21 Tem 2020
Otuzbeşlik

Müzik ve Görseli Birleştiren Deneysel Grup Noisual

Progresif rock ve endüstriyel ögeleri birleştiren deneysel müzik grubu Noisual, sesle görselin gücünü birleştirerek ortaya sıra dışı bir iş çıkarıyor. Tunga Alp Şen ve Berkhan Ay tarafından 2016 yılında kurulan Noisual'da dijital ve analog dünya iç içe geçiyor. Noisual, geçtiğimiz yıl yayınladığı ilk teklisi Tidal Waves’te farklı sanat dallarını barındıran performansıyla da dikkat çekmişti. 

 

Tunga Alp Şen ve Berkhan Ay ile Noisual'in hikayesini, şarkılarının yapım aşamalarını, müziklerinde kurdukları atmosferi ve gelecek planlarını konuştuk.

Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Nasıl bir araya geldiniz; Noisual nasıl ortaya çıktı?

Berkhan: Tunga ile 2009 yılında üniversitede tanıştık. O yıl ikimizde yurtta kalıyorduk. Arkadaşlığımız ilerlerken 2010 yılında beraber ilk konserimizi verdik. Tabii o yıllarda Noisual yoktu. Tek seferlik bir bar konseriydi diyebiliriz. 2015 yılında beraber geçirdiğimiz vakitlerde; müzikal, sanatsal ve de dostluk olarak paylaşımlarımız arttı. 2016 yılının Mayıs ayında bas gitar ve davulla stüdyoda çalmaya başladık. Planladığımız bir tarz yoktu fakat kafamızda hep elektronik müzik etkileşimi vardı. Bu yüzden yaptığımız müziğin içerisine onu da eklemek istiyorduk. Zamanla, çokça çalarak ve çalışarak şu andaki Noisual halini aldık.

 

Tunga: Aynı üniversitede okurken ortak arkadaşlar aracılığıyla tanıştık. O zamanlar her ikimizin de farklı müzik projeleri olsa da müziğe ilgi duymamız zaman içerisinde sıkı arkadaş olmamızı sağladı. Hatta Noisual henüz yokken bir konserde yine bas gitar ve davul ile aynı sahneyi paylaşmıştık. Grubun ortaya çıkması ise her ikimizin ortak düşünce paydasında müziğe ve farklı sanat dallarına ilgi duymasıyla oluştu. Bu ekseni çaldığımız enstrümanlarla ve dijital, analog seslerle buluşturunca ortaya Noisual çıktı. Özellikle “hadi bu tarzı yapalım” demedik hiçbir zaman. Organik bir şekilde her şeyin oluşması sanırım en heyecan verici şeydi.

Sadece bas ve davulla iki kişilik bir orkestra gibisiniz. Şarkılarınızın yapım aşamasından ve kullandığınız ögelerden biraz bahsedebilir misiniz?

Berkhan: Şarkıların yapım aşamasında karşımıza  farklı yollar çıkabiliyor. Mesela stüdyoda doğaçlama yaparken bazı fikirler veya zeminler oluşabiliyor. Bunun dışında evlerde belirli yol katettiğimiz şarkıları stüdyoda tamamlıyoruz. Şarkıdaki zeminimizi genellikle ana enstrümanlarımızla atıyoruz ki bunlar da davul ve bas olduğu için şanslıyız denilebilir. Hayal ettiğimiz atmosfer içerisine de synthlerden, ses çıkarabilecek başka şeylerden ekleyerek şarkının en son haline kavuşuyoruz.


Tunga: Kafalarda sürekli tilki gezer halde. Stüdyoda bu fikirleri açığa çıkarıyoruz. Kimi zaman bas gitarın üzerine eklenen davullar kimi zaman da ritmin üzerine giden bir bas gitar oluyor. Her iki enstrüman da baskın seslere sahip olduğu için groove’u yakalamak bizim için dönüm noktası aslında. Yapılar şekillenmeye başladığı zamandan sonra altyapı dünyası kendini gösteriyor. Bu süreç apayrı bir macerayı başlatıp şarkılarımızı tahmin etmeyeceğimiz yerlere götürüyor.

Performanslarınızda müziğin yanında görsel öğelere de yer veriyorsunuz. Görselliğin Noisual için önemi nedir? Kurduğunuz atmosfer için grubun üçüncü elemanı diyebilir misiniz?

Berkhan: Görsellik, duygularımızı göstermek için müziğimizle beraber bize destek olan bir ifade biçimi diyebiliriz. Grubun oluşumunun temellerinde müzikal dünyanın yanında görsel dünya da yatıyor aslında. 2015’lerde aramızda paylaşmaya başladığımız sanatsal akımlar bize fikirler veriyor ve ufkumuzu aydınlatıyordu. Bu yüzden yeni medyada olup biten yenilikler ve bunların müziğimize etkileri bizi hem zihnen hem de estetik açıdan ayrılmaz bir yapıda tutuyor.

 

Tunga: Çıkardığımız ses kadar etkili bir element. Bütün olarak Noisual’ı oluşturuyoruz.

Bir röportajınızda “Tercihimizi rota belirlemektense kaybolmaktan yana kullanıyoruz.” demişsiniz. Kaybolmak size neler öğretiyor, müzikte neleri keşfetmenizi sağlıyor?

Berkhan: Kendi kendimizle kaldığımız, ucu bucağı olmayan bir boşluk… Bir şeyler daha rahat yol alabiliyor sanırım.

 

Tunga: Kaybolmak, müziğin içindeki sınırsızlığı görmemizi sağlıyor. Henüz benim öğrendiğim bir şey yok. İşin can alıcı kısmı da sanki burası gibi. Keşfedilecek çok şey varken üretim sürecine derinlemesine yaklaşmak büyülü geliyor.

Bu zamana kadar sizi yaptığınız müziğe yönelten ya da bu yolda etkisi olan gruplar oldu mu? Bugünlerde neler dinliyorsunuz?

Berkhan: İnsanlar gün içerisinde pek çok şeyden etkilenebiliyor. Bazen uzun, bazen de kısa süreçler içerisinde bunların dışarı yansıması oluyor. Bu yüzden yaptığımız müziğe etkisi olan pek çok an var. Bu zamana kadar yaşadığımız hayatların etkisi büyük. Tabii ki dinlediğimiz, bizi heyecanlandıran müzikler de bir hayli fazla. Bu aralar David Chalmin, James Holden iyi geliyor.

 

Tunga: Uzun zamandır Holy Fuck ve Battles takipçisiyim. Enteresanlıkları epey hoşuma gidiyor. Bu fena gruplar, müziğimizin kalıplaşan sound’ların dışında olması açısından etkili olmuş olabilir. Bugünlere gelecek olursam Run The Jewels’ın ve Jon Kennedy’nin son çıkan albümlerine tutulmuş durumdayım.

Deneysel, progresif ve alternatif bir müzik yapıyorsunuz. Bu tarzın Türkiye'deki yeri ve geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?

Berkhan: Ülkemizde müthiş müzisyenler ve gruplar var. Önden yol açıldıkça yeni işlere de değer verilmeye başlanıyor. Yaptığımız müziğin çok geniş bir dinleyici kitlesi yok. İleride bu durum değişebilir. İyimser bir yönden; Hayat değiştikçe insanların bazı alışkanlıkları da değişmeye başlıyor denebilir .

 

Tunga: Türkiye’de underground müziğin önemli bir yeri olmadığı aşikâr. Gelecek hakkında umutlu konuşmak için elimizde maalesef fazla kanıt yok.

Müziğinizi yurt dışına taşımak gibi planlarınız ya da düşünceleriniz var mı? Katılmak istediğiniz festival ya da yer almak istediğiniz projeler neler?

Berkhan: Müziğimizi yurt dışında da canlı şekilde paylaşmak çok güzel olur. Bunun için de bir elimizi o taraflara yöneltiyoruz.

 

Tunga: Yurt dışında çalma düşüncesi grubun öncelik verdiği konuların başında geliyor. Salgından önce bu plan doğrultusunda atılımlarımızı yapıyorduk ama maalesef şimdilik donmuş durumdayız. Çok fazla uzaklara gitmeden Almanya, Norveç, İngiltere ve Hollanda’da çalmak güzel olur gibi hissediyorum. BAM, ArcTanGent, Sonar Festivalleri ise gözümüze ilk kestirdiklerimizden.

Noisual'ı SpotifyYouTubeInstagram ve Facebook üzerinden takip edebilirsiniz.