Pınar Taskınlar - Şehirde ve Sağlıklı
Öncelikle kendinizden ve eğitimlerinizden biraz bahseder misiniz?
Karşıyaka Anadolu Lisesi’nden mezun oldum ve Marmara Üniversitesi’nde İşletme okudum. Üzerine ESADE’de Inovasyon ve Girişimcilik Master’ı yaptım. Bütün bunları yaparken hep yorgundum (gülüşmeler) işin kötüsü, hayat enerjimin azlığını, yaşamanın doğal bir sonucu sanıyordum. Bu durum yıllardır geçmeyip üzerine bir de ufak tefek sürekli hastalıklar eklenince sağlıkla ilgili bilgilenmeye karar verdim. Bir yandan da Ezgi Sorman’la başladığım meditasyon pratiğime, meditasyon eğitmenliğini ekledim.
Sağlığımı düzeltmek için yaptığım araştırmalar beni Institute of Integrative Nutrition’la tanıştırdı. Burada aldığım eğitimle aslında hayat tarzımın ne kadar yanlış olduğunu, yediklerimin, sevmediğim şeyleri yapmanın, stresimi yönetemememin doğal bir sonucu olduğunu öğrenince düzeltmenin de mümkün olduğunu gördüm. Kendimi, enerji seviyemi yükseltip daha sağlıklı hissederken bu konuda konuşmadan duramadım. Sonunda ortaya "Şehirde ve Sağlıklı" çıktı.
Bedenlerimiz sürekli yanlış giden şeyleri düzeltip kendini sağlıklı olmak için hiç durmadan çalışıyor. Tek yapmamız gereken ona doğru davranmak. ‘Doğru davranmak’ ise çok sıkı beslenme programları, her gün ağır egzersiz yapmak değil. Yavaş yemek, her gün biraz hareket, güzel bir uyku bile çok fark yaratıyor. Sonunda hayatla baş etmek için enerjimizin artması, daha az hasta olmak, zihin netliği gibi çok net sonuçlar görmek mümkün. Aileden gelen genetik hastalıkların engellenmesi, sağlıklı yaşlanmak ise uzun vadede görülebilen sonuçlar. Ama yataktan sürünmeden, alarmı ertelemeden rahatça uyanabilmek bile insanı sağlıklı yaşamaya teşvik ediyor.
Benim sağlıklı yaşamdan aldığım en büyük katkı ise, bu hayatta yapmak istediğim her neyse onu yapacak güce sahip olmak. Beden ve zihnimi bana karşı değil, benimle birlikte çalışır hale getirmek.
Entegre Beslenme ve Sağlık, beden-zihin-ruh üçlüsünü birlikte ele alan bir disiplin. Yani eğer bu üç elemandan birinde bir dengesizlik varsa, diğerlerini de dengeden çıkardığına inanıyoruz. Çoğumuz bir sebepten doktora gidip, aslında fizyolojik bir sorunumuz olmadığını, durumun stresten kaynaklandığını duymuşuzdur. Zira bedensel olarak çok sağlıklı bir insanı; sevmediği bir işe, zorlandığı bir ilişkiye ya da stresli bir aile ortamına sokarsanız, bir süre sonra bedensel hastalıkların oluşması kaçınılmazdır. ‘Dünyanın bütün brokolilerini de yeseniz, sevmediğiniz bir işe gidiyorsanız, sağlıklı olmak mümkün değildir’ önermesi entegre sağlığı en kısa yoldan anlatmanın yolu.
Kalori hesabının kilo vermek ya da sağlıklı yaşam üzerinde bir etkisi olmadığı artık farklı çalışmalarla bir çok kez kanıtlandı. Çünkü vücudumuz çok kompleks bir mekanizma. Vücut farklı besinleri farklı işlevleri için kullanıyor. Örneğin çok kalorili olan sağlıklı yağlar (tereyağ, zeytinyağı gibi) vücudun bir çok temel işlemi için çok hayati. Üstüne üstlük kısa sürede doyma hissi veriyorlar. Kalori hesabı yaparken bunları tamamen beslenmeden çıkarmak gerekiyor. Bu sefer de vücut doymamış hissettiği için sürekli bir açlık hissi oluşuyor. Böyle olunca da kişi bir süre diyete devam edebilse de, vücut haklı olarak isyan edip diyeti bozuyor. Yani bir şeyler yiyoruz ama vücut ve beyin hep aç kalıyor. Kalori hesabıyla kilo veren kişiler sürekli diyetle kilo verip, sonra bozup tekrar kilo alıp, tekrar diyete girme ihtiyacı duyuyor ve başarısız hissettiren ve mutsuz eden bir döngüye giriyorlar. Zihinlerimiz bazı şeyleri denklemlere koyup konuyu çözmek istiyor ama dediğim gibi beden-zihin-ruh üçlüsü çok daha karmaşık bir yapı.
Yiyeceklerin glisemik indeksinin önemi nedir? İnsanlar bu konuda nasıl bilinçlenebilir?
Glisemik endeks bir yiyeceğin kana karıştığında kan şekerini ne kadar hızlı yükselttiğini gösteren bir rakam. Bunun önemini anlamak için kan şekerinin ani iniş çıkışlarının ne demek olduğunu anlamak gerekiyor. Kısaca anlatmak gerekirse; vücut kandaki şekeri enerji olarak kullanır. Eğer kanda gereğinden fazla şeker varsa yağa çevrilip zor zamanlarda kullanılmak üzere saklanır. Bu, insanın kıtlık ve savaş gibi uç durumlarda hayatta kalabilmesi için var olan bir mekanizma aslında. Öte yandan kan şekerini aniden yükselten yiyecekler aniden de düşürür. Bu düşüş yaşanırken de vücut panik halinde kan şekerini normal seviyelere yükseltmek için yiyeceklere saldırır. Karbonhidrat açısından zengin yiyeceklere yönelip kısır döngü yaratarak şekeri yeniden yükseltir.
Glisemik endeks yönünden zengin yiyeceklerin listesini internetten bulmak mümkün. Ancak genel kural olarak işlenmiş, yani un haline getirilmiş tüm gıdalar, şeker oranı yüksek tüm yiyecekler ve suyu sıkılmış neredeyse tüm meyveler glisemik endeksi yüksek gıdalardan. Bunun yanı sıra, normal bir porsiyon yemenize rağmen bir yemeği yedikten 2 saat sonra acıkmaya başlıyorsanız kan şekerinizin çabuk yükselip çabuk düştüğünü varsayabilirsiniz. İdealinde bir öğünden sonra 4 saat boyunca tok kalabilmek gerekiyor. Bunu başarabildiyseniz artık herhangi bir yiyeceğin glisemik endeks yükünü bilmek zorunda değilsiniz. (gülüşmeler.)
Daha iyi uyumak için (hafta sonu dahil) belirli saatlerde uykuya geçmek, öğleden sonra 2’den itibaren kafein tüketmemek, uykudan önce 4-5 saat önce akşam yemeğini yemiş olmak daha iyi uyumayı sağlayabilir. Akşam 8’den itibaren ekranlardan gelen mavi ışığa maruz kalmamak çok önemli. Çünkü mavi ışık, beyne henüz gece olmadığını söylüyor. Böyle olunca da beynimiz ‘gündüz vakti neden uyuyayım ki’ diyerek melatonin salgısını azaltıyor. Bu da uykuyu kaçıran önemli bir etmen. Aynı zamanda stres, uykuya kolayca dalmayı engellediği gibi, uykunun yüzeyde kalmasına sebep oluyor. Stresi azaltan nefes teknikleri ya da genel olarak meditasyon pratiği iyi bir uykunun olmazsa olmazlarından. (Konuyla ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz)
Daha iyi yaşamakla ilgili bilgilenmek isteyenler için bolca bilgi mevcut. Değişiklik yapabilmek için bilgilenmek şart! Bunun dışında sağlıklı tarifler de mevcut.
Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme varılacak bir nokta değil. Sadece bu hayatta istediklerimize varmak için gerekli birer araç. Bu yüzden yediklerimizin hücrelerimizi beslediği kadar, damağımızı ve ruhumuzu da beslemesi gerektiğine inanıyorum. Bedenlerimiz sayılardan, denklemlerden değil, ona verdiğimiz ilgiden ve besin değeri yüksek yiyeceklerden anlıyor. O yüzden ne bedenimizi ne de zihnimizi yormadan sağlıklı olmak mümkün. Küçük adımlar atmak yeterli.