benim için hem bir alışkanlık hem de bin bir metafor hazinesi… Deniz hem figürün üç boyutlu hareketine imkan sağlıyor, uzay ve veya sonsuzluk hissi veriyor hem de küresel ısınmaya (ve suların yükselmesine) direk bir atıf sağlıyor.
Kaynak: Genco Gülan
-Meraklı bir yapınız olduğunu söylüyorsunuz. Çocukken neleri merak ettiklerinizi hatırlıyor musunuz?
Meraklarımından korkarım, çekinirim ama yine de peşlerinden giderim. Çocukken şimdiki kadar cesur değildim ama yine de hayal ederdim…
-Sanat ve merakı bağdaştırabilir miyiz?
Kesinlikle.
-Sanat anlaşılmak için nasıl bir araçtır?
Sanat anlaşılma denemesidir. Her zaman değil bazen işe yarar. Ama denemezseniz de hiç göremezsiniz.
-Yeni sanatçılara tavsiyeleriniz nelerdir?
Çirkin de olsa bol, bol taslak çizmelerini, taslaklarının yanına da yazı ile açıklayıcı notlar almalarını tavsiye ederim. Fikir kâğıda dökülünce yolun yarısı kat edilmiş olur.
-En sevdiğiniz şiir nedir?
Orhan Veli’yi çok severim ama şu sıralar Cemal Süreya’ya takılmış durumdayım:
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.”
Kaynak: Genco Gülan
-Sanat tartışmaya açık bir konu mudur?
Evet. Sanat kesinlikle tartışılmalıdır. Tartışmadığınız şey sanat, manat değildir. Zira beyin sadece tereddüt ettiği zaman çalışır. Bunun yanı sıra sanatın sorgulanabilir olması temel ilkeleri, omurgası olmadığı anlamına gelmez. Bizim işimiz de sürekli bu sınırların yer değiştirmesini sağlamaktır.
-İsminizin hayatınızdaki yazgısından bahsetmişsiniz bir videoda. Biz de dinlemek isteriz.
İsmim Mazhar, Haydar veya Kaya olsaydı kaderim çok farklı şekillenebilirdi. Belki bankacı olurdum, maazallah! İsmim İngilizce olsa rock söyler miydim kim bilir?
-‘Picasso’dan Sonra’ (After Picasso) başlıklı yeni kişisel serginizin oluşum hikayesini dinlemek isteriz.
Kendi Portresi? isimli fotoğraf serisinde büyük üstatların portre fotoğraflarını yeniden kurgularken, Picasso’ya karşı farklı bir tanışmışlık hissi duymaya başladım. Tam da tarif edemediğim bir çeşit Akdeniz hemşeriliği durumu, beni onun eserlerini yorumlama cesaretini kendimde bulmaya itti. Bilgisayardaki ilk taslaklardan sonra boya ve tuval ile buluştuktan sonra işler çorap söküğü gibi gelişti.
-Serideki yapıtların ön gösterimini 2017 yılında Hollanda’nın Amsterdam şehrindeki De Loods’da yapmıştınız. Eserlerinizin sanatseverlerle buluşması nasıl bir his?
Yapıtın seyirci ile buluşma anı önemli zira eseriniz farklı bir çift göz ile tanışıyor. Görüntü farklı algıların süzgecinden geçiyor. Şahsen seyirci geri bildirimlerini önemsiyorum. Hatta üretim süreçlerinde bile sık, sık ‘test drive’ yapmaya çıkıyorum. Zira çok zor bir seri yapmaya girişmiş bulunuyorum. Yapıtlarımın hem Picasso’nun işlerine (klasiklerine) benzemesi, hem de hiç benzememesi gerekiyor, bu da hassas bir ilişki. Seyirciyi önce çağırıyor, sonra geri itiyorsunuz, döner mi bilmiyorsunuz! Hassas bir denge ister ama sanat imkansız değildir.