Tiyatro Terminal nitelikli ve özgün oyunlar üretiyor
Eğitmen, oyuncu ve yönetmen İbrahim Güngör ve koreograf, oyuncu ve eğitmen Jülide Derya ile Tiyatro Terminal'de tiyatro üzerine söyleştik. Gönüldeşlikle hareket eden, ortak bir amaç için yürüyen, çok sesli, kolektif bir oluşum Tiyatro Terminal. 2012 yılında kurulduklarından bugüne kadar hem pek çok tiyatro ekibini ağırladılar hem de kendi oyunlarını sahnelediler. Özgün metinlerin sahnelenmesine olanak sağlayan, yeni sesler arayan, yaptıklarına daima yeni yöntemler ve yollar ekleyen Terminal ekibi ile çok sesli yapıda örgütlenmeyi, projelerini, yeni dil arayışlarını konuştuk.
Çok sesli bir yapıda örgütlenmek hedefleriniz arasında. Nedir bu çok sesli örgütlenmenin getirecekleri?
İbrahim Güngör: Tiyatrolarda yukarıdan aşağı doğru bir örgütlenme vardır. Bizde on beş kişilik bir sanatçı kadrosu var; fikirler ve kararlar hep birlikte alınır. Bir oyun sahnelenirken sadece yönetmenin yönlendirmesiyle değil herkesin fikirleri alınarak hareket edilir. Herkes taşın altına eli koyar. Burası kolektif, herkesin beraber hareket ettiği kar amacı gütmeyen bir oluşum.
Seyircinin dikkatini çekecek yeni diller bulma gayesindesiniz. Bulabildiniz mi? Yeni bir dilden kastınız nedir? Tiyatro oyunu nasıl koşullarda yeni bir dil yaratır?
İbrahim Güngör: Çok sonuç odaklı bir ekip değiliz, bu nedenle yeni diller bulunabileceği hedefiyle yola çıktığımızı söyleyebiliriz. Biz bu yolu serüven olarak adlandırıyoruz. Don Kişot’un Görülmedik Serüveni adında bir oyun da yaptık hatta. Sonuç odaklı yaklaştığınızda formüller üzerinden hareket etmeye başlıyorsunuz. Her oyun bizim için yeni bir araştırma süreci. Bir sonraki oyuna geçtiğimizde o süreç bir deneyim oluyor. Bu dili bulabilir miyiz ya da bulduk mu? Hayır. Bu sene sahnelediğimiz Fü, sekiz sene önce yazılmış bir yerli metin ve bizim için ise yepyeni bir macera oyunculuk ve sahneleme açısından. Bu maceradan sonra ne gelir bilmiyorum ama aramaya devam edeceğiz.
"Tiyatro bir uyumlanma değil karşı durma mekanizmasıdır" diyorsunuz. Nelere karşı durur, tiyatronun nelere karşı cephesi vardır?
İbrahim Güngör: Bunu tarihsel bir yerden bakarak söyledim. Tiyatro ezelden beridir insanların fikirlerini dillendirdiği kolektif bir alan. Devlet tipi oluşumlar genelde tek tipleştiricidir; bir tane doğrunun olduğunu iddia eder. Tiyatro özünde alternatif üretme, çelişkiyi görme, karşı duruş sergileme mekanizmasıdır. Dolayısıyla kurumsal tiyatrolar genelde belli bir süre sonra sıkıntı yaşarlar çünkü yukarıdaki otoritenin beklentisiyle yaptıkları arasında hep bir çatışma çıkar. Uyumlanmayanlar kurumdan uzaklaştırılırlar, uyumlananlar ise artık ezber edilmiş bir dili kullanan tiyatroculara dönüşürler. Bağımsız kalma isteğimizin nedeni de üst sponsorla hareket etmemek. Mesele kendi dilinizin başkaları tarafından ketlenmemesi.
Jülide Derya: Bizim karşı duruşumuz İzmir’de kalmakla başladı. İstanbul’a gitmeden burada bir şeyleri var etmekle başlayan bir yanı da var.
Tiyatro Terminal’i kurarken bulunduğunuz özverilerin karşılığını aldınız mı?
Jülide Derya: Sahneyi açarken temel hedefimiz nitelikti. Hedeflediğimiz şey içimize sinen oyunlar sergilemekti. Bir sahnemiz olmasını çok istedik, sahneyle ilgili işlerin içine girdiğimizde kurumsal ve yönetim meseleleri devreye girdi. Hedeflediğimizin daha ilerisinde bir yerde olduğumuzu görüyoruz. Seyirci buraya kolayca alıştı. Misafir ekiplerle ve kendi oyunlarımızla burayı var edebildik. Maddi olarak beklentilerimiz tam olarak karşılanmadı. Zaten bu işin kolay olacağını düşünmemiştik.
İbrahim Güngör: Hedefimiz özgürlük alanımızı artırabilmekti. Sahnenin olmaması oyun tarihini seçmekten oyunun kurulum süresine kadar ulaşmak istediğiniz kitleyi hedeflemek anlamında dahi bizi bağlıyor. Yapmak istediğiniz tiyatro türü her sahneye uymayabiliyor. Biz daha çok kara kutu (blackbox) sahnelere uygun oyunlar sergiledik. Ancak bunlar İtalyan sahnelere uygun değildi. Oyunu kendi sahnemizin teknik koşullarına göre şekillendiriyoruz.
Hem sahneleme hem üretim sürecinde yer alan bir topluluksunuz. Burada kendi oyunlarınızı da sergiliyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
İbrahim Güngör: Sahne Terminal açıldığından beri geçen sene 130’un üzerinde gösteri sergilendi. Yaklaşık 90 tanesini biz oynadık. İstanbul, Hatay, Ankara gibi illerden misafir ekipleri de ağırladık. İzmir’in özel tiyatrolarını da ağırlıyoruz. Alternatif sahnelerde seyircilerle buluşmak isteyen ekipleri de konuk ediyoruz.
Bir tiyatroyu sahnelemeye nasıl karar veriyorsunuz? Ne tip oyunlar burada sahnelenebilir?
İbrahim Güngör: Onlar bize başvuruyor. İzmir’de zaten alternatif sahne seçeneği yok. Benim bildiğim tek yer burası. Tiyatro Salt var ancak onlar çok tahsislere yer açamıyorlar, kısıtlı seyirci almak zorundalar. Ayrıca davet ettiğimiz ekipler de oluyor. İstanbul’dan pek çok ekip ağırlıyoruz.
Sizi bu sezon en çok heyecanlandıran oyun hangisi? En çok ne tip oyunlar oynamak istiyorsunuz?
Jülide Derya: En çok Bertolt Brecht ve William Shakespeare’in oyunlarını oynamak istiyoruz. Geniş kadrolu ve prodüksüyonu olan oyunların içinde de var olmak istiyoruz. Hayalimizi gerçekleştirdiğimiz oyunlarımız da var. Sanatsal tatmin edindiğimiz Woyzeck ve Ferhat ile Şirin gibi oyunlarımız da mevcut. Yeni bir dil arayışında Woyzeck bizi bir nebze tatmin etti. Her zaman fazlasını isteyen bir ekibiz.
Gelecek projelerinizden bahseder misiniz?
İbrahim Güngör: Bu sene başladığımız iki projemiz var. Bundan sonra her sene yerli yazarlarımızdan bir yeni oyununu sahneleyeceğiz Fü gibi. Yerli yazarlara zaten açığız fakat bugünün hikayesini anlatan yeni yazarlarımıza kapı açmak bizim aynı zamanda misyonumuz. Bu misyonu taşıyan ana Terminal kadro haricinde profesyonelliğin bir basamak gerisinde olan arkadaşlarımızın kendilerini geliştirmeleri adına bir Terminal Stüdyo birimi kurduk. Bu birim öğrenci olan, yeni tiyatroya başlayan kişileri bir araya getirecek ve kendi üretimlerini sağlayabilecekleri bir alana dönüşecek. Şu an bu kişiler çalışmaya başladılar. İki yazarlık bölümü öğrencisinin yönettiği bir oyun hazırlıyoruz. Nisan ayında seyirciyle buluşacak.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Jülide Derya: Seyircinin çok hoşuna gidecek ve tüm biletlerin satılabileceği oyun tarzlarını zaten biliyoruz. Kaygımız bu olsaydı İzmir seyircisine hitap eden oyunlar oynardık. Biz bizde atıl kalmasını istemediğimiz birikimlerle oyun yapıyoruz. Genellikle yeni diller oluşturabileceğimiz, potansiyelimizi kullanabileceğimiz oyunlar oynuyoruz. Terminal’in farkı şu: Oyunlar tüm yapı taşlarının bir arada olduğu bir yolla çıkıyor. Bazen oyunlarımız seyirciye radikal gelebiliyor.
İbrahim Güngör: Seyirci için değil seyirciyle beraber üretmeyi seviyoruz.