31 Eki 2017
Gülay Güler

İzmir Tarih Projesi - Kemeraltı'nın Yeni Çehresini Oluşturuyor

İzmirlilerin tarihle ilişkisini güçlendirilmeyi ana hedef alan "İzmir Tarih Projesi" nedir, amacı kapsamı ve hedefleri nelerdir, projenin yürütücüsü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürü Dr. H. Gökhan Kutlu anlatıyor. Kemeraltı'nın çehresini değiştirmeyi hedefleyen proje gerçekten çok kapsamlı ve çok ilginç.  Gökhan Kutlu Kemeraltı'ndaki değişimin 3-4 yıl içerisinde tüm İzmirliler tarafından hissedileceğini vurguluyor. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Agora Kazı Alanı
 
İzmir Tarih Projesi'nin odaklandığı bölge neresidir?
İzmir Tarih Projesi'nin odaklandığı bölge İzmir'in tarihi merkezi olarak bilinen Kemeraltı’dır. Bu bölge içerisinde çok farklı koruma statüleri iç içe geçmiş durumdadır. Tamamı kentsel ve üçüncü derece arkeolojik sit alanıdır. Yer yer birinci derece arkeolojik sit alanlarını ve doğal sit alanlarını barındırmaktadır. 
Burası Bayraklı’dan sonra kentin planlı olarak ikinci kez kurulduğu yerdir. M.Ö. 4. Yüzyıldan günümüze Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kültür katmanlarının bir arada gözlemlenebildiği bir alandır. 20. yüzyılda gelişen kentsel dinamikler neticesinde ortaya çıkan ciddi problemlerle boğuşuyor olsa da hala aktif olarak kullanılan ve çok katmanlı bir sosyal yapıya ev sahipliği yapan bir bölgedir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Aziz Vukolos Kilisesi

Nedir bu problemler? 
Problemlerin mekânsal ve sosyal boyutları var. Temel sorun proje alanının bir zamanlar sahip olduğu merkezi iş alanı kimliğini yitirmiş olması. 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren kentin farklı bölgelerinde ortaya çıkan yeni yaşam alanları konut dokusu içerisinde de boşalmalara neden olmuş. Bu alanlarda yaşayan mülk sahipleri bölgeyi terk etmişler. Terk edilmişlik ve bakımsızlık neticesinde birçok sivil mimari örnek yok olmuş ya da yok olmanın eşiğine gelmiş.  Bunun yanı sıra tüm büyükşehirlerde olduğu gibi İzmir’in de muhatap olduğu kırsaldan kente göç neticesinde tarihi doku içerisindeki boş alanlar yoğun bir gecekondulaşmaya sahne olmuş. Gündelik ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan bilinçsiz onarımların da kültür varlıkları üzerinde yoğun bir tahribata neden olduğunu eklemeliyim. Zaman içerisinde bölgede içe kapalı bir kentsel nitelik gelişmiş. İzmirliler bu alan ile ilişkilerini koparmışlar. İzmir’de doğup büyüyüp, Tilkilik’e hayatı boyunca gelmemiş insanlar tanıyorum. Bölge gerek ticaret gerekse konaklama özelinde sadece belli bir sosyal yapıya hizmet eden bir kimlik kazanmış. Son dönem gelişen alışveriş merkezlerinin etkisi ile bu iyice hissedilmeye başlandı. 2000’li yıllarda Kemeraltı içerisindeki sinemaların da kapandığına şahit olduk. Opera, tiyatro, AKM gibi kültür odakları hala işliyor olsalar da bölgenin çeperinde yer alan konumları nedeniyle, alan içine ziyaretçi çekmek konusunda yeterli olamıyorlar.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: İzmir Tarih Proje Merkezi


İzmir Tarih Projesi'nin kuruluş aşamalarından bahsedebilir misiniz? Projeye nasıl başladınız?
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu alanda yürüttüğü çalışmaların geçmişi 2002 yılına kadar uzanıyor. İlk olarak Konak Belediyesi ile iş birliği halinde koruma amaçlı imar planı çalışmaları yürütüldü. Ardından planların önerileri doğrultusunda müdahaleler başladı. Jeolojik sakıncalı alan boşaltıldı. Kadifekale, Antik Tiyatro ve Agora gibi birinci derece arkeolojik sit alanlarında kamulaştırma ve yıkım çalışmaları yürütüldü. Mevcut yeraltı kültür katmanlarının ortaya çıkarılması için bu alanlarda kazı çalışmaları ilgili kazı başkanlığınca başlatıldı. Kazı çalışmalarının işlerlik kazanması ve yıl bütününe yayılabilmesi amacıyla 2013 yılında maddi destek programı başlatıldı. Bu çalışmalar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynakları ile gerçekleştirilmiş son derece önemli, iddialı çalışmalardır. Alanda anıtsal ve sivil birçok yapı restorasyon programına alındı. Aziz Vukolos Kilisesi, Beit Hillel Sinagogu, Emir Sultan Türbesi, Ahmet Ağa Konağı gibi yapılar kullanıma kazandırıldı. Kadifekale restore edildi. Önemli arterlerde sokak sağlıklaştırma çalışmaları yürütüldü. Bölgenin tarihi ve kültürel önemi hakkında kent genelinde farkındalık yaratmak üzere sosyal ve kültürel programlar uygulandı. Fakat bölgenin içine dönük işleyişi tam olarak kırılamadı. İzmirliler için bu alanın tekrar farklı aktiviteler özelinde tercih edilebilir bir alan haline gelmesi doğrultusunda ve koruma kullanma dengesi içerisinde bütüncül stratejilerin geliştirilmesi ihtiyacı net bir şekilde deneyimlendi. Bu çerçevede 2013 yılında İzmir Tarih Projesi başlatıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde İzmir Tarih Proje Merkezi kuruldu ve ona bağlı alt birimler aracılığıyla kapsamlı çalışmalar başlatıldı.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Emir Sultan Türbesi ve Haziresi

 
İzmir Tarih Proje Merkezi’nde nasıl bir ekip çalışıyor?
Merkez bünyesinde mimarlık, arkeoloji, sanat tarihi, şehir planlama, mühendislik, grafik tasarım disiplinlerinden yüksek lisans ve doktora seviyesinde uzmanlaşmış 18 kişilik bir ekip görev yapıyor. 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Kadifekale

 
Projenin amaçları ve bu doğrultuda geliştirdiğiniz stratejiler neler? 
Projenin iki amacı var. İlki, İzmirlilerin tarihle ilişkisini güçlendirmek. İkincisi bölge içinde oluşmuş çöküntü alanlarını tekrar kazanmak ve bu tür çöküntü alanların yeniden oluşmasına engel olacak mekanizmaları hayata geçirmek. 
Bu amaçlara yönelik temel stratejiler geliştirildi. Alanın canlandırılabilmesi için bazı bölgelerde yok olmuş prestijli faaliyetlerin yerini başka faaliyetlerin alması önerildi. Yürütülen katılımcı süreçte böylesi bir faaliyetin turizm olabileceği özelinde ortak bir kanaat gelişti. Ancak turizmin izleyici pozisyonunda tüketim odaklı olarak değil, bu alandaki tarihi değerlerin yaşam deneyiminin bir parçası olabilecek biçimde detaylandırılmasını önemsiyoruz. Bir diğer strateji gençliğin bu bölgenin kullanıcı profiline eklenmesi olarak belirlendi. Konut işlevlerinin sağlıklaştırılması ve dengeli bir sosyal yapıya ev sahipliği yapacak şekilde konut alanlarının canlandırılması da bir diğer strateji olarak belirlendi.

Gençleri buraya nasıl çekmeyi planlıyorsunuz?
Strateji raporunda, yükseköğrenim faaliyetleri ve onlara ilişkin konaklama faaliyetlerinin bu alana çekilmesi bir öneri olarak ortaya kondu. Tabi, boş zamanlarını değerlendirebilecekleri alanların oluşturulması, faaliyet çeşitliliği yaratılması, kültürel alanların oluşturulması gerekiyor. Hâlihazırda kentimizde yer alan birkaç üniversite ile bazı eğitim programlarının tarihi doku içerisinde uygun noktalarda faaliyete geçirilmesi doğrultusunda çalışmalar yürütüyoruz.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Patlıcalı Yokuşu


Proje için küçük esnafın desteğini almak da çok önemli sanırım.
Kemeraltı'nı çekici kılan temel öğenin esnaf olduğunun farkındayız. Strateji raporunda küçük esnafın korunmasının gerekliliği önemle çizildi. Kemeraltı Esnaf Derneği ile projenin en başından beri yoğun bir temas halindeyiz.  Bunun da ötesinde proje kapsamında önerdiğimiz her müdahalede, projeden etkilenenlerle bir araya geliyoruz. Geliştirdiğimiz vizyon, projenin sağlayacağı faydalar hakkında bilgilendirme yapıyoruz. Alan kullanıcıları da kendi bakış açısı ile konuyu değerlendiriyor. Proje aşamasında öngöremediğimiz bazı detaylar, derinlemesine kurulan birebir iletişimlerde ortaya çıkabiliyor. Proje önerimizi bu çerçevede gerekirse revize ediyoruz. İzmir Tarih Projesi’nin her aşamasında katılımcı bir süreç işletiliyor. Proje insanı odağa koyuyor.

Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Kemeraltı Çarşısı


Kemeraltı'nda güvenlik adına neler yapılmalı?
Güvenliğin temel koşulu aydınlatma. Bu bölgenin sağlıklı bir şekilde aydınlatılması gerekiyor.  Tabi tarihi doku içerisinde yapılacak bir aydınlatma çalışmasının aynı zamanda doku karakteri ve mevcut kültürel öğeler ile uyumlu olması gerekiyor. Bölge niteliği, sokak genişliği, fonksiyon gibi parametreler özelinde çeşitlenebilir ve esnek bir kurguya sahip olması gerekiyor. Tüm bu saydıklarımdan hareketle sağlıklı bir aydınlatma projesi elde edebilmek amacıyla iki aşamalı bir proje çalışması yürütüldü. İlk aşamada bir aydınlatma master planı hazırlattık. Ardından bu master plana uygun olarak elektrik projeleri elde edildi. Sistem enerji-etkin ve akıllı bir sistem olarak geliştirildi. 2018 yılı içerisinde başlaması hedeflenen altyapı yenileme çalışmaları kapsamında bu proje alana tatbik edilecek. 
Aydınlatma çalışmalarının yanı sıra İl Emniyet Müdürlüğü ile iş birliği halinde bölgeye MOBESE sistemi entegrasyonu için çalışmalar yürütüyoruz. Hâlihazırda Anafartalar Caddesi’nde MOBESE sistemi devreye alınmış durumda. Önümüzdeki günlerde yaya yoğun arterlerde öncelikli olmak üzere sistem genişletilecek.  

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi 
 

Projede on dokuz alt bölge olmasının nedenleri nelerdir?
Yaklaşık 250 hektar büyüklüğündeki proje alanı homojen bir işleyişe ve kullanıma sahip değil. Farklılaşan kentsel niteliklere sahip. Dolayısıyla bütün ile ilişkisini göz ardı etmeden, her alt bölgenin sahip olduğu dinamikler içerisinde, farklı parametreler altında detaylı bir şekilde analiz edilmesi ve müdahalelerin o alana özgü tespitler belirleyiciliğinde geliştirilmesi önemli. On dokuz alt bölgenin belirlenmesinde; kullanım biçimi, mahalle sınırları ve yeraltı kültür katmanı potansiyeli belirleyici oldu. 
Alt bölgelerde gerçekleştirilecek müdahalelere alt bölge katılım platformları aracılığıyla karar veriyoruz. Alt bölge kullanıcıları, yerel yönetimler, diğer kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve üniversitelerin katılımında çalıştaylar düzenliyoruz. Bu çalıştaylarda alt bölgelerin sorun ve potansiyelini tespit ediyor, canlandırma senaryolarını oluşturuyor ve bu senaryo doğrultusunda alanda gerçekleştirilecek müdahaleleri içeren operasyon planlarını hazırlıyoruz. 
 
 
Projenin etkilerini ne zaman hissedeceğiz?
2013 yılından beri yoğun bir analiz ve proje süreci yürüttük. Bölge içerisinde yer alan neredeyse tüm kamusal alanlar projelendirildi, ilgili kurum onayları alındı. İlk etabı İkiçeşmelik Caddesi’nin batısında kalan bölge olmak üzere altyapı sistemlerinin yenilenmesi amacıyla proje çalışmaları tamamlandı. Bu bölge içerisinde üst yapıya yönelik projeler de altyapı yenilenmesi kapsamına alındı. 2018 yılı içerisinde yapım çalışmalarının başlaması kararlaştırıldı. Bunun yanı sıra parsel ölçeğinde, restorasyon ve yeni yapı uygulamaları gerçekleştirilecek. Kemeraltı Çarşısı içerisinde Balıkçılar Meydanı yapım çalışmaları tamamlanmak üzere. Bu proje ile bölgenin yaşam saatlerini uzatmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde bu çalışmalar tamamlandığında, daha nitelikli bir Kemeraltı deneyimleyeceksiniz. 
 
 
Teknolojik alanda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Ziyaretçilere alan deneyimlerinde yardımcı olmak amacıyla, önemli yapılar hakkında bilgi veren ve farklı zaman dilimleri ve temalar üzerine kurgulanmış rotalar içeren bir aplikasyon üzerinde çalışıyoruz. Anıtsal mimari, sivil mimari, çeşmeler, arkeolojik odaklar gibi çeşitlendirilebilir bu temalar.  Artırılmış gerçeklik uygulamaları içeren başka bir aplikasyon projesi üzerine çalışıyoruz. Bu teknoloji cep telefonunuz aracılığıyla, bulunduğunuz alanın antik dönemde ya da 18. yüzyılda nasıl bir kentsel forma sahip olduğunu görmenizi sağlıyor. Alan içerisinde ücretsiz internet noktaları oluşturmayı amaçlayan başka bir projemiz var. Bunların yanı sıra CBS temelli çalışan çok kapsamlı bir veri tabanı çalışması yürütüyoruz. 


Karşılaştığınız en büyük zorluklar neler?
Alan deneyimlerimizde koruma bilinci eksikliği ile çok sık karşılaşıyoruz. Bizim bir hazine olarak algıladığımız tarihi bir konut yapısı, bazen kullanıcıları tarafından eskimiş ve köhne olarak değerlendirilebiliyor. Yıkalım şunu yerine bir apartman dikelim diyenlerle karşılaşıyoruz mesela. Bu aşılması zaman gerektiren bir eğitim meselesi olarak karşımızda duruyor. Bunun yanı sıra terk edilmiş yapılar, eğer çatısı da çökmüş ise çok kısa bir zaman diliminde yok oluyorlar. Belediye olarak bir kısmını kamulaştırma, satın alma vb. yöntemlerle onarabiliyoruz, ancak alanda sadece tescilli 1500’ün üzerinde yapı olduğu göz önüne alındığında, buna yerel yönetim olarak tek başımıza yetişmemiz mümkün değil. Bu yüzden içinde yaşamasalar bile, yapının sürekliliğin sağlamak adına, mülk sahiplerinin bir sorumluluk hissetmesi gerekiyor.



 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Anafartalar Caddesi Katılım Atölyesi

 
İnsanların projeye olan tepkileri nasıl? Size ulaşıyorlar mı?
Ulaşıyorlar. Onlar ulaşmazsa biz onlara ulaşıyoruz.  Genel olarak insanların tepkileri olumlu. Proje Merkezine bağlı alt birimlerden biri olan Tasarım Atölyesi aracılığıyla alanda gerçekleştirilmesine karar verilen her proje öncesinde, o projenin potansiyel faydalanıcıları ile bir araya geliyoruz. Projeye alan kullanıcıları ile birlikte karar veriyoruz. Programı birlikte oluşturuyoruz. Bazı projelerin yapım sürecini bile birlikte yürütüyoruz. Böylesi bir diyalog süreci doğal olarak projenin kullanıcılar özelinde sahiplenilmesini sağlıyor. Agora Parkı çocuk oyun alanlarını çocuklarla birlikte tasarladık ve inşa ettik. Standart salıncak ya da tahterevalli değil, onlar ne oynamak istiyorlarsa oyuncaklar o yönde geliştirildi. Bizi son derece keyiflendiren bir süreç oldu. Katılımcı mimarlık konusunda uzmanlaşmış akademisyen ekiplerle çalışıyoruz. Farklı ölçekte tüm projeler özelinde katılım atölyeleri gerçekleştiriyoruz. İnsanların yaşam alanlarının şekillenmesinde söz sahibi olmalarına aracılık ediyoruz.


Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: Kök Basmane Projesi


Kök Basmane Projesi'nden bahsedebilir misiniz?
Kök Basmane projesi bölgede yaşayan kadınlara yönelik kurgulandı. Bu projenin ilk temelleri 2015 yılında Akdeniz Akademisi ile iş birliği halinde gerçekleştirdiğimiz Kadifekale Tandır Fırınları Yaz Okulu’nda atıldı. Yaz okulunda bu bölgeye özgü tandır ekmeği yanı sıra birçok farklı gastronomik sunum olduğunu fark ettik. Kök Basmane Projesi bu üretimleri belgeleme amacını taşıyordu. Bu çalışma tamamlandı. Geldiğimiz noktada alanda mevcut bu becerilerin ekonomik bir girdiye dönüşme potansiyeli olduğunu gördük ve bu çerçevede bir kadın kooperatifi kurulması amacıyla; İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası, Agora Sosyal Yaşam Atölyesi, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Sığınmacılar ve Göçmenler Dayanışma Derneği ve İzmir Tarih Tasarım Atölyesi iş birliğinde çalışmalarımız devam ediyor.


Kaynak: İzmir Tarih Projesi, Fotoğraf: İzmir Tarih Tasarım Atölyesi

 
Çok büyük bir enerji var, her koldan bir proje var, iyi bir analiz yapılmış gibi görünüyor.
Teşekkür ederim. Bunu duymak sevindirici. 
 
8.500 yıllık bir tarihe sahip olan İzmir tarihine sizce tarihine ne kadar sahip çıkabilmiş? İzmir teoride tarihine sahip çıkıyor sanırım.
Üzülerek belirtmeliyim ki, çok fazla kültürel değerimizi yitirmişiz. Türkiye’de koruma olgusu çok geç yerleşmiş. Kemeraltı ve çevresinin koruma statülerinin belirlenmesi ilk olarak 1978 yılında kentsel sit kararının alınması ile başlıyor. Mevcut kültür varlığı niteliği taşıyan yapılar ilk olarak bu karar ertesinde tescil edilmişler. Agora, Tiyatro, Kadifekale’nin arkeolojik sit kararları 1990’lı yılların başında alınmış. 1984 yılında hazırlanan plan bir koruma planı niteliği taşımıyor. Bu dönemde de birçok kültür varlığı niteliği taşıyan yapı plan doğrultusunda ne yazık ki yok edilmiş. Gerçek anlamda bir koruma planının yapılması Belediyemizin girişimleri ile 2000’li yılların başlarında mümkün olabildi.
Koruma olgusunun yasal mevzuat ile sınırlı kalmaması, bireylerin de bu çerçevede bir bilinç kazanmasını önemsiyoruz. Bu anlamda yerel yönetim olarak sorumluluk hissediyoruz. 2007 yılında başlattığımız bir program olan “Eğitim Seminerleri” aracılığıyla gençlerimizle iletişim kuruyoruz. Koruma olgusunu aktarmaya çalışıyoruz. Tasarım Atölyesi aracılığıyla, çalışma alanında yaşayan öğrenciler ile uygulamalı atölye çalışmaları yürütüyoruz. Ayrıca, 2003 yılından beri yürüttüğümüz bir diğer program olan “Tarihe Saygı/Yerel Koruma Ödülleri” aracılığıyla başarılı koruma uygulamalarını, aile yadigârı evini koruyan ve yaşatanları, çeşitli çalışmalar aracılığıyla koruma olgusunu kamuoyuna gündemine taşıyanları ödüllendiriyoruz. 
 
Şu an bölge halkı size gelebileceklerini biliyorlar mı?
Biliyorlar, geliyorlar da. Proje kapsamında diyalog geliştirmek çok önemli. Tam da bu amaçla Proje Merkezi’ni Kemeraltı Çarşısı içerisinde İkinci Beyler’de, Tasarım Atölyesi’ni de geleneksel konut dokusunun kalbinde Pazaryeri Mahallesi’nde hizmete açtık. 
 
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Kemeraltı ve çevresi geçmişimize yönelik çok önemli referanslar barındırıyor. Tüm İzmirlileri bu alanı deneyimlemeye davet ediyorum.