26 Eki 2016
Aslı Arda

İzmir'in Levanten Evleri

Size de olur mu bilmiyorum ama ben ne zaman eski bir bina görsem gözümün önünde siyah beyaz bir film canlanıverir ve orada bir zamanlar yaşamış insanların hayatları belirir. İzmir’de belki hiç dikkat etmediniz ama yüzyıllar boyunca İzmir’i İzmir yapan farklı diyarlardan gelen kişilerin bıraktığı bir mimari servet yatıyor. Belki de çoğumuz Frenk Sokağı neredeydi, şimdi o sokakta neler var bilmiyoruz.

Fotoğraf: Paterson Köşkü
 
Levantenlerden bahsediyorum ve bugüne kadar kalmayı başarabilen izlerinden. Kendileri bizim ortaokul sıralarında öğrendiğimiz Osmanlı Devleti’nin ilk kapitülasyonları verdiği dönem sonrasında özellikle ticaret amaçlı Anadolu topraklarına yerleşmiş kişiler. “Doğunun Marsilya’sını bulduk!” diyen İtalyanlar, Hollandalılar, Fransızlar ve İngilizler, İzmir’in havasının güzelliğini epey önceden keşfetmişler. Liman kenti de olmasının büyük etkisiyle, yıllar ve nesiller boyu burada yaşamışlar, buraya hayat vermişler ve aslında buralı olmuşlar. İzmir Ticaret Odası’nın kuruluşunun ilk adımlarını atmış, demir yolu ağının yapımı ve gelişmesi için büyük emek harcamışlar.


Fotoğraf: Kordon

 

Aslan yattığı yerden belli olur derler, bence de bu ailelerin yaşam biçimlerini incelemenin en iyi yöntemi. Bıraktıkları olağanüstü güzellikteki konaklara bakacak olursak, aslında birçok şeyi gözümüzde canlandırabiliriz. Ege Üniversitesi’nin pek çok binası gibi Rektörlük binası bir Levanten konağıdır misal.


Fotoğraf: Ege Üniversitesi Rektörlük Binası

 

Epey büyük konaklarda ikamet eden Levantenlerin, ticaretle uğraşmalarından olsa gerek, varlıklı olduklarını ve geniş aile şeklinde yaşadıklarını söyleyebiliriz belki de. Buca ve Bornova’da yaşayanlar bilirler, Levanten konakları o dönemde şehrin merkezine uzak sayılabilecek yerlerde daha çok rastlayabiliyoruz, bunun nedeni ticaret için kolay ulaşım hattında yer almak. Şehir içinde ise Karşıyaka ve Alsancak’ta, fakat genelde sıra evler şeklinde. Hemen başta bahsettiğim Frenk sokağına geri döneyim o halde; Frenk Sokağı Alsancak’ta sahilin hemen arka paralelinde yer alan sokak. Sıra evlerin yoğunlukta olduğu bu sokak aslında İzmir’in sosyal hayatının kalbinin attığı yermiş. Bütün gümrük ve konsolosluk binalarının burada konumlandığı bilgilerine de dayanarak ticaretin en yoğun yapıldığı bu bölgede, Levantenlerin evlerine tekneleriyle ulaşabilmeleri de söz konusu. Tabii o zamanlar Kordon boyu için yapılan sahil dolgusu yok.
 

 

Bu sıra evlerin cumbalı Rum evlerine benzemesine karşın, benim asıl dikkatimi çeken şehir dışındaki tekil büyük konakların Levantenlerin geldikleri ülkelerdeki dönem mimarisine benziyor olması. Rönesans döneminde İtalya’da yine ticaretle uğraşan ya da devletin önemli kademelerinde yer alan aileler şehrin dışındaki konaklarda yaşamaya başladılar. Her ne kadar şehir merkezinde de (villa urbana) devam ettirseler de yaşamlarını, şehir dışına (villa rustica) taşınmak popüler olmuştu. 17. ve 18. yüzyıllarda İzmir’e gelen Levantenler de bu akımı beraberlerinde getirmiş, benzer stil ve geometriye sahip konaklar inşa etmeye başlamışlar gibi görünüyor.
 
Fotoğraf.Whittal Köşkü - Bornova, İzmir

 

İzmir’e hem ekonomik hem sosyal birçok yenilikler getiren Levantenlerin, mimari olarak da yeni akımlar getirdiğini söyleyebiliriz. Ne dersiniz?