Loccake - Pastalar Sadece Doğum Günleri İçin Değildir
Ah Loccake, bugüne kadar nerelerdeydin? Meğer dışarıda bayılarak yediğim ballı cevizli Rus pastası diye adlandırılan Medovik'in çıktığı fabrika senmişsin! Tamam, resmi olarak fabrika olmayabilirsin ama böyle güzel tatlıları böyle seri bir şekilde anca fabrikalar üretebilir bir de sen! Eee tabi şefimiz meşhur İrina Hanım olunca o Rus tatlıları dile geliyor resmen. Aramızda kalsın ama benden söylemesi, İrina Hanım ise yaptığı tatlılardan daha tatlı bir insan, hiç olmadı sohbete uğrayın derim.
¨Pastalar sadece doğum günleri için değil¨ diyorlar, çok haklılar! Bir kere mutluluk hormonu salgılayan bir şey nasıl sevilmez!
Alsancak'ta gizli kalmış bir yer daha keşfettiğimi gururla söyleyebilirim. Aslında çok kararsız kaldım, hani böyle kendinize özel bir alan bulursunuz ve size özel kalmasını istersiniz, tamamen o duygu vardı içimde ama burayı paylaşmazsam günah olur(!)
"Loccake; Location ve Cake kelimelerinin bir araya gelmesiyle Pasta Yeri gibi bir anlam içeriyor ki bu da yaptığımız işi en iyi açıklayan kelime sanırım çünkü işimiz ağırlıklı olarak Rus Pastaları olmak üzere İtalyan ve genel olarak Avrupa pastaları. Pastalarımızın en önemli özelliği öncelikle farklı, günlük, taze ve doğal olmaları. Yani hem bildiğiniz pastların en orijinal hallerini hem de daha önce tatmadığınız tamamen farklı kültürlere ait pastaları deneme şansınız bulunuyor. Pastalarda kullandığımız malzemeleri özenle seçiyoruz. Şurup, tatlandırıcı ve yapay malzeme kullanmıyoruz. Hindistan cevizi sütü ve Hindistan cevizini dahi kendi meyvesinden hazırlıyoruz. Ürünlerimizden bahsetmek gerekirse; Medovik ve Napolyon Pasta, Pancho Cake, Muraveynik, Opera, Spartak, Chak-Chak, Muraveynik ve ismini sayamadığımız birçok meşhur ve lezzetli Rus Pastaları. Mascarpone ile hazırlanmış gerçek İtalyan Tiramisu ayrıca Panna Cotta'nın en orijinal hali! Cheesecake, Çikolatalı Truffle, Çikolatalı Pastalar, Cappuccino Pasta, Raffaello Pasta, Çar'ın Tatlısı, Oreshki Rus Kurabiyesi, Mirengue gibi birçok lezzet de yine Loccake'de." diyor İrina Hanım'ın eşi Özgür Bey.
Hele bir çay koleksiyonu var ki... Önce kahveden mi bahsetsem? Her şey iyi olunca hangisini paylaşacağımı şaşırıyorum. Bu mekan hem kahve severlere hem çay severlere hitap ediyor diyebilirim. Özel çayları ve sadece Locake'de içeceğiniz özel kahve karışımları var. Kahve sevmiyorsanız bile inanın bu kahve başka. Tadı ne sert ne yumuşak, kokusu ne keskin ne çiçeğimsi. Zaten bilirsiniz ki kahve çekirdeği yetiştiği yerin kokusunu içine çekiyor. Loccake'deki kahve çekirdekleri birçok ülkeye ait ve karışım harmanlanmış o yüzden daha önce hiç tatmadığınız bir kahveyi içmeye hazır olun. İçeceklerden kahve ve çay dışında önerebileceğim el yapımı limonataları. Ben çilekli ve portakallı olanı denedim, hem tatlı hem ekşi bir tadı vardı ki böyle tatları kıvamında bulmak çok zordur. Bunun dışında günlük olarak Klasik, Bitter, Çilekli, Elmalı, Kirazlı, Vişneli limonataları bulunuyor.
İçecekler ve yemek dışında bir mekanda benim için önemli diğer noktalardan bir tanesi mekanın verdiği huzur ve o mekandayken hissettiklerim. Loccake'de sizleri sessiz sakin bir ortam bekliyor. Bazı zamanlar arkadan hafif Rus şarkıları çalıyor. Mekanda yeşilliklerin fazlasıyla yer alması iç açarken toplantı masası gözümden kaçmıyor. İster bilgisayarınızı alıp tek gidin isterseniz topluca. Ders çalışmak içinde yeterince elverişli olan bu mekanda çocuklu aileler için de oyun köşesi bulunmakta.
Ayrıca herhangi bir kutlama ya da kendinizi şımartmak için pasta da sipariş verebiliyorsunuz. Sipariş hazırlama süreleri ürüne göre değişiklik göstermektedir. Özellikle Temalı pastalarda bu süre daha da uzamaktadır. Rus Pastaları için 1-2 gün, diğer temalı ve dekorlu pastalar için 2-3 gün arasındaki süreler genelde yeterli gelmektedir.
Tüm bu şahaneliğe rağmen fiyatların uçuk olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Küçük Çay 2 TL, Fincan Çay 3 TL, Türk Kahvesi 5 TL, Filtre Kahve 6 TL, Pasta Dilimleri 12 TL, Tiramisu 14 TL, Özel Çaylar 5 TL ve Limonata 7 TL. Ben de siz de biliyorsunuz ki Alsancak'ta bu hizmete bu fiyatlar fazlasıyla cüzdan dostu. Kaliteli ürünler hiç bu kadar cazip olmamıştı.
Mekanın açılış ve kapanış saatleri ise 10:00-23:00.
Son olarak ise sizlere Özgür Bey'den öğrendiğim birkaç tatlının hikayesini ve tatlılara ait mini mini bilgiler paylaşmak istiyorum.
Medovik'den bahsetmek gerekirse; "Мёд" Rusça "Bal demek. Medovik'de anlam olarak "Ballı", "Baldan" veya "Bal gibi" anlamları içeriyor.
Muraveynik denen Rus pastasınında buna benzer bi hikayesi var. Muravey Rusça karınca demek. Muraveynik'de Karınca Yuvası demek (hani şu tepe gibi olanlardan) Bu pasta da karınca yuvasına benzetildiği için böyle sevimli bir ismi olmuş.
Peki Tiramisuya ne dersiniz? Onun da çok ilginç bir hikayesi var.
Tiramisu ( Beni yukarı çek )
17. yüzyılın sonunda geçen bir hikayede anlatılana göre Tiramisu'nun çıkışı; Toscana Dükü Cosimo III de Medici’nin birkaç günlüğüne Siena şehrini ziyarete gelmesi ile başlar. Şehrin pastacıları, asaletin simgeleyen özelliklerin bir arada toplanacağı yeni bir tatlıyı, Dük’ün onuruna hazırlamaya karar verirler.
Dük’ün hikayesi de oldukça ilginç. Her soylu gibi Cosimo da tatlı yemeyi çok seven biridir. Lakin yaşadığı cinsel sorunlar nedeniyle tatlılarının “Afrodizyak” içerikli olmasına çok dikkat etmektedir.
Aşçılar çok basit malzemeler ile yapılmış lezzetli ve gösterişli bir tatlı olmasına önem verirler. Tiramisu bu şekilde hazırlandıktan sonra, Dük’ün onuruna “Zuppa del Duca – yani Dük’ün Çorbası” diye adlandırılır. Dük, Sienalı pastacıların yeteneğini ve tatlının lezzetli tadını taktir eder ve övgüyle söz eder. Tatlının rahatsızlığına iyi geldiğini de fark ettikten sonra tarifini yanına alarak Floransa’ya götürür. Böylece “Dük’ün Çorbası” ünlenir ve ülkenin sınırlarını aşar.
Bu hikâyenin devamındaysa tiramisu tatlısının dünyaya nasıl yayıldığı anlatılır: Tiramisu bir anda saraylıların en çok rağbet ettiği tatlı olup çıkar ve hem uyarıcı hem de afrodizyak özellikleriyle ününe gün geçtikçe ün katar. Bundan dolayı “erotik” buluşmalardan önce büyük porsiyonlar ile tüketilmesi alışkanlık haline gelir. Uyarıcı ve afrodizyak özelliği ön plana çıktığı için “Dük’ün Çorbası” adı da değişir ve imalı bir isim olan “tiramisu”, yani “beni yukarı çek” adını alır.
Napolyon'un hikayesinden de bahsetmeden yazıyı bitirmek olmaz;
Ruslar 1812'de Napolyon Bonaparte komutasındaki Grande Armee'yi yenerek büyük bir zafer kazanırlar.
Kazandıkları bu zaferin 100. Yıl kutlamaları sırasında saray aşçısı "Bicorne" yani Napolyon'un kendisi ile özdeşleşmiş şapkası formunda bir pasta yapar. Bu pasta o kadar sevilir ki yıllar sonra ünü ülke sınırlarını da aşar.
Özetle size sunduğu lezzetlerle bazen Moskova'da, bazen Verona'da bazen de Paris'de hissettirecek İzmir'in bu farklı noktasını ziyaret etmeye davet ediyoruz.