31 May 2017
Bensu Tekin

Gözde Tezer: Sürünürüm ama sevmediğim işi yapamam

Güneş gibi pırıl pırıl sıcacık bir kadın Gözde Tezer. Kendisi bir Youtuber. Günümüzde artık deyimleşmiş olan "enerjisi çok güzel" sözünü, onu görene kadar anlamlandıramamıştım. Karşımda mutsuzluğa baş kaldıran, hayalleri olan ve bu hayalleri gerçekleştirebilecek cesareti kalbinde barındıran, aydınlık bir kadın gördüm. Özellikle yeniden başlama cesareti bulamayan ya da kaybolmuşlar için güzel bir yazı olduğunu düşünüyorum. Umarım okurken keyif alırsınız.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

29 yaşındayım, İzmirliyim. Liseyi İzmir Bornova Lisesi'nde bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanıp İstanbul'a gittim ama bölümümü sevmedim. Türk Dili Edebiyatı Bölümü çok sıkıcıydı. Herkesten gizli bir şekilde yeniden sınava girdim Bahçeşehir Üniversitesi'ni burslu olarak kazandım. Sinema Televizyon Bölümü'nde okumak istiyordum. Okulumun öğrenci değişim programlarıyla Amerika ve Berlin'e gittim bu dönemde bir yandan da stajlar yapmaya başladım. Daha çok yazılar yazdığım stajlardı. Önce Radikal, sonra Milliyet, 32. Gün bu stajlarımı takip etti. Çok staj yaptım.

 

Daha sonra Vizon Moda dergisinde yazı yazmaya başladım; aynı zamanda Vatan Gazetesi'nde de yazıyordum. 32. Gün programında televizyonu gördükten sonra televizyona yönelmeye karar verdim. Atv ve Show Tv'nin haber merkezinde muhabirlik yapmaya başladım. Bir süre sonra çok yoruldum, bu çağda birilerinin altında çalışmak zor, özellikle 15 yaşında insanlar bile Youtube gibi sosyal medya hesaplarından kazanç sağlarken.

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Hayalperest, sabırsız, fevri, yetinmeyen sürekli bir arayış içinde olan bir tipim. Annem bana maymun iştahlı diyor ama psikoloğum bana senin farkındalığın yüksek demişti. Bir işe giriyorum, başlıyorum eğer sevmiyorsam çok çabuk fark edip başka yöne doğru kayıyorum, elimdekiyle yetinmeyi sevmiyorum. Bu durum bence bizim jenerasyonun ortak özelliği. 

Emek verdiğiniz bir bölümü bıraktınız yurt dışından döndünüz, gazetecilik yaptınız bunlar için birçok şeyden vazgeçtiniz. Tüm bunları nasıl açıklıyorsunuz?

Biraz bizim jenerasyonun özelliği olduğunu düşünüyorum. Mutlu olamayacağımızı anladığımız zaman "Mutluluğumuzdan daha önemli ne var ki?" diye düşünüyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Bölümü'nde okuyordum sırf ismi güzel diye girmiştim; aslında mutlu olduğum yer orası değildi. 

Hayatınızda yanlış giden bir şeyler olduğunu ne zaman hissettiniz?

Bedenim alarm verdiği zaman hissettim. Yaptığım işi seviyordum ama sanki oradan alacağımı alıp başka yere uçmalıydım. Sabah 9 akşam 10-11 bir süre sonra o tempoya vücudum dayanmamaya başladı. Polikistik over diye bir hastalığım çıktı, bunu stres tetikliyordu, değer mi diye düşünmeye başladım. "Ne kadar yaşayacağımız belli değil, değmez" diye düşündüm ve kararımı öyle verdim.
Herkes mutlu olmayı başaramıyor. Kayıplarınız oldu mu, nasıl atlattınız?
Ben hep İstanbul'da ayaklarımın üzerinde durmak zorundaydım belki tam kayıp gibi değil ama babamın alzheimer, annem bir dönem kanser oldu... İstanbul'dayken annemin ve babamın yanında olamadım, destek olamamak benim için kayıptı. İşi bıraktığımda ailemin yanına dönmek de benim için zor oldu. İstanbul'daki arkadaşlarımı da çok özlüyorum. Bunların dışında büyük bir kayıp yaşamadım.

Youtube'da video yayınlamaya nasıl karar verdiniz?

Uras Benlioğlu sayesinde diyebilirim. Sanırım şu an Youtube kanalında 1 milyona yakın abonesi var, o da muhabirdi. Aslına bakarsanız ondan ilham aldım ve işimi bırakmaya karar verdiğim. Kamera tecrübemi Youtube'da kullanabilirdim. 6 ay önce Youtube'a başladım sonrasında İstanbul'dan taşındım. Zaten ben hep "işlerim İstanbul'da olmazsa ben burada durmam" diyordum. İzmir çok daha rahat bir şehir her yere bisikletle bile gidebiliyorsun. Şu an Youtube kanalımı oturtmaya çalışıyorum 50 bine yaklaşan bir abone sayım var.
 
Youtube çok sabır işi bu işe başlarken kendime 1-1.5 yıl vermiştim. Yavaş yavaşta olsa emeklerimin karşılığını almaya başladım, iş kurmak gibi düşünebiliriz yavaş yavaş oturuyor. Onun dışında Youtuberları tanıtan şirketlerden biriyle anlaştım, zamanla faydasını göreceğimi umuyorum.

Yeniden başlamak, cesaret etmek size ne ifade ediyor?

Mutluluğu, huzur bulmayı ve tatmin olmayı ifade ediyor.

Sizce bir insan nasıl mutlu olduğu alanı bulabilir?

Bence bol bol denemeliler. Hiçbir şekilde bilmiyorsa "Ben bu hayatta ne yapmak istiyorum"u farklı farklı alanlarda stajlar bulmalılar. İyi olduğu ya da ilgi duyduğu alanlar ile ilgili liste yapabilirler. İllaki iş bulmak zorunda da değiller hobilerle uğraşabilir, kursa gidebilir belki bambaşka bir alanda başarılı olabilirler. Kitap okumak da bence çok önemli. Zihni geliştiriyor kendi içini, kendi karakterini keşfetmene de yardımcı oluyor. Kitaplardaki farklı hayatları görünce bile anlıyorsun ne isteyip ne istemediğini.
Sizce idealist olmak mı yoksa akışa bırakmak mı başarı getirir?
İkisinden birini seçemem; açıkçası ben "neyi istemiyorum"un cevabını daha net verebiliyorum. İstediğim şeye yönelirken illa o olacak diye kendimi zorlamıyorum o yolda akışa bırakıyorum. Bazen akarken çok daha güzel bir sonuca ulaşabiliyorsun. Ben akışa bırakmayı yıllar içinde öğrendim eskiden idealisttim, fazla idealist olunca fırsatları kaçırıyorsun.

Kendinizi en tamamlanmış hissettiğiniz yer, alan, şehir neresi? Buna sizi en iyi tamamlayan şey de diyebiliriz...

Orkun diyebilirim.
Orkun demişken, aşka inanıyor musunuz? Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Ben hep inanıyordum. Geçen gün bir kitapta okumuştum aşkın türleri olduğunu. "Böyle alev alev yanıp sönen, sana çok zıt birini elde edemediğin için delirdiğin", bu bence daha genç yaşların aşkı. Platonik aşk da aşk; ama sevgiyle birleşen, hayatını kavga dövüş olmadan paylaşabildiğin, uzun zamana yayabildiğin, birlikte hayaller kurabildiğin his esas aşk. Hep inanırdım, hep aşk arardım bulurdum. Bulamasaydım yine arardım. Aşk yoksa hayat çok sıkıcı. Benim hep "işte bu!" dediklerim zamanla yokuş aşağı gitti. Orkun'la tanıştığımızda aklımda bir ilişki yoktu; ama o kadar çabaladı ki bir yandan arkadaş olduk bir yandan sevgili. İlk kez aşağıdan başlayıp yavaş yavaş tırmandı ve böylesi çok daha gerçek, tırmanış güzelmiş hakikatten bu olayı sevdim.

Hayatta en büyük dersin ne olduğuna inanıyorsunuz?

Asla asla deme, en büyük dersim bu. Neye asla yapmam dediysem hep yaptım. Sabit düşünmemek gerektiğine inanıyorum bir de her şeyin bir sebebi olduğuna. Durumum içindeyken sebepleri göremiyoruz. Dönüp baktığımda hayatın zincirler şeklinde ilerlediğini gözlemliyorum.

Gözlemlediğim kadarıyla sizin hayatınızla ilintili olduğunu düşündüğüm kelimeler sıraladım, bunlara tek kelimeyle cevap vermenizi istiyorum.

Aşk: Orkun
Başarı: Sabır
Maneviyat: Kuantum, enerji
Para: Özgürlük
İzmir: Çocukluğum
İstanbul: Gençliğim
Aile: Karşılıksız sevgi
Evlilik: Çok uzak
Youtube: Gençlik aşısı