Zeynep Nural - Master Of Neon

¨ Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç.

Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.¨

Özdemir Asaf 

İzmir'i yazmakla bitiremiyoruz. Keşfedilmemiş onlarca yeri var ki, bu yerlerden bir tanesi de Master Of Neon. Kadın girişimci ve sanatçı Zeynep Nural'ın emekleriyle bugün neon alanında İzmir'de söz sahibi. Böyle güzel ışıkların sanat ile birleşmesi ortaya göz alıcı ürünler çıkartmış. 20. yüzyıl başlarında keşfedilen bu ışık türü gel zaman git zaman sanat alanında kendisinde yer edinmiş. Peki bu alanda İzmir'in avantajları neler, bizleri nasıl ürünler bekliyor, Master Of Neon nasıl kuruldu gibi birçok sorunun cevabı ise bu röportajda gizli, keyifli okumalar...

Proje dersten kaldı fakat Master of Neon gerçek bir markaya dönüştü.

Master of Neon’un çıkış noktası nedir?

Bu kadar güçlü ve ambiyansı muhteşem bir ışığın Türkiye'de kötü tasarımlar eşliğinde kullanılması beni içten içe hep rahatsız ediyordu. Araştırdığımda ise sadece bu alana yoğunlaşmış, üretim ve satış yapan bir marka olmaması da Master of Neon’u yaratmamda ki önemli faktörlerden biri. Okuldaki bir dersimde Master of Neon'u hayata geçirmem için iyi bir bahane oldu aslında. (Gülüyor.) Portfolyo dersim için lansman projesi yapmam gerekiyordu ve o sıralar bir projeyi hayata geçirmek biraz sıkıcı geliyordu. Daha heyecanlı hale getirebilmek için kendi markamı yaratıp tanıtmaya karar verdim. İlk prototipimide böylelikle üretmiş oldum. Proje dersten kaldı fakat Master of Neon gerçek bir markaya dönüştü. (Gülüyor.) 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tasarım süzgecinden geçmeyen şekilleri üretip onları hayata geçirmek sanatçılık değil kasaplıktır.

Üniversitede okuduğun bölümün şu an ki işine katkıları nelerdir? 

O zamanlar her ne kadar sıkıntılı bir öğrenci olsam da saymakla bitmez. Bu iş zaten direk benim üniversitede okuduğum bölüm diyebilirim. Ben biraz daha mutfağına indim sadece. Tasarımcılığımın yanına atölyeciliği de ekledim. Grafik tasarım bu işin temeli. Aldığım temel sanat eğitimi, renk bilgisi ve tipografi bilgisi sayesinde sokakları olduğundan basit gösteren yazı karakterlerinden, gözümüzü kanatan neon tabelalardan kurtaracağımı umut ediyorum yavaş yavaş. Bir de şimdilerde moda olmuş; neon işçiliği yapan herkes neon artist'im diye kendine sıfatlar koymaya çalışıyor. Tasarım süzgecinden geçmeyen şekilleri üretip onları hayata geçirmek sanatçılık değil kasaplıktır. Görsel algımızı düşürüyorlar, resmen suç işliyorlar. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İzmir’de ki koşulları nasıl değerlendirirsin?

İzmir genel olarak yaşanılası bir şehir olduğu için çok büyük sıkıntılar çekmiyorum. Yaşamı bütün olarak ele almak lazım. Sadece çalışmak için burası tabii ki çok yetersiz ve biraz kısır. Müşteri portföyümün büyük bir kısmı İstanbul'da. Buradan yürütebiliyorum işleri git-gel yaparak. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kadın olarak bu işte yaşadığın zorluklar oluyor mu?

Anlatsam roman olur. (Gülüyor.) Şu an o zorlukların getirdiği olgunluk ve güce odaklanmaya çalışıyorum. Ben her zaman derim, önce insan olabilme erdemine ulaşmak lazım. Bu erdeme ulaşamamış; cahil, yobaz, bilgiden yoksun insanların, kadınların istedikleri her alanda var olabileceğini kabullenmeleri lazım. Bu işe ilk başladığımda sanayiden çıkmıyordum. ¨Ya kızım ne işin var burada?¨ diyeni çok gördüm. Dışarıdan sadece fiziksel zorluk gibi görünen işler ve o işlerle olan meşguliyetim ruhuma iyi geldi. Bu güçle manevi zorlukları yeniyorum. Tırnağımın kırılması, elimin yanması, ayağıma bir şeyler düşmesi gibi şeyler pek canımı sıkmıyor hatta sonradan kalan izler hoşuma bile gidiyor, zaten yapı olarak acıdan beslenmeyi seviyorum.

 

İşlerini sergileyeceğin uygun platformlar var mı? Eğer yoksa bunun için planladığın ya da içinde bulunmak istediğin projeler var mı?

Şu an kendi stüdyomda sergiliyorum sadece. İlerisi için güzel projelerim var hatta birisi hayata geçmek üzere.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Neona uygulamak için tasarımların ayrı bir aşamadan geçmesi gerekiyor mu? Yoksa her tasarım neon için uygun diyebilir miyiz?

İşte tam olarak müzdarip olduğum nokta. Gerçi bu çok geniş bir konu. Bir tasarımcı olarak dergide kullanılan fonttan, tabelada kullanılan renkten, şekilden rahatsız oluyorum. Sadece neonu baz oaarak değil genel olarak cevaplamak istiyorum. Belirli bir tasarım düzeyinde olmayan hiç bir tasarım hayata geçmemeli bence. Neonu ise tasarım haline gelmeden önce tabiki en iyi etkiyi verecek şekilde yeniden düzenliyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alsancak’ta bir atölyen var. Biraz ondan bahsedelim…

Yaklaşık bir sene önce açtım burayı. İlk olduğu için benim için çok değerli ve önemli. Dışarıdan gördüğü ilgi ve yorumlar beni onure ediyor. İzmir’e renk ve farklılık kattığını düşünüyorum. Sadece fotoğraf çekilmek için bile gelenler oluyor. Vaktimin büyük kısmını burada geçiyorum, tüm hayatım oldu diyebilirim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Neon geleceği olan bir alan mı? Kaygıların var mı?

Neon geçmişi ve geleceği olan bir alan. 20.yy’ın başından beri neon ışıkları, gecelerimizi aydınlatıp karanlıkta dikkatimizi çekiyorlar. Özellikle Amerika’da ticari reklam ve iletişim amaçlı kullanılan neonlar, gece hayatı, modern tüketim ve batı şehirciliğinin hızlı ritmini temsil eden semboller oldular. 80’lerde başka teknolojiler ve tekniklerle kullanılmaya başlandı.Şu an çağdaş sanat disiplini içinde de çok popüler ve günlük yaşantımızda da trend diyebilirim. Kendimi sürekli yenileyerek ilerlemeye çalışıyorum hem reklam sektörü hem sanat piyasası için geliştirmeye çalışıyorum. Attığım her adımın sağlamasını yapiyorum aslında. Bu işi yapmak istediğim sürece yapacağım belki yanına yeni heyecanlar da ekleyebilirim.

 

Türkiye’de ya da yurt dışında ilham aldığın neon sanatçıları var mı?

Türkiye'de yok. Tracey Emin, Bruce Nauman ve Olivia Steele ise takip ettiğim sanatçılar arasında.

 

Sergi açmayı düşünüyor musun?

Zamanı gelince tabii ki düşünüyorum. Şu an bir işletmem olduğu için ticari ürün ve işler çıkarmak durumunda kalıyorum. Kendimi hazır hissedince mutlaka sergi açacağım. 

 

İşlerini kliplerde gördük. Bunun geri dönüşleri oluyor mu?

Tabii ki çok güzel geri dönüşler aldım. İşlerimin medyayla iç içe olması açıkcası beni çok mutlu ediyor. Binlerce insan tarafından izlenilmesi, beğenilmesi muhteşem bir duygu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Neon insanların birbirine hediye olarak alıp verdiği bir şey. Bu konudaki düşüncen nedir?

Bunu Türkiye'de insanlara ilk aşılayan marka olduğumuz için öncelikle mutluyum. Hediyelik eşya kategorisine alternatif olduk. Biri bana neon alsaydı aşırı mutlu olurdum.

 

Yaptığın işlerin izlerine nerelerde rastlayabiliriz?

Televizyonda, kafelerde, barlarda, tasarım stüdyolarında hatta yatak odanızda bile...