20 Kas 2019
Otuzbeşlik

Uluslararası 2 Yaka Kısa Film Festivali'nin karşı yakası ile tanıştık

Bu yıl ilk kez gerçekleşecek olan Uluslararası 2 Yaka Kısa Film Festivali 23-29 Kasım tarihleri arasında 19 ülkeden 34 kısa filmi seyircisiyle buluşturacak.

 

Ana teması “Farklılığımız, Çeşitliliğimiz, Hassasiyetimiz” olarak belirlenen Uluslararası 2 Yaka Kısa Film Festivali ilk yılında Yunanistan’dan Balkan Can Kino ekibi ve açılış filmi Patision Avenue filminin yönetmeni Thanasis Neofotistos ile Rosalia filminin yönetmeni Katerina Yiannakopoulou’yu ağırlıyor.

 

Festival kapsamında İzmir’e gelen Balkan Can Kino ekibinden Dimitra Mitsaki & Marianna Kaplatzi ile Thanasis Neofotistos & Katerina Yiannakopoulou sorularımızı yanıtladı.

Uluslararası 2 Yaka Kısa Film Festivali’nin bu yılki özel konuğu, 2017 yılında Atina’da film profesyonelleri tarafından kurulan ve kolektif olarak yürütülen bir mobil sinema ve film festivali yapılanması olan Balkan Can Kino. İşitsel ve görsel sanatlara alternatif yaklaşımlara odaklanan topluluk, bugüne dek birçok kısa ve uzun metrajlı, kurmaca, belgesel, deneysel ve animasyon film gösterimi gerçekleştirdi. Balkan Can Kino ekibinden Dimitra Mitsaki & Marianna Kaplatzi, Yunan Sinemasında Çeşitlilik isimli seçkileri ve konuk olacakları Alice Guy-Blache’dan Günümüze Sinemada Kadın Çalışanlar başlıklı konuşma ile festivalde yer alacak.

Dimitra Mitsaki & Marianna Kaplatzi

Fish Lily olarak da bilinen yazar, yönetmen ve görsel sanatçı Dimitra Mitsaki, Berlin'deki film Arche'de film yapımı okudu ve Yunanistan Ulusal Tiyatrosu'nda oyun yazarlığı yaptı. Birçok tiyatro oyununda yazarlık ve yönetmenlik yapan Mitsaki, kısa film ve video projelerinin yanı sıra çeşitli grup ve performans sanatçılarıyla çalışmalar gerçekleştirdi. Çalışmaları Almanya, Yunanistan, Brezilya, Ukrayna, Filipinler, Japonya ve Bosna’da gösterildi.

2006'dan bu yana, Yunanistan'da ve Avrupa'da sinema kurumları, film festivalleri ve kültürel organizasyonlarda görev alan Marianna Kaplatzi kültürel çalışmalar, film kuramı ve tarih eğitiminin yanı sıra geliştirilmekte olan akademik bir araştırma projesinde film sergisi trendleri üzerine çalışmalarına devam etmektedir.

Bağımsız bir topluluk olarak kendi imkanlarınızla etkinlikler düzenliyorsunuz ve bunu gönüllü olarak yapıyorsunuz. Benzer topluluklar Türkiye’de ve İzmir’de de var. Bu çalışmalar izleyici tarafından nasıl karşılanıyor?

Kendimize pop-up sinema topluluğu demeyi tercih ediyoruz. Amacımız Yunanistan'da gösterilmeyen bağımsız filmleri daha geniş bir izleyici kitlesine, bazen bilet ücretini bile karşılayamayacak durumdaki insanlara ulaştırmak. Bu nedenle tüm etkinliklerimizi ücretsiz tutmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda dilimizi bilme ayrıcalığına sahip olmayan izleyicileri davet edebilmek için filmleri orijinal dilinde Yunanca yerine İngilizce altyazılı göstermeyi tercih ediyoruz.


Bu çalışmalar çok çeşitli kökenlere ve geçmişlere sahip yerel bir film yapımcıları ve sinema ağı oluşmasına yol açtı. Ayrıca teoriden pratiğe kadar film eğitimine de önem veriyoruz. Üyelerimiz bazen diğer film yapımcılarıyla ve/veya film kolektifleriyle iş birliği içinde atölye çalışmaları düzenliyorlar.

2YKFF için hazırladığınız "Yunan Sinemasında Çeşitlilik" seçkisinden ve seçkideki filmlerden bahseder misiniz?

"Yunan Sinemasında Çeşitlilik" seçkisi bağımsız yönetmenler tarafından yaratılmış dört çağdaş kısa filmden oluşuyor. Yerel film yapımcıları topluluğumuzu desteklemek için bu filmleri Uluslararası 2 Yaka Kısa Film Festivali’ne getirmek istedik. Seyirci, gündelik hayatı, sorunlarını ve yaşadığımız yerin meselelerini, ayçiçeği tohumları satan bir grup çocuk ve savaşmayı durduramayan bazı kabileler ile tanıyacak. Seçkideki filmlerin her biri kendine özgü stil ve anlatıya sahip.

Son olarak “Alice Guy-Blache’dan Günümüze Sinemada Kadın Çalışanlar” başlıklı bir konuşma yapacaksınız. Sizce sinemada kadın nerede duruyor, bugünkü yeri nedir?

Bu tartışma Kasım 2018'de gerçekleşen 1’inci Balkan Can Kino Film Sempozyumu’nda, prodüksiyon sırasında önemli görevler üstlenen kadınları büyük ölçüde göz ardı etmiş olan film tarihini yeniden tanımlama ihtiyacıyla başlatıldı. Gerçekte, bugün bildiğimiz gibi kadınlar sinemanın oluşumunda çok önemli bir rol oynadılar. Bir kadının yapamayacağı hiçbir şey yoktur; yazmaktan ve yönetmekten düzenlemeye, kamera operatörlüğünden görsel efekt oluşturmaya... Film endüstrisinde eşitlik için hala uzun bir yol var. Sloganımız "Gelecek kadındır, geçmiş de öyleydi".

Açılış Filmi Patision Avenue

Yanni’nin annesi, oğlunun evde tek başına olduğunu fark ettiğinde Shakespeare’in Viola rolü için çoktan yola çıkmıştır. Ardı ardına yaptığı telefon konuşmaları eşliğinde Atina’nın göbeğindeki en hararetli bölgelerden biri olan Patision Bulvarı’nda hayatının en önemli rollerinden biri için kendini toplamaya çalışmaktadır.

 

 

Thanasis Neofotistos

Yunanistanlı film yönetmeni, yazar ve mimar Thanasis Neofotistos, Patision Avenue filmi ile 60’ın üzerinde film festivaline katıldı. 75. Venedik Film Festivali’nde ilk kez gösterilen kısa film, Clermont-Ferrand 2019’da üç ödül aldı. Berlinare Talents mezunu yönetmenin Patision Avenue filminin yanı sıra The Sun and The Wind (2013), Prosefhi: Greek School Prayer (2014), Pogoniskos (2015), Sparkling Candles (2019) ve Route-3 (2019) isimli beş kısa filmi daha var.

Patision Avenue filminde kahraman hem iç hem de dış çatışmalar yaşıyor ve film boyunca kendisine yardım edecek birini arıyor. Kadınların toplumdaki konumu ve yaşadığı zorluklar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kadınların dünyanın her yerinde aynı konumda olduğuna inanmıyorum. Bazı ülkelerde veya kıtalarda durumlar dayanılmaz görünüyor. Batı toplumlarında, son zamanlarda kadınların eşitliği fethetmek için verdiği savaşın gerekli olduğuna inanıyorum. Bu savaşın hayatında ezilen herkes için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bazı güçlükleri ve zor noktaları var ama tüm bunların daha adil ve eşit bir dünyaya yol açacağına inanıyorum.

Patision Avenue uzun süreli tek plan tekniği ile çekilmiş bir film. Bu sanatsal seçimin yarattığı zorluklar nelerdi? Deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Benim için harika bir dersti. Çekimden önce her şeyi koordine edip aynı zamanda çekim sırasında hiçbir şeyi kontrol edemediğim gerçeğiyle barışmam gerekiyor. Her ikisi de eşit derecede zordu ve sonuçtan çok etkilendiğimi söyleyebilirim.

Bir röportajınızda insanların baskı altındaki tepkilerinin ilginizi çektiğini ve bu durumlarda verilen tepkileri daha gerçekçi bulduğunuzu belirtmişsiniz. Yakaladığın anlardaki gerçekçi detaylar söz konusu olduğunda teknik ne kadar önemli oluyor?

Bir anı yakalamak için tekniğin gerekli olduğunu söyleyebilirim ama harika olması için yönetmenin tekniğin ötesine geçmesi gerekiyor. Yönetmen birçok şeyi biraraya getirmeli; oyuncunun rehberliğini, içgüdüyü, ekibinin tutkusunu. Mükemmel tekniğin tek başına cansız bir sonuç verdiğini düşünüyorum.

Rosalia

Deniz fenerindeki Thanasis ve kafesindeki Rosalia… İkisi de özgürlükleri için yaşamaktadır.

 

Katerina Yiannakopolou

1985 yılında Atina’da doğan Katerina Yiannakopoulou, Londra Metropolitan Üniversitesinde Film eğitimi aldıktan sonra Central Saint Martins Sanat Okulu’nda Performans Tasarımı ve Pratiği Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı.


2012’den beri Atina’da yaşayan Yiannakopolou, uzun ve kısa metraj filmlerde, televizyon dizilerinde, belgesellerde ve reklamlarda film yönetmenliği ve yardımcı yönetmenlik yapmaktadır. İlk filmi Box (2012) uluslararası festivallerde ödüller kazanmış, ikinci filmi Bukhara (2014) 48 Hour Film Festivali’nde en iyi 10 film arasına girmiştir. Üçüncü filmi Rosalia (2017) Ulusal Yunan Kanalı teşviki ile çekilen yönetmen şu anda ilk uzun metraj filmi üzerinde çalışmaktadır.

 

Rosalia filminin bir ilham kaynağı var mı? Filmde izlediğimiz Thanasis karakteri gerçek bir karakter mi?

Böyle bir şey var mı bilmiyorum ama Rosalia “otomatik yazılmış” bir senaryo. Rosalia altı yıl boyunca birlikte yaşadığım partnerimin köpeğinin adıydı. Bu muhteşem köpekte beni en çok etkileyen şey bağlılığı ve sadakatiydi. Hayatta kalması ve tüm ihtiyaçlarının karşılanması bize bağlıydı ama yine de her zaman kendini özgür hissetmenin bir yolunu bulurdu. Bu özgürlük beni her zaman imrendirdi.


Aslında filmin hikayesi büyükbabamla ilgili. Yunanistan-Türk Savaşı sırasında evinden uzaklaştırıldı ve 1922'de Atina'ya döndü. Yıllar sonra tekrar evinden kovulacak ve siyasi inançları nedeniyle sınır dışı edilecekti. Büyükbabamın her gün kanaryasıyla nasıl konuştuğunu hatırlıyorum ve kuş kafesini katliamdan kaçmanın sembolü olarak gördüğüne inanıyorum.


Bu anılar, görüntüler ve duygular özgür yaşamak ve kabul görmek isteyen iki sevgi dolu yaratık olan Thanasis ve Rosalia'nın hikayesini yarattı.

Filmlerinizin çoğunda yazarlık, yönetmenlik ve prodüktörlük görevlerini siz üstlenmişsiniz. Bu size bir avantaj ya da dezavantaj sağladı mı? Yapım süreçlerindeki deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Yönetmenlik ve senaryo yazarlığını birlikte yürütmek Avrupa prodüksiyonlarında özellikle kısa filmlerde oldukça yaygın. Filmi sıfırdan oluşturmaktan, filmimin evrenini çizmekten büyük zevk alıyorum. Kısa filmlerimin yapımcısı olmak ilk tercihim değil. Daha çok insanı tüketen film yapım koşullarıyla baş etmenin bir yolu. Rosalia'nın prodüksiyona katılmam gereken filmlerimin sonuncusu olmasını diliyorum. Yine de, başkalarının filmlerinin yapımına yardımcı olmak konusunda çok istekliyim.

Gelecek projelerinizden bahseder misiniz?

Günlük rutin çekimler ve işler arasında ilk uzun metrajlı film senaryomu geliştiriyorum. Keşfedeceğim tema bir kez daha Özgürlük olacak.

Festival ile ilgili tüm bilgilere ve festival programına www.2yakakisafilmfestivali.com adresinden ulaşılabilir.