06 Tem 2019
Gülay Güler

İzmir Efsaneleri 

 

İzmir birçok mitosa ev sahipliği yapmış kentlerden biri. Tüm dünyanın kolektif hikayelerini içlerinde barındıran efsaneler, zamanın kalıntılarını da içinde taşıyor. İzmir ve çevresinde Herkül, Homeros, Artemis, Athena gibi birçok mitolojik kahramanın izine rastlanmakta. İşte Yedi Uyurlar'dan Siren Kayalıkları'na, Kral Tantalos'tan Kybele'ye bu coğrafya ile bütünleşen efsaneleri ve arkalarında bıraktıkları kalıntılar...

Yedi Uyurlar Efsanesi - Selçuk

Yedi Uyurlar Efsanesi hem İslam'da hem de Hıristiyanlık'ta geçmektedir. Hıristiyan inanışlarına göre M.S. 250’li yıllarda putperest Kral Dakyanus; Maximilian, Lamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus adlı yedi genci Hıristiyan odukları için idama mahküm eder. Çareyi kaçmakta bulan yedi genç bir mağaraya saklanırlar ve burada 200 yıllık bir uykuya dalarlar. Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresi'nde de Yedi Uyurlar anlatılmaktadır.

Yedi Uyurlar Mağarası olduğu düşünülen ülkemizde dört, dünyada ise otuz üç mağara bulunmaktadır. Bunlardan biri de Efes yakınlarındaki Panayır Dağı'nda yer almaktadır. Mağara, 1927-1928 yılları arasında yapılan kazılarda ortaya çıkar ve mezarlarda Yedi Uyurlar'ı anlatan yazıtlar bulunur. 

Passionary of Weissenau, Seven Sleepers of Ephesus (1170-1200)

Ayı Taşı Efsanesi - Ödemiş

Zamanında dört kız arkadaş ormana çalı kesmeye gider. Kızlar çalıları kestikten sonra dinlenmeye geçerler. Aralarından biri dinlendikleri yerde uyuyakalır. Kız o kadar huzurlu uyur ki uyandırmaya kıyamazlar. Kız uyandığında akşam olmuştur, çalıları hemen sırtına yükleyip dönüş yoluna koyulur. Kız ormanda yürürken bir anda karşısına bir ayı çıkar. Ayıdan kaçmaya başlayan kız bir süre sonra daha fazla kaçamayacağını fark eder ve yere çöküp “Allahım bu ayıdan daha fazla kaçamayacağım, beni ya taş ya da kuş et” der. Dileği kabul olan kız taşa dönüşürken ayı ona ulaşır ve birlikte taşa dönüşürler.  

Bu kayalar Ödemiş, Kiraz karayolu üzerinde Türkönü Köyü'nü 200 metre geçince sol tarafta bulunmaktadır.  

Kral Tantalos Efsanesi - Karagöl

Milattan önce 8. yüzyılda yaşadığı ve Frigya Kralı olduğu iddia edilen Tantalos, mitolojide Zeus’un oğlu olarak geçer. Efsanelere göre Tantalos, tanrılar ile yemek yiyebilen tek insandır. Kral Tantalos, Tanrıça Kibele'ye inanmaktadır, Helen tanrılarının kudretlerine inanmaz ve onları sınamaya kalkar. Tanrıları insan yiyen durumuna düşürmek isteyen Tantalos, oğlu Pelops'u kesip, pişirtip ziyafette tanrıların önüne sunar. Tanrılar, kralın bu yaptığına çok sinirlenir ve ona bir ceza vermeye karar verirler. Tantalos’u bir gölün ortasına koyarlar. Tantalos her susadığında gölün suyu çekilir, her acıktığında başının üstündeki meyve ve yemiş dolu dallar rüzgârla savrulur.

Efsaneye göre Tantalos Gölü diye anılan bu göl, Yamanlar Dağı’nda bulunan Kara Göl’dür. Birçok batılı kaynakta Tantalos'un mezarının Yamanlar Dağı'nda bulunduğu yazar. Ayrıca İzmirli Homeros, Odysseia isimli destanında Tantalos'un hikayesine yer verir.

Homeros - Smyrna (İzmir) 

İlyada ve Odesa destanlarının yazarı Homeros, Yunan mitolojisine göre nehir tanrısı Meles ve su perisi Kretheis’in oğludur.

Aristoteles, Homeros hakkında şu mitolojik öyküyü anlatır; "Bir tanrı tarafından hamile bırakılan Kritheis, üzüntüsünden Aigina Adası'na kaçar. Ama orada da kötü talih peşini bırakmaz, korsanların eline düşer. Kritheis'in güzelliği dillere destandır. Korsanlar bu nedenle Kritheis'in satılmasına razı olmazlar. Korsanlar, Kritheis'i dost oldukları Lydia Kralı Maion’a hediye ederler. Maion, Kritheis'i görür görmez aşık olur ve onunla evlenir. Kritheis, Meles Çayı'nda Homeros’u doğurduktan sonra ölür ve Kral Maion, çocuğa öz oğlu gibi bakar. Başka bir rivayete göre Homeros, Bornova Çayı'nın yatağındaki vadide bulunan bir mağarada yaşamış. Bu nedenle buraya Homeros Vadisi denmiş.

Arakhne Efsanesi - Değirmendere 

Efsaneye göre İzmir’in güneyinde bulunan, İon kenti Kolophon'da, Arakhne adlı bir kız yaşar. Bu kız dokumacılıkta o kadar yeteneklidir ki ülkenin dört bir yerinden orman ve dağ perileri gelip saatlerce onu izler. Yeteneğinden dolayı herkes ona “Dokumayı Tanrıça Athena’dan mı öğrendin?” diye sorar. Bir süre sonra bu sorulara çok sinirlenen Arakhne, bir işi güzel yapması için tanrıçaya ihtiyacı olmadığını ve dokumayı kendi kendine öğrendiğini söyler. Bunu duyan bilgelik ve el sanatları tanrısı Athena çok sinirlenir ve Arakhne'ye bir yarışma önerir. Athena şehir imgelerini dokurken, Arakhne ise Zeus ile Europa’nın yasak aşkını dokur. Athena kızın dokuduğu motifi gördüğünde çok sinirlenir onu dişi bir örümceğe çevirir. Bu mit nedeniyle eski Yunanca’da örümceğe Arakhne denirmiş. 

Arakhne'nin yaşadığı Kolophon (Menderes) ve Miletos (Didim) şehri dönemin en ünlü kumaş ve moda merkezleridir. Günümüzde Miletos'ta yapılan kazılarda örümcek kabartmalı sikkeler bulunmuştur. 

Pallas and Arachne, Peter Paul Rubens (1636-1637)

Artemis - Selçuk 

En büyük Yunan tanrıçalarından biri olan Artemis, avcılık, okçuluk, ay tanrıçası olarak bilinir. Artemis Zeus ve Leto’nun kızı, Apollon’un ikiz kız kardeşidir. Bir efsaneye göre bakirelik yemini eden Artemis yanındaki perilere de kendisi gibi bakire olmasını emreder. Emrine karşı gelenleri çok ağır bir şekilde cezalandıran Artemis ormanda avlanırken Poseidon'un oğlu Orion ile karşılaşır ve ona aşık olur. Apollon, Artemis’in Orion’a karşı duyduğu bu aşkı çok kıskanır ve bir oyun hazırlar. Apollon, Orion’un denizde yüzdüğü bir gün yanına gider, kıyıdan iyice uzaklaşmasını ister ve Orion’un başının bir nokta kadar göründüğü ana kadar bekler. Bu sırada kardeşi Artemis’i çağırır ve denizdeki noktayı vurmasını ister. Okçulukta çok iyi olan Artemis, o noktanın sevdiği adam olduğunu fark etmez ve onu başından vurur. Farkında olmadan işlediği bu suçtan dolayı çok üzülen Artemis, babası Zeus’a Orion’u bir yıldız yapması için yalvarır. Kızını çok seven Zeus, Artemis’in bu isteğini yerine getirir ve yarattığı bir takım yıldızına "Orion" adını verir. 

Yunan ve Latin mitolojisinde bakireliğin sembolü olan Artemis, Anadolu'da doğurganlığın ve bereketin sembolüdür. Efes Artemis Tapınağı, bu tanrıça adına yapılmıştır.

Androklos Efsanesi - Selçuk 

Androklos, Atina Kralı Kondra’nın oğludur. Androklos’un Medon ve Neileus adında iki ağabeyi vardır. Bir gün bu üç kardeş tahta kimin oturacağına dair aralarında tartışma yaşar. Neileus, kardeşi Medon’a topal olduğu için kral olamayacağını ve hükümdar olursa da kimsenin onu ciddiye almayacağını söyler. Aralarında bir türlü karara varamayan üç kardeş bir kâhine danışmaya karar verirler. Kâhin, Medon’un iyi bir hükümdar olacağını ve kralın o olması gerektiğini söyler. Bu duruma sinirlenen Neileus, kardeşi Androklos’u da alarak Atina’yı terk eder. Neileus Batı Anadolu'daki Miletos’a (Didim), kardeşi Androklos ise Ephesos’a (Efes) yerleşir. 

Daha yaygın bir efsaneye göre de Atina Kralı’nın cesur oğlu Androklos, karşı kıyıyı merak eder ve Ege’ye doğru sefere çıkmaya karar verir. Androklos yola çıkmadan bir kahine danışır. Kahin ona balık ve domuzun göstereceği yerde şehir kuracağını söyler. Karaya ayak basan Androklos bir ateş yakar, tuttuğu balığı pişirip yemek ister, balığı pişirirken çalıların arasından bir domuz çıkar ve balığı kapar. Domuzun peşine düşen Androklos, onu okla öldürür. O anda kahinin söyledikleri aklına gelir, kehanetin gerçekleştiğini düşünen Androklos domuzun öldüğü yerde şehir kurmaya karar verir.

Efes kentinin ilk kuruluşuna ait bu hikaye Hadrian Tapınağı'nın duvarına, fresklerine işlenir. Hadrian Tapınağı'nındaki freskleri bugünde görmek mümkündür. 

Athena - Çeşme 

Yunan mitolojisinde Minerva adıyla anılan Athena savaş, akıl, bilim, sanat tanrısıdır. Babası Kronos'u yenerek tahta geçen Zeus, bir gün aynı şeyin başına geleceğini ve kendi oğlunun da onu tahtından edeceğini düşünür. Bunu değiştirmek için çözüm arayan Zeus, bu olayın Metisten doğacak ikinci çocuğu tarafından gerçekleştirileceğini öğrenir. Bu nedenle Metis’i ne kadar çok sevse de onu öldürmeye karar verir. Bir gün Zeus, Metis ile otururken onun kılık değiştirip değiştiremeyeceğini sorar. Metis de bunu yapabileceğini söyleyerek bir aslana dönüşür. Ardından Metis’e bir su damlasına dönüşüp dönüşemeyeceğini sorar Zeus. Bunun üzerine Metis su damlasına dönüşür ve Zeus onu oracıkta yutar. Birkaç gün sonra başına ağrılar saplanan Zeus, demirci tanrısına çekiciyle başına vurmasını ister. Demirci tanrısı Zeus’un ısrarlarına karşı gelemez ve isteğini gerçekleştirir. Zeus’un yaralanan başından Athena doğar. 

Athena Antik Dönem'de Erythrai (Ildırı) topraklarının korucusu olarak kabul edilirdi. Ildırı tepesinde yer alan Athena Tapınağı'nın yanında dünyanın ikinci büyük kütüphanesi sayılan Bergama Kütüphanesi yer alır.

Herakles (Herkül) - Çeşme  

Herakles, Zeus ile Alkmene’nin oğludur. Miken Kralı'nın kızı olan Alkmene, Amphitryon ile evlidir ama Zeus Alkmene’nin güzelliğine dayanamaz ve kocası kılığına girerek onunla birlikte olur. Aynı gün gerçek kocasıyla da birlikte olan Alkmene'nin ikiz çocukları olur. İkizlerden biri Zeus’un, biri Amphitryon’un oğludur. Doğduğundan itibaren tanrısal güçlere sahip olan Herakles, daha bebekken Hera’nın gönderdiği iki zehirli yılanı öldürmeyi başarır. Herakles'in Zeus’un oğlu olduğunu anlayan tanrıça Hera Herkül'ün peşine düşer.

Efsaneye göre Mısırlılar büyük bir Herakles heykeli yapıp Anadolu’ya gönderir. Mısırlı denizciler heykeli Sakız Adası ile Erythrai (Ildırı) arasında bırakırlar. Denizciler "Heykel, hangi taraf güçlü gelirse onundur" diyerek bir yarışa başlarlar. Her iki taraf, aylarca uğraşsa da heykeli kendi kıyısına çekemez. Heykele sahip olmak isteyen Erythraili kadınlar saçlarını halat yaparlar ve bu halatlar yardımıyla Erythraililer, Herakles heykeline sahip olurlar. Bazı kaynaklara göre Herakles Tapınağı Erythrai’de yer almaktadır. 

Kybele - Manisa 

Anadolu'nun ana tanrıçası Kybele, Yunan mitolojisinde Magna Mater olarak geçer. M.Ö. 90-30 yılları arasında yaşamış Yunan tarihçi Diodoros'un anlatımına göre Lidya Kralı Meona kızını büyütmek istemez ve onu Kybelon adlı dağa ölüme bırakır. Bebeği tanrılar korur ve vahşi hayvanlar sütleriyle beslerler. Bebeği bulan kadın çobanlar bulunduğu dağın adına uysun diye ona Kybele adını verir.

Manisa ve İzmir sınırları içinde kalan Yunt Dağı yamaçlarında bulunan Kybele Tapınağı'nın M.Ö. 3. yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Tapınak granit ve büyük kesme taşlardan harçsız olarak inşa edilmiş. Bugün tapınaktan geriye birkaç sütun, sütun ayakları, alınlık parçaları kalmış. Alan definecilerin talanı altında. 

Siren Kayalıkları Efsanesi - Foça

Efsaneye göre Phokai'nin (Foça) hemen dibindeki Orak Adası'da Sirenler (deniz kızıları) yaşar. Muhteşem güzellikteki bu kızların büyülü sesleri vardır. Sayısız denizci sirenlerin büyüsüne kapılıp ölüme yelken açar.

İzmirli Homeros, Odysseia destanında Sirenlere yer verir.Poseidon ve Athena, Truva Savaşı'nı dürüst olmayan bir şekilde kazanan Odysseus'u lanetler. Evine dönmeye çalışan Odysseus bu büyülü ama bir o kadar ölümcül varlıkların diyarı olan Siren Kayalıkları'ndan geçmek zorunda kalır.

Kaynak: İzmir Efsaneleri - Yaşar Ürük 

Kaynak 2Kaynak 3Kaynak 4Kaynak 5Kaynak 6Kaynak 7Kaynak 8Kaynak 9Kaynak 10Kaynak 11