15 Nis 2019
Seçil Şeker

Serkan Güzel - Epifonemist Mizah ve Kablosuz Taş Devri

Serkan Güzel iki yıl aradan sonra tiyatro sahnelerine geri dönüyor. Kendi yazıp yönettiği KABLOSUZ TAŞ DEVRİ adlı oyunuyla 19 Nisan Cuma akşamı 20:30'da Harbiye Kenter Tiyatrosu Sahnesi'nde sanatseverlere merhaba diyecek. Epifonemist Mizah türüyle ve farklı bakış açısıyla sahnelecek olan oyunun İzmir'e gelmesi için büyük heyecan duyuyoruz. Gelin Serkan Güzel'i yakından tanıyalım.

 

 

Serkan Güzel’i biraz daha yakından tanıyabilir miyiz? 

İstanbul Üniversitesi Medya İletişim okudum. Ayrıca tiyatro eğitimi aldım. Radyoda başladığım çalışma hayatımda çeşitli televizyon kanallarında sunucu, yapımcı, yönetmen olarak çalıştım. Yaklaşık yedi yıldır Programlar Müdürü olarak özel kanallarda çalışmaya devam ediyorum. 

 

İki yıl kadar sahnelere ara vermiştiniz. Sizi tekrar sahnelere döndüren motivasyon ne oldu? 

Tiyatro sevdam hiç azalmadı. Cevat Fehmi Başkut’un "Göç" adlı oyunu ile ilk kez sahneye adım attığımda on beş yaşınaydım. Daha sonra oyuncu arkadaşlarımla birlikte yazdığımız "Şoför Okulu" adlı oyunu sahneledik. Yazdığım ve yönettiğim "Medeniyetten Köleliğe", "Dehliz" adlı oyunları sahneledik. Farklı yazarların eserlerini de sahneleme fırsatım oldu. Fakat televizyon çekimlerim yoğun olduğu için tiyatroya gereken zamanı ayıramadım. Şimdi tekrar sahneye dönmenin heyecanını yaşıyorum. Bu heyecan bana gerekli motivasyonu sağlıyor. "Kenter Tiyatrosu" gibi çok önemli bir sahnede olmak ise ayrı bir motivasyon kaynağı.  

 
Epifonemist mizah nedir? 

Epifonembir sözlü ya da yazılı eserde anlatılanların hikmetli bir sözle son bulması demek. Oyunumun içeriğine uygun bir tanım. Epifonemist mizah kendime uygun bulduğum bir tanımlama oldu. 

 

“Kablosuz Taş Devri” oyunu izleyiciye nasıl bir mesaj veriyor? 

"Kablosuz Taş Devri" insan ve toplum ilişkisini, teknoloji ile gelişimin içselleştirilmesini anlatıyor. Din, ahlak, siyaset ve kadın erkek ilişkisinin nasıl yaşandığı seyirciler ile birlikte irdeleniyor. Kendini gelişmişliğin yalan dünyasına hapseden insanın sahte macerası oyunun ana teması. Sloganım ise "AVM’lere değil sanata koşun!" 

 

Oyun, ilk kez 19 Nisan’da İstanbul Kenter Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Turneye çıkacak mısınız? İzmirli izleyicilerle buluşmayı düşünüyor musunuz? 

Turne planımız var. Turne planımız içinde Bursa, Ankara, Antalya, Kıbrıs, Almanya ve tabii ki İzmir var. İzmir’in her zaman ayrı bir yeri var bende. Öncelikle enerjisini sevdiğim bir şehir. İnsanı ve sosyal hayatı ile örnek bir şehir. İzmir de oyunu sahneleme düşüncesi bile keyif veriyor bana. Daha önce televizyon çekimi için gelip harika zaman geçirdiğim bu şehri unutmak mümkün değil. İzmir şehirlerin çiçek bahçesidir. 

 

 

AVM’lere değil sanata koşun!” diyorsunuz. Sizce sanata olan ilgiyi arttırmak için neler yapmak gerekiyor? 

Öncelikle neleri yapmamak gerektiğinden kısaca bahsedeyim. Çok fazla televizyon izlenmemeli. Sosyal medyada çok vakit geçirilmemeli. Spor denince akla sadece futbol gelmemeli... Yapılması gereken şeyler belli aslında. Kitap okuma alışkanlığı çok önemli. Sanatı da sadece tiyatro olarak görmemek gerekir. Opera, bale, klasik müzik, resim, heykel vb. Her sanat dalına sistematik destek olunmalı. Belediyeler, futbol takımlarına destek olmak yerine sanata para harcamalı. Şehirlerine iyi oyunları getirmek ve izletmek için planlar yapmalı. Her şeyden önce insanlar sanatla karşılaşmalı; sokakta yürürken, parkta otururken, televizyon izlerken, sosyal medyada vakit geçirirken... Sanat her alanı kuşatmalı. Şu an her yeri AVM’ler kuşattığı için insanlar oralara koşuyor. 

 

Teknoloji ve tüketim çılgınlığı sizce sanatı nasıl etkiliyor? Teknolojiyle ve yeni tekniklerle harika oyunlar çıkıyor ama bir yandan teknolojiyle evlerimize ve AVM’lere de bağlı kalıyoruz. Bu çelişkiyi nasıl sonuçlandırabiliriz? 

Çelişki yok aslında. İnsanoğlu çok geliştiğini iddia ediyor sadece. Oyunun adı buradan çıktı. Aslında hep taş devrini yaşıyoruz. İnsan olduğu yerde sayıyor. Geçtiğimiz dönem kablolu taş devriydi. Şimdi ise Kablosuz Taş Devri. 

 

Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? 

AVM’lere değil sanata koşun!