28 Şub 2019
Kardelen Uysal

Köy Çocuklarının Kahramanı - Şule Güloğulları

 

Birileri açlığı durdurabilecekken kılını kıpırdatmasın, birileri hayatları darmaduman ede dursun; Şule Güloğulları gibi insanlar uzakta olanı görmeseler de görüyorlar, yardım etmeye çabalayıp duruyorlar. Şule dünyayı yuvası bellemiş; hiç tanımadığı, görmediği çocukların yüzlerini gülümsetmek, sırtlarına mont, ayaklarına ayakkabı giydirmek için didinip duruyor. Onların oyuncaklara, kalemlere, defterlere sahip olması için yardım topluyor. Çuvallarla otogara gidip eşyaları gönderiyor. Hiçbir şekilde para kabul etmiyor. Köy okullarında bulunan öğretmenler ona ulaşıp ihtiyaçlarını bildiriyorlar. Şule bunları çevresindeki insanların yardımıyla toplamaya çalışıyor, yetişemediği yerde Instagram'dan yardım istiyor. Bağışlanan her şeyin yerine ulaştığından emin oluyorsunuz çünkü köy okullarındaki öğretmenler yardımlar ulaştığında çocukların fotoğraflarını çekip Şule'ye gönderiyorlar, o da sosyal medya üzerinden bizlerle paylaşıyor.Şule, çocuklardan bahsederken büyük bir sevgiyle bahsediyor. Onların mutlu olduğu anları büyük bir coşkuyla anlatıyor. "Neden çocuklar?" diye sorunca da gözleri doluyor, durgunlaşıyor. Bir başkasının sancısı onun yüreğinde sızım sızım sızlıyor.

Şule'ye aslında sponsor olacak bir kargo firması lazım. Kargo firmaları böyle bir projede bile indirim uygulamıyor. Ayrıca ona yardımcı olacak, bölge bölge eşyaları toplayacak insanlar olsa onun işi biraz olsun kolaylaşacak aslında. Bir de tabii Instagram üzerinden çocukların ihtiyaçlarını duyurduğunda dikkate almak gerekiyor. Bir çorap, bir eldiven bile olsa Şule gelip onu sizden almaya razı. Türkiye'nin her köşesine yardım gönderen bu şahane insana Instagram üzerinden ulaşabilirsiniz. 

 

Fotoğrafta Şule, röportaj yaptığımız mekanda oturmuş kameraya bakıp gülümseyerek poz veriyor.

  

Şule Güloğulları kim? Daha önce de benzer projeler yapmış mıydın?

İzmirliyim, 28 yaşındayım. Muğla Üniversitesi Turizm Bölümü mezunuyum. Kendimi bildim bileli bu tip gönüllülük projelerine meraklıydım. Üniversitede ilk kez Van depremini yaşayan çocuklar için oyuncak toplamıştık. Muğla’nın dezavantajlı köylerinde yaşayan çocukları için yine oyuncak toplayıp dağıtmıştık. Senede bir defa, bir şeyler yapıyorduk.

 

Köy okullarındaki çocuklar için böyle bir proje yapma fikri nasıl doğdu?

Senede bir kez bu tip yardım işleri yapıyordum. Etrafımda bana yardım etmek isteyen insanların olduğunu ama ne yapacaklarını bilmediklerini fark ettim. Birçok gönüllü kuruluş var ancak insanlar onları tanımadıkları için bir adım atamıyorlar. Bu iş için bir öncü olması gerektiğini anladım. Bir şeyler yapabileceğimi hissettim. Açıkçası başta tedirgin de oldum. Çocuklara söz verip yerine getiremeyeceğimden korktum. Bir Instagram sayfası açtım ve gitgide büyümeye başladı.

En önem verdiğim konu da insanların yardımlarının yerine ulaştığını bilmeleriydi. Bu yüzden gönderilen kazağı giyen çocuğun fotoğrafını yardımcı olan kişilere gönderdim.

 

 Fotoğrafta hediyelerini ve oyuncaklarını almış dört çocuk mutlu bir şekilde kameraya bakıyorlar.

  

İhtiyaç sahiplerini nasıl buluyorsun?

Nasıl oldu bilmiyorum ama köylerdeki öğretmenler beni Instagram üzerinden buldular. Bu öğretmenler kaç kişi olduklarını ve nelere ihtiyaç duyduklarını bana söylüyorlar.  İlk önce bu ihtiyaçları kendi çevremin yardımıyla toplamaya çalışıyorum, toplayamadığım noktada da sayfamdan duyuruyorum.

 

Hangi yöntemle yardımları köylere ulaştırıyorsun?

Kargo fiyatları çok yüksek. Küçük bir koli için bile 100 TL - 200 TL arası para ödemek gerekiyor. Hiçbir firma köy okullarına yardım için gittiğini bile bile indirim dahi uygulamıyor.  Beni en çok zorlayan kısım da bu oldu. Kimseden para da kabul etmiyorum sadece eşya kabul ediyorum. Hepsini karşılayacak kadar param da yok.

Ardından otogarı keşfettim. (Gülüyor.) Sırtımda çuvalla otogara gidiyorum. Yardımların ulaşacağı köye giden otobüsü bulup şoförüyle görüşüyorum “Abi ne olur, bu yardım bak" diye yalvarıyorum. (Gülüyor.) Mesela Muş’a çuval başına 80 TL para istediler. Otogara gide gele birkaç insan tanıdım. Muş’tan Bülent Abi mesela beni gördüğünde artık hemen alıyor çuvallarımı. Para isteyen insanlara da “Bu kız sizin memleketinizdeki çoluğa çocuğa yardım ediyor, bir de üstüne para mı isteyeceksiniz!” diye sitem ediyor.

 

 

 Fotoğrafta iki kız çocuğu uzatılan patığı görüp çok seviniyorlar, gözlerindeki mutluk tarifsiz.

 

Çocuklardan nasıl tepkiler alıyorsun?

Başlangıçta imkansızlıklardan dolayı ikinci el eşya gönderiyordum. Kullanılmış bir defterin sayfalarını koparıyordum, kitapların üzerinde yazan yazıları siliyordum. Yine çok mutlu oluyorlardı. Sonradan eşyalar yeni olunca bana gönderilen fotoğraflarda yine yüzlerindeki mutluluğu gördüm ama başka bir şey daha fark ettim. Mesela bir atkı yolladıysam o eşyayı kokladıklarını fark ettim. Yeni eşya kokusunu içlerine çekiyorlardı. Çocukken bizde de vardı bu durum. Hakkari Yüksekova’da çok kırık dökük bir anaokulu var. Oradaki Şükran Öğretmen bana ulaştı. Bir ay arayla eşyalar gönderdim onlara. Tüm yardımlar bitti, okul güzel bir hale geldi. Şükran Öğretmen ardından şöyle bir olay anlattı: Bir firma onlara yardım edip karşılığında da fotoğraf istemiş. Öğretmenleri kazakları vs giydirip video çekmeye başlamış, tüm çocuklar Şule Abla teşekkür ederim diye bağırmış. O yardımı bile benden sanmışlar. Onlara yapılan yardımı unutmamışlar.

Belki de bu tip yardımlar ülkedeki kutuplaşmaların, nefretin çocuklara bulaşmamasını sağlar. Belki tohum atıyoruzdur.

 

Daha çok hangi yaşlardaki çocuklar için yardım talebinde bulunuluyor?

Daha çok anaokulu ve ilkokul çocukları için talep geliyor ama yardım isteyen herkese yardımcı olmaya çalışıyorum.

 

En çok nelere ihtiyaç var? Yardım etmek isteyen kişiler ne alsınlar?

Doğu Anadolu Bölgesi için konuşmam gerekirse ayakkabı ve mont. Kış çok zor geçiyor. Ama oyuncağa da deli oluyorlar. Ayağında ayakkabısı yok belki ama oyuncak olunca sevinçten deliriyorlar. Kamyondur, oyuncak bebektir… Dört tane de üniversiteye hazırlanan öğrenci var. Onlara da sürekli kitap yolluyorum. Onlar da üniversiteyi kazanıp iş bulduklarında aynı yardımı yapacaklarını söylüyorlar.

 

İnsanlar sana bu eşyaları nasıl ulaştırabilirler?

İzmir içinde olduğunda gidip almaya çalıyorum. Küçük bir aracım var onunla her yere gidiyorum. Bagajım şu an bile dolu. İzmir dışında olanlar iş yerime kargo yolluyorlar.

 

Sana yardımcı olacak birilerine ihtiyacın var mı?

Çevresine duyuru yapıp eşyaları toplayıp bana ulaştırabilirler. Bölgesel bir biçimde eşyaların toplanması benim için çok iyi olurdu.

 

Neden çocuklar? Onlara yardımcı olma fikri nasıl kafanda oluştu? İçine ne dokundu?

Çocukları nasıl yönlendirirsen öyle gitmez mi? onlara iyilik, güzellik, mutluluk aşılamak istedim. Bir şeye sahip olmak istiyorsun ama imkânın yok. Bunu belki bir anne baba, bir yetişkin atlatabilir ama çocukken yaşandığında çok daha zor oluyor, ileride travmaya bile yol açabiliyor. Hiçbir çocuk bunu yaşasın istemiyorum, bu bana çok acı geliyor. Hiçbir çocuk, o yoksulluğu tatmasın istiyorum. O yüzden bir eldiven, bir çorap vermek isteyen insana bile gidiyorum.

 

Bu proje ile unutulmaz anlar yaşıyorsun. Bunlardan bahseder misin biraz?

Muş Malazgirt’te Güven öğretmenimiz vardı. Oradaki okullarda genellikle gece kondu gibi bir yapının içinde, sınıflar birleşiyor. Yani 1.,2.,3.,4. sınıf öğrencileri aynı tek sınıf içinde ders görüyorlar, buna da birleştirilmiş sınıf deniliyor ve tek bir öğretmen hepsine ders veriyor. Güven Öğretmen’in 16 tane öğrencisi vardı, yardım için bana ulaştı ve 16 kalem, 16 defter, 16 tane silgi istedi. Bunları yolladım. Yolladıktan sonra fotoğrafları rica ettim. Bir baktım fotoğraflara çocukların pantolonları, ayakkabıları yırtık. Güven Öğretmen bu ihtiyaçları bana söylemedi. Neden söylemediğini sordum. Bu insanlara arlı derler bizde. Neden benden ayakkabı, pantolon istemediğini sorduğumda ise “Başkasının hakkına girmeyelim, yine yırtık mırtık idare ediyorlar” dedi. Ama sonra onlara ayakkabı ve pantolon da toplayıp gönderdik.

 

Fotoğrafta Muş Malazgirt'teki çocuklar ellerinde defter ve kalemlerle poz veriyorlar gülümseyerek. Ancak pantolonları yırtık. Şule bunları fark edince kıyafet toplamaya karar veriyor.

 

Şule bu çocuklara kıyafet gönderdikten sonra köy öğretmeni yeniden fotoğraf gönderiyor. Bu da o fotoğraflardan biri. Küçük bir kız çocuğu pembeler giyinmiş. Elinde yeni gelen kıyafetlerden birini koklarken objektife bakıyor.

  

 

Yine Muş Malazgirt'te bulunan çocukların fotoğrafı. Sınıfta beş çocuk oturmuş, üstlerinde yeni kıyafetleriyle sırada oturup objektife bakarak ve gülümseyerek poz veriyorlar.

 

Örneğin İzmir Kiraz’da, çok kötü durumda olan dağ köylerine dört arkadaş gittik, muhtarı bulduk ve ev ev dolaştık. Tüm çocuklara eşyaları dağıttık. O kadar kötü durumdalar ki… Buranın İzmir olduğuna görmesem inanmazdım. Çocukların ayağında ne çorap ne de ayakkabı var. Bir hafta sonu Bayındır’a gideceğiz mesela, istersen gelebilirsin. (2 Mart tarihinden bahsediyor)

 

 

 Şule, İzmir Dağ Köyleri'ne toplanan yardımları götürmüş. Köyün kadınları ve çocuklarıyla poz veriyor. Önlerinde toplanan yardımlar var. Çocuklar ellerinde hediyeleri tutuyor. Köyün kadınlarından biri ise elinde çay bardağı ile dolu bir tepsiyi tutuyor. Fotoğrafta beş çocuk, Şule, bir erkek ve dört adet kadın var. Genel olarak herkes mutlu görünüyor.

 

Unutamadığım bir başka olayı daha anlatmak istiyorum. Diyarbakır Dicle’ye 18 mont yolladık. Çocuklar çok mutlu oldular, konu kapandı, üzerinden zaman geçti. Montları dağıtan öğretmen bana şöyle bir mesaj attı.

 

Burada montları dağıtan öğretmenin attığı mesajın ekran görüntüsü var. Mesajda şöyle yazıyor: Şule Hanım merhaba, az önce köyde cuma namazına gittik. Namaz çıkışı bir teyze beni çağırdı. Dedi ki "ben sizlerden çok razıyım Allah da sizden razı olsun." İlk başta olayı anlamadığından Allah senden de razı olsun teyze dedim. Daha sonra anlatmaya başladı. Dedi ki: "Siz benim torunuma mont vermişsiniz, iki gecedir montla beraber yatıyor. O kadar çok sevinmiş ki montu yanından ayırmıyor." Ben de o an çok duygulandım.

 

Bir başka unutamadığım mesaj da şu. Gerçekten biraz yokluğu tatmış insanlar, daha fazla yardım ediyorlar. Bunu özetleyen bir mesaj aldım. Bu çocuk ailesinden uzak bir şehirde okuduğu halde bursunu paylaşıyor. 

  

 

Burslu okuyan öğrencinin attığı mesajın ekran görüntüsü bulunuyor görselde. Mesajda şunlar yazıyor: Merhaba kolay gelsin, öncelikle sayfanızı görünce çok mutlu oldum. Şahsen ben de Bingöl Üniversitesi'nin öğrencisiyim. Bu hayatımda ilk kez evimden ayrılığım oldu. Burs başvurusunda bulundum ve ilk bursumun da bir kısmını bu tarz şeylerde paylaşmak istiyorum.. Size yardımcı olmak isterim. Bu ay olmasa da Kasım'da dönerseniz mutlu olurum. Dönmezseniz de o güzel yüreğiniz sağ olsun.