Jane Beavis ile İngilizce Doğaçlama

 İngilizce konuşamamak Türkiye'de genellikle karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi. İlginç yanı şu ki aslında İngilizce'yi anlıyoruz ama konuşamıyoruz. İngilizce öğretmenlerimiz daha sevecen ve anlayışlı olsalardı ve biz de hata yapmaktan korkmasaydık şimdiye kadar akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyorduk. Dikkat! Bugüne kadar aradığınız o öğretmen Jane olabilir.

 

Jane Beavis, Yeni Zelandalı ve birkaç aydır Türkiye'de yaşıyor. Tabii daha önceleri Türkiye'ye birçok kez ziyarette bulunmuş ve sonrasında "Bu güzel ülkede bir süreliğine de olsa yaşamalıyım" demiş. Türkiye'de yaşamak için Londra'daki işini bırakmış. Türkiye'de kaldığı süreçte de oyunlarla İngilizce workshop'u yapmaya karar vermiş çünkü Türkler'den en çok duyduğu cümle ¨Anlıyorum ama konuşamıyorum¨ olmuş. Yıllardır İngilizce'yi kitaplardan öğrenemedik, gelin bir de oyunlarla aktif bir şekilde öğrenmeye ve İngilizce konuşma çekingenliğimizi üzerimizden atmaya çalışalım. Jane'e ve workshop'a dair daha fazla bilgi için sizi röportajın geri kalanına davet ediyorum, keyifli okumalar.

 

 

Kaynak: Jane Beavis

Görselde Jane Beavis'in fotoğrafı vardır.

 

Neden Londra'ya taşındın ve ne zamandır oradasın?

Ben Yeni Zelandalıyım, güzel bir ülke ama dünyadan çok uzak ve çok yalıtılmış. Seyahat etmeyi ve farklı bir ülkede çalışmayı ve yaşamayı denemek istedim. Bu yüzden 2008'de Londra'ya taşındım. Bu kadar uzun kalmak istememiştim ama 10 yıl Londra'da yaşadım!

 

Londra'da ne yapıyordun?

Sağır çocuklar için eğitim almış bir öğretmenim ve aynı zamanda drama öğretmeniyim. Uzun yıllar sağır çocuklar ile çalıştım; onlara drama, dil, okuryazarlık, yemek pişirme, yaşam becerileri, seks sağlığı ve refah eğitimi (güvende tutma) öğrettim.

Ayrıca Londra'da atölye çalışmaları verdim. Londra'daki kendi doğaçlama grubumu 3 yıl boyunca yönettim. Ben de başkalarının workshoplarına katıldım; doğaçlama, drama ve başka birçok konuda atölye çalışması yaptım. Londra, her zaman çok fazla yaratıcı aktiviteye sahip bir şehirdir. 10 yıl boyunca harika şeyler yaşadım. Çok şanslı hissediyorum.

 

 

Kaynak: Jane Beavis 

Görselde Jane Beavis'in workshop'undan bir kare yer almaktadır. 

 

Öğretmek zaten zor bir eylem. İşitme engelli çocuklar için öğretmek daha zordur.

İşitme engelli çocuklara öğretmeyi seviyorum. İşaret dili de güzel bir dildir. Kinestetik bir görsel dil olduğu için öğrenmeyi kolay buldum. Ben kinestetik / hareket türü bir insanım. Benim için Türkçe öğrenmek, işaret dili öğrenmekten çok daha zor! Umarım çok yakında Türkçe işaret dilini öğrenmeye başlarım. (Her ülkede işaret dilinin farklı olduğunu biliyor muydunuz?) Yakında Bornova'daki bir sağır okulunda gönüllü çalışmaya başlayacağım ve bu konuda heyecanlıyım.

 

Türkiye'ye gelmeye nasıl karar verdin?

Daha önce defalarca (Londra'dan) tatil için Türkiye'ye gelmiştim ama aslında ilk defa Çıralı'da tatil yaptım 2015 yılında. Çıralı'ya aşık oldum. Bu bölgeye defalarca geri döndüm, yavaşça daha fazla Türk arkadaşla tanışmaya ve  biraz Türkçe öğrenmeye başladım. Şimdi birçok harika Türk arkadaşım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Londra'dan bıktım. Harika bir şehir ama aynı zamanda zor ve çok pahalı bir şehir (ve kışlar çok uzun ve soğuk). 10 yıl da orada olmak çok uzun bir zaman. İngiltere'deki eğitim sistemiyle de hayal kırıklığına uğradım. Türkiye'ye 12 aylık vize almaya karar verdim ve şimdi burada yaşıyorum.

 

 

Kaynak: Jane Beavis 

Görselde Jane Beavis'in workshop'undan bir kare yer almaktadır. 

 

Türkiye'yi neden seviyorsun?

Bu soruyu herkesten günde birçok kez duyuyorum.

Doğasını, denizini, iklimini, yemeklerini ve dilini seviyorum. Türkçe öğrenmeyi seviyorum, bence çok şiirsel bir dil. Ben bir seyahat aşığıyım. Bu yüzden benim için farklı bir kültürde yaşamak ilginç; farklı kültürleri ve dilleri öğrenmekten zevk alıyorum. Ayrıca Türk insanını dünyanın en sıcak, en cana yakın, en misafirperver insanlarından biri olarak görüyorum. Yani Türk İnsanlarını ayrıca sokak hayvanlarını ve Çelebi'nin yaptığı bombayı yemeyi seviyorum :)

Elbette bazen zor günler geçiriyorum çünkü farklı ülkede farklı bir dil, kültür ve yemekle yaşamak zor olabiliyor. Bazen kültürel farklılıklardan ve dil farklılığından dolayı yanlış anlamalar ve problemler yaşıyorum ama çoğu zaman burada çok mutluyum. Türk halkı da çok sosyal ve spontan, burada yaşamanın spontane olmasından zevk alıyorum.

 

Türk halkı hakkında ne düşünüyorsun?

Türk insanını çok arkadaş canlısı ve misafirperver olduğunu düşünüyorum. Burada hayatımın sonuna kadar dost kalabileceğim bazı güzel insanlarla tanıştım ... Tabii ki, tüm Türkler hakkında genelleme yapmıyorum, her ülkede güzel insanlar ve hoş olmayan insanlar var. Hepimiz sadece insanız. Ayrıca, Türkler duygularını daha fazla gösteriyorlar. İngilizlerin duyguları biraz daha bastırılmıştır. (genellikle)

Burada yaşamayı zor bulduğum şeyler, her gün AYNI soruları cevaplamak zorunda kalmam. 

(takside, pazarda, dükkanlarda, sokakta - her yerde). “Nerelisin?” Neden buradasın? ”“ Evli misin? ”“ Çocuğun var mı? ”“ Yalnız mı seyahat ediyorsun? ”Bunlar bazı soru örnekleri. Ama sanırım artık bu sorulara alıştım.

 

Türkiye'de maaşlar yaşamak için yeterli değil. Paranı nasıl idare ediyorsun?

Londra'dan biraz para biriktirdim ama bu yeterli değil ve ne yazık ki biriktirdiğim para da tükeniyor!

 

 

Kaynak: Jane Beavis 

Görselde Jane Beavis'in workshop'undan bir kare yer almaktadır. 

 

Türk halkı genelde İngilizce'yi anlayabilir ama konuşamaz. Bunun hakkında ne düşünüyorsun?

Birçok Türk arkadaşım bana okulda İngilizce öğrendiklerini söyledi ancak anadili İngilizce olanlarla İngilizce konuşmak konusunda utangaç hissediyorlar. Ayrıca yüz yüze konuşma pratiği yapmak için yeterli imkânları yok. İngilizcenin okullarda bu kadar çok dilbilgisiyle öğretilmesi ve kitapların öğretme şeklinin her zaman yeni bir dil öğretmenin en iyi yolu olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, saçma sapan hatalar yapmaktan çekinirler - anadilini öğrenen çocuklar hakkında düşünürseniz - çocuklar her zaman hata yapar. Dil öğrenmek normal bir süreçtir. Yani hata yapıp pratik yapmamız gerekir! Okulda çocukken bazı öğretmenler kibar davranmazlar, hata yaptığınızda belki başınız belaya girer ya da bunu yapmamanız söylenir. Bu,çocuklara hataların kötü bişey olduğunu düşündüren korkunç bir şeydir. Bu, kalbimi kırıyor.

 

 

Kaynak: Jane Beavis 

Görselde Jane Beavis'in workshop'undan bir kare yer almaktadır. 

 

Her hafta bir atölyen var. Atölyen hakkında daha fazla bilgi verebilir misin?

Atölyeler 2 saat sürüyor. Şu anda sadece pazar günleri 18.00-20.00 arasında Cinatı barının üst katındaki Cinartı Atölye’de orta seviye workshop veriyorum. Ayrıca başlangıç seviyesindeki atölyelere de başlamayı umuyorum, ancak daha basit bir dil kullanacağız. Atölye çalışmalarının ana özelliği aktif ve eğlenceli olmasıdır. Çok sayıda eğlenceli oyun oynuyoruz, - insanların rahat etmeleri ve ingilizce konuşmaları için gruplar veya çiftler halinde konuşmayı içeren bazı aktiviteler yapıyoruz.

Workshop'ta yaptığımız etkinliklerin hepsi drama öğretmekten bildiğim doğaçlama teknikleri ve oyunların ilkelerine dayanıyor. Workshop tamamen İngilizce ve insanlar 2 saat içinde İngilizce konuşma ve dinleme konusunda pratik yapıyorlar. Ayrıca, ihtiyaç dahilinde anlaşılmayan şeyleri Türkçeye çevirebilen harika bir asistanım var. İnsanları rahatlatmak ve güldürmek istiyorum. Katılımcılarım atölyemde gülerken ben de mutlu hissediyorum. Öğrenirken hata yapmak eğlencelidir. Biz hata yapınca gülüyoruz, eğleniyoruz. Her hafta gelen insanların İngilizcelerinin geliştiğini gerçekten görebiliyorum. Atölye başına en fazla 12 kişiyi kabul edebiliyorum, böylece herkesin konuşması ve dinlemesi için iyi bir fırsat doğmuş oluyor. Merak ediyorsanız gelin ve bir deneyin!

 

 

Kaynak: Jane Beavis  

Görselde workshop'un broşürü yer almaktadır.

 

To speak English is usually one of the problems we encountered in Turkey. The interesting thing is that we actually understand English, but we can't talk. Oh, it's always because of their English teachers! Even if we were more affectionate and understanding teachers of English, we were now speaking English. Attention! The teacher you've been looking for so far could be Jane.

Jane Beavis, is from New Zealand and a few months living in Turkey. Of course, before a visit to Turkey many times and I have found that if I have to live for a while in the beautiful country after he said. Can you imagine to live in Turkey left her job in London! This process, she stayed in Turkey has decided to do workshops. Everbody told her ¨I can understand English but I can't speak¨ . For years we have not been able to learn English from books, let us try to learn actively with games and try to throw our shyness to speak. I invite you to the rest of the interview for more information on Jane and the workshop, enjoyable readings.

 

Why did you move to London and how long have you been there?

I am from New Zealand, it is a beautiful country but very isolated and far from the rest of the world. I wanted to travel and experience working and living in a different country. So I moved to London in 2008. I never intended to stay so long but I ended up living 10 years in London!

 

What were you doing in London?

I am a trained teacher of Deaf children, and also a drama teacher. I was working for many years with Deaf children, I taught them drama, language, literacy, cooking, life skills, sex health and well-being education (keeping safe).

I also gave workshops in London. I co-directed my own improvisation group in London for 3 years. And I attended, and gave many workshops in improvisation, drama and other things. London is a city with so many creative activities to offer all of the time. For 10 years I got to experience many wonderful things. I feel so lucky.

 

Teaching could be hard but teaching for Deaf children could be harder!

I love to teach Deaf children because they are different from hearing children and the Deaf community is very unique and special. Sign language is also a beautiful language. I found it easy to learn, as it is a kinaesthetic visual language. I am a kinaesthetic/ movement type of person. (Kinaesthetic - devinduyumusal) For me learning Turkish is much more difficult than learning sign language! I hope to begin learning Turkish Sign Language very soon. (Did you know sign language is different in every country!) I will begin volunteering at a Deaf school in Bornova soon and I am excited about this.

 

How did you decide to come to Turkey?

I had come to Turkey for the holidays (from London) many times before. But actually it wasn't until the first time I made a holiday in Çıralı, Antalya (2015) I fell in love with this place. I fell in love with Çıralı. I returned many times to this area, slowly I began to meet more Turkish friends, slowly began to learn a little Turkish. Now I feel so lucky to have many wonderful Turkish friends. I was fed up with London. It is a great city but also a difficult and very expensive city (and terrible weather, the winters are too long and cold). 10 years is also a long time to be there... I was also disillusioned with the education system in England. I decided to make a 12-month visa for Turkey and here I am now living here.

 

Why do you love Turkey?

EVERYBODY asks me this question. I get asked this question every day.

I love the beautiful nature, sea, I love the climate, I love the food, I like the language and enjoy learning Turkish. ( I think it is a very poetic language). I am a natural lover of travel. So for me living in a different culture is interesting - I enjoy to learn about different cultures and language. I also experience Turkish people as some of the warmest, friendliest, most hospitable people in the world - so I also love the people and the street animals. And Bomba

Of course, I experience difficult days sometimes because it can be hard living in the different country with a different language, culture, food, sometimes I experience misunderstandings and problems, due to the cultural/ language difference. but most of the time I am very happy here. Turkish people are also very social and spontaneous, I enjoy the spontaneity of life here.

 

What are you thinking about Turkish people?

Mostly I answered this question above. So as I said, I experience Turkish people as very friendly and hospitable. I have met some beautiful people here which now will be my friends for life I think... Of course, I cannot generalize about all Turkish people, in every country, there are nice people and not nice people, we are all just human. But Turkish culture is more relaxed and spontaneous which I love. Also, they show their emotions more. British people are very emotionally repressed (generally)

Things I find difficult about living here is I get asked the SAME questions from everybody, every day

(taxi drivers, at the market, in shops, on the street - everywhere). "Where are you from? "Why are you here?" "Are you married?" "do you have children?" "are you traveling alone?" these are some examples of the questions. But now I am used to it. 

 

Salaries in Turkey is not enough to live. How did you manage your money?

I saved some money from London but it is not enough and unfortunately, it's going!

 

Turkish people can understand but can't speak. What are you thinking about it?

So I had many Turkish friends say to me that they know English from learning at school - however, they feel shy to speak English to native speakers. Or they don't have enough opportunity to practice speaking face to face with native speakers. I think the way English is taught in schools with so much grammar and books is not always the best way to teach a new language. Also, they feel shy to make mistakes -which is ridiculous - if you think about children learning their mother tongue language - children make mistakes all the time. It is a normal process with learning a language. So you need to make mistakes and practice! When we are children at school some teachers do not act kindly - when you made a mistake maybe you got in trouble, or "told-off" - this is a terrible thing for children to learn that mistakes are bad. It breaks my heart.

 

Every week you have a workshop. May you give me more information about your workshop?

So the workshops are 2 hours long. Currently, I am just giving Intermediate level workshop on Sunday's 18.00-20.00. There are held in the room above Cinatı bar. It is a lovely room. I also hope to start beginner level workshops in the same style, but we will use more simple language. The idea for the workshops is that they are active and fun. We play lots of fun games in a group, - to get people relaxed and speaking, and some activities that involve speaking in groups or pairs. All of the games and activities in the workshop are coming from my own head.

They are all based on principles of improvisation techniques and games I know from teaching drama. The workshops are all in English, and people get a lot of opportunities to speak and listen to English in 2 hours. I also have a wonderful assistant with me, who can translate to Turkish if needed. I aim to get people relaxed and laughing. When my participants are smiling and laughing in my workshop, I am happy. We also play games where it is funny to make a mistake (so to prove wrong this belief from school or childhood that mistakes are a bad thing). When our brains are relaxed and having fun - it is easier to learn new things! I have some wonderful people coming to the workshops so far - and sometimes the same people return every week. For the people who return every week - I can really see their confidence in speaking English growing and improving. I accept a maximum of 12 people per workshop, so that there is a good opportunity for everyone to speak and listen. I understand that improvisation and games are a new or unusual technique to practice language - if you are curious - come along and give it a try!