15 Ara 2018
Seçil Şeker

Şirin Payzın Türkiye'deki kadın algısı hakkında ne düşünüyor?

 “Medyada kadın algısı” konusunda konuşmacı olarak katıldığı Turuncu Konuşmalar’da buluştuğumuz Şirin Payzın’a Türkiye'de kadın algısı konusunda düşüncelerini sorduk. 

Mesleğe başladığınız zamanki heyecanınız hala devam ediyor mu? Yıllar geçtikçe fark eden şeyler oldu mu?

Kesinlikle devam ediyor. Bir süre önce çalıştığım kurumdan siyasi sebepler nedeniyle kovulmuş bir gazeteciyim. T24’te yepyeni bir heyecana ortak oldum. T24, on yıldır bileğinin gücüyle bir yerlere gelmiş bir kurum. İşleri ellerinden alınmış gazetecilerin kurduğu patronsuz bir platform. 25 yıl öncesine, ilk muhabirlik zamanlarıma döndüm diyebilirim. Bence gazetecilik bir kariyer değil bir yaşam biçimi. Gazeteci olduğunuzda hayatı 24 saat gazeteci gözünden izliyorsunuz.

Görselde Şirin Payzın üzerinde kırmızı bir bluz ile konuşması sırasında fotoğraflanmış.

Libya Lideri Muammer Kaddafi röportajınızla "En İyi Gazeteci” ödülü aldınız. Bu ödül kariyerinizi değiştirdi mi?

Kaddafi röportajı hayatımdaki önemli noktalardan ama dönüm noktam değildi. Ödüller insana tabii ki güven getiriyor, daha iyisini yapmanız için motivasyon sağlıyor. Kariyerimdeki dönüm noktasını, Birleşmiş Milletler’de çalıştığım dönemde, Bosna Savaşı'nı izlerken, Türkiye’ye dönüp burada gazetecilik yapmaya karar verdiğimde yaşadım. Oradan sonra yaşadıklarımı basamak olarak adlandırmayı doğru buluyorum.   

Kadınlar iş hayatında hep engellerle karşılaşıyor. Sizin de engellendiğiniz yerler oldu mu?  

Doğrusunu söylemek gerekirse ben engellendiğim fikrinde değilim. Medyada kadınların ciddi bir biçimde ağırlığı var. İyi ki de böyle. Engellendiğimi söylesem doğru söylememiş olurum. Önüme çıkan engeller birçok erkeğin de önüne çıkan engellerdi. Muhakkak çalışma hayatlarında kadınların yaşadığı çok büyük zorluklar var. Eşit işe eşit ücret almıyorlar, işe girmek için zorluklar yaşıyorlar ama en önemli sıkıntıyı kendi aileleri içerisinde yaşıyorlar. Kadınların hala çalıştırılmadığı bir Türkiye düzeni var. İyi eğitim almış, aileleri tarafından eğitimlerine yatırım yapılmış kadınların, paraya ihtiyaç duymayacak refaha sahip olmalarından dolayı iş hayatında olmaması daha büyük bir sorun. Yetişmiş kadınları istihdama katamıyoruz.   

Görselde Seçil Şeker ve Şirin Payzın kemaraya gülümsüyor.

Sizce Türkiye’deki kadın sorunu yasalardaki açıklardan dolayı mı, yoksa yasaların yaptırımlarındaki açıklardan dolayı mı kaynaklanıyor?

İkisi de birbirine bağlı. Yaptırım gücünün artması için kadınların örgütlenmesinin ne kadar önemli olduğunu geçmişte gördük. Örgütlenme hem yasaların yaptırımı hem de daha fazla yasanın çıkması için bir güç birliği ve fikir tabanı oluşturuyor. Uygulamada ve bu uygulamanın denetlenmesinde büyük sorunlar var. Dolayısıyla medya denetimi de burada devreye giriyor. Bu bir zincir. Yasanın çıkması için, çıktıktan sonra takibi için, uygulanması için baskı kurulması gerekiyor. Çemberi tamamlayabilmemiz için hepimizin çalışması gerekiyor.

Bu çember tamamlandığında sorun çözülebilecek mi?

Hayır. İnsan doğasında her sorun yeni bir sorun doğurur. Geçmişte televizyondaki kadına yönelik, bir duruş problemi vardı, onu büyük ölçüde aşağı çektik. Şimdi sosyal medyada kadına yönelik sorunlar çıkmaya başladı. Dijital medya önümüze bambaşka bir dünya kuruyor ve bununla mücadele etmemiz gerekiyor. İnsana, kadına, çocuğa dair sorunlar hiç bitmez. Mühim olan toplum olarak ne kadar iyi örgütlendiğimiz ve bu örgütlenmelerden ne kadar elle tutulur sonuç aldığımız.